26 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

26 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a) vix İ lll lldlğlllll l0 e e di d aai ai eei & Sayfa Türkiyede Hastalık : SIHHİ BAHİSLER —— Janet Makdonald ilk görülen Tularemie Sirayet şekli, ârâzı ve tedavisi Son Postanın doktğru hastalığı ilk riefa teşhis eden muallim Kemal Hüseyin ile görüştü Yazan: Doktor Etem Vassaf Doktor muallim Kemal Hüseyini|insanlara veren yalnız av hayvanları ziyaret ettim. (Tularemie) Bln A Mğre bazblrmak Üstada evvelâ şu suali sordum; — (Tularemie) — hastalığı nedir? | Nerede ve ne zaman başlamıştır? — Bu hastalık evvelâ Amerikada görülmüştür ve orada tetkik edil - miştir. Tanınması eski değildir. Evvelâ 1907 senesinde bir göz hekimi hasta- liğın ekseriya mutad olan göz iltiha - biyle başlaması münasebetiyle nazarı dikkati — celbetmiş, fakat — sebebi tayin olunamamıştır. deki bir bakteriyolog buna ait bazı vak'aları mütalea etmiş ve ayrı bir hastalık olduğunu tesbit etmişlerdir. — Bu isim bu hastalığa niçin veril- miştir? — (Tulare) İspanyolca da — sazlık Mmânasını ifade ediyor. Hastalığın ilk defa çıktığı yer bataklık ve - sazlık bir yer olduğu için bu havaliye izafeten hastalığa (Tularemie) denmiştir. (Tularems) ismi verilen bir mikrop bu hastalığ. husule getiriyor. Hastalık evvelâ avcılarla, tavşan ve buna mü- masil hayvanlar besleyenlerde görül - Müştür. Av hayvanlariyle münasebeti oldu- gu anlaşılarak, yapılan tetkikat neti - cesi tavşan, sincap gibi av hayvanla - rında hastalığa tesadüf edilmiştir. Bi- naenaleyh avcılardaki — gördüğümüz hastalığın bu hayvanlardan insana in- tikal ettiği anlşılıyor. Şimdiye kadar yalnız Amerikada gö- rülen bu hastalığa son senelerde yapı- lan tetkikat neticesinde bilhassa Rus- yada, İsveçte tesadüf edilmiştir. 931 ve 934 senelerinde yapılan a- raştırmalarda İsveçte (51) vak'a gö - tülmüştür. Rusyada daha geniş mın- takalarda tektük görülmektedir. — Bu hastalık insana nasıl geçer? — Amerikada, Rusya ve lıveçtelıi tetkikler neticsinde hastalığın membar ile insana nakleden vasıtalar daha iyi anlaşılmıştır. Bilhassa Rusvada görülen vak'alarda hastalık mikrobunun bu gibi av hay - wanlarından alındığına ait bir kaç wak'a mevcutsa da hastaların mühim bir kısmında böyle bir temas görül - memektedir . ğ Binaenaleyh buna nazaran hastalığı GÖNÜL İŞLERİ İki Müşkül Arasında #21 yaşında bir gencim. Henüz ha- yatımı kazanmıyorum. 7 ay evvel 30 yaşında bir dul kadınla tanıştım. Bu ta- saşmamız nihayet bir aşkla bağlandı. Kadının bana karşı sevgisi çok fazla.. Ben de onu ayni şekilde — seviyorum. Geçenlerde bana nişanlanmamızı, be - rzaber yaşamamızı, bayatımı kazandık - ftan sonra da evlenmemizi — teklif etti. Hattâ paraca da yardımda buhunacağını söyledi. Ebeveynim şimdi taşradalar.. Onlara Bu meseleyi duyurtmadım. Zaten düy- salar beni mutlak reddederler. Bu kadını ben de sevdiğimi hisse- diyorum. Fakat hayata atılmam — için hastalığı hakkındaki intıba ve tetkiklerini din - 912 - e. nesinde (Mac Koy) ile (Fişer) ismin- değil, bütün bu sınıfa dahil bulunan tarla faresi, su faresi gibi kemirici hay- jyanlar denilen zümreye mensup bu - | lunanlardır. —NM gn bu hayvanlardan İb ! |sanlara geçiş sureri> — Evvelâ bu hayvanların hastaları ve yahut ölüleriyle temas hastalığı al mak için kâfi gelir , Bu hayvanların telvis ettiği yiyecek ve içecek mevat ile de, ağız yoliyle hastalığın alınması mümkünse de vak- 'aların hemen hemen yüzde doksanın- ce bir haşezeni» cildi ısırma yeri gö « rülmektedir. Ve haşerelerden şimdiye kadar muhakkak surette naklettiği ka« bul edik a br nevi at sineğidir. Isırdığı yere göre hastalığın — seriri SON POSTA Ağustos - 26 Dün açılan karikatür Evleniyor Meşbur yıldızın seçtiği koca Sergisinde neler gördüm/ yeni tanınan bir artisttir * * &* Sergideki mecmualardan anlaşılıyor: Yetmiş sene evvelki mizahcılar un süt, su derdini dile dolamışlar. Bu dertlerin bugün kü mizahcıların kafalarında da bayatlamadığına - bakılırsa dimağ denilen hassas kutu, içine yerleştirilenler taze tutmakta kübik frijiderlere bile rahmat okutuyor Yazan: Selim Tevfik Janet Makdonald Janet Makdonald, Holivutta hiç bir dedikodunun çıkmasına meydan vermeden nişanlanmıştır. Holivutta herkesin birbirini nasıl tetkik ve ta - rassut ettiğini bilenler için Janet Mak- donaldin bu işi gizlice başarmış olması B 3 e ) Münit F sergisi köşesini ündağ Dü B nayalstesi Yühlnelün İT MaaSi S alR ea Başie ea T a dir. z Ğ Ği Ş Muhiddin Üstündağ hayatında dünkü |- yaaaır—r a Janet Makdonaldin - seçtiği kocalkadar Sülmemiştir, — diyebilirim. “ Çönkü KaT — levhaları meydana çıkar, cıldi marmiş ise evvelâ orada bir yara açar, buradan dahil olan mikrop beyaz kan yollari - le bezlere geçe ve - onları şişirir. ve bil'hare de ce"ahatlendirir, Başlangıçta daima ateş vardır. Eğer sinek — göze konmuş ve orayı bulaştırmış ise evvelâ gözde sddetli bir. munzama iltihabı yapar. Buradan dahil olan mikrop bo- yundaki bezleri şişirir ve cerahatandı - rır. Bir de bunların haricinde tıpkı tifo- yu andıran şekli vardır. Amma buna daha az tesadüf ediyoruz. — Hastalık ne kadar devam eder? — İki ay kadar sürebilirse de umu- miyet itibarile tehlikesi çok azdır, Şim- diye kadar ölüm nisbeti yüzde ikiyi geç. mezmiyor, — Bu hastalık bizim bildiği « miz bazı mikroplu hastalıklar gibi a- caba memleketler içinde geniş salgın- lar yapıyor mu? — Bu tarzda şiddetli salgın — şekli mevzuubakis değil, çok defa çıktığı yerdeki saha içinde yayılan vak'alar - dan ibaret kaliyor. — Bu hastalığın bizde görüldüğü tarih nedir? — Vak'aların bizim tetkikimize gir diği tarih yaz içerisindedir. Tesadüfen ağustosun birinde Gülhane hastanesin- ne (mikroplu beze iltihabı) zanniyle geçen vak'alar üzerinde yapılan tetki- katla anlaşılmıştır. Bu biz de ilk tetkik ve teşhis tarihi- dir. Kıymetli bakteriyoloğ meslektaşı - mın verdiği bu izahata teşekkür ettim ve muvaffak olduğu teşhis için kendi- sini tebrik ettim. — Dr. Etem Vassaf 3-4 sene daha beklemem icap ediyor. Bu müddet zarfında bu kadından soğur - sam, onu yüzüstü bırakıp nasıl kaçabi- krim?, İki müşkül arasında kalmış bulunu- yorum. Bir taraftan kadın bütün ba - hanelerime karşı kulp bulup varar edi « yor. Diğer taraftan da 7-8 «ene dul kal- mış bir kadınla evlenmem, beni silemin gözünden düşürecek. Ne yapayım, na- sı) hareket edeyim?.. Bana bir akıl ve- riniz Teyzeciğim». LL Tereddüdünüzü hakh —buluyorum. Aranızda bir yaş farkı olan bir kadın, ve geçimsizliğin baş göstermesi ve ü « zünlülü bir vaziyete düşmeniz muhte - meldir. Kendinizi tahsilinize vakfedi « niz ve bu işten vaz geçiniz! TEYZE kendisiyle filmlerde bir çok kereler ev-| dün, festival münasebetile Taksimde açı- lenen Moris Şöyalye değildir. İkinci lan karikatür sergisinde 6 da vardı. derecede bir yıldız olan Gene Ray - Her karikatürün önünde duruyor, ve monddur. ince nükteleri kavrayınca, başını — büyük Eğer Janet #krini değiştirmezse ni- |bir keyifle sallıyarak uzun uzun gülüyor. kâh iki üç haftaya kadar olacaktır. Janet bir kere daha Amerikan zen- ginlerinden biriyle nişanlanmış, fakat nikâhını haftadan haftaya atarak gü- nün birinde de adamcağızı büsbütün terketmişti. Sözmmtalanee ezan v x Dünkü Karikatür Sergisinde, 70 sene- Lik Türk mizahının olanca mahsulleri var- &. «Beberuhin, «Tokmak», «Pintiv, «Do- Hâpi; «Diyojens, ' «Çagırakk Tatats, Ha ini duyduğumuz. duyma- dığımız bir sürü mizah mecmuasının — bir araya getirilebilişi, sergiyi hazırlayanların harcadıkları zahmetin büyüklüğünü anla- tıyordu. Hü Çar # Ihi Teşhir edilen eski mecmuaların, eski Çarkıfelekli elbise karikatürlerin çoğu Selim Nüzhetin kollek- Bugün modelini koyduğumuz çar -| gyonundan alınmış. kıfelekli elbise, gayet şık' sade ve gü-| — İnsan, eski eserlerin kıymetlilerini top- zeldir. Yalnız sa-|lamakta, bir karıncanın kışlığını düzerken de kelimesini gö-| gösterdiği sabr, gayreti ve muvaffakiyeti rünce benim gibi|bile gölgede bırakan bu değerli arkadaşı siz de tiksinme- |takdirden kendini alamıyor, yiniz, rica ede -| — PBA vıçılıış sergiye — bakarsanız. Türkiyede ilk mizah. mecmuası, — bundan Sergideki eserlerden: Karikatürcülerin babası, yetmiş yaşındaki Ali Nurinin Abdülhamit devrinde Pariste neşrettiği bir karikattir kü kıyafetlerindeki fazla açık saçıklıkla * lay ediyor. Bunlara bakınca, eski devirdeki o *0f nmz.ü bi cök yetmiş yıl önce Teodor Kasapyan adında | taca zihniyetin yıkılışına seviniyorsunuz. 8 Dir. goK AEL L L L ndan çıkarılmış. Fakat ikinci karikatür, ummacı kıyaf€ ları sade namı al- Biz arada mrada, bazı — dertlerimizin | öyle Hazreti Havva kılığının ortasım bu lamadığımızı gösteriyor, ve ilkinin verdiğ tında ne gürül -| güzminleştiğinden bahsederiz. Bu iddisya s#evinci köreltiyor! tülü patırdılı el -| ;manmayanlar, karikatür sergisini — gezsin- biseler - yapıyor »| ler. » Çok keskin bir tenkit silâhı haline &? lar da gene adına Yetmiş sene evvelki mizahçılar, İstan. sade diyorlar . — |bulun süt, su derdimi dile dolamışlar. ren karikatürün, bir palyaçodan farklı Biz burada sa- Bu dertlerin bugünkü mizahçıların ka- | oynamadığını sananlar bu sergiyi gezint! kanaatlerini doğrultacaklardır. Meselâ, kunduracıda müşteri ile mağf za sahibi konuşuyorlar: — Şu iskarpini alınız! Müşteti soruyor: — Yağınura çamüra dayanır w? Mağaza sahibi kemali ciddiyetle cevaf veriyor: — Ne diyorsunuz? Dairelerde evrak 14 kibine bile dayanır! : Kırtasiyeciliğin bu kadar acı ve bu k# (dar zarif tenkidini ağdalı bir başmakaled! bulabilir misiniz? Meselâ genç bir kız. Tuvalet masasındi aynanın karşısına oturmuş. Önünde bir d gint Holivüd yıldızının resmi var. Kız ket” |di kendine düşünüyor: * — Acaba bugün hangisine benzesem? Sinema iptilâsını, güzellik —t N boyanın makyajın rolünü, genç — kızlaf? mızda sun'ilik ve taklitçilk düşkünlüğüt” hangi roman, hangi piyes bu kadar (gatle anlatabilmiştir? ç Meselâ bir karı kota konuşuyorlar' — Ah güzelim! Bizim de bir yuvı olacak mı? — Hiç merak etme... Evlenince b #enin yuvanı yaparım! | — Meselâ bir daire müdürü ile bir müft” deyi yerinde kul-|falarında da — bayatlamadığına — bakılırsa, landik. dimağ denilen hassas kutu, içine yerleşti- Bu elbisenin |rilenleri taze tutmakta kübik - frijiderlere M Saüni bek bile rahmet okutuyor. ’M"'" er Sergide dünü ve bu günü bir çok cep- ve yakasın- y l den mükayene etmek imkâm - yar. da çarkifelek —Ç | Meselâ; yaşmaklı bir kadınla, çarşaflı bir çeğine - benziyen yadın konuşuyorlar. Yaşmaklı kadının göz- şekillerdir. leri, ve gerdanı meydanda. Fakat diğeri- Bunlar - alttan İnin çarşafı ve kalın peçesi her tarafını örte parça geçirilerek yapılmıştır. Üzerle - | müs. rine de kumaş sarılı, ortaları boş birer Çarşafh kadın yaşmaklı tazeye çıkışi- halka dikilmişti v yor: Kumaş ta;.n;nıııcnin kumaşından-| —— Kız şilhk... Böyle çırıkçıplak (1) 10 dır. Fakat eğer biraz renk karıştırmak, | **ta skmektan '“:_";':":i:'_'? elbiseyi daha gösterişli yapmak istiyor| — p. arn terakkin de sen utan ki- sanız o zaman bunları başka renkten bömdan! de yapabilirsiniz. Bu nükteden, © devirde yaşmağın bile Yakada bu halkanin üstüne bir de|fazla açık saçık görüldüğü anlaşılıyor. fiyong takılmıştır. Fakat bence bu fi-| — Ve belli ki «asrı terakkiv tabiri, o dev- yongu takmasanız ve yakayı * öylece|rin sözüm ona açık saçıklığıyla — istihza yalnız halka ile bıraksâanız, daha iyi|maksadile kullanılmış: Yani bu karikatür- olur. de, estki devrin öğeri ve softa zihniyeti Kolların takılışı da alelâde bildiği - d-ı;yoı»“. Şağ t Te yi © ş n Hüyünce; gözünüze” bu. #D d"f'm_"mî':î_ Töıfi“,î'î: günkü karikatürlerden birisi çarpıyor: Z KUNY loğru takıl |. Bir kadın ve bir erkek / konuşuyorlar. bt Kadı ücudı alnız — bel — tarafını mıştır. Yukarıda kloş ve büzgülü ol ö m';: ö::ı;n ,bıı balo esvabı. giy- | Satçı konuşuyorlar: masına rağmen aşağıları gayet dardır. miş. Kocasına soruyor: — Mâülit işlerde “İbüsemsiz lllt Bu elbiseyi yapmak için bir metre| — — Nasıl, beğendin mi yeni tuvaletimi? |#öylüyorsunuz, vesaikiniz var mı? enindeki kumaştan üç metre yetmiş| — Biçare adam, çıplak zannettiği karın-| — — Var. Dört apartıman sahibiyim! beş santim İâzımdır. Fakat eğer te - na Kemali safiyetle cevap veriyor: simdekinden daha şişman iseniz, o za- x» Meselâ iki kişi konuşuyor: — Muharrirler darphaneye gidip © (Devamı 8 ncl sayfada) — Görmeden nasl cevap vereyim, ka- kumaş miktarım altmalısı » |ncığım! BER v EE, A Bu karikatür de, kadınlarımızın bugün- mız. j a

Bu sayıdan diğer sayfalar: