28 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

28 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Orhan Selim KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 76 Bazı sabahlar biri önde biri arkada mahalleden caddeye çıkıyorlar. Bazan Ömer pencerede Süheylânın geçmesi- ni bekliyor ve hemen arkasından so - kağa fırlıyor. Ve bazan karşilikliı tram- vay duraklarında, ikisi yapa yalnız, da- kikalarca, aksi taraflara gidecek olan tramvaylarını bekliyorlar. Ömerin tramvayı daha önce gelirse Ömer binmiyor. Fakat bir defa olsun 'çek.. Süheylâ bu nezaketi göstermedi. Ken- di tramvayı gelir gelmez hemen sıç -|dar yayan yürüdü. Tayıp atlıyor basamağına ve karşıda Ömeri tek başına bırakıyor, camdan olsun bakmıyarak gidiyor. Süheylâ da Ömerin yaşında. Kesik saçları kumral, Gözleri çok iri, kesta- ne renginde, Spor ayakkapları giyiyor ve kocaman bir çantası var. Ömer, bu küçük burjuva kızına kız- maktadır. Kendini beğenmişin biri. Burnu havada. Kim bilir kafası nasıl karma karışık, karanlık şeylerle dolu- dur. Balodan, sinemadan başka bir şey düşünmez her halde, Eğer babası te- kaüt edilmeseydi ve mahallenin en gü- zel evi kendilerinin olmasaydı buraya taşınmazlardı. Ömer, bu küçük burjuva kızını eline geçirse bir kaşık suda boğacak., Ve böyle bir hanım efendinin peşine takıl- dığı için kendini dehşetli alçak bulu - yor .Kendisi gibi bütün hayatını bü « yük işlere vermek isteyen bir deli - kanlının böyle bir çift spor iskarpinini kovalaması kepazeliktir. | Bir sabah mahalleden yine biri ön- de ötekisi arkada caddeye çıktılar. Ö- mer hızlı hızlı yürüyerek ve Süheylâyı geçerek kendi durağının altına gitti ve karşıdaki durağa baktı. Demin yanın- dan geçtiği Süheylâ orda yok. Telâş - landı. Sağa sola bakındı ve birdenbire Süheylâyı yanında gördü. Dimdik du- ruyor. Aralarında direk var. «Bugün mektebe gitmiyor, İstanbula inecek an- haşılan» diye düşündü. Sonra bir dire- ğin bir yanında kendisinin öte yanın- SON POSTA Kiralık ev Arayanlar nelerle Karşılaşırlar? (Baştarafı 6 ıncı sayfada) — Doğru söyleyin. — Billâhi vergici değiliz teyzeciğim. Hatun tereddütten kurtulamadı amma sonunda (ne olursm olmun) dediğini, ka - pıyı açmağa karar verdiğini anladım. İçeri girdik. Küçük bir taşlık. Yeldir - meli, siyah başörtülü, kısa boylu bir ka - dıncağız. Önümüzde yarı açık duran bir ArTa kapıdan içerisine işaret ederek: — Burası işte dedi. Bir bakın. İşte iki oda bir kiler, bir mutfak. Yukan çıkım he- le. Durmayın haydi. Ben sinirli bir kadı - nım. Yukarıyı gördünüz mü, evim maşalb lah kız gibidir. Deniz derya ayak altında. İşte iki oda da bunlar. Şimdi yallah bod- rum katına, Yok oradan değil, Bu merdi- venden. Tamam. İşte size iki küp. İçine gü- rül gürül terkos akıyot. İşte hamam. İşte kömürlük. 25 liradan on para aşağı ol - maz. A, ayol sizin ananız ye- rindeyim. Susun da dinleyin. Ha ne di - yordum. Hem siz iki ayrı aile iseniz dün - yada vermem. Evimde oturan kiracıların huylarından memnundum amma. Çok pa- saklı idiler, Evimi berbat ettiler. — Biz çok kalabalık değiliz. Üç kişi - yiz. Hem de temiz insanlarız. — A, üstüme iyilik sağlık. Senin sözü- ne hiç inanır mıyım, hele tutacak gibi o - kasından. Sonra okkalı bir küfür sa - vurdu. Küçük hanımın cilvesine içer- lemişti. - Süheylâ köşe başında kaybolunca Ömcr: — Akılsız başın cezasını ayak çe- ker, dedi kendi kendine. Şimdi yürü bakalım Ömer sersemi.. tramvay para- sını verip yarı yolda inmenin cezasını Ve köprüyü geçip ta mektebe ka « Ömerin mektepte iki arkadaşı var- dı. İsmet ve Hayri. İsmet bir müretti- bin oğluydu, Hayri Anadoluluydu. Mektepte ücretsiz, leyliydi. İsmet ve Hayriden başka talebelerle Ömer ya kavga etmiş darılmıştı, yahut hiç ah- baplık etmemişti. Mektebin dışında klüp arkadaşların- dan başka kendinden iki yaş büyük ve şoför muavini olan Kerimle ve dört beş genç tütüncüyle dosttu. Süheylânın yaptığı ve Ömerin çok biçimsiz bulduğu son münasebetsizlik delikanlıya o kadar dokundu ki ertesi gün her vakitkinden erken çıktı evden ve mektepte meseleyi biraz utana sıkı- la İsmetle Hayriye açtı. Hayri, macerayı merakla ve zaman zaman gülerek dinledi. İsmette talebe- sinin dersini dinleyen bir hoca beli var. Ve Ö: — Utanıyorum kendi kendimden, ben bu hale düşecek delikanlımıydım ? diye sözünü bitirdiği vakit Hayri, Ö- mere acıdı. imere: lun, söz keselim, evinize gelip bir baka - cağım, Temiz değilseniz başka — kapıya. Hem evinizi temizleyip beni — kandırsanız da faydası yok. Haftaya kalmaz. İpliğiniz pazara çıkar. Beni yalnız görüp kimsesiz zannetmeyin. gibi bir mümeyyiz bir de doktor oğullarım var. Aslan — Aman teyze... — Sözümü kesmeyin. Adama dünyayı ters mers getirirler evlütlarım. İşte böyle. İşinize gelirse. 25 Liradan on para aşağı ol- maz. Masraf çok, vergi fazla. Seneda 25 lira veriyorum. Evimin topu topu 11 oda- «1 var. Evvelki kiracılar pek pistiler. Onlar çıktıktan sonra, abdestimle yemin ediyo- da onun bulunuşu Ömerin bütün kanı- nt başına çıkarttı. Şimdi tramvay ge - lecek, ikisi ayni vagona binecek, bel- ki de yanyana oturacaklardı. 'Tramvay geldi. Fakat ne ayni vago- na bindiler, ne yanyana oturdular. Çünkü gelen tramvay iki vagon -« luydu: Biri önde, biri arkada, biri kır- mızı, biri yeşil, biri birinci mevki, biri ikinci mevki.. Ömer yeşile, arkadakine, ikinciye bindi. Syheylâ kırmızıya, öndekine, bi - rinciye atladı . Ömer eskidenberi birinci mevkiin kırmızı ikinci mevkün yeşil boyalı ol- masına kızardı. Bu sefer yalnız boyalar Tum, vallahi lâğımları yenidea açtırdım... Daha fazla dinliyemedik, dışarı fırla » dık. İsmet: — Toyluk ediyorsun Ömer, dedi. Seni bu kadar enayi sanmazdım. (Arkası var) * Cadde üstünde bir küçük dükkân, Ca- mekânı (emlâk alım satımı), (icar ve is- ticar muameleleri), (istida yazılır) diye | bir sürü ilânla dolu. Kendimizi içeri da - radar attıkı — Aman hemşeri, dedik, ne olursa Bu Akşamki Program İSTANBUL 18; Muhtelif plâklar, 19: Haberler, 19,15 Operet Çardaş Fürstin (plâk), 20: Boprano Bayan Karakaş ve Tenor De Marki, piyano refakatlle, 20,30: Stüdyo orkestzaları. 21,30: son haberler, Baat 2öden sonra Anadolu ajansınmı gaze- telere mahsus havadis servisi verilecektir. PRAG 20,20: Yeni gşarkılardan — plâklar, — 20,40: Konuşmalar. 2i: K. Velsin Rivlera — isimli eperet piyesi, 22: Mozart, List ve R. Sivaus- sun kompozisyonlarından toplanmış bir mu- Şikili neşriyat, 23,20: Plâk, 2345 Rusça ba- berler, Plâk , BUDAPEŞTE 19,50: Keman - braç düosu. 22,80: İtalya- — Satılık olsa olmaz mı? Güldük. Masanın Üzerinden, (kanunu mederü) ile (bukuk usul muhakemeleri kanunu) ciltleri arasından bir defter çekti. Birinci sahifedeki Ghristten kiralık sahife- sinin numarasına baktı. Yaprakları" çevir- di, bir kâğıda bir adres yazdı. Bizi arkasına taktı. Bir sokağa saptık. Bir köşe döndük. Gayet eski, gayet harap bir eve girdik. Bi rinci kat merdiveni çıktık. Ev, öyle ha « rap ki, merdivenle duvarın arası bir karış açık. Merdiven hâlâ nasıl ayakta duru - yor, bizi hâlâ nasıl yukarı kata çıkarıyor, hayrettir. Ev ev değil, dayanıklı mimarcı- lığın su katılmamış şaheseri. daki münasebetsizliğe ve tersliğe de-|rransa münasebatı hakkında konferans. 21: ğil, birinci mevkie binen bir kıza tutul- |Sosli tüm ce cazbandları plâklarndan. 21,15: muş oduğu için kendi kendine de bir kere daha kızdı. Süheylâ Karaköyde indi. Ömer, mektebe gitmeği astı. O da atladı tramvaydan. Süheylâ iki adım attı atmadı döndü arkasına baktı. Ömeri gördü her hak de, Başını hızla çevirdi. Koşarcasına yürümeğe başladı. Ömer, durdu, uzun uzun baktı ar - greneccccı Tinden hattâ mal sahibinin kazancından fazla hava parası alırlardı. Asıl garibi, lımana bir gemi girdiği za- man, başkasmın nişan tahtasını atarak ken- di nişanını takmal izünden ortalar ara- sında kavgalar, muharebeler olurdu. O za- man bu iki rakip zabitlerinin nezareti al - tında Galatada Hendekbaşı denilen yerde yatağan ile dövüşürler, yani düello edet - ler, golip gelen nişan tahtasını gemiye a- sardı. İstanbulun belediye işlerile meşgul o- lan İstanbul Kadısı, bu rezaletin. önüne geçmek ve sahildeki bu — dükkânları kapatmak için bir kaç defa ilâmlar yazıp hattı hümayünlar çıkartmıştı. Fakar Yeni. çeri ocağına, bu adaralar hiç bir şey yapa- mamıştı. Bu hal, 1241 de ocağın lâğvına kadar devam etmişti. Konferans. 2230: Opera orkestrası. — 29,10: Konuşmalar. 23,50: Lehçe konferans. 24,05: Çigan musikisi. MOSKOVA 20: Musikili, edebi neşriyak 22: Çekçe neş- riyat 2300: İngillce neşriyat. 24: Almanca Sofada karşımıza fevkalâde süslü, fev- kalâde koket bir bayan çıktı. — Gene mi kiracılar geliyor. diyea söy- lendi. Sonra çok alışık bir pozla bir oda kapısı itti. Kapı çökmüş, tavana dayandığı için ancak yarı açılıyor: — İşte bir oda bu. Bir de karşısı dedi. Karşıda iki kapı var. Rehberimiz kapı - MEER 'lardan birine saldıracak oldu. Şık bayan BÜKREŞ 12: Senfunik konser (Salzburgdan nakil). 13,40: Plâk konuşmaları - plâk. 19/03: Dana musikisi. 20,15: Konferana. 20,35: Plâk. 21/06: Konuşmalar. 21,20: Verdinin (Rigolotto) e- perası plâk 2345: Almanca ve Fransızca ha- berler. BELGRAT 20,30: Plâk. 2i: Zagrepten nakil. 21.30: Mi- zahi neşriyat. 22,30: Plâk. 23: Haberler. 23,20: Radyo orkestrası. 29 Ağustos Cumartesi İSTANBUL 18: Dans musikisi (plâk), 19: — Haberler, 19,15: Müuhtelif plâklar, 19.80: Çocuk sanati. Hikâyeler, Mes'ut Cemil tarafından. 20: Pi- yano solo: Debusey ve Beetboven (Bay Hagh) tarafından. 20,30: Stüdyo orkestraları, 21.30: Son baberler. Banat 22den sonra Anadola ajansının gaze- telere mahsus havadis secvisi verilecektir. | önledi: — Oram çökmüştür. Yanındaki oda, Yanındaki odada necam, ne de çer- çeve var. Sade duvara pencere boyunda iki mukavva levha dayanmış. — İkinci oda burası. Bu mukavvalar kışın camlara kapatılır. Doğrusu bu kriz mondiyalde tamir yapamam. Sonra küçük bir dolap göstererek: — Burayı bir müşamba parçası sere « rek mutfak gibi kullanırsınız. Düz ayak bir ev. 12 liradan on para aşağı olmaz. Ev aramanın ve ev bulmanın bu ka - İdar feci, bu kadar korkunç olduğunu hiç aklıma getirniemiştim. Dehşetli mükedder dostumdan (haydi hayırlısı) deyip ayrıl- |dım. Senelerdir. İstanbulun her tarafına a - Çparlımanlar yapılıyor. Acaba ondan evvel cümlemiz çadırlar. da mı oturuyorduk?, Kemal Tahir l 'd Ağustos 28 ar olimpiyadda nasıl birinci oldular? K K A—nen'kıldır büyük muvaffakıyet kazanmışlar, atletizmi silip süpürmüşler, yüzmeleri, boksu, basketbolu, güreşleri bir çırpıda betmialinnlekedi İşte o vakit tehlikeyi gören Almanlar hiç akla gelmeyen bir keşifte buluıı_dulır ve bu suretle olimpiyadlarda fena, bir çığır açtılar Yazan: Ömer Besim EN TSERELCÜR elamaar L SEREELD Tanı : B hm;m.ı e Alman bayrağı birincilik direğinde Berlinde yapılan on birinci olimpi » yat oyunları Almanların zaferiyle ni- hayetlendi. Olimpiyat oyunları malüm olduğu senden olur, bize 3-4 odalı kiralık bir ev. ÜZere üç büyük hareket üzerinde top- lanmıştır. Bunlar da atletizm — müsabakaları, futbol maçları, güreş müsabakaları - dır. Bu üç büyük harekete yardımcı ola- rak eklenen bir takım irili, ufaklı #por hareketleri de olimpiyat oyunlarında “yavaş yavaş yer almağa başlamıştır. Bunlar başta yüzmeler olmak üzere hokey, boks, eskrim, tenis, basketbol gibi hareketlerdir. Yukarıda sıraya koyduğum sporlar impiyat oyunlarının kurulduğu ta - rihtenberi derecesine göre inkişaf et- miş, dünyanın her tarafında belli baş- h alâka görmüş sporlardır. Olimpiyatlara gelen 53 milletin im- kân dahilinde iştirak ettiği bu müsa - bakaların hemen bir çoğunda Amerika- hlar büyük muvaffakıyet — gösterdi - ler. Atletizmi silip süpürdüler, — serbest güreşi kazandılar, yüzmeleri, boksu, basketbolu bir çırpıda temizlediler. Futbolu İtalya, Greko Romen gü- reşi de şimal memleketleri paylaştı - lar. Olimpiyat müsabakaları namı altın- da bütün dünyaca malüm olan bu mü- sabakaların sonuna kadar — muhtelif dereceler almak suretiyle sayı topla- yan — Almanya — oyunların. - bi- teceği günlerde birdenbire ileri fırla - yarak başa geçen bir vaziyet aldı. Bir aralık Berlinde kulaktan kulağa nevi şahsına münhasır bir takım müsa- bakaların yapılacağı havadisleri yayıl- mağa başladı. Barfikste tek parmakla âmuda kalk- mak, halkada yüzüstü taklak atmak, beygir ve kuzuda başaşağı durup, ya- tım çark ederek geri dönmek, olduğu yerde perende atmak, tek kürekle Padi Bot idare etmek, küreksiz Padi Bd ile yarış vesaire derken, Almanya © meydanında yapılan mü: kaybettiği puvanları birer birer kapt tarak 9 birincilik farkiyle bütün düf yayı mağlâp etmeğe muvaffak birinci oluverdi. Almanyanın bu suretle kazandı! muvaffakıyetin olimpiyada iştirak * den milletler üzerinde nasıl bir teti yapmış olduğunu Berlinde iken göf dük. Almanlar bu hareketleriyle fena B çığır açtılar. Bundan böyle olimpiy? müsabakalarını üzerine alan her mi Tet kendi millt oyunlarını kaşla, göz * rası ileri sürecek ve meselâ Tokyed on ikinci olimpiyatta japonlar Cif' Ciyutsu denen japon güreşini muhtel sikletler üzerinden yaptıkları proğrama daha bilmediğimiz bir takif oyunları ilâve etmek suretiyle programı zenginleştirecekler, hem bir çok galibiyet dolayısiyle altın m* dalya kazanmış olacaklardır. Artık her olimpiyatta bir çok düff rekorlarını yüklenip giden / l ları, milli oyunları en bol olan ılyı lerin kolayca mağlüp edebilmesi kolaylaşmış olacaktır. Hülâsa Almanların bu buluıll*" limpiyatların istikbali bakımından * halde hayırlı değildir. OIBG Bu. Federasyonun - tebliği b 1 — Olimpiyat müsabakaların& fill iştirâk etmiş olan güreşçiler #f maya alınacaklarından güreş may?, pabuçlariyle beraber 28 açustos Cuma günü öent tam 16 de fedetalll lar merkezinde hazır bulunmalari zumu ehemmiyetle tebliğ olun“'_" 2 — Dünkü tümimde Halkî;j rafından verilecek madalyaların *7 ) yanlışlıkla 1 eylül diye yazılmış 'Tv bu merasim 31 ağustos936 pö’:) günü saat 15 de yapılacağından olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: