2 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

2 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A A Üamcreni. V — 2 Birincikânun Ü — * Kaplnm önüne Mnu, etrafa, toplu İne değil, çuvaldız Avurduğunu — işit- İn. Bu o zamana &dar — duyduğum İr ses değildi. İçeri kince işittiğim se- » uygun bir adam> 4 karşılaştım. Kır Mahmut Reşat 1 vardı. İün bunun önüne fırlatıyordu. ** devam ediyordu. M arkadaşıma sordum: — Kimdir bu adam?... - — Zakkumzade.:. — Zakkumzade mi? Necidir? ha bu imzayı dtar. — Ben yeni tanıyorum. — Eski kir gazetecidir. (Anadolu) İzmirden Röportajlar: 27 İzmirin zakkum zadesi Mahmut Reşat “ Tevfik Fikretin bütün şirlerini - toplasalar da bir fırına atsalar kıyamet mi kopacak? Hüseyin Cahit dünün tatlı şirası idi, bugünün yavan şarabıdır, yarın sirke olacaktır ,, diyor Yazan: Kadircan '_Çlın, heybetli yüzü, uzun boyu ve Üar siklet bir pehlivanı andıran vücu- Hayatın ve hâdiselerin sırıtan taraf- Annı en soğukkanlı birer morg opera- Ötü gibi yarıp ortaya çıkarıyor ve şu- Hafif bir baş işaretile selâm aldık-| sonra hiç aralık vermeden sözleri- Yan taralfta kaldığımız için yavaş- —Asıl adı Mahmut Reşattır. Gazete- İdir. İzmir okuyucuları onu Zakkum-| Bide diye tanırlar. Gazetelerde çıkan | Je aykırılıkları didik didik eden fıkra- x * ğını söyleyenler de var. Siz ne dersi- niz? İnsan, bilmediği ve tanımadığı bir | İmakineyi işletmek için ötesini berisini ! |kurcalar. Bir türlü istediğini yapamaz 3 |da hiç ummad'ğı ve beklemediği bir noktaya dokununca motör hemen işle- meğe, hem de alabildiğine bir hızla ça- lışmaya başlar. İşte (Zekkumzade) i- çin de böyle olmuştu. — Yaşayan edebiyatımız yoktu ki öldüğünün farkında olayım. Anlıyo- rum: İstenilen edebiyat şunun lâtilo- kumu, bunun pastaları — üslübunda renkli, kokulu, alımlı bir şeydir. Hal- buki ihsanlay çok değişti. Mideler şim- di daha büyük rüyalar görüyor ve bo- yalı hamurları kabul etmiyor. Edebi- yat, yalnız aşk'n yüzünü ve gövdesini anlatmak değildir. Oturduğu koltukta — ileriye doğru doğruldu ve devam etti: — Bizim ediplerin edebiyat telâk- kilerine göre, selim zevkle tertip 'edil- miş bir apartıman dairesi, çiçekler ve kadın portrelerinden bir buket, e- debli ve mutedil terbiyeli hareketler, biraz iyilik, ara sıra şuna buna acıma- lar, sadaka verir gibi üzüntüler, çerçe- velenmiş üslüp ve kaidelerle bağlan- mış bir. ifade, edebiyattlır. Halbuki meslek ve ihtisas denilen her şeyde olduğu gibi edebiyatta da hudutlar ve çerçeveler çoktan kırılmıştır. Bu kırı- lan çerçevelerin ve yikılan duvarın di- binde telâş edenler «aman bayım, biz- SBON POSTA Sayfa —? : İHarp olacak mı, olmıyacak mı? Amerikanın en büyük gazetesi “Herşey İngilterenin elinde, onun hareket şekline bağlı bulunmaktadır!,, diyor [b“yuu) gazetelerinde, (Yeni Hayat) | nü Mecmuasında (Yanık Yurd) ve (Hiz- Met) de çalışmıştır. Daha sonra (Mem- HM) ve (Hürriyet) gezetelerini çı- İdı. Şimdi (Anadolu) da fıkralar ya- Byor. Yunanistanda (Anadolu ajansı ümessilliği) ni yaptı: Ayni zamanda (Cumhuriyet) in ora muhabirliğini de ! de edebiyat ölmüştür.» diye ağlaşan- lar, geri kuvvetlerdir. — Şimdi susacak, şimdi duracak!.. Diyorum. Fakat o durmuyordu: — Edebiyat bir takım hissi zırvalar- dan ibaret değildir. Bizim ediplerimi- zin en çok tanımadıkları şey, hayat- Üzerine almıştı. Çok / yerli ve Wiii’“]'m. Meselâ köylümüzü anlatacakları Börüşleri vardır. Bir kaç zaman onu dinledim. İnsa- Ri, bahsettiği mevzuun arkasından sü- tüklüyor, götürüyordu. Arkadaşım i- Ve etti: B Eğer yapacak zaman Eser yazmak için zamana Yoktur. Yeter ki enerji ve sabır olsun. faraftan kısarak bulabilir. - «Deha sü r. Kendi kendime: B cünal işeyde şeyler Tim, dedim . — kü sorduklarıma k'sa cevaplar veriyor- t- Suyunu tüketmiş bir çeşme gibiy eyi tercih edersiniz? — Sevmesem oturmam. Tudıir? Varsa tamam mıdir? — Varsa var, yoksa yok. İni vermek için ne yapmalıd'r? — Bunu İRE gee öğylemek li k; Unı başka güne bırakalım, Diyecektim. l'n)'ıl ağz'mdan kaçıveri — Edebiyatımızın öldü Mediyorlar. Milli edebiyatımız olmadı ve sabir ue labilse ondan çok yerli - ve milli e- Herler beklenebilir! lüzum izim memleketimizde zaman deni- tey o kadar kıt değildir. Kıt olsa G ccer yazaçak bir adam neteden olsa ğ lisine lâzım olduğu kadarını başka Tekli bir sabırdır.» diyen Buffon çok Bu zatı sorguya çekmeliyim. dinleyebili- Fakat bu kolay olmuyordu. Çün- Musluğun vidasını her çevirişte bir damlacık âkıyor ve ardı gelmiyor- — İzmirde oturmayı sever misiniz? Ümitlerim kırılıyordu ve bu gidiş- zaman onun yalnız kaval çalışını ha- ürlerlir. Halbukâ köylüzün hayat'nda en az yeri olan bir şey varsa o da ka- valdır. Bizde edebiyat denilen sakat |mahlük eğer sahiden ölmüşse, ölüyor- |sa şükredelim, Benim bugün dünya- da gördüğüm edebiyat yalnız mız mız romanı, hımbıl şiirile — değil, radyosu, sahnesi, sineması, gramofonu, televiz- yonu ve hayatın üstüne çıkan motörle- rile her yerde mevcut olmağa - çalışı- 'or. Hız'nı alan bir motör gibi gürülde- mekten, bir hoparlör gibi haykırmak- tan yorulmuyordu: — Bizde sanki Fikretin bütün şiirlerini toplasalar da |bir fırına atıp yaksalar kıyamet mi ko- pacak? Meselâ Hüseyin Cahit «bizde edebiyat blr miletehsse olmuştür.n d ye kıvranıp şikâyet ediyor. Fakat müs- tehase olan, edebiyat değil, Hüseyin Cahidin yazılarıdır. Hüseyin Cahit, za- “İmanın tatlı şırasıydı, bugün yavan şa- raptır. Yarın sirke olacaktır. Bunun farkına kendisi de varmıştır. Edebiyat bir eğlence değildir. Bir kaç tatlı söz- den, pahalı satın alınmış bir çıngırak gibi âhenkli zırlayan bir kaç mısra de- gildir. Edebiyat, yaradılışın en olgun götüren bir nur, derinden — gelen bir jses, daima önümüzden kopan bir çağ- İqN İzmirin gittikçe gerilediğini söy- rıştır. Arkamızdan duyulan sesler, bir yorlar. İzmire eski şöhret ve zindeli- |ölünün başında ağlaşanların hıçkırık- larıdır. Edebiyatın sesi bu değildir. E- lâta karşı inisyatif'in, üniversiteye kar- şı mucid ve kâşifin, ağaç budayıcısına karşı fışkıran filizlerin, ölüme karşı — Ben bu işden vazgeçtim. Arka- hayatın çılgın ifadesidir..... Bastırarak yazmak Adetim olmadı- gı halde birdenbire — kalemim kırıldı. Yoksa Mahmut Reşadın istediği gibi ne vardı? Tevfik |* ki: «Bir harbe lüzum var mıdır?.. Birçok ülkelerde milyonlarca insan bu suali soruyor ve karşılığını alamı- yor. Şahsi fikir ve mütaleamla ben: E iyar. Eğer bazı şartlar yerine getl polursa harbe lüzüm yoktur.. diyorum. Bir başka sual daha: Harp olacak gaı?... Yani, Avrupa ve sair ülkelerdeki büyük devletler arasında 1914 - 1918 gdünya barbile mükayese edilebilecek, veyahut andan daha feci bir harp ola- ,cak mıdır?.. Buna verilecek cevap, şah- si mütaleadan ziyade bir kehanet olur. |Bense kâhin değilim. Bir vakitler 1912 Sonbaharından 1914 yazına kadar, ben (de kâhinler arasında bulunuyordum. Ben de harp olacağını ve eğer bazı ted birler alımmazsa bu harbin ne süretle /vukua geleceğini biliyordum, Vaziyet şu idi: , Askeri plânını, Belçika yoliyle hazır lamış olan Almanya, Fransaya ilkön- ce garpten çullanacaktı. İngiltere, Bel- Çikayı Almanyanın ayakları altında giğnetemez, Fransanın mağlübiyetine tahammü) edemezdi. Öyleyse İngiltere, Almanyaya vakti zamanile ihtaratta bu Junacak mıydı? Almayanın siyasi- tabiyesinin esası İngilterenin bitaraflığiyle kaimdi. Bi- paenaleyh Almanya bu cihetten emin plmak için var kuvvetile çalışıyordu. |Kuvvetli propagandalar sayesinde o za manlar işbaşında bulunan İngiliz libe- ralleri, İngilterenin hüsnü niyeti saye sinde harbin olmıyacağına inandılar. — İzmirde fikir ve san'at hayatı var mahlüku olan, insanı uyandıran, ileri|/Bundan dolayı Almanyanın çıkardığı 'bazı hâdisler hoş görüldü.» Bundan sonra 1914 yazında Altnan »üfuzumun, İngilterede aşırı derecede kuvvetli olduğunu, Saray Bosna vaka- sından sonra da gene başgösteren harp tehlikelerini - kanferanslarla ortadan anlatmak için kırk gün |debiyat, zincire karşı hürriyetin, teşki-| kaldırmaya kalkışan 0 zamanki Baş- vekil Aksit ile Hartciye Nazırı Edvard ıGreyi.n semeresiz çalışmalarına işaret eden muharrir: «Belçika işgal edildiği zaman akılla- re başına gelen nazırlar bu işte yaya kal muşlardı. Binacnaleyh 1914 deki İngi- JŞiz hükümeti ile halkını harbin mes'u- Fakat bir sorgu daha, evvelkilerin |Bu sert sözler ona da mı tesir etmişti? |" saymak pek te haksızlık değildir.» Diyor ve sözlerine şüyle devam edi- ğünden bah-|edebiyat yapamadığını sanarak utandı | yor : -İda intihar mı etti? Kadircan Kaflı , *O zamanlar, bu insanlar yalancık- 1914 de olduğu gibi harp veya sulhu kazandıracak rey, gene İngilterenin reyidir Nevyork Times'de Wickham Steed| tan aldanır görünüyorlardı. Şimdi de imzasile yazılan bir yazıda deniliyor | öyle mldir acaba?.. Zira, o zammanki va ziyet ile bugünkü vaziyet arasındaki benzerlik bizi bu suali sormağa mec - bur ediyor. Her ne kadar tarih noktası noktasına tekerrür etmezse de, gene, işe yarayacak, insam selâmete çıkara- cak bir şekilde istifadeli dersler verir; bu muhakkaktır, 1912 sonbaharının başlangıçlarında, harbin kopacağını bütün varlığımla sezmiş, ve İngiliz politikasının sağlam ve yazıh olmadığı takdinde bu harbin ne şekikle olacağını üstü kapalı ola - yak anlatmıştım. Hakikaten o sıralarda İngiliz politikası ne sağlam, ne de va- zakıtı. Harp te bunup için başladı. Bu gün Orta Avrupada yaşamadığım için- dir ki, halihazır vaziyeli lâyikıyle kav ramış değilim. Bununla beraber, bu' - gün, ni beslemiyorum. Varlığımda böyle bir seziş duymuyorum. Yalnız duyduğum y varsa o da, eğer bazı şeyler vak e yapılmazsa, harp olabilir. Harp ih timalleri fazladır. Sade şurasına bü- tün mevcudiyetimle inanıyorum ki, e- ğer fevkalâde çareler bulunmaz, buh- zan geçirilmezse, harbi önleyecek ted- birlenden bazıları vaktinde yapılamıya cak, ve harbi doğuran âmillerden ba- zıları da değiştirilmiyecektir. Umumi bir ifade ile, eğer İngiliz po- litikası beynelmilel güçlükleri harp ça resile halletmeği düşünenlere karşı cep he alır, harbe anuarız olan, harpten nef ret eden veya sulhsever milletlerin ön- gderliğini deruhte ederse harp olmaz. Lâkin bir de İngiltere kararsız ka- hr, aykırı ve muhttlif tavsiyeler- Je üödeta yapacağında mütereddit bir vaziyet alırsa veyahut öz varlığını teh dlikeye koymamak için kararlarını ya- ypamıyacak kadar zayıf görünür, ve bu nu etrafa hiasettirirse harpten imlina güç olacaktır. En büyük harp tehlikesi, doğuşunda «mâfevkliğini» ilân eden ve âri ırkçı ratıhakkak harp olacaktır kanaati | lık nazariyesini güden ebütün» cü Al- gmanyanın yenibaştan müazzam silâh - Janması ile meydana gelmektedir. Hit- Jer Mein Kampi (Kavgam) eserinde me söylemiş, ne yazmışsa, onları satır gatır tatbik etmektedir. Şu halde man- tıkan, Mücadelem eserinde Almanya- ( Devamı 13 üncü sayfada ) nüşhasında bekârları — evlenmiye verilmelidir, diyor. Evlenmek isteyenlere sevk için serdedilen mülâhazaları görmüş. Kendi batırına gelenleri de Bu usullerin başında, evli erkek- Jerden az vergi alınması, ve evli me- Maddi müzaheret Göstermek lâzım Bir okuyucumuz, Son Postanın bir söylemek istemiş: — Bizde de garp memleketlerinin çoğunda tatbik edilen usullere yer murlara çocuk adedine göre maaş zamımmı yapılması, en nihayet te ev- lenecek çağda bulunan genç kızlara memuriyoet verilmemesi gibi muh - telif noktalar vardır. Bu okuyucumuzun ileri mülâhazalar hakikaten gözönüne a- hnabilir, fayda temin etmeleri ihti - mali çoktur. Fakat biz okuyucumu- sun mektubunun sonuna doğru biraz faza bedbin görüyoruz. Zira: — Bu gidişle evlenenler günden Rgüne azalacak, ve nihayet hiçe ine - cektir, diyor. * Ezinede Bay (Türkan Şener) e: Kitapçılar tiyatro piyesine ekseri- ya itibar etmezler, romanı tercilı e- derler. Binacnaleyh mutlaka baslır- mak istediğiniz takdirde masrafını derühde etmeniz lâzımdır. Tavsiye etmeyiz. Buna mukabi| eserinizi Şe- hir Tosuna — gönderebilirsiniz, muvafık görürlerse oynarlar. O za- man bastırılması da kolaylaşmış 9 « lur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: