7 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

7 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Sayfa SON POSTA h aa Sıhhi ( Baştarafı 8 inci sayfada ) ovuklarda ise bu tamamen akşidir. Küçük çocukların en bü: düşmanı nkü onları en çok sürük tehlikeye a sohbeti bunun bir mi - lerlemiş ve- zikret le yaşlı Bi s0 munu & naktir. Muhtelif hastalıklar Soğuklan doğabilecek fenalıklar Arızalar Sunduğ lar da dolüyi tur. Nezle salgını “ler Burun gışai muhatisinin tihabı Burnun tikanması sırmakla ve su gibi bir ifraz ile baş “ lar, Vücutta nlık yapar. Gözler göre öz çek Bir kaç gün e yahut ta bu- n bir ifraz gel - şlar. Yani cerahat devresi o - ur. Koku hissi azalır, kırıklık devam eder. Ve nihayet bir hafta, on gün fında iyileşir. Bazan daha uzun süren burun üt ı vardır. Tedavisi müş- kül olur. visi: Dahilen günde bir ve ya -| aspirin almak, ıhlamur iç buruna günde iki defa gormenollu yağ lar ve yahut tripaflâvin damlatmak, ayakları sıcak suya koymak ve müm künse bi gün sokağa çıkman Nezle saridir. Bilhassa aksırık ve ök - sürük ile havaya karışan zerrat yakın » mesafede bulunanlara atlar. Nede salğıni olduğu vakit her gece yatarken ve sabahları burnunuza £ menollu yağlardan, mitolden dörder beşer dam! damlatınız.. Muhakkak çok istifade edersiniz. Anjin olmamak için Bademciklerin zarfında bu ya geçe! iltihabı - yapar. Boğaz ağrısı! erin $ ve kızarıklı inde büyük noktalar halinde ahat parçaları görülür. Kuv - anjinler bir hafta kadar k ızarap ve Bunun çaresi de da- bilen bir müshil ve aspirin almak, s $ik gargara yapmaktan ibarettir. Gar- garayı ıhlamur suyu içine katılmış bo- pinız: Ayakları sıcak suy boyuna dışarı taraftan pan-| sımanliar yapmak ta fayda verir. | Anjin olmamak için anjinli olanlar- sürer, — a “Son Posta ” nın edebi tefrikası: 53 Te | imdir. Kulak ihi | kak iyileşir. Zatürree grip ile dbirler taittir. Bu gibiler her gece ve sabah bir | bardak sıcak suya katılmış yirmi o - tuz damla tentirdiyot ile ve yahut bir kaşık oksijene ile gargaralar yapma - lıdır. x Anjinier böbrek iltihabı yapar mü- tı da yapar buda mühimdir. Çok dikkat etmelidir Bronşitlere gelince: Bu da soğ gınlığı neticesi kanın nefes borul neticesidir. Gı - e muşamağa ve kraşe Öksürük azalır ve nihayet on gün zarfında iyileşir. Bu müddeti â- şan bronşitlerden derhal şüphelenme- im ederse baş lâzımdır. Müzmin Ş assa verem ile alâka- dar bronşitlerdir ki uzar ve tabii e hem et kesbeder rree olmayız. Çünkü sıhhatte- ve mukavemetimiz yerindedir. etli bir soğukalgınlığı büyük bir yağmurdan ıslanmak gi cudun müvazenesi sarsılır, mu metimiz birdien kırılır, Göğse kan cum eder ve derhal mikroplar faal geçerek bu mühim hastalığı meyda - na getirir, Zatürreenin ârâzı Zâtürreenın meşhur üç ayaklı ârâzı vardır. Başağrısı, yan ağrısı ve şid - detli ateş ta yatan bir kimsede bu üç ârazı gör - dünüz mü? Mühim bir ihtimal ile za isini siz de koyabilirsi iz ve - Zatürree tek taraflı, çift taraflı o lur. Bazan akciğerin bir kısmını, ba zan da hemen bütün bir ciğeri istilâ €der. O zaman tabii vaziyet vahamet kesbeder. Zatürreede hastalık akci - gerilerde tehlike kalbde derler. Kalbi ye karşı mu vemetleri çok azdır. Zatürree bron- ile beraber olursa bronkpnömoni halini alır, Çocuklarda ve büyüklerde çok görülür. Neticesi vahim bir hasta- liktir. Zatürreeden eski zamanlara zaran şimdi daha az korkuyoruz, seru- mu da keşfedilmiştir. Vaktinde teş his ve dikkatli bir tedavi ile muh. beraber olduğu vakit ise iş değişir. Ve zehirli zatürree İ alır. Bir kaç gün için- de hastayı ürebilir. Zatürree çe - kenlerde tekrar bu hastalığa tutulmak için büyük istidat bırakır. Bir kaç de- fa zatürree çekilebilir. Dikkat eune - idir. Zatülcenp: Bu da akciğerlerimizin ü- zerindeki ince zarın abıdır. Kuru zatüleenp Ve sulu zatülcönp denilen iki şekli vardır. Su topladığı vakit ak- şit -İciğeri yukarı iter. Ve bazan iki üç lit- re kadar toplar. O zaman kalbi yerin- . E Yazan: Muszzez Tahsin Berkand Yavaş yavaş dışarda odacıların, memurların ayak sesleri başlamıştı. Ekrem gayri ihtiyari bir hareketle Muallânın elini bırakarak ayağa kalk-| © ti. Yüzünün biraz evvelki korkunç sa-) “rıliğı geçmi © meğe baş duyulmağa iş, tabii rengi yerine gel «| sonra halifliyen bir hasta gibi şimdi her şeyi daha normal gözlerle görebi- Tişordu Musllâ onun elinin ateşinden uzak» laşınca Elleri birbirinin içinde #irada yere düşüp dağılan ki “rer birer topladı. Hiç bir söz söyle - meden kapıdan dışan çıkacaktı, sonra vaz gecti ve geri döndü. bulmuştu. boğustuğu Ekrem yazıhanesinin önünde otur- “ muş, başı elleri arasında, yorgun ba - kışlarla onu süzüyordu. © Onu böyle her zamanki patron kol-| tuğunda görmek genç kızı uyandır - mağa kâfi gelmişti. oAğır adımlarla masaya yaklaştı ve sertleştirmek iste - diği halde büyük bir yorgunlukla in - celeşen sesile söyledi: — Bay Taylan, benden ne istedi nizi, niçin bunları bana söylediğinizi amıştı, Büyük bir krizden | anlamıyorum. Beni kendinize düşman İle titretirken, yorgun sesi ve her şey - ış bir yola sapıyorsu -| buz. Ben kimsenin düşmanı değilim. | bellemekle ya Ben hayatını binbir fedakârlık ve güç üklere rağmen kazanmak istiyen ta - hsiz bir kızdan başka bir şey deği - lim. Sizin kim olduğunuzu ve ne yap- tığınızı düsünmek ve bilmek istemem artık, Bunu bilmekle zaten karanlık ömrümün sonsuz gecesini büsbütün korkunç bir karanlık içine görnmek - ten korkuyorum. Bırakınız beni, ba - na eskileri hatırlatmayınız. Fakat sizin sözlerinizden de mes'ut olmadığınızı anladım... Pek yazık. İya cemiyet islâh edilerek yeniden ça i ahvalde vü-| “ “İbüyük bir alâ Emlâk Komisyonculuğu Islah ediliyor İstanbul emlâk komisyoncuları ve muamelecileri Cemiyeti tasfiye halin- de bulunmaktadır. Yeni şekle göre em- lâk komisyonculuğu yapımlar tapu ida- relerine birer beyânname vermişler, Bu beyannameleri tapu idaresi de Vi- lâyete göndermiştir. İstanbul içinde Ticaret Odasına ka- yıtlı ikiyüze yakın muameleci bulun- duğu halde kayıtsızlar pek çoktur. İş» nkü bu gibi kimseler, emlâk iş lerinde bilgisi olmıyan mal sahiplerini ahım satım işlerinde kandırmakta, ay- ni zamanda fezla para ile satılan em- lâki ucuz satılmış gibi göstererek bü- kömeti de zarara sokmaktadırlar. Cemiyet şimdilik hiç bir mamaktadır. Tasfiye işi bittikten son- iş yapar a başlanacaktır, den oynatır ve büyük damarların bü - külme tehlikesi baş gösterir. Böyle ık'alarda doktorlar Suyu e Zatülcenblerin ötedenberi sı olduğu kabul, miştir, Şüphesiz bunda bir hakikat| vardır. Fakat bütün zatülcenpiilerin| ından muhakkak verem baş na kat'i olarak hükmetmek doğru leştikten sonra vereme âit hiç & met göstermedikleri ve tamamı hatte kaldıkları da çök görülm İyi giyinmek emet için her eğe mecbu - ı sihhi umur miz çok giyinik, dışımız Hastalar görüyoruz ki üstüste fani - gömleklerle beş altı kat gi âfi değilmiş gibi bazılarn- İda bellerinde sarılı kocaman bir yün st bir palto y ziyet tamamen âksi olma çıplak al alı ve ki paltolarınıızı , kuv yaptırmalıyız. | Kışın sıcaktan soğuğa çıkıldığı zaman| giyeceğimiz elbise ve paltolar çok kuv- vetli olmalıdır ki harici tesi met edebilelim. Ayakkabıları me- selesi de çok mühimdir. Bir çok so - ğ talıklarının yi e ıslanmasından ktır. Bu sebeple 3 ve altları sağlam ve mu « nesinden ği muh. y abılarının kalınca olmalıdır. Soğuk ve kış iki tarafı keskin bir &ı- ıtır. İyi kutlanırsa bedeni olsun, fik- ri olsun çalışmak için bir çok sporlar için en güzel, en canlı bir mevsimdi Cılız, mukavemetsiz ve hasta ınsan- Jar için ise bir dert mevsimidir. Meş- Benden sonra hiç olmazsa saadeti bul- muş olsaydınız bu benim için de bir teselli olurdu. Fakat bunları düşün - mek için vakit çok geç... Siz hayat yo- lunuzu kendiniz seçtiniz, o yolda bah- tiyarlığa kavuşmağa çalışınız artık... Bana gelince, bırakınız beni; hisle- rimle uğraşmayınız benim: bırakınız kendi yolumda çarpışarak ve çırpıma- rak yürüyeyim.. Yalnız yolumu so - nuna kadar bitireyim, Genç kız söylerken Ekremin göz - leri her saniye başka bir düşünce ile boğuluyordu. Onun ilk defa olarak kendisine hitap etmesi kalbini lezzet- den bıkmış, hayattan bezmiş sözleri içini zebirle doldurmuştu. Muallânın kapıdan çıktığını görün- ce bağırmamak, onu çağırmamak için çenelerini birbirinin içinde kitledi, Ve nç kız, başı orauzlarına doğru dü. şük.. taşıyamıyan titrek bacaklarını sürüklüyormuş gibi ağıt adımlarla uzaklaşarak giderken; her zaman başı göklerde, bir dağ gibi herkese meydan okuyan Bay Taylanın zayıf vücudunu te açıktan iş yapan ve ne olduğu belli) “İolmıyanların bu süretle emlâk tellâllı- “İğima nihayet verilecektir. İ desek İalnı masanin üstüne düştü * O gece ...... tiyatrosunun geniş sas m - KE AE Birincikânun 7 mm azetecilerin başlarına neler > gelir? (Baş tarafı 10 nuncu sayfada) — Ne arıyorsun orada? — Maliye memuru Osmanı! Bu cevabım, meçhul hayaletin şüp- retlendirmişti. — Maliye memuru Osman böyle â- nahtar deliğinde mi sranır? . İster msiniz gönüllü ma- çişi, ve VW seli hayalet, işi te, düdüğe sarılsın, bekçileri, landırıp başımı derde sok korkuyla, sesime olanca yumu- ni, olanca kibarlığını vermeye ça ğ- şakh na: etleri! diye hitap — Bendeniz derhal lâfımı derinleştirdim: ıcısı değilim efen- dim. Gazete muharririyim. komşu gene çıkıştı. azele muharriri, havadisi kibrit r deliğinde mi arar? Ben de kibritle havadis k birşey arıyorum! ucuna geliveren, muhatabımı büsbütün le ana Aramaz. aramıyorum, etle, — Çalacak birşey mi? Bir de açik- açığa söylüyorsun ha? Efendi Çalacak zil, tokmak gi- irşey demek istiyordum! mşu biraz yatışır gibi oldu: — Zik yoktur o evin. Yumruk'la ka- Pıyı Ben kapıyı yumruklarken, o da pen- ceresini İ çmcı yumruktan gibi sonra, derinden bir ses Öp pederin elini... Bu suale ne ce - vap verilir ki? İsim ver «Gazeteciy cevabını verecek, Maksadını anlatsan uzun sürecek, Hem kadının sadası da pek derinlerden ge- liyor. Sesimi ona duyuracak kadar yükseltsem, bütün mahalleli ayaklana «İstemez!» m ya teşrif eder m Hanımcığım içerden bağırdı: — Gelemem... Maniim var. Hem he dedim, biraz kapı- , diyeceksen, bir saat sonra uğra... Hfen- di daha gelmedi! Çaresiz, el yordamile bir başka kapı | buldum. Ve karşıki vesveseli komşuyu iden pirele: emek için, kibrit p zil, tokmak aramaktan vazgeçe- yumruğu bastırdım. Ev sahibi, ka İ pimin dibinde mi oturuyordu, nedir? yumruğu sallamakla kapının açılması bir oldu. Karşıma dikilen ev sahibinin suratı nedense hayli asabiydi. Berek, Maliye memuru Osmanın evini biliyor muş. Evi tarif etti ama, Kapıyı sura lima çarparken hiddetli hiddetli ho - murdan Hiç medeniyet görmediniz mi ne- dir? Üç tar dururken, kapıyı güm bür gümbür yumruklamakta mâna vat mı? Hamle kadının . yüreğini ağzına getirdiniz! Ya korkudan hatuna bir hal olsaydı! Dişlerimi n, Üstüne üstelik te, x, tarif edilen kapıy' Maliye memurü Osman, beni uzun uzun istintaka çektikten sonra; - O aradığınız adam, dedi, şiradi Etyemezde Kadıntekke sokağında, 9 numaralı evde oturuyor! Etyemezdeki sokağın adı, «Kadıntek kesi» değil, «Kadem tekkesi» imiş. De dim ya? Böyle ufak tefek yanlışlıkla- ra canım kurban... Fakat o sokakta, 9 numarayı, mobilyeci Cevadı koydun- sa bul!, Bırakın ki, «Kadem tekkesi s0- kağı» adını taşıyan o karanlık, o çamur lu, o tümsekli çıkmazda, insan yabancı bir adres değil, kendi kırk yıllık evini zor bulu Ümitsiz. ümite yolunu tutarkı İhtimal, dedim, bu fahri hafiye, gizli ve gönüllü polisliği bütün adap ve erkâniyle yapıyor, mütemadiyen i- iştirerek, kıyafet değiştirerek r. Ve bu yüzdendir ki, kendisini yana, yerini yurdunu bilene rasi- gelinemiyor! Fakat acaba zabıta memurları, bu fahri meslektaşlarına mahkemesinin celphamesini nasıl verdiler? Onu nere- de bulabildiler? Eğer boğazıma kadar çamura batma mış olsaydım, hiç üşenmeden, bu sor- gunun cevabını da arardım. Çünkü an- adım ki, bu gönüllü hafiyenin adresi- ni bulabilmek, bir katilin izini bulabil- mekten de zordur. iz tramvay caddesinin Naci Sadullah —— İ hur ihtiyar papazın hikâyesi gibi.. Bilmem bu fıkrayı bilir misiniz? Ecnebi bir kabristanda yıllardanberi çalışan bir ihtiyar varmış. Bu adam kış yaz üstüsle bir iki kürk giyermiş. Kendisine sormuşlar bu kadar fazla giyinmekten maksat nedir? Cevap ver- miş: Bu kadar senelik fazla mezarcı - yım. Gelen ölülerin sebeplerini daima sorarım. Hemen daima soğuk aldı, za- lonları, tavanlardan - ve duvarlardan taşan binbir ışık içinde parlıyordu. Meşhur bir Fransız trupu bu gece amam —— — türree oldu öldü. Soğuk aldı bronşit oldu veremden zehirlendi öldü.. So - duk aldı zatülcenp oldu, soğuk aldı böbreklerini üşüttü öldü, soğuk aldı, şu oldu, bu oldu, iblilât yaptı öldü di- i m. Bir defa sıcaktan hasta ol- du öldü diye bir vak'a duymadım. O- nun için çok rica ederim benim kürk- lerime ilişmeyin dermiş. Doktor: İbrahim Zati gazaları dolaşmışlardı. İsmet ve Feridunla birlikte tiyatro « nun geniş holine girdikleri zaman Be- Karmen operasının ilk temsilini ve -İdia hayretle etrafına baktı: recekti. Böyle yüksek bir musiki zi - yafetini sık sık'tadmak imkânını bu - lamıyan İstanbul halkı, akın akın ora- ya koşüyorlardı. Aylardanberi bu geceyi bekliyen kadınlar en şık ve itinalı tuvaletlerini giymişlerdi. Bu açıklı, koyulu çeşit çeşit renk demetlerinin yanında er - keklerin siyah frakları güzel bir te - zatla gözleri dinlendiriyordu. Daha bir ay evvelinden İsmet bir loca bileti getirmiş ve Muallâ ila Bedia bu geceye hazirlenmışlardı. — Muallâcığım, beni seversen bu iğrle iehği (bek kediteden kendine bir tuvalet yapi Kuzum Mualik... Bak bu kumaş yüzüne ve saçlarına ne güzel yaraştı... Gözlerin parladı.. rengin a- çıldı. Fazla masraf etmekten korkma! Zaten Faziletin düğünü için nasıl ol - İsa adamakıllı bir elbiseye ihtiyacın var, Bunu şimdiden yapmış olursun. — Peki, sen ne yapacaksın yavrum? — Şu mavi kumaşı alacağım. be - ğendin mi? — Beğenmez olur muyum? Ve günlerle iki genç kız terzi ve ma- — Burası her zaman geldiğimiz yer mi? Bir sihirbaz ortalığı değiştirmiş sanki... Görüyor musunuz her taraf ne kadar itinalı ve temiz! Locaya girdikleri zaman yalnız Be- din değil Muallâ ve Feridun, hattâ İs- met bile İstanbulda ilk defa olarak gör- dükleri bu seçme halk kalabalığına şaşmaktan kendilerini alamadılar. İs- met hayretle mırıldandı: — Avrupanın en büyük şehirlerin» de de Opera ve tiyatroda ancak bu kadar temiz ve muntazam giyinmiş in- sanlar bulabilirsiniz! Muallâ ile Bedia, çok sevdikleri bir İmüziği daha dinlemeden, etraftaki gü- İzelliğin tesiri altında sarhoş olmuş gi | biydiler, - Bu locayı evvelceden aldığın için sana ne kadar teşekkür etsek yeri var. Sön günlere kalsaydık biz de bir çök ahbaplarımız gibi açıkta kalacaktık. — Söçtği locada en iyilerinden biri... Bakınız arkadaki yerler sahne- den ne kadar uzak... Halbuki ben ar” tistlerin yüzlerini iyice seçmek istiyo” rum. z (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: