11 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

11 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hi İkin-ikâmn v -— e— erihten sayfalar: enedikliler İstanbula girmek üzere idiler * * 'anlı donanması Çanakkale önünde feci bir bozguna uğramıştı. tah ve şehir halkı korkunç günler yaşıyorlardı. Tam bu sırada za Hasanın zorba arkadaşı meydana çıkarak Venedik donanma a G OA0 he a zaferi hiçe indirdi. Yazan : Turan Can a Haa Mehmet henüz küçüktü. tı? Ni';.ğger büyük olsaydı ne amanını çKİM tarih onun büyük- Bgördü. O zamanlarda Pa © taraflarında Seydi îşı&(ıîî,,:.'e birlikte ve on iki ğm N'My;r:]:m;la takarak her fe- soyuyor, -hkıînnn kesiyor, zen- Yuyordu. — clerin boyunlarını Üvlet bunlar, değildi. Bi « y ğ 4 yola getirecek kud- e ö ;n n Kolu Öpmek gerek. KU büyük bir salâ- S“Ç_Şwd.i Ahmet Paşaya ” p“ tayin etti Ç ehemmiyı İ ğ:;':_f kalmadı. Bir çok vezir- turulmac ı — Amlarının boyunları: Sonra tle neticelenen bir ihti lstire A Çanakkaleden kaldırı Sırada .l_':r?"“ olundu. harp Vardı. Ordumuz Giritte Pişiyordu. Ayni zamanda l 4 söksen kadar den Olmak üze gemiden Birit adi “:"c hazı :—l-ı'eweınğ..m adasına yardım Name XA ehemmiyet veriyor - k Sin Türk donanmasinın Üüzere Boğaza yaklaş - e: lü",u Ü ya kam TÜ dört ePlanı Mustafa Paşa — biraz .:f kese altın vererek Misır tayin O0 #imiş ve yerine Kenan u)[“; Olunmuştu. Afa 26 haziran 1656 da İs - ok a Bareket etti. düsini aması Boğazın dişarısın” çe bekleyen Venedik donan- bir kmyl“'“dü— Amiral gemisi ve Sonra m”:le yakından top harbi ah Pa ettiler, Venedik A- R iko'nun gözü * » n Marçelle gözü kör aoldu ş Onanmazı Ü oldu. kadir, BA kurt. K Artı n Not Ve şartulabildi. Artek İstan- tli. Hatiğ ğ_m" için — tamamile Ü len ı:x olan gemi erdi. Paşa Silis- izere yolda bulunuyor- |, -| duruluyor ve Kumkapı açıklarına klerle Venedikliler a- | Seç öldü. Fakat neticede | < D korkunç - bir surette| £ onanmadan yalnız on| y Çanakkale Vi ldiği sırada du. Vizeye geldiği Tit önündeki bozgunu haber aldı. M imdada koşmak lâzimdi. Kollarını bağ- layıp duracak zaman değildi. “Yanında kendi konak halkı ile mu- hafızlardan ibaret iki bin kadar süvari vardı. Seydi Ahmet Paşa bir an bile Mneden kararını verdi ve atının Gelibolu yarımadası tarafına dörtnal sürdü. Adamları ve askerleri onun gi yaptılar. Bozulan donanma Geliboluya kapan- İ mış, bir kısmı da İstanbula kaçın Padişah ve saray halkı korkunç günler | ve geceler yaşıyorlardı. Halk şimdiden | | kaçmağa başlamış, esnaf ise fırsattan istifade ederek yiyecek ve giyecek fl- atlarını yükseltmişti Akıllarınca düşmana karşı koymak için Haliçteki bir kaç köhne tekne ve amürsel kayıkları çarçabuk tamı'r ediliyor, derme çatma lJeventlerle dol düşün- başını | da | bi| ye karılıyordu. Bir taraftan da surlların tamirine ça lışılıyor, uzaktan sağlam görünsün diye badana ediliyordu. Seydi Ahmet Paşa Gelibolu yarımı dasını baştanbaşa bir yıldırım hızıyle geçti Venedikiler karaya çÇıkmışlar, ken dilerine tabye yapıyorlar, topları yer- leştiriyorla: Anadolu sahiline de .klaştıkları görülüyordu. — Anlaşılan buraya yerleşmekle boğazın daha emin geçileceğini bemen kavramışlardı. Seydi Ahmet paşa bir dakika bile durulmadan harekete geçilmesi lâzını olduğunu görmüştü. Kendisi başta ol- duğu halde kılıcını çekerek: — İlerüili! Diye haykırdı. Aynı zamanda bir iki bin süvari yalın kılıç sahile saldırdı oraya yerleşmek isteyen Venediklile ri yıldırtmla vurulmuş gibi bir hale |soktu. Venediklilerin çoğu Türk kılıçları al tında can veriyorlar; karşı durmaktan Büyük bir kısmı da sahildeki gemileri: andı. Seydi Ahme rleştirdik! t paşa — Venediklil topların başına geçm lere de ateş ediyordu. için karada ve denizde r bozgün vardı Seydi Ahmet paşa bir taraftan o ci- vardaki küçük kayıklara asker doldu |ruyor, Anadolu yakasına da göndeti - |yordu. Düşmanın bozulması o civar | |halkına büyük cesarat : kes s işman ftan sarılarak ya yerl Ğ dökülüyorü yo eriliyor, İharç da ıbırıkz;'ıçı— biril h | met paşa şimdi devletin ler çok geçmeden Boğazı bırakarak Bozesadaya, Limniye çeki- liyorlardı. Bir kumandanın tam amanında, va- İ Eki bir avukat kâtibinin hatıraları: 5 — Sayfa Haciz memuru ile bir dolaşma Bizim ev sahibi kiracısını evden atarken ihtirasla hareket ediyordu. Her iskem- leyi, her minderi hamallara yardım ederek karşı evin duvar dibine taşıdıkça gözleri hazla parlıyordu. Nihayet ev tamamile boşalltıldı... Önde bizim kara yağız, Sürdli mü- vekkil, iki adım gerisinde eski lâciverd pardesüsü müruru zamanla kırmız- laşmış ihtiyar bir adam, içeri girdiler. Bizim müvekkil arkadakine 5yle otur, yabancı yerde deği- ciğerimizdir dedi Sonra bana dönerek takdim etti: — Bizim kiracı, Kara yağız, Sürdli müvekkil, vak- tile eski paşazadelerden bir mirasyedi- nin vekilharcı idi. Mirasyedi — küçtk bey, son apartımanı — satıp ÂAvrupaya giderken baba yadigârı sadık vekilhar- ca bir miktar para verdi. Sadık vekil- bununla Aynalıçeşmede üç katlı bir ev aldı. Kiracı, eski bir gümrük komisyon cusu imiş. Sağa sola koşmak kudreti- kçe kazancı daralmış. İhti- isile, kambur ve drabomasız ol evde kalmış yaşlı kızını güç halle geçindirebiliyormuş. Ev Hz, kâtip canımız, kirası Bizim müvekkil evi satın alıp eski sahibi üzerindeki - konturatları kendi namına - yenilemek istedi mal man vaziyete akıl erdiremeyip ilk a- yak direyen kiracı bu ihtiyar oldu. — | Nihayet iş yazıhanemize kadar ak- setti. Yazıhanenin efendisile olan hu- kuku sayesinde eski vekilharcın işini üstümüze aldık Kiracıyı yeni bir konturato yapma- | ğa ikna ettik. İlk iki ay parayı peşin peşin verdi. Fakat sonraları borcunu | tediye edemez oldu. Alelüsul hakkı ha-| pis yaptık. Galiba adamın tanıdığı bir avukat | var. Bu parasız müşteriye baştan aav- hapis edlien malları hakkında kızı va-| sıtasile istihkak davası ketti. İşte bu dava sulh — mahkemesinde devam ederken © gün ikisi birden ya-| zıhaneye geldiler Mesele yeni bir #afhaya - girmişti Ev sahibi: — Evimden çıksın, diyordu, alaca- ğım 75 lira değil mi, 50 liraya, haydi 40 Hiraya sulh oluyorum. Şimdi para da istemem, Bir kefilli Evimi boşaltsın. Kiracının yüzüne — baktım, Niko-| tinden sararmış parmakl ndaki sigaranın küllerini dalgın dal- gin üflüyor. Cevap vermiyor. | — Sen ne dersin? dedim. | — Bakalım, bir soralım ! verdi. — Sor, sual et de sonra buraya gel! Aranızı bulalım. Sen de zatar etme, bu adam da zararlı çıkmasın. Hem bak | —a kaybetmekmizin küçük bir kuvvetle yaplığı cesurâne hareket koca bir V: nodik donanmasının kazandığı koca zaferi hiçe indirmişti. Bu haber İstanbula her tarafta büyük bir bay rası görülmeğe başladı zorba arkadaşı — vevilüy bir baş bolüsı gibi gezdir açmağa — sev- senet versin. inin — âara- cevabını adişah ona samur kürk, müce kılç gönderdi. Bir de ferman yol Bunda: — Yaptığın hizmetten hoşnüd o dum. Seni Akdeniz Boğazı muHafızl a memur ettim. Hizmette devam , iliyordu. danın emir bekli noldtasına amanlarda kendi görüş ve anl; göre hareket etmesi de o de miyeliidir. . . 'Turan Can l Yazan: Kemal Tahir ena mı 75 lirayı 40 liraya bırakıyor, ne zaman elin genişlerse ödersin. Peşpeşe çıktılar. — Evimden eşyalarını kaçıracak diye hakkı hapis yaptırarak ev sahibi nin bu sureti haktan görünüşü pek de sebepsiz değil. Muhakkak iyi bir kira- cı bulmuş olacak. — Zararın neresinden dönülürse kârdır. diye düşünmüştür. Adam hak- h. x» Kiracı galiba, bedava gene kötü ders aldı. Yahut ta aklının pek ermediği bir işe girişemiyor. Bir daha görünmedi. Bir gün bizim kara yağız müvek- kilin kiracısına çullandığını, bir iki de avukattan tokat yapıştırdığımı haber aldık. Yapar mı yapar, cahil bir adam için hıncını İma akıllar öğreten bu zat zavallıcığı,İböyle çıkarmaktan başka yol yoktur. Sulh mahkemesindeki istihkak da- vasına bir de ceza davası karıştı. * Bir gün müvekkil, zafferane girdi. Ban: — Geç bakalım şu daktilonun ba- şına! diye keyifle kumanda verdi, geç şu daktilonun başına da mükemmel bir tahliye talebi doldur. Makinenin başına geçtim. Tahliye talebini bir paket yaldızlı sigara fırlattı: — Yoruldun, şunu şimdilik al, hele belâyı hayırlısile bir defedelim, birayı da içeriz. , yazıhaneye mu- doldurdum. Masanın üstüne x Galiba bir ay sonra idi. Bizim avu- kat temizdeki bir dava için Eskişehire 'gıîmişli. Yağmur yağıyordu duk. Günler kısalmı Kışa: giriyor saat beş dedi Seylâbında bir Fedakârlık sahnesi Adana seylâbı üzerinden epeyce zaman geçti. Bununla beraber facla esnasında — gösterilmiştir - ki, kt de ola gene vatandaşla- rın takdir gözleri önüne serilmek kıymetini muhafaza etmişlerdir. Bu kahramanlık nümüünelerinden birini Adananın Camlikebir. mahallesin - es- den pehlivan Ziya yapmıştır. Bunu kendi dilinden üç beş satırla dinli - Saat 12 sularında seylâp en şiddetli safhasına girmişti, her ta radtan imdat sesleri aksediyordu. Soyunarak suya atladım. Evvelâ askeri kışlaya gittim. İstihkâm yüz- mi hava kararıyordu. Masanın başında gazete okuürken bizim müvekkil gene geldi.. Sinirime dokunan lâübâliliğile: — Haydi kalk, dedi, başımı derde sokmak istemezsen beraber yürü. Tah liye karatını aldım. İcra memuru aşa- ğıda. İşi hemen bitirir, bir birahaneye damlarız. Bu akşam bendensin.. İşim yoktu. Ev sahibinin hoyratlı- ğına belki mani olurum diye peşine ta kildim Şarkı ve Şarklıyı yazıyorum diye bütün dünya züppelerinden on kere fazla züppe, şu Klod Farer'in Japon hayatına ait (Harp) adında bir roma- öi vendi; Bu;temtapıda Avrijaliyi: ser ven, onu takdir eden bir Japon zabiti- ne, an'anelerine bağlı bir diğer Japon zabiti şöyle der: — Sen de şüphesiz dövüşürsün. Fa kat senin dövüşmen nihayet vazifeni yapmak içindir. Halbuki — ben sende eksik olan bir hişle yani ihtirasla bo- ğuşurum. İşte bizim ev sahibi de kiracısın' evden atarken her iskemleyi, her min- deri hamallara yardım ederek karş duvar dibine taşıdıkça — gözleri hazla parlıyordu. Nihayet ev tamamile boşaltıldı. Bü- tün eşyalar sokağa yığıldı. Kiracı, şüphesiz taşınacak bir yer aramağa koşmuştu. Kambur kızı - ile ihtiyar karısı a muzlarına birer hırka almışlar, bir san dığın kenarına oturmuşlar, eşyalarını İye babanın getireceği haberi bekliyor lardı. Gece olmuştu... Yağmur yağıyor: du.... başısı ile başçavuşuna iltihak ettim Suyun yüksekliği bu sırada dör beş metreyi bulmuştu. Üç kişi elele vererek suyun ortasında kalmış ©- lan evlere yardıma başladık. Yek - diğeri arkasından bir çoklarını kur- tardık. Bu arada Salih Efendinin rikası civarında suya batmış bir ço cuk vardı ki, ölümle karşı karşıya gelmişti. Mütemadiyen feryat edi - yordu. Nihayet suyun içine gömü - lüp ginl, Bulunduğu tarafa gittim. Görünmüyordu. Suya geldım, içer e kadar kaldım bilmek | des fazla, Fakat sayiim Suyum dibinde elime bi ti. Baktım; çocuk. Çekip ç İstihkâm yüzbaşısı Hle çavuşunun ri fedakârlıkları bi kdir ile yadederim,

Bu sayıdan diğer sayfalar: