2 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

2 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bu gückü jimnastik si Doktorlar ne fikirde ? (Baştarafı 1 inci sayfada) Ben halkımızın idmana fazla muh- taç olduğu kanaatindeyim. Bimde şehi halkı, beep beri JİK Bütçesi” pek dar olan hemşerilerimiz bile-vesaiti - nakliyeye mühim pafalar verirler, Şişliden Pün- galtıya, Galatasaraydan Tünele yahut Köprüden Babiâliye idman bilmez. otomobil | veya tramvayla geliriz. Bunun sebebi za- man kazanmak, hasta olmaktan ziya- de fena bir itiyeddir. İdmansızlığımız o kadar barizdir ki her hareketimizde meydana çıkar. Yürüyüşümüz bile a- & terbiye görmemiş bir haldedir. Çocuğumuzun omuzları çıkık, sırtı kamburdur. Yürürken sağa sola çarpa» Tiz, halbüki cümlei asabiyenin kuvve- tini muhafaza için idmana o ve spora çak ihtiyaç vardır. Bugün idman her memleketin gençlik terbiyesinde bü- yük bir mevki tutuyor. Her hükümet i buna çok ehemmiyet veriyor. Biz ise çocuklarımızı ne yürümeğe, ne sicağa, ne soğuğa, ne koşmağa hattâ ne de duş yapmağa alıştırırız. Her tarafımız deniz olduğu halde yüzmek bilenimiz, parmakla gösterile- cek kadar azdır. , Hele ata binmek, avlanmak âdeta içtimai bünyemizde yeni yeni görülen © bir heves gibidir. © Bu sade şehirlerimizde böyle de P gil, köylerimizde de aynidir. Oralarda da idman zevki seneden seneye azal mıştır, Vaktile köylüler arasında iyi a- ta binenler, cirit oynayanlar, koşanlar bilhassa güreşenler ve avcılık edenler pek çoktu. Halbuki şimdi bu idmanlar rı âdeta terketmiş gibiyiz. Bizde kışa karşı hiç birimizin mu- « kavemeti yoktur. Hepimiz sıcak yerler © ararız. Yazın da ancak çalışmağa mec- “bur olduğumuz zaman hareket ederiz. Maamafih yeni nesilde hareket ev- — velki nesillere mszâran daha fazladır. Fakat gençliğin yapacağı idmanları he- — Gsaplı ve faydalı bir hale getirmek de Jüzumludur. a Jimnastik, vücudun birikmiş yağ larını yakıp etleri, sinirleri kuvvetlen- © o dirmek karaciğer ve böbrekleri yük- 5 ten kurtarmak, cildin faaliyetini temin etmek bakımından fevkalâde faydalı- dir. Jimnastik yapan vücüt hem mun- > tazam neşvünema bulur, hem pekle- “şir, hem de bir çok betaatı ıktıda has- — talıklarının önünü alır. Hele idmana çocukluktan alışılırsa ———aı. ! istemimiz faydalı mı? işmanlik, kariciğeri; küm. Böker vie ris gibi bir çok illetlere karşı kendimi- 3i âdeta sigortalanmış sayabiliriz. Fakat idmanı ne sade İsveç jimnas- tiğinin mekteplerimizde tatbik edildi- İği gibi elbise ile ve gayet yeknasak ve yorucu olmıyan hareketlerle yapma- li, ne de Alman jimnastiğinin akroba- tik numaralarından ibaret-saymalıdır. Jimnastik son tadilâtla aşağı yuka- rı vücudun her tarafını besleyen bir spor haline gelmiştir. Bu usulün bir iyiliği varsa ev için- de dahi yapılabilmesidir. Şehir sokak- larımız, hattâ sayfiyelerimiz maalesef hafif sporlara müsait bulunmamakta- dır. Meselâ, çayırlarda dolaşmak, pati- naj yapmak, koşular tertip etmek, bil- hassa bisikletle gezmek, ata binmek gibi idmanların hiç birisine müsait bu-| lunmamaktadır. | Sade şehir içinde değil, şehir hari- İcinde bile otobüs, otomobil, tramvay korkusile çocuklarımızı sokağa serbest çıkaramıyoruz. Hele en iyi idmanlar.| dan biri olan bisikletten bizim çocuk- larımız hiç istifade edememektedirler. | Bu yoksulluğu ve tehlikeleri Ada-| lar halkı müstesna,.hatlâ sayfiyede o- turanlar da dahil olduğu halde her şe- hirliden işitirsiniz Şu halde mektep avlusunda veya o- da içinde bile yapılacak ve fayda ve- recek bir jimnastik sisteminin — taam- müm etmesi lâzımdır. Sade İsveç jimnastiği cümlei asabi- yenin modern ibtiyaçlara göre tekâ- mülünü yalnız başına başaramaz, Vâ- kıa ruha vereceği neş'e, intizama a- lıştırıcı olması, boy, gövde ve yürü- yüş intizamını temin edişile bu jim- nastiğin de faydaları yok değildir. Fa- kat şimdiki şehirlilerin, ve şimdiki asrın büyük ihtiyacı ruha cesaret verecek, öne geçirecek, herkesten üstün edecek idmanları zarurt kılıyor. Şu hâlde bugün bir çok sporcu ük kelerde kabul edilmiş jimnastik siste- mini seçmemiz âdeta zarurileşiyor. Bu da aşağı yukarı spora yakın jimnastik- SON: POSTA REVÜ, BU CA uğur ve huzur cine, dödükle İsveç jimnastiği yaptır- mak ne kadar az faydalı ise, sade tra- pezde Alman jimnastiği yaptırmak da o kadar az faydalı, hattâ zararlıdır. Bu iki jimnastiğin bir halitası olarak ifade edebileceğim, yeni jimnastik, iki eski sistemin bir sentezi gibidir. Kuvvetli sporcular kuvvetli jimnas- tiklerin sayesinde yetişirler. Herhangi bir müsabakaya girişen adamın evvelâ kendi vücuduna itimadı olması şarttır. Bu itimat iledir ki, muayyen bir ideal peşinde koşmanın yarattığı güzel he- yecanı, fena, nizamsız, hattâ galiz çar tir. Yani ne tamamile İsveç ne de te- mamile Alman jimnastiği, Bu yeni tarz jimnastik, - insanlara başarma kabiliyeti, kuvvetli ciğer, kuvvetli kafa, kuvvetli adaleler verdiği gibi vücudun muhtelif taraflarını şişi terek idmancıyı yarısı işlemiş yarısı iş- lememiş bir hale girmekten kurtarır. Yani yirminci asrin tayyareci gen- “Son Fosta,, nın Edebi Telrikası 8 SON Duyduğum heyecandan vücudum! gezdirmeye başladı. Kalbimi yakan is- © hafif hafif titremeye başlamıştı. İşte o © zaman siz kendinizi toplamak ister gi- © bi bir hareket yaptınız, acele selâm ve- “yerek çıkıp gittiniz. Bu bakışlarla kırılmak üzere olan ümitlerime yeniden can vermiş oldu- © nuz. Gene emin olmuştum ki bana «© karşı lâkayt değildiniz. Zaten bu her iin böyleröluyor, “işimeeki slev.ü- “mitsizlikle titrerken sizin o garip ba- © kışlarınızla yeniden canlanıyordu. Ö günden sonra sizi göremedim. Nereye gidersem artık sizi bulamıyor- dum. Sanki benim bulunduğum yer lerden bir hastalıktan kaçar gibi kaçı- i Vader günden gine dile beter bir şekilde eriyordum. Artık gi- © den, parçalanan yalnız yüreğim değik| di. Vücudümden da çok betmeğe başlamıştım. Bir gece şöminenin şeyler kay- ibrik bü yanyana oturuyorduk. Işıkları üştüm. Ve ocaktaki alevlerle oda hafif bir penbelikle aydınlaniyor- Lara yavaşca. milleri vee nan böst'mi babamın dizine b'raktım.| O" yumuşak parmaklarını saçlarımda! A Peride Celâl Yazan: 9 tırabımı bu şefkatli ellerin temasile unutmaya çalışarak; (o şöminede kızıl, incecik alevletin oynayışını seyrediyor, oyalanmaya çalışıyordum. Babam birdenbire ellerini başımdan çekerek: «Seza kızim..» dedi, sonra sustu. Sesinin titrediğini farketmiştim. Her halde mühim bir şey söyliyecek - ti, Birdenbire korktum, başımı yüzüne kaldıramadım. O: «Seza seninle biraz ciddi konuşalım: kazım e diyer devam! edince hemen yerimde doğruldum. A-| levlerin aksi ile daha parlak görünen gözleri çok düşünceliydi. Benim hay- retle kendisine baktığımı görünce göz lerini yüzümden çekip, ocağa baka - rak konuşmiya başladı. — Seza böyle olmıyacak küçüğüm. Bak alömiğe gidelim uiuturum$ de; din olmadı. O zaman ben de sana uy - müş, sözünü dinlemiştim. Onu görmi- yerek unutacağını sanıyotdum, Fakat bütün tahminlerim boşa çıktı, yavrum. Şimdide sen beni dinliyeceksin Seza. Benimki en kat'i çare olacaktır. «Ze - hiri bir yudumda almalı derlet.» Öyle yapacağız, seni evlendireceğim küçü- relerle elde etmeği bir an aklına getir- miyecektir. Böyle bir sporcu her za- man temiz, her zaman sevimli, her za- müân centilmen bir yurd çocuğu halin- de yaşar. İyi idmanın gençlerin sade vücutla» rında değil, kafalarında ve âhlâkların- da da iyi tesirleri mevcuttur. Bu gibi idmancı gençler, hayatlarında intizam, Yav Hep beraber ve bir gönülden : 1937 YILININ Kardeşlerine sıhhat ve neşe, Büyük Türk Ulusuna da şerefli neticelerle dileyen kutluluk hatırasıdır. LIL IE ve TO vE X ni lam getirmesini candan rularının Beşiktaş: M. Nuri Çapa amman Orta Avrupa (Baş tarafı 3 üncü sayfada) vaziyet etrafında bir haile cereyan €- de dururken Orta Avrupada da Al- maryanın müzaheretile bir Macar &i- yasi cambazlığına yol açılmış bulunu- yor gibi geliyor. — Selim Ragıp muayyen bir hedefe adım adım git mekte gösterdikleri ceht ve gayret ile hayat mücadelesini de galip bitirirler. Devamlı ve şuurlu idman, vücudu besler, içki kumar ve tenasüli suiisti- mallerden korur. Binaenaleyh böyle bir iJmanı sade mektepler ve mektepliler için değil bütün vatandaşlar için lüzumlu ve faydalı saymalı, işi böyle: umumt bir zaviyeden görmeliyiz. Sporcu bir millet olmamız lâzim- dır. K. Tabir Komünistlik propagandası tahkikatı Zabita Komünistlik o propagandası etrafındaki tahkikatına devam etmek- tedir. Evvelce zan altına alınmış, istic- vap edildikten sonra serbest bırakıl - miş olanlardan bir kısmının tekrar ifa delerine müracaat edilmiş, bunlar ye- niden Emniyet Müdürlüğüne celbedil- mişlerdir. Bunlar meyanında bir ka - lem fabrikasında çalışan Salâhattin is İminde bir amele de vardır. Komünistlik tahrikât o yapmaktan suçlu olarak Emniyet Müdürlüğünün adliyeye bir kağ kişi daha tevdi ede - ceği söylenmektedir. İzinsiz silâh taşıyanlar Bursa (Hüsusi) — Polis memur ları tarafından kahvelerde yapılan bir aramada on kişi üzerinde tabanca ve bıçak bulunmuş, © haklarında kanuni takibat yapılmak üzere suçlular edli- yeye teslim edilmiştir. Başını çevirmiş gözlerimin içine Seza.» O gece yalnız babam konuştu. | yor, düğüne kocasının vakti olmaması dikkatle bakıyordu. Sanki onun söz -|Ben dinledim. Sözlerinin arasına sıkı | yüzünden kalamıyacağı için üzülüyor lerile buz gibi bir rüzgâr vücudümülşan bazı kelimelerden anlıyordum ki, |du. Büfenin başında onun israrı ile bir yalamış, ürpermiştim. Fakat sesimi çı-İo da Feride gibi evlenmemi yegâne |kaç kadeh şampanya içtim. Biraz son- karamıyordum. Ona ne diyebilirdim? | kurtuluş çaresi bulüyor, yeni bir haya-İra nişanlımın kollarında, dans eden Hakikati yakından görüyordu. Sonra|ta karışınca iyi olacağımı, genç bir a -| kalabalığın arasına karışmıştım. İçki belli ki sizinle, evlenmek imkânsızlığı- na kanaat getirmişti. Sesindeki kat'i ifadeden de anlaşılıyordu ki bu son çare onun tuttuğu tek daldı. Benim de mukavemete kuvvetim yoktu. Hem de zavallı adamın «hayır» diyerek bu son ümidini de -kırmıya, «ben ondan baş- kast ile yapamam baba..n diye, yüre - ğimin son dilenci, sefil dileğini mey - dana koymıya ne lüzum vardı? Sesimi çıkarımadığımı görünce babam yüzünü aydınlatan memnun bir tebessümle ya- vaş' yavaş anlatmıya başladı. Avukat Ahmet Necib İzmite gelip, menfi ce - vab almasına rağmen beni istemekte israr ediyordu. Ahmet Necib eski te - miz ailelerden birine mensubdu. Bir ablasından başka kimsesi mesleğinde dürüst karakteri ile tanın- mış, çok sevilmişti, Babam o gece müstakbel damadını uzün uzun met - ihetti. Sesimi çıkarmadığımı gördükce saçlarımı okşıyarak, yüzümü övüyor: «Exlenir evlenmez uzun bir balayi se- yahati.» diyor, sonra yüzünde ıztıraba, sevince benziyen manalar birbirine ka- rışarak ilâve ediyordu: «Tek sen mes'. vd olda ben burda “bir kaç ay sensiz kalmiya seve sevğ tahammül “ederim yoktu ve! damla çıkacağım seyahatin, kuracağım yeni yuvanın her şeyi gönlümden #i- leceğini umuyordu. Bu benim aklıma da yakın gelmişti. Önce büyük bir gayretle “gözlerime toplanan yaşları geri ittim ve babama «pekin dedim. Bir kaç hafta içinde söz kesildi. Ah- met Necib de sanki gelecek bir felâket varmış gibi her şeyin çok çabuk olma- sini istiyordu. Bana karşı gösterdiği derin alâkaya, etrafımda pervane gibi dönmesine rağmen bu genç adama karşı duyduğum lâkaydi müthişti. Babüm pek parlak”bir nişan yağt, Feride kocası ile İzmitten geldi ve:o gece benden başka herkes eğlendi. Da- vetlilerin arasında siz yoktunuz. Bu bende garib bir sevinç yarattı, içim « İdeki yangın eğer siz olaydınız muhak- kak dışarı taşacaktı. O Gece yarısına doğru davetliler beriim durgunluğum- dan şikâyet ettiler. O zaman Föğide yü- İzüme sitemle bakarak beni büfeye gö- türdü: «Bari biraz bir şey iç de bu 80- mürtkanlıktan kurtul» diye, kulağıma fısıldadı. Benim Ahmet Necible evlen- #nömderi pek İmezmmundük”> iller şeyi unutacaksın Seza, bak görürsün nasıl bütün ıztırabın dinecek.» diye, gülü- başıma tuhaf bir sersemlik vermiş, du- daklarıma sebebsiz kahkahalar takıl « miştı. Ağırca hareketlerime, samimi bir tebessüme hasret, küskün yüzüme alışık olan Ahmet Necib bu garib neş'- emden şaşırdı. Fakat her halde pek memnun oldu. Bir aralık dans eder - ken önun gözlerinin şimşek gibi göz“ lerinde çaktığını gördüm. Nefesi yü - zümü yakıyordu, başı başima o kadar yaklaşmıştı. Birdenbire kollarından kurtularak, salondan kahkahalarla fir- layınca kim bilir bu hareketime ne ma- na vermiştir. Yatak odamda, karyola - ma kapanarak hıçkıra hıçkıra ağladı - ğımı görnisseydi muhakkak ki çok şa- şıracaktı, Nikâh için «ilkbahara» denmişti. İlk çiçekler uğağlarda tomurcuklan: dığı zaman her zaman büyük bir se - vinçla : seyi “kokladığım , bu” bahar müjdecilerini görmemek için gözlerimi kapadım. Etrafımdakiler acele etmeye başlamıştılar. Bu acele edenlerden biri de babamdı. Zavallı adam nikâhı bir mücize gibi görüyor, beni alip götüre- cek tren gardan hareket eder etmez safra gibi bütün ıztırabımı bosaltaciği mi sanıyordu galiba, , (Arkası var) l

Bu sayıdan diğer sayfalar: