2 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

2 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” rd Krum, iskambil kâğıtlarına moftundu. Onlarla her türlü oyunu ya- “ pac, hokkabazlığını gösterirdi. Bu yüzden işinde mahir her adam gibi mü- kemmel geçinir, sosyetelerde aranırdı. Güzel bir apartımanı vardı. Emniyet ettiği kimseleri buraya davet ederek, sessizce oyun partileri tertip ederdi. Bu âkçam da göyle kolaylıkla birkaç İra kazanımak niyetinde IâL Odaya bir göz attı. Her gey yerli yerinde idl. Hizmetçi kendisinin çiçekten hoşlandığını büdiği için vazoya pembe gül ve papatyalarla doldurmuştu. 4 « Son gelen, Dahlliye Nezareti memurlarından Robert Prlton'du. Küçük bir kaza neticesi geciktiğini özür dileyerek bildirdi. Çalışırken — elini kesmiş, doktor çağırarak tedavi ettirmiş, sardırmıştı. O da bir kadeh İçti ve masaya otur- du. Oyuna başladılar. 7 Misafirler gittiler. Rişard Krum yeni bir bardak viski içmek Üzere, koltu- * “ğuna yerleşirken:; «Dört başı mamur bir seans oldu bu..> diye mırıldandı. Misatirler, nakit para Ie oynamışlardu Krum bu misafirlerle bir daha karşılaş- mayacağına emindi. Onun için hile yapmış olmazı kendisine endişe vermiyordu. — Bu dünya büyük, dedi. Her gün veni birisi çıkıyor. Benimle oynayaçak aptal Komlserin izahatına göre bi- * Trinci resim, Rişard Krum'un Gldükten sonraki vaziyetini gösteriyor- du. Maktul sağ elinde bir gül tutuyor- du. Eizmetçi, İhtiyar, sağır, ve mezar kaçkını gibi zayıf bir adamdı. Bir n- dam öldürecek, bıçaklayacak gibi gö- rünmüyordu. r bütün banları çüsterdikten ve mütalcasını yürüttüktea sonra, » Ciye sordu. Mülettiş soğuk kanlılıkla cevup verdi : #hiç durma, 10 « İtinci resim, Krum'un bıçak. landığı vakit oturduğu koltu- ğu Bösteriyordu. Maktulün vurulduk- tan sonra, odada sürüklendiği apaçık görülüyordu. Ya — katil kendisini sü- rüklemiş, ya bizmat kendisi sürüklen- mişt. Muhakkak olan birşey oturduğu koltuktan çiçek dölu vazonun bulüutiu duğu yete kadar geldiği idi. SON POSTA «“Son Posta,, nın resimli zabıta hikâyeleri Katil kumar oynıyan üç kişiden hangisi? 2 Krum'"ı un intizarı çok sür- medi. İlk misafir çıka gel- di. Bu mühendis Hill'di, Çalıştığı uzak ülkeden mezuniyetle vata- nına gelmişti. Eh bir eğlence ge- 'cesinde pekâlâ birkaç yüz lira hat cayabilirdi. 5 Ev sahibi Rişard Krum, her “ — zaman kullandığı tabiye ile, oyunun ilk saatinde kaybetti. Lâkin #aat on buçuğa doğru, malüm yollarla Külltyetli mikdarda kazanmaya başla- dı. Misafirler, bu gece pek şanasız gibi, görünmekte idilör, Yavaş yavaş, o Ük zamanki neşelerini kaybetmeğe başla- Mışlardı. Gece yarısına doğru, oyuna biraz fasıla vertldi. Birer kadeh viski daha içilecekti. İkinci gelen, Londranın en bü 3 * — yük çiçekçi mağazaşının vez- nedarı Smit oldu. Rişard Krum cidden eli açık bir ev sahibi idi. Viski bardak- larını hiç sakınmadan biribiri ardı sı- Ta dolduruyordu. Misafirler, kâfi dere- cede içtiler, keyiflendiler, artık oyuna 6 Rişard Krum'un misafir- - leri onun yaptığı şakalara artık ilk saatlerde olduğu gibi gü- lemiyorlardı. Üçü de haddinden fazla kaybetmişti. Krum arkadaş larından birinden bir kalem ala « yak kazancını cemetti. Binlerce li- ra tutuyordu. Misafirlere döne - rek: «İnşallah gelecek sefere da- ha şanıslı olursanuz.» dedi. « Frtesi günü öğleden sonra, cinayet —masası komiserlerinden biri polis müfettişi- " nin evine gitti. Polls komlseri zeki ve müşahtde kabiltyeti kuvvetli bir zabıta memuru idi. Yalnız iş mantığa dayanınca müfettişin kâbına yaramazdı. Mütettiş bir kaza meticesi düşmüş, ve dizini yaralamış olduğundan, ayağını uza- tarak oturuyordu. Komiser müfettişe vak'ayı anlattı: Yişardın yalnız gündüzleri çalışan hirm etçisi efendisini o sabah ölü olarak bulmuş tu. Salonda, hançerlenmiş bir halde yerde yatıyordu. Öldürüleli de ancak birkaç saat olmuştu. Vak'aya takaddüm edon goco, üç kişi ile kumar oynamış ve epeyce kazan- mıştı. Komiser bazı kimseleri sorguya çekmiş, bir şey çıkaramamış, cinayetin işlendi- Bi yerde araştırmalar yapmış, hiç bir parmak izine rastgelmemiş, resimler çekmiş, krokfler çizmişti. Kömiser bunları söyledikten sonra veşi kaları müfettişe uzattı. Üçüneü resim, einayetı - te kollamlas, garip bir 12 - &leti, bir tornavidayı — gösteri- yordu. Yaramın istikaaeti de, darbenin Krum eturürken are kadan ve Bevadan ayakta du- ran bir adam tarafından İndi- rildiğini isbat ediyorda, * ** maktulüm evindeki minafirlerin e yibi van'at ve mesleklere mensup olduldarım bana söyler mislu? Komiter unlattı. Ve polis mülettişi katili tüyin etti. Onu eix de bulabildiniz mi ?. Bulamadınız- peki şömdi me ya lerhal katili yakal . daha doğrumu malüme değil, ona azal bulabileceğini biliyonun.Sca o gece #a 15 inci sayfaya bakınız. Kamisar — vözüne de- çe | 13 — Bu resim de, eyun mama- gnn biz. kasınını dedi. Katil buraya, bir yola — İarin bakan büyük pencareden gir - ür. Bumuzla bernber, ayak İzlerine de raztlamadık. « Sonuncu resim de mak tulün esbinde bulunan Zat eşyayı gösteriyordu. Bun- arasında, — hizmetçinin dalma — gördüğünü — söylediği, bir para çantası da vardı. gösteriyor, a q—umıdiân 'a __J İskenderunu ! Türkler Kurmuştur ( Baştarafı 6 ıncı sayfada ) ında Âsi ırmağı dar ve derin bir vağğ le kıvrımlar yaparak Akdeni büyümekted. şehri sahil l den 25 kilom çerde, Âsi gınl 38 metre genişlik peyda etti. tadadır. Antakyanın şarkında vadi * mık ovasına doğru açılır ve ger ı;l Vadi zemini mümbit ve sulaktır. Eski bir şehir: İ Antakya çok eski bir şehirdir. Bill zamanlar ön Asyanın birinci derecedi büyük bir merkezi olmuştu. Son all" şehir eski met ni kdx bettiği hemmiyetli bir gü çıktı. Evvelce leri şimdi Ber mektedir. Bugün Antakya süy Wâsı güzel bir meyva ve çiçek 4 Her taraf eski ihtişam devirlerinin bi tıralarım taşıyan kiymetli - âbidel er" doludür. Bugünkü Antakya Âsi ırmağının, i; ynarındaki düzlüklerden başlıyarak H bip Neccar tepelerine doğru yükselifi Ekseri Anadolu şehirleri gibi sırtılll bir dağa yaslamıştır; önünde Şar&l doğru ge bahçelerle dolu bir ova uzanır. Yenişohir ov: irmağın iki tarafına yayılma ır, Eski Antakya: Bugünkü şehirden on n lan eski Antakya Âsi ırm bundaki tepelere kurulm tarihe karışmış olan eski binalar v serler zamanla harap up gitmiş Meşhur sürun bakiyeleri elan durmaki tadır. Habip Neccar tepi ve saray da harap bir halded lardaki eski su yolları o zamanki tesit satın azametini bize gösterir. Bir Türk şehri: Âsi ırmağının iki tarafında uzanali yeni Antakya 40,000 nüfuslu bir Tüxl şehridir. Bütün servetini tabiatten, €t" rafındaki bahçelerden temin eder, V: tiyle pek ileri giden ve buralara ka* | zanç getiren kozacılık, zeytincilik ve isabunculuk bugün pek zavallı bir va* ,ziyettedir. Fransız işgaline kadar sofl ,bir asır zarfında Antakya seri bir inki“” şaf göstermişti. 1880 de şehrin nüfusül 17,500 idi. 1890 da 25,000 ni, 1900 d& 28,000 ni bulmuştu. Cihan harbi arifd sinde de 40,000 ne yaklaşmış bulı ı.nıı' yordu. Şehir işgal altında gerilemiştir. Fakat Fransız işgalinden beri şehif gerilemiş vaziyettedir. Birçok yerli sallı atler, bu meyanda dokumacılık sönmüf$ tür. Şehir pazar yeri olmaktan çıkmış* tır. Evvelce sancak merkezi iken bu* gün kaza morkezi olmuştur. Antakya ziraat mahsulleri bakımın” | dan da Anadolu şehirlerini hatırlat: Elma, erik, şeftali, kayısının en güzel nevilerini yetiştirir. Aynı zamanda pof takal, limon ve mandalina da eksik de“ ğildir. Iİrmak üzerindeki dolaplarla su* lanan bahçeler ve bostanlarda büyük e“ mekler sarfiyle mütenevvi sebzeler yt tiştirilir. Halk tabiatin zenginliğinden pek iptidaf şekilde istifade eder. Tek- * nik vasıtalardan devlet kudretinin ya' ratıcı yardımından mahrumdur. Antakya havasının güzelliği, civarda ki sayfiye yerlerinin şirinliği ve birçol& tarihf eserleri ve hatıraları ihtiva etm€ si dolayısiyle her taraftan ziyaretçi çe“ | ker. İskenderun, Lâzikiye ve Halep hal * (kının bir kısmı yazı buralarda geçirir Yaz kış dünyanın her tarafından sey* | yahlar gelir, Mesire yerlerinden Defne i eskidenberi meşhurdur. Encamus bahçeleri Türk devrinde şöhret almiş sayfiye yerleridir. Şehre ? kilametrelik asfalt bir şose ile bağlı 0- lan eski Defne ile Harbiye yeşillikler i* ginde akar sular ve şellalelerle dolu bi * yerdir. Burası koyu gölgeli yüksek a“ gaçlarla daima bahar içinde bir çiçek (yurdudur. Zaten bütün Antakya dağla gı, yaylaları güzel kokulu rengârenk Çİ çekleriyle tanınmıştır, Şeftali ve porta kal bahçeleri de buraya ayrı bir busü” siyet verir. Tabiatin güzelliği içinde: Şehirden Harbiye mevkiüne gidet .yol birkaç kilometre sonra ikiye ayrılar rak biri Encamusa gider. Burada hafif (meyilli sırtlar üzerinde zeytin, porta” kal ve daha birçok meyva ağaçları si” ( Devamı 15 inci sayfada ) ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: