20 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergünı Cenevreden gelecek Haberleri beklerken ariciye Vekilimiz dünden beri H Cenevrede bulunuyor. Üç gün- den beri de Paristen Fransanın genişçe bir muhtariyet teklifinde bulunduğuna dair haberler gelmekte olduğu gibi Dr. Aras ta Belgrattan geçerken gazeteci- lere verdiği beyanatta Fransa ile de- vam eden konuşmaların müsait bir ne- ti varabileceği hakkında daha zi- yade üm görünen bir lisan kullan- Kuş bulunuyor. Bütün bunlar, ortada büyük fırtınalardan sonra sakinleşen hi rı andıran bir yumuşama alâme- Yazan: Muhittin Birgen tidir, Fakat, bunlar yalrız bir alâmetten Bu alâmetlerin arkasında ya- r nelerdir? Acaba, bu alâ met, yumu- nereye ka- Hariciye Ve- . yaplığı muvak- | te harekeli midir? Yok- Ba, Frans , daha ziyade muayyen bir ideale bağlı olarak iktidar mevkilne gelen yeni adamı, M, Blum, klâsik Fransız küçük mesele de tarzı vermeğe mi Muvaffak olmuştur? Bütün bu suallerin cevaplarını şu ö- nümüzdeki birkaç gün içinde anlamış olacağız, * Bize kalırsa, biz o fikirdeyiz ki Fran- sanın yaptığından bahsedilen mukabil teklifi, Türkiyeyi memnun edecek ma- hiyette bir teklif olursa, bu memleket- te büyük bir inkılâp vuküa gelmiş ol- duğuna inanmak zaruri olacaktır. Muh telif memleketler arasında senelerce dolaşmış, birçok milletin fikirlerini ve hayatını pek yakından tanımış ve gör- müş bir adam sıfatiyle ben, Fransız milletinin en muhafazakâr, bir millet olduğuna kanilim. Büyük İhtilâl ile bütün eski müesseseleri yıkmış olma- gsına rağmen, Fransanın ruhu muhafa- zakâr kalmıştır. Meselâ, âdet muhafa- zakârlıklarile meşhur olan İngilizler ise, Fransanın tamamen aksine olarak, hayatı anlama tarzlarında gayet sey- yaldirler. Her derdin, her psikolojik fnın ihtiyacına göre dedişmesini, men- faatlerinin istikametlerini bugün bu göz, ve yarın başka gözle görmesini çok iyi bilirler. Fransızlarda ise bu ka- biliyet yoktur. Bilhassa ellerinde bulu- nan bir şeye dokunulmak mevzuu bah- solduğu zaman bütün makuliyetlerini kaybederler. Daha dün Fas meselesin- Tarihin ilk devirlerinde insanlar ta biatın esiri idiler, Yağmur çok mu yağdı aç kalırlar, hava kurak mı git ti, aç kalırlar, kış fazla mı oldu do- narlardı. Londrada | İdama mahküm Edilen köpek » Londralı bir zatın Nizzer isimli bu köpeği müthiş azgınmış. Bütün dikkat ve itinalara rağmen kaş göz arasında yabancıları birer birer, ısırmakta ve i- şin fenası, her ısırdığı yerde de günler- ce kapanmıyan yaralar açmakta imiş. Bu halden canları yanan mahalle halkı, köpeği müteaddit kereler bele- diyeye şikâyet etmişlerse de, bir neti- ee çıkmamış. Nihayet köpeğin şerrine uğrayan üç kişi mahkemeye müracaat etmişler ve köpeğin suçu sabit görül- düğünden avukatın yanık ve heyecan- h müdafaalarına rağmen hayvan ida- ma mahküm edilmiş ve salben hayatı- na nihayet verilmiştir. Dünyanın en yalnız adamı Bu sual size sorulsa, fener bekçile- ridir dersiniz. Halbbuki, şimdi onlar- de bunun bir misalini görmedik mi? «Almanya Fasa asker çıkarıyor!» diye- rek gene kendi kendilerine çıkardıkla rı bir şayia üzerine bütün Avrupayı dan dahü yalarz. yaşayan inenteldr ver dır. Bunlar üç kişiğir. Wallis adasının telsiz telgraf me- |murudurlar. Wallis adası Avustralya velveleye vermediler mi? Sonradan ne | sahillerinden 300 mil uzakta bir Mer. aslı, ne de astarı olmadığı sabit oluve- ren bir hâdise, onların ne kadar kıs- Kkanç, ne kadar vehham olduklarını bir kere daha gösterdi. Fransa Hariciyesi- nin klâsik büro aristokratları tarafım- dan temsil edilip onlar tarafından halk arasına neşrolunan bu gayri makul zih niyet, kolay kolay ortadan — kaldırıla- maz ve işte bundan dolayı da Fransa- nın bu Sancak meselesinde nihayet makul bir vola girebileceğine inanmak güç olur. Kaldı ki, şu dakikada, San- cakta ayırma, parcalama ve biribirine düşürme siyaseti hâlâ devam ediyor. Bu vâkıanın öte tarafta göze çarpan yu k havayı flilen tekzip ettiğinde şüphe yoktur. Olsa olsa Fransaddan üzerinde konu- şulması mümkün bir teklif gelmiş ola- bilir. Bu takdirde Türkiye hükümeti Fransa ile konuşup her iki tarafı da memnun edebilecek bir neticeye var- mak için bütün iyi niyetlerile hareket edecek ve kendisince mümkün olan fe dakârlıkların hepsini yapacaktır. Bu cihetfen, yani kendimizden tamamen eminiz. Elverir ki Fransa, üzerinde ko- nuşulabilecek bir teklif yapmış olsun. * Fransa - Türkiye münasebetlerinin gayet mühim bir dönüm noktasında bulunduğu muhakkaktır. Bu münase - betlerin hangi istikametlere doğru git- iğini veya gideceğini anlamak için bu günlerde Cenevreden gelecek hâberleri beklemeliyiz. Ya Fransa, Türkiyenin can adasıdır. Üzerinde bu üç kişiden başka kimse bulunmamaktadır. Bura- ya vapur da uğramaz, ve bu adamlar 14 ayda bir bir ay mezuniyet alırlar, AöreamaeenLeeseLee AOScA ASAT ANRARARARATARAS AAA YRERDE derdini anlamış ve siyasetini buna uy- |durmaya karar vermiştir; yahut ta, hâ- |lâ M. Dö Martel'in tuttuğu siyasetin nunla birlikte yürümeğe karar vermiş İgörünecektir. Birinci tavrı memnuni- jyetle karşılayacağımız muhakkak oldu ğu kadar ikinci tutumun karşısında da pervasızca — kollarımızı kavuşturarak Fransa Hariciyesi: gafletini seyrede- ceğiz. Bu gafleti seyrediş te bizim için zevksiz olacak değildir, çünkü bu sa- yede biz hem kendimizin siyasi görüş itibarile Fransadan daha yüksek oldu- ğumuzu anlayacağız, hem de Türk için bizatihi zevkli ol mücadelenin de- |vam ettiğini göreceğiz. Bu mücadele, bilhassa Fransa diplomasisi gibi ciha- ni kucaklıyan bir Kuvvete karşi yapil- dığı zaman elbet daha zevkli olur! Muhittin Birgen -— SÖON POSTA Medeniyet ilerledikçe insanlar ta- biatın esiri olmaktan küurtulmaya başladılar. Tabiatın yapıcı kuvvetle- rinden istifadeye, yıkıcı kuvvetlerin den korunmaya çare aradılar. Kıs- men de buldular, W Medeniyetin yeni ölçüsü B Bugün bir memleketin medeniyet yohunda katettiği yolun ölçüsü, tabii Afetlerden korunmak için bulabildiği çarelerin mikdarıdır. Bir memleket baş mı eğiyor geridir, çare mi bulu- yor, ileridir. « Yaanl Sirkeci lokantalarının birinde Ya ni adlı ihtiyar bir garson vardı, Pe- yami Safa bu garsonu — Yaani Efendi Diye çağırırdı. Bir akşam bir ar- kadaşı Peyamiye sordu: — Peyami, niye kısaca Yani de- miyorsun. İsimde iki «A» varmış gibi telâffuz ediyorsun? — Dur, şimdi anlarsın. — Geldim Beyim — Benim adım nedir? — Peymi Bey, Peyami arkadaşına döndü: — Sebebini anladın ya, onun ©- dımdan eksilttiği «A» yı ben onun adına ekliyorum. « * Dilencilikte En müterakki Memleket hangisidir? Dilencilik hususunda en ileri giden |memleketlerin başında Macaristan gel- mektedir. Maca dilencilerinin içinde gibi, bankalarda binlerce lira serveti bulunanlar da vardır. Dilencilik ile mücadele etmek iste- yen Macar dahiliye nezareti geçenler- de dilenciliği menetmiştir. Dilenciler hakkında takibat yapıldığı için bunlar yakalandıkça hapishaneye sevkedilme- üe başlanmıştır. Fakat bunlar o kadar çoğalmışlardır ki hapishaneler dolmuş ve taşmıştır. Bunun üzerine hükümet dilencileri tekrar tahliyeye karar — vermiştir. Di- lenciler, yakayı kurtardıktan sonra, a- kıllarını başlarına alıp gözden kaybo- lacaklarına, birleşmişler ve tevkifhane- de geçirdikleri günler zarfındaki zarar ve ziyanlarını hükümetten dava etme- e kalkmışlardır. Şimdi mesele mah- kemeye intikal etmiştir. ve herkes bu arkasında bütün Fransa Hariciyesi o-|davanın neticesini sabırsızlıkla bekle- imektedir . Uyku ihtiyacı sun'i bir gıda ile giderilecek Uyku uyumamak insanlar üzerin- de çok fena tesirler yapar. Kırk sekiz saat uyumamak bile bir iİnsani pek fazla sarsar. Böyle olduğu halde Amerikalı bir doktor uyku uyumadan — her insanın yaşayabileceğini iddia etmektedir. A- merikalı sun'i bir gıda ile Uyku ihtiya- cınt tamamile giderecekmiş, Doktor bu ilâcını henüz tecrübe etmedise de muvaffakıyetinden kat'i surette emin olduğunu söylemektedir. (söz _İRAsıNDA Kadınlar arasında Kısa çorap Modası çıktı İngilterede çıkan kısa etek - moda- sından sonra, bir de kısa çorap moda- sı alıp yürümüştür. Kadınlar uzun konçlu çoraplar yerine, şimdi, diz ka- paklarından aşağı, bir lâstikle tutturul- muş ve Trois - guart dedikleri çorap- lar giyiyorlarmış. Sebebi de, çok ince tuvalet giyen kadınlarda jartiyelerin hariçten görünmesi imiş. Resimli şemsiye Fransada yeni bir moda çıkmıştır. Kadın şemsiyelerinin içlerini resimli yapıyorlar. Bu şemsiyelerin içlerinde çiçek, kuş ve manzara resimleri oldu- ğu gibi artist resimleri ve daha bir çok çeşit resimler vardır. Bu moda bütün Fransada yayılmış hattâ başka mem- leketlere bile sirayet etmiştir. Hizmetçi pazarı Sofyada dünyanın hiç bir yerinde tesadüf edilmiyen garip bir borsa var- dır. Bu borsa yahut pazar hiz- metçi — pazarıdır.. Senenin — mu- ayyen — bir ayında — köylerden — ilk defa — hizmetçiliğe — çıkan kızlar, buraya gelirler, ve hizmetçi - isteyen bayanlarla karşılaşarak kendilerine iş bulurlar. Burası üstü açık bir meydan- dır. Hizmetçilerin aylıkları müzayede suretile tekarrür — ettirilir. Hizmetçiyi erkekler arayamaz, gidip seçecek kim- senin muhakkak kadın olması lâzım- dır. Bir kapıda hizmet etmiş olan bir hizmetçi tekrar borsada görünemez. İSTER İNAN İSTER İNANMA! 'Tarsus okuyucularımızdan birinden kısa bir mektupla bir telgraf sureti aldık. Okuyucumuz diyor ki: — Bu ayın 13 ünde İstanbuldan adresime bir te'graf çekilmiş. Ayni gün, ayni saatte de telgrafın metnini izah eden bir mektup postaya atılmış. Telgraf Tarsusa üç gün sonra, yâni ayın on altısında geldi. İşin garibi bu telgraf- la beraber mektubu da elime verdiler!» İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Bf gn — Kimden kime Şekva edeyinl? A H alk - Belediyey? F Gİğe ve nuyor: <«Akay *T ye vapurlarında M "llç] miyor. Yerlerde elmâ: ları var. Bunlar tem Tne Belediye, Akay ' A'N, idarelerine haber V*-_'ıup «Vapurlarda temi # sâ'lh yormuşsunuz. Yerler beride elma, po! &A nüyormuş. ' Bundan: böyle bu t bi duymak istemem. VAP h b b tutun»! Bunun üzerine hwnv.& Şirketi Hayriye müd! lere emirler wrmişîf“w ) «Vapür kaptanları, Ü ka ları, j .'. Halk belediyeye Şi v t diye bize haber veıî A;“L miş. Yerlerde elma, Fi 'â ları varmış. Bu şikâyET sı kesilmelidir. Göıllf*.d “Kinra süpürgelerinizi iki mu# B:—. vapurlarda elma ı?vf a &d değil, incir çekirdekler? Bti bile görülmesin»! K % Ben, hi ikâiyı y Nlı Al z ÇERİ de yanlış bir yol takiP na kaniim, Doğrusu kamarotları, kondi id#ili at edecekler ve diye©? ©hi portakal yiyip kabuk 4 yorlar.» M ""N. gPa «Halk vapurlarda © yor. Yesinler, buna © Belediye de halka hit «Ey ahali, nuz, eviniz sayılır. d portakal, elma kab ların süpürgelerine ÜW caktı. ı Akay ve Şirketi H' B Vhi «Sayın müdürlerimi” 4 Halktan şikâyelÇiY': ' gel Akay ve Şirketi Belediyeye haber kabuklarını yerlere 8*. (gl mamız lâzım gtldlğînîâ d İşbu vapur denilen Y" | de bulunduğunuz llw“': : mazsanız vapurlardâ ’; Çünkü vapurun çei | man süprüntü tene' j Hİ EEİELE Biliyor musl ” | — Romayı tesi$ ei Bi kimlerdir? 4 2 — İlk defa olarak 5 dar giden seyydfi ki 3 — Sira adası ne! EE3A FE (€ ö * x 5 M Dünkü Suallerin * | — Fransız kül! ı len Apaş isminin aslı merikîîılın aittir. APPT j sikada av ile geçinen yerlilerinden bir züM” 2 — Antung liman! | nehri üzerindedir. 19 k harbi burada yaplif 90,000 dir. ) 3 — Anaksimandı ? filozöftur. Milâttan yıllarında yaşamışlır: Gece konuşa" * Paris üniversitesi Pji Kalmez gece uykü e insanlar üzerindt (ef pi'ta kikler yapmış ve vâ! lJN le ilân etmiştir: K İnsanların yüzde a İ nuşurlar. Bu rüya 89 df tdir. Sııyıklayanlın:m) gî yen ehemmiyet ve v j Zira, ağızlarından 6177 PEŞPUL, bir esasa istinat etmtt Ö uğ sayıklayanlardan ©* L R zannederler. Hatbuki ğt le yanlıştır. | İnsan pek Alâ rÜYÜyüe ğinı yaptım diyeceği * söyliyebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: