22 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa SON POS1 SS ARAMIZDAKİLER ——— N | | 9 - Açıkgöz Yazan : Na <Açık r. Eğer açık gözler sade hır- elerdi, ve yalnız ev sâhible - rini bastırsalardı bizim gibi birer di- kili ağacı bile olmıyanlara tasalan - mak düşmezdi! Fakat «açık göz», «kısa günün kârı az olürle diye, «damlıya damlıya göl olabil&ceğines inanan adamdır. Onun için bir mezar taşile bir pır > lanta' taş-arasında, bir metvro * kefen bezile bir top tafta arasında fark yok- bur. O, sade yolunacak nesneyi seçmek- yolunacak - insanı pesend davranmaz. Bu bakımdan, bir patronla bir a, -4 meleyi, bir milyarderle bir metelik - sizi bir tutar. O bir nevi dolandırıcı - dır ki, kelepçeye müstahak bilekle - rinde altın kordon bulunur, sehpa ipi- nin ilmiğine giresi gırtlağında, Mek - sika ipeğinden kravat & ve hapi - sanede kuru ekmekle çürüyesi gövde- sini devlethanede Rus havyarile şişi - rir, Yani o insanlardan hakaret yerine iltifat, istihfaf yerine itimad, istikrah yerine itibar görmesini bilen, başaran bir dolandırıcıdır. Zaten ona «dolandırıcı» yerine «a - çık göz» dememizin bütün gizli hik - meti de büradadır. Açık göz, insan biçiminde bir fır - sat fabrikasıdır. Dudaklarından — hiç eksilmiyen yaldızlı püroyu ben, işleri tıkırında bir fabrikanın bacasına ben- zetirim. Açik gözün, darı dünyada bir dikili ağacı değil, bir ekili tohumu bile yok- tur. Açık gözün bir şirkette hissedar- hğı değil, bir müessesede aylığı bile yoktur. Fakat yazı Adada, kışı Şişli- de geçirir. Otomobilden inmemekten, kunduralarının tabanlarmdaki par - laklık bile kaybolmaz. Günde üç defa esvab, ayda iki defa radyo, yılda dört defa möble değiştirir. İşe girerken işlettiği bütün serma - ye, başındaki tüylü şapkadan, sırtın- daki kürklü paltodan, manikürlü par- JAmaklarındaki sahte taşlı ükten ve podüsyet cüzdanındaki beş papalden ibarettir. Açik göz, beş papelle, hususi plâka- h bir taksi kiralar. Ve şehrin en lüks terzisine dayanır. seçmekte | ci Sadullah göz hırsiz, ev sahibini bastı -[ bi bu yağlı müşteriyi elden kaçırmak- tan ürken mal sahibi de terzi gibi, ke- fili, kontratı, peşin kirayı akledemef den anahtarları teslim eyliyor. O lüks otomobile sahib (!) olan, öy- le müketlef apartımanda oturan, o kı- hıkta ve 6 edada Müşteriye, hangi mo- bilyacı kredi-açmaz? Hangi - radyocu, Anlen tesisatı için beş papel istemeğe cür'et eder? Ayni minval üzere beş papele ku « rulan bu 20 bin liralık tesisat, her türlü, açık gözlüğe müsaid sayılabi « |lecek kadar zengin bir dekordur. O kıratta y a lıpta, o edada adama, hangi tefeci a - lacaklı olmak istemez? Açık gö re tezgâhını, titiz bir fabrikatör itina- sile işletir. Ve Alinin külâhını Veliye, rad ve akarı bir mirasyedi refahı sürer. * Onlara, bir ezayıf damarlar kâşifi» de diyebilirsiniz. Çünkü, hiçbir pehlivan, yenmek is- tediği rakibinin zayıf tarafını bulmak- |ta, bir açık gözün, yere vurmak iste- diği ibr emayinin zayıf tarafını bul - makta gösterdiği ustalığı beceremez. Kimimizin ıstırabımızdan, kimimi - zin sefaletimizden, kimimizin merha- tâ işsizliğimizden istifade eder. Ona «hacı yatmaz» da diyebilirsi « niz. Çünkü açık gözün, kendisinden dâha açık göz biri tarafından yere vu- rulduğu vakidir. Fakat yere — vurul -| müş bir açık gözün bir hacı yatmaz hızile dimedik kesilmediği görülme - miştir. Ona bir hâdiseler komusyoncusu da diyebilirsiniz. tikârını akletmek ona has bir mari « fettir. Büyük donanmalarda ampul fi- atlarının yükselmesinde gene onun parmağı vardır. Onun kafasının içi bir akideler gar- dropu halindedir. Ve akidelerinin gar- dropu, — esvablarının — gardropundan | zengindir. Sürmesinde her bayrağı, kütübhanesinde her nazari - yenin kitabı vardır. Yerine göre bayrak çeker, göre kitab açar. yerine n, o kılıkta, o ka -|: böylece kurduğu dalave - |: imsece malüm olmıyan * metimizden, kimimizin işimizden, hat- |: Milli bayramlarda, bayrak bezi ih-|. milletin |: Sigar Manzara hakikaten müthiş, yirlf fazla bıçak ürpertici bir sür'atle1$ bobini. Şurada üstü yazılıyor. Kâğıdı gözden V Artık tütünle kucak kucağa geldiler... Bakın, bakın kâğıt tekrar gö" artık yuvarlaktır. İçi de tütün dolu... şte bu sigara kâğıdı Havada muazzam bir hışırtı var. Ha- mi büyük ormanların sıcak. yaz günle- rinde bir öğle uykusuna dalışları olur. Yaptak kımıldamaz, Fakat kuru yap- raklar'üstünde sürünen hayvanların çı kardıkları hışırti duyulur. İşte havada /ki muazzam hışırtı buna benziyor. 'Tütün inhisarının Cibali fabrikaları B geziyoruz. Tütün harmanı kısmındayız. Tavandan inen bir oluktan tütün bal yaları kayıyor. Yanımızda imalât mü- dürü Hüseyin Rıfkı izahat veriyor: — İşte görüyorsunuz. Tütün balya rı yukarıdan inince açılıyor. Bir kere yelden geçiriliyor. Sonra... Yürüyoruz. İki yanımızda âsaba dokunan yek- nosak hışırtısı ile yaprak tütün akıyor. Sirtlarında bir örnek yeldirmeler, baş :.lnnndu her şubenin ayrı renklerini ta- şıyan başlıklarla kadın İşçiler tütün yapraklarımı elden geçi Elden geçirilen yapraklar muayyen bir yerde tolanıyor. Bundan sonra söz genç eksperin: — Bu tütünlerin Muayyen bir for - ghülü vardır. Hangi cCigarayı işleyecek- sek, onun harmanına mahsus cins cins tütünleri evvelâ gördüğünüz gibi balya |larla getirtiriz. İşte görüyorsunuz. Bu yığın Yeniceye mabsustur. Şuradaki Bafra Maden. Bakın, tütün burada bir az nemlice, Eğer çok kuru olursa dağı Jır, ufalır. Şimdi bu tütün harmanını kıyma makinelerine sıcak hava boru - Jarından geçirerek yollayacağız. Sapsarı, kahverengi, kırmızı, daha kırmızı yapraklar içiçe döşemedeki de Jiklerden aşağıya gönderiliyor. «Elimi bıçağın altına uzattım» Merdivenden inerek tütün yaprakla rını takip ettik. Son basamağa geldi- fimiz zaman çok nâzik bir zat olan ima lât müdürü: — İşte bizim giyotinimiz! dedi, Manzara hakikalen mülhiş! İki ta - raflı yirmiden fazla bıçak ürpertlei bir gür'atle.tütün kıyıyor: Elim; bıçağın altına uzattım. Benim anız nasıl yapıl!) “Müdür (İşte bizim giyotinlerimiz!) İçtiğiniz tütünler muhtelif makinelerden geçtikten sonra sigara haline $0 — BSiz sade bıçakların başında du“|ri tütünü, diğeri ranları sayıyorsunuz. Halbuki yukarı- | ü da çalışanları da bir düşünün. Onları da hesaplarsanız, insan adedi- tıpa tıp ayni olur. Kıyılan tütünleri küçük küçük san- dıklara koyuyorlar ve bu sandıklara ko yulan tütünlerin , hava alsın diye, orta larında birer çukur bırakılıyor. Etiketler... İmalât müdürü: — 'Tütünleri bu halde hemen işleye meyiz. Havaya ve mevsime göre 24 sa- atten 48 sante kadar dinlendirir, kuru- turuz. Bakın, her sandığın üzerinde muayyen birer etiket var. İşte okuya- hm: Bu tütünden Yenice cigarası var || pılacak, bundan da Serkldoryan, ğunu şıp diye 'Tütün paketleri — Burada k! g Cigara dairesine geçmeden evvel ge- j smvkcd P ge lin size tütün paketlerini göstereyim. lâj dairesi? Şimdi girdiğimiz dairede de sıra 81- ra makineler var, Bir tanesinin bâşın- da zayıf bir kadıncağız oturuyor. Tab- ta bir oluktan makineye tütün sürü - yor. Makine bir taraftan paket olacak kâğıdı büküyor, bir taraftan üstüne lâzım gelen yazıları yazıyor, tütünü a- hyor, ağzını kapatıyor, bandrolluyor. Rehberimiz: — Bu tütünü tewzi eden işçimiz çok ustadır, dedi, eli hiç şaşmaz, her - pa- kette 25 gram olacak değil mi? İşte her paket yirm! beş gramdır. — Kaç senedir bu işte? — 'On bir sene! — Yevmiyesi ne kadar?.. — Bir lira!, Yürüyoruz. 'Tömbeki dairesi. Buradaki imalât büsbütün başka. Ustabaşı dut pestili gibi küçük küçük katlanmış yaprakları göstererek: — Bazı keyif ehli tiryakile: Tömbe kilerimizi kıymadan sat ndimiz di lediğimiz gibi kıyalım! dediler, Bunlar da böylesine mahsus. Ambalâjını ya - raları iki tarafi tel kafesle örtülü * r. ı ee A İmalât müdürü " ef — Baylar şü anda 4 lunuyorsunuz. dsd"j nıza hemen sön * ç gelmesin. Burada * bi olanları işliy0 .M Bu mukinplerîıîy) oluğun iki ıınüw cigara sürüyor. * abi Cigarayı tıpkı güli gibi kâğıda sartyOfi çahi Makine gibi ğ h Makineleri ge$ yi yerini, ekserisi V aldı. Burada ', bakamıyorsunuz- ÖW birer makine Bgibi Ö lar gözleri o kadt nızı ayırmanız M £ Paketi açar ı_cî" la yüzünüze gül s islikzyy5ö alil ik Yalı şu kl:'r ğ çiler, günde 3 4 mış. Daha acemilefi Yi Bu iş götürü işMöL J kuruşa doldurul“ğ y par, piyasaya çıkarırız. Cigaranın İ"HM Wi Bir metre uzunluğunda bir cigara — |tıkça iş daha yf j Bir daireye daha girdik. Burada tek|1; yürüyot. Bnrl“ Binaenaleyh Çi t Hiç bir mesleki yoktur. Her meslek- |gibi eski bir tütün tiryakisine, zevki-| nik giyotinlikten kurtulmuş. Makine - te mütehassıs geçinir “Avukat değil -|i çoktan unuttuğumuz — uzun kadın| ler daha ince, daha hassas. Yaklaştım. dir. Fakat yüz liralık davadan bin 1- | Saçları kadar yumuşak ve sıcak gelen| İmalât müdürü Hüseyin Rıfkı bıkma- ra çıkarmanın yolunu bilir. tütünü avuçladım. Hafif nemli, güzel | dan, izahat veriyor: — Ş ) fındık boyumlda bir tek taş bulunan | Doktor değildir. Hasta soyar. Mi -| kokulu saçaklarına baktım: Yukarıda » ara- kâğıdı bobini.. suıpum cigarasile kalıbı kılığı yerinde bir müşteriden| mar değildir. Doktor soyar. İki tütün yaprağı, basit, Çirkin ve za- y Şu yapıştırscak | Pipo .tütünü wW kaparo, kefil sormazsınız 3? | Vapur gişesinden bilet isterken öyle| valli idi. Şimdi-insan elinin ve inşan e kâğidı gözden | Türk. delikanlığı- " |zekâsmın en mükemmel eseri olan tek- Artık tütünle kucak ku -| mış. Bu işi evvt Siz şehrin en meşhur terzisi olsa - mız, kapınıza hususi otomobille (!) ge- len, Basil Zaharofun tek varisi — gibi konuşan, ve manikürlü — parmağında yorlar. Simdi başka © O da bunu soracak ferasete sahib hünkârane bir edâsı vardir ki: gi V a bulunsa, terzi değil, «açık göz» ölür;| — Paso! dediğini sanırsınız. niğin harikulâde büyüsiyle nefisleşi-| cağa geldiler. Şu demirin altında . sars| yaparmış. Üç V© du nhar küçük hâdiselerden, ük | yor, âdi tabillikten kurlularak asi) bir| maş dolaş oluyorlar. Bakın, bakın kâ_r.t yapıyor. Üç $€ den, ga- | şekil alıyor. tekrar göründü. Fakat artık yuvarlak| heş artmış. Âi Bizden altı kefil arayan ayni terzi, işlerden, küçük kişile açık göze altı temenna çatıp, altı ta -| yelerden, - hele para işle kım esvab birden biçiyor. İçük rakamlardan bahset Açık göz altında ötomobille kiralık)mazsınız. Masanın üzeriti; kutusu duruyor: öf dım. Hayret! Başka bir âlem Yeni getirilen Makinenin önünde |durduk. Bu da bir başka âlem. Ötek r. İçi ün dolu.. İşte size bir met—l ye uzunluğunda bütün bir cigara!, ünde yarım milyon cigara #partıman geziyor. Dalkavüktan farkı, dalkavukluk e - arın kıydıği tü yukardan a-| & im, Şu hiç durmadan | yar, Ğ Apartımanı gezerken: derket, dalkatukluk ettirir gibi gö -| Şağıya inerken Eı.lqa:ı en boyda| — Yahuf Bu — Uşaklarım nerede yatacaklar?| rünebilmesidir. İher işi kendisi yap İ - ine bir günde| — İmalât. müdüf” Ç Hizmetçi z! kabilinden | Onu Borç para isterken — görseniz, ettim. Eski bıçaklarda bir kişi çaliştı-| yarım par. | — Tabiü, dedi. Ş | kelâmlar eden açık göz, terzi gibi mal boörç para veriyor sanırsınız. ği halde yenisinde tam dört kişi var.| Günde yarım 'on cigara yapan' karmadık. 1f | sahibini de önünde eğiltiyor. Ve bitta- | (Devamı 12 ir-i sayfada) Sebebini izah ettiler: Mmakinenin başında üç kızcağız var. Bi- (Devami

Bu sayıdan diğer sayfalar: