7 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

7 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YA CAT ERDÜRAA LK İ aa Banter B len a ea betis di Bannde bi Bdi dulem — Affedersiniz bay, deliksiz bir vpeçete vereyim. — Teşekkür ederim, bu — daha iyi. Hiç olmazsa deliklerde kir yok ! Olmaz mı Piyanist — piyan çalıyordu. Ev sahi — Çok — küvvetli bir san'atkârdır. — Mademki çok kuvvetlidir. Piyano- yu alıp götürse de orada m olmaz mı ? * Tersine Hatırla hele hele, Biz göz göze göz göze.. Bakışmıştık. seninle, Biz göz göze göz göze.. Yaşadık tatlı bir an; Sevişmiştik © zaman, Hiç bir şey konuşmadan, Biz göz göze göz göze,, Bu aşka katıversek.. iştik sanıversek, Tultuşup yanıversek, Biz göz göze göz göze., * * SON '_P_OŞTA — Ne güzelsiniz bayan — Ben de size ayni şeyi söyliye - eektim. — Demek siz de benim gibi yalan- cısınız. Bilmem Paltolarını — giy - mişlerdi; — konuşa - râk yürüyorlardı: — Bu sabah souk değil mi? — Bilmiyorum. — Nasıl bilmez - sin ? — Bashayağı bil- mem, termo metre- ye bakmadım ki ! * Boşayacak Artık lokanta- Jarda yemek yemek- Uşak kapıdan gö- ten biktim, bü işe zetledi ? bir nihayet verece - — Gene, dedi, bi- ğim, zim bay benim cıga- y ra paketimi ortada — — Benimle evlenmek için bülün servetini mahvetti. sin? buldu. İçinden ci - — — E sonra. — Hayır — karımı gara aşırıyor. — Tabii ben de servetini mahvetmiş bir insanla evlenemezdim. boşayacağım ! zü kime söyledimse inanmıştı. | Güzel Fıkralar | ÂADET Genç erkek, genç kızın gözlerinin içi- ne baktı: — Haydi söyle bana, seni seviyorum, de. — Olmaz, diyemem. — Yoksa sevmiyor musun ? — Birşey diyemem. —???1?? — Romanlarda okudum: En evvel er keğin kıza, seni seviyorum, demesi â- dettir. * ACİIZ Meşhur müzisyen radyoda bir 18 - tasyon arıyor, fakat aradığı istasyonu bir türlü bulamıyordu. Onu bu halde görenlerden biri güldü : — İyi bir müzisyen diye adı çıkmış ama, radyoda istasyon bulmaktan bile âciz ! çorba için en iyi çorbadır diyor. — Ben senden başka hiç kimseyi sevmemiştim. — İnanmam. — Tuhaf şey, şimdiye kadar bu sö- | LÜGATÜLMİZAH | Kulağa dair Kulak — Bir söylenildiği zaman iki işitmeye mahsus uzuvdur. Kulak zarı — Kulak içinde tavla oy- nların kullandıkları zardır. kulak — İsmi olup cismi olmı yan bir sudur. Kulağı kirişte — Lep demeden leh- lebiyi anlıyanın hali. Kulağına kar suyu kaçmış — yemiş bülbülün aynıdır. Kulağı delik — İnsanın aklından ge- çeni duyan, söylenilmiyen sözü söyle - nilmiş farzeden. Kulaktan kulağı Dedikoduların neşri için kullanılan radyo istasyonları. Kulağa söylemek — Herkesin inan- mıyacağı yalanı inanacak olana gizlice söylemek. Kulak boyası — Dudak boyası, ya -» nak boyası gibi tuvalet levazımından maduttur. Henüz taammüm etmemişse de pek yakında taammüm edeceği sa'- nilmaktadır. Kulak arkası — Kâğıt sepeti mana'- sına gelir. Yapılmıyan İşlerin atıldığı yer, Kulağına küpe — Bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkacak sözlerin beş on dakika bir zaman iki kulak arasındâ kalmasını temin etmek için söylenilen SÖZ. Kulak doktoru — Kulak sayesinde apartıman yapan iİnsan, Nimet Mustafa aörae n eeeren ea eee Haa EL ELE Tutuşalım bana gel, Biz elele elele.. Gezelim haydi güzel, Biz elele elele.. Dut Savulsun herkes, varda, Gezelim bu civarda; Caddede sokaklarda; Biz elele elele, Görenler kıskansınlar, Bizi âşık sansınlar; bu aşka İnansınlar, Biz elele elele. — Buraya gelmeden evvel kim bi- Tir hangi budala adamların yanında çalışmıştınız. — Fakat bay, onlar da tıpkı sizin gibi idiler. | Hoş Sözl;r_ml TERCİH Genç erkeğe sordum : -- Hani sen nişanlandıydın ? — Nişanımız bozuldu. —Ne? Başkasile nişanlanacağım da... Kiminle.. Eski nişanlımın annesile ! —TPTAT? — Kızına nisbetle daha fazla imiş * FARKINA VARMIŞ Bayan hizmetçinin alıp getirdiği ba- lğı gördü — Bu nasıl balik, bunun kokmuş ol- duğunun farkına varmadın mı? — Nasıl, hiç farkına varmaz olur mu- yum, hattâ balıkçıya — Kendim için ol- saydı bunu dünyada almazdım, dedim, anasının serveti — BSeğini nasıl buldun? — Çok tesirli. Söylemiye başlar başlınaz hemen üyüyüverdim! Tayyare tabak ile hava asının üstüne yükselen adam Dünya yükseklik rekorunu kıran tayyareci ihtisaslarını anlatıyor 'de dünya irtifa rekorunu kırmış ve 49 diye kadar tayyarecilik tarihinin kay- detmediği bir cesaret, tahammül ve meslek aşkı harikası vücude getirmiş- tr. Tayyareci Swain, ihtisaslarını aAnlatmıştır: Bir sürü geniş daireler çizerek ha - İva tabakasının üstüne çıktım. 40,000 kademe vardıktan sonra, cenubu şarkt- ye doğru teveccüh ettim ve tâ 45000 kademe ulaşıncaya kadar uçtum. İşte |bu sıralarda Brighton'un garbinde on mil mbsafesinde bulunuyordum. malden mutedil bir rüzgürın da esti bildiğimden, makinemi şimali garbiye çevirerek, gene yükselmeye devam et- tim Ben kabil olduğu kadar yükselmeye karar vermiştim. 46,000 kademe çı - kınca aşağıya baktım. Sanki her yer pı- ril pıril yanıyor, gözlerim kamaşıyor - du. Evvelce de birçok uçuşlar yapmış |: olduğumdan bu parıltıya mâni olmak için, makinenin üst ve mühim kısımını |" * siyaha boyalmıştım. Başımı göğe kaldırdım, Adeta zifiri karanlığı andıran kopkoyu bir mailik içinde idim. Bunun sebebi de gayet ba- şittir. Çünkü 6 mıntakada ışıkları geri fışkırtacak, toz ve nem zerzeleri yök - tür. Ve 35,000 kademden sonra da bu- luta tesadüf edilmez. Tekrar aşağıya baktım. İngiliz sahilini boydan buya görüyordum. Londra tıpkı küçük yap- ma bir oyuncağı andırıyar. Taymis ve diğer nehirler de ipince şeritlere benri- yordu Daha yükseklerde 46000 kademden sonra tekrar yük - selmeğe devam ettim. Bütün aklımı, fikrimi önümdeki âletlere vermiş, on- lardan gözlerimi ayırmıyor ve Âzami yüksekliği temin etme zeve makine- me lâzım olan sür'ati vermeğe çalışı 'yordum Bu gibi yüksekliklerde kon - frol âletleri pek © kadar dir. Ve ınsan çıkıyorum za: ra da i va sür'atini gösteren âle l Juğuna, puslava, saa L Avni anda yaz depomun mikdarile giydi- m elbisenin hava tazyıkımı — gösteren ni vermiştim Bu anda elbi ettiğini hisset azyikten dolayı mı oynatmakta zorluk çekiy Sağ kolumd. başlamıştı ama, zorluk çekmiyordum. Şurası muhak - kak ki, hususi sürette yapılmış bir ıbı—ı—m olmasaydi. 40000 kademden yu- nefes Başımı göğe kaldırdım, adeta zifiri karanlığı andı- | ran koyu bir mavilik içinde idim. Camlar buz tut- muş, etrafı göremez olmuştum. nefesim daralmıştı bin 967 kadem yüksekliğe çıkarak $im- |kademi gö A Hava tabakasının üstüne çıkan tayyare ve tayyarecinin giydiği elbise İngiliz tayyarecilerinden biri, mesle-|karısıma tahammül edemez, bayılır « — Evlenecek mi-öğine olan aşkı ve pekgözlülüğü sayesin- |dım. Yüksekliği işaret eden saatim 51,000 terince, bundan fazla yük - relemiyecugımi anladım. Yavaş dem inmiştim ki, başlığımın önündeki selliloyit pencerenin — buğulandığı gördüm. Derken, etrafımdaki tarassut enceresi de buz tüttu. Denize düşen yılana sarılır Artık hiç bir şeyi, hiç bir yeri göre- gaez olmuştum. Ne âletleri, ne de iyı seçemiyordum. Fena halde üzüldüm. ra puslayı bile okuyamıyordum. Han stikam ilerlediğimden emin de- ğildim. Denize düşen yılana sarılır, Ben ( le olmuştum. Aletleri, karayı gö- yemeyince, ben de güneşin dost ziyasın- dan istifade ederek makinemi onun 1 - gşıklarına doğru çevirdim. Bu suretle Şarka doğru uçtuğumu sigortalamış ol- idum, Boğuluyorum sandım Vira aşağıya düşerek başıboş uçmaya aşladım. Birden boğuluyorum san - . Gitgide halden düştüğümü, mecal- mi anlıyor, ve oksijenimin a « ğını hissediyordum. | Emniyet süpapını açi Jemedi. Bu sefer, baş ndi ken- dine , başımdan sıyırarak elbisemin ü- zerinde bulunan ipi bulmak isted Buna da muvaffak olamadım. Zira Bizli İzald | ak istedim, iş- Artık iyide İkar yı İcabında kullanmak ü - gere yanıma aldığım bıçağı bulup, baş- (lığımın sellilot pence ni keseceklim. ŞBunu yapıncaya kadar anamdan emdi- İğim süt burnumdan geldi. Nihayet Bgüç belâ, bıçağı sapladım ve pencereyi par- çaladım. Temiz hava alabildim. Artık aşağıya iniyordüm. Esasen benzinim de kalmamıştı. Nihâyet güç belâ ihiş sahasın: bildim. Muvaffakıyeli vek pahalı mı itiraf etmeliyim. Tanzifat işleri Tanzim edilecek Belediye çöpleri toplamak için 15 teşrinlevvelden itibaren tatbiık etmek üzere yeni bir usul bulmuştur. Çöpler bazı semtlerde evlerden her gün mun- tazaman toplanamadığı için bulunan bu usuüle göre her evde bir çöp sandı- ği bülunacak ve çöpçüler iki günde yordum. |bir bu sandığı arabalarına boşaltacak- afil halif kramp ârazı|lardır. Ayrıca temizlik işlerinde sür'at kta henüz| ve temizliği temin için tanzifat vergi- si de az bulunmustur, Vergi nisbetle- rinin tanzimi için bir kanun — projesi hazırlanması da mevzuubahstır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: