8 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

8 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İttihad ve Terakhide on sene Üçüncü kısım No. 6 HARBİ NASIL İDARE ETTİK? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen .. © — önünde yapıyorduk.. - Hangi taarruzu, ne vakit ve nerede yapacağız adetâ herkesin dilinde, herkesin kulağındaydı. Bilinmedik, işidilmedik bir şey yok gibi idi. Bani, askerce mümkün telâkki er $eye akıl erdirememiş olmak ayıp- EE OR 5 bunun için, vapurdaki konuşmaları | © ”* tefsirleri sade dinliyorum. Ben, bir 'e aklımın ermediği zaman eğer işi | Sika türlü görüyorsam, münakaşacı i um, aksi (otekdirde O susarim. “albuki, © gün susmak Jâzim- ir. Gaye o kadar büyük ki üzerinde inakaşa edilemez. Zaten benim ak - mın erebileceği sahanın haricindedir. makaşa için elimde aklı selimden oka istinat kuvveti yoktur. Yalnız şu- X düşünüyorum ki, o tarihte harb, bir | *&nik meselesi olmuştur. Her türlü tek vasıtası noksan bir memleketin u - fütuhat düşünmesi abestir. Fakat, o zaman memlekette hayal illiziyon hâkimdi. Bu da yukardan, ver paşadan geliyordu. Almanya, İkün bizim üzerimize doğru gelmesi- Kafkas cephesinde mitralyöz ateşi ile taarruz himayesi yapan dolayı harbi biz açmadık da işi Amiral | taarruzun başlıyacağı haberini verdi. Suşon'un emri vâkiine bıraktık? Enver paşanın bizzat kumanda edece- bu taarruz, Türk ordusuna Kafkas- | İstediği için bizi taarruza sevkedi - Taarruzları o v8 Bi eli 1 : İyanın ılık ovalarına doğru kapıları a - “İ'r. Enver Paşa da, taarruz fikri ken- muvaffak olamadık a aL — va ine mülâyim geldiği için bunu mu-| Nihayet taarruz günleri geldi. Her buluyordu. Esasen Enver Paşaya | orduda en büyük bir sır olan bu işler, zim, olan da bir taarruz harbi idi: O|bizde hiç de öyle değildi. Biz daha ilk Maruz etmek, muzaffer olmak, fatih | günden plânların tatbikatına hazırlanıl- nak ihtiyacında idi. O zaman herşeyi |dığını bildiğimiz gibi taarruzun başlı « Pspabilecek, memleketi dilediği (gibi| yacağı tarihi dahi, az çok, evvelden bi- ne in içine alarak istediği gibi hüküm | lirdik. Ben bu işlere aid rivayetleri, ev- Prebilecekti. Cihan harbinde bizim|velâ, tevatür halinde, hariçte duyar - çeri #arihimizin - kapalı taraflorını)dım, sonra da, ekseriyetle vukuâttan miyorum, Ben bu eserde yalnız ya-|bir iki gün evvel, Mitat Şükrü bey ba- üm ve gördüğüm şeyleri yazmak | na bu duyduklarım teyid ederdi. m cihetle mücadelenin askeri| (Nihayet bir gün evvelâ Cemal paşa 'phesini ancak görebildiğim - iyi his-| ordusunun Kanala taarruz edeceğini, İsdiyordum ki - ve anlıyabildiğim nis-| sonra da ettiğini ve geçip Mısıra gir - ite tanıyorum. Ancak, ben o zaman- |diğini duyduk. Fakat, bu güzel haberi |nmın bu suretle bir noktada aksaması » harbin idaresinde his ve hayalin |tâkib eden havadislerden de hemen | netice itibarile büyük bir bozgunluk ve Kim olmasından çok korkardım. Son- | Mısıra girildiği yanlış i imiş, bu, bir| felâket doğurmuştu. Düşmanın muka - , vukuâtı görüp de işi daha iyi an-| «keşif taarruzu» imiş ve muvaffakı -|bil taarruz, soğuk ve tfo, bizim en — ri başladığımız zaman da şuna ka-| yetle neticelenmişi güzel askeri kuvvetlerimizi pek az bir “oldum ki, harb, bilhassa ilk dev «| o Başka bir gün Mitat Şükrü bey, ba -| zamanda eritip mahvedivermişti. inde, hesaptan ziyade hayal üzerine | na bir gün sonra Kafkasya cephesinde (Arkası var) | ulmuştur. İlk taarruz plânları Enver paşanın iki taarruz plânı ha - he Pi yük bir maharetle hazırlanmış olduğu için de muvaffakiyetten âdeta emin İ- dik. Taarruz başladı, müsaid surette in - kişaf ettiği haberleri geldi, fakat, son- ra, birdenbire öğrendim ki Rus kuv - vetlerini kuşatacak olan hareketin ic » rası esnasinda bir kıt'anın kendisine tâyin edilmiş olan vazifenin ifasında bi- raz gecikmesi plânın bozulmasına se - beb olmuştur. Fakat, bizim kuvvetleri - miz bu cür'etkârâne hareket esnasın - da o kadar ileri atılmıştı ki taarruz plâ- yağ söyleniyordu. Biri kanal, di - de Kafkasyaya doğru yapılacak © taarruzun plânları... Türkiyenin İhimmat depolarının o zaman ne de- 8 kadar dolu olduğuna bilmiyo - i Fakat, şunu hesab etmek kolay- ük kendi kendisine harb malzemesi h ihden âciz ve bunları uzak mesa - |, *€ nakil için vasıtadan mahrum bir | #leketin Musanın içinde kırk sene Banıp kaldığı, çıkacak bir yol bula - donun yüksek ve buzlu dağlarından fütuhata.gitmeği düşünmesi a- iM ti. Bununla beraber biz bu işlerin Kâmil, sinemadan çıkınca nereye gdeceğini tayin edemedi. Şehrin ya - bancısıydı.. Bu saatte otele dönmek te can sıkıcıydı. Caddede yavaş adımlarla yürümeğe başladı; biraz gittikten sun-| Ta gözüne bir lokanta ihişti. Came - 'kânda, güzel yemekler sıralanmış du - rTuyordu. İçeride bir sürü müşteri o - turmuş iştihayla yiyordu. Kâmil bu “manzara karşısında, aç olduğunu hatır. ladı. Ve girmeğe hazırlandı. Kapıdan gireceği sırada, mütevazi kıyafetli fa- kat çok güzel bir kızın, camekândaki yemekleri süzmekte olduğunu gördü. Kız Kâmilin kendisini gördüğünü se - zerek kıpkırmızı oldu. Delikanlı gülümsiyerek ona yaklaş» tı ve söz olsun diye sordu! — Yemekler güzel değil mi? Genç kız sadece; — Evet! dedi. — Gafiba siz de yemek yiyeceksi - hiz? Kız, oradan uzaklaşmak için bir ha- reket yapınca, delikanlı süzüne devam ederek: — Ben de girecektim, dedi. Fakat yalnız olmuyor. Yabancıyım ve arka- daşım yok. Kabul ederseniz beraber yi» yelim. Ufak bir tereddütten sonra | Nakleden: Faik Beremen — Beki. * O gece, Kâmil, hep Semahati dü- şündü. Sabahleyin erken kalktı, Otel - den çıkarak Semahetin tarif ettiği (Gümüş Tavşan) lokantası er ğ koyuldu. ... sokağında 47 numar dükkân buldu amma bu dükkân: tünde (kiralıktır) levhasından başka bir şey yoktu. Etraftan sorunca öğren- di, ki 47 numaraya çoktandır bir kiracı girmemiş. O semtte ne kadar sokak varsa hep- sini dolaştı. Fakat bir türlü (Gümüş Tavşan) lokantasını bulamadı... İk rastladığı telefon kulübesine girerek rehberde böyle bir lokantanın ismi aradı. Beyhude,. Rehberden de medet yoktu.. Otele dönerken acı acı dü; ve Semahat tarafından aldatıldığı na hükmeti. * Aradan üç hafta geçmişti. Bir gece, Kâmil, bardan çıkarken yan soka dan birinde bir kalabalık gördü. Merak saikasile oraya doğru yürüyünce, ka - Jabalığın ortasında kitara çalan bir kiz gözüne çarptı. Çaklığı parçalara mu- kabil kimse bir kuruş çıkarıp vermi - yordu. Kâmil biraz daha yaklaşmca birden kız bu | şaşırdı. Kitara çalan kız Semahatti, teklifi kabul etti; ve ikisi birden lokan- | Hemen kalabalığı yararak güzel kıza raya © girdiler. sokuldu: de en; adam | Yarınki mushamızda : er un? LE cenubi Afrika - Gümüş Tavşan da yaptığı uzun M E K T U P lokantası ne ol « bir (o seyahatten du? Oraya git» bahsetti. Bir kaç Yazan: Peride Celâl tim, aradım am» yıl orada kal - ma kimseyi bu « mış ve epey para lamadım. kazanmıştı. Semahat ta şaşırmıştı. Yüzü Xwzer « Birbirlerine çabuk ısındılar, Kızın a- dı Semahatti; bir ablasından başka kimsesi yoktu. Yemeklerini bitirmiş, kahve içiyorlardı. O zaman Kâmil: — Beni eski bir dost telâkki ötme - nizi, ve bir yardıma ihtiyacınız varsa çekinmeden söyizinenişi rica edece- gim, dedi. Bunun üzerine Semahat: — Alâkanıze ve samimiyetinize te - şekkür ederim diye cevap verdi.. Fa- kat yardım edilmesi lâzen gelen bir insan olduğumu nereden keşfettiniz? Kâmil kekeliyerek: — Hayır, estağfurullah.. Böyle bir şeyi asla aklımdan geçirmedim. 'Tekrsr (o teşekkürler. (o Hiç bir yardıma ihtiyacım olmadığını te - min ederim. Filhakika bir saattenberi Iokanta camekânlarına bakarak gezdi- ğim için karnım epeyce acıkmıştı.. — Lokanta camekânlarına bir saattir mi bakıyorsunuz? — Evet!, Muksadım yemeklerin çe - şidini ve fiatıni öğrernmekti.. Ablam - ia Gümüş Tavşan adında (... sokağı 47 numarada) bir lokanta açlık ta. — İşleriniz iyi gidiyor mu? — İyi gideceğini ümit ediyorum. — Sizi bir daha görebilir miyim? mıştı, — Neye gittiniz oraya? diye sor - du. — Sizi görmek için.. — Şimdi sizinle konuşamıyacağım.. Rica ederim, gidin. Fakat delikanlı onu dinlemiyerek e- lindeki kitarayı alıp kutusuna yerleş » tirdi ve kendi koltuğuna sıkıştırdı. Bir maballebiciye girdiler. Genç kız oturunca ağlamağa başlıyarak: E — Biz, dedi, iki kardeş bir tiyatroda çalgıcılık yapıyorduk. Ablam hastala- nınca elimizdekini oavucumuzdekini harcadık, İşte şimdi bu hale düştük ar- tik. — Peki «Gümüş Tavşan» lokantası nereden aklınıza esti? — Bir dostumuz bize lâzım olan ser- mayeyi verecekti. Fakat tam işe başlı « yacağımız zaman sözünden Vaz geçti. * Kâmil, iki kız kardeşe icap eden ser- mayeyi verdi.. Ve bir müddet sonra w sokağındaki 47 numaralı dükkân üzerine «Gümüş Tavşan Wbkantası» lev hası yerleştirilirken, diğer taraftan be- lediyenin evlenme tahtasına Kâmille Semahstin kâğıtları asılıyordu.. İstanbulul Dördüncü İcra Memur - luğundan : Bakırköyünde Kartaltepede Bağlar sokağında 46/4 numarada oturmak» ta iken semti meçhule gittiği anlaşılan Mehmet Galibe: 23,914 ikraz numarasile 11/1/931 tarihinde Ayşe Belkis borç alınan 11,500 - lira mukabilinde Vakıf paralar idaresine blm de ide tecrübe ettik. Devletin istemediği bir zamanda «iliğinden gelen harbin daha ilk h inde bütün taarruz plânlerini» olduğu söyleniyordu. Her ik: ede de hazırlanmasına vakit bırak- v düşmanın üzerine çullanmak $ İ bu plânların esasını teşkil ediyor. Ji Envez paşa muhitinin büyük nik » likle bahsettiği bu plânlar © kadar d. idi ki bunlar elde bulunduğu ha! Beden dolayı devletin harbe girmek » “Teddüd ettiğini anlamak hattâ bi da müişküldü. Â hay Zamanlar zihnim, şu tezadı bi ü halledemezdi: Madem ki biz mü # İni aya değil, taarruza dahi bu kade : zdık, çu halde hazbe girmeki Sen bu kadar tereddüd etlik? Nede HASAN RUJ ve ALLIKLARI Kadınların ve güzellerin ve gençlerin hayati istekleridir. Sabit, açık, orta ve koyu renkleri vardır. Ruj 60, Allık 35 kuruştur. İnce Rublu ve duygulu kibar kadınlar bu çok cazip ve pırlanta ( Brillant ) Hasan Tırnek Cilâlarına bayılıyorlar. Boyaz ve kırmızı 10 ve 20 kuruş Sedef 40 - 60 kuruş. HASAN DEPOSU: Ankara, Eskişehir, Ri ai DA MERKEZİ, recede ve birinci sırada ipotek gösterilmiş olan Uzunçarşıda Bezzazı cedid mahallesinde Şeftali sokağında 5 ve 5 mükerrer kapı sayili (Oimalâtbane borç ödenmemesinden dolayı mezkür idarc vekili avukat Abdullah tara- fından paraya çevrilmesi isteğile takibe konmasına binaen 10/7/936 tari- binde yeminli üç chlivukuf tarafından mahaller vaz'yet ve tamamına 19,800 lira kiymet (takdir edilmiş olduğundan daireye müracaatla dosyasında mevcut bu baptaki ehlivukuf raporunu okuyarak bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz hakkında tarafınıza gönderilen muhtiranın ikametgâhınızın meçhuliyetine binaen tebliği kabil olmamış ve ilânen tebliğine karar veril. miş olmakla beraber mezkür gayrimenkulün 17/7/935 terihinde Ayşe Belkıs tarafından başkaca borç alınan 8000 - lira mukabilinde de ikinci de- recede namımza ipotekli olduğu tapu sicilli ile sabit bulunmuş olduğundan mezkür gayrimenkulün gerek mukadder kıymetine ve gerek üzerinde ta. hakkuk eden mükellefiyetlerine karşı bir itirazınız varsa kararı vechile i- lân tarihinden itibaren bir hafta içinde şikâyet yolile icra tetkik hâkimli- ğine dermeyan eylemeniz lüzumu 2004 No. lu icra ve iflâs kanunumun 103 üncü ve 128 inci maddeleri uyarınca tebliği gereken takdiri kıymet muhtırası ile mükellefiyet Histesinin şahsınıza tebliğ makamına kaim ol mak üzere 934/1453 dosya numaraşile ilânen tebliğ olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: