23 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Orta oyununun tarihi Osman Cemal Yazan: edenlerin içlerinde, ilk önceleri Bay vuklusu olan bizim eski ahbaplardan | Şevket adlı bir vardı ki mü - (Kavuklu Ali) hasta imiş; zavalbcık, kemmeldi, Daha sonraları Evkaf kâ » Yenibahçedeki Guraba hastanesinde |tiplerinden rahmetli Saadettin ismin - yatıyormuş. Guraba hastanesi dedim |de bir gençle Necati adlı bir musiki mu- de aklıma geldi: allimi ve Seyrisefâin — ateşcilerinden Mahmud Yesaricik henüz aapasağ -| Arif diye anilan zayıf, uzun boylu bir lam Ankara caddesinde dolaşırken bir ıdr[iknnlıdı bunlara bir hayli pişekârlık akşanı; geç vakit, ikimiz birden oradaki | yapmışlardı. Hattâ Hamdi öldükten eczapeye girmiştik. Ben, yarım saat'sonra Eyüpte heveskârlardan mürek- önce oraya yapılmak üzere bir ıeçetelkeb. tam takım bir de hususi orta oyu- bırakmıştım. Biz, iki kişi birden tezgâ-|nu kumpanyası kurmuş ve bu kum - hın önüne dikilince eczacı kalfası ora- panya İstanbulun bazı yerlerinde, sün- daki bir çok reçeteleri karıştırmış, ba- net düğünlerinde, donanma cemiyeti Orta oyunu meydanlarının son ka- na sormuştu: — Sizin reçete CGuraba hastanesin - den değil mi? Ve ben daha cevab vermeder mud Yesari atılmıştı; pmnı namışlardı ki bu kumpanyanın maki- nist Sabri, kuyumcu Mehmet Ali, elek. Mah- trikçi Eşref Kemal, Zeki gibi fevkalâde mül;emmel, eşsiz zenne al| mukallitleri vardı Yi Hanıdiden' 0: Sıhhat Yurdundan olacak değil ya, ta-| olan bu hevesk bit Gura Jen olacak! kil eden Mah gibi (Kavuklu A.|metli * li) de t L i on liralık hususi Fakat, Hamdi bunlarla birlikte orta o- hastanede yatacak değil ya, € Guraba hastanesinde yatacak! Za — Bak şunun sorduğu şeye yal Bizim gibi adamların rteçetesi (.... ko a Eyüpte kurulmuş n kmpadiyaank öçlerdö'ter Yüi hastanes m kendisi de oynamıştı e yu ı kavukluya değil, tiyatro sah- a, (nelerinde komik rollere çıkmıştı. n genç ve heveskâr orta 4 e ğ | ne dua etsin ki Darülâcezede yatmı- | dedi n aslı, esasen bir kumpanyai Kavuklu Ali için meydanın son ka-| yatro kumpanyası idi. Hürriyetten son vuklusu demiştim. Hoş, bunu başkala-|ra, İstanbulun şurasında burasında| da budur. Aliden sonra, bakalimı ortaya |ların. başka bir (Kavuklu) çıkabilecek mi? — |riyel sresindek Alidem önce meydanin en namlı şan (siyat takırm ile Divanı Muhasebattan h ikj kavuklusu vardı ki bunların biri | Vecihinin idaresindeki (Şübban va - Abdürrezak. biri de Hamdi idi. Ab -|tan) grupu idi, Bu ikinci grupta o za-! c ortaya çıkanlar, bah« mürebii dürrezak da pek yamandı, hem onun |manların en tanınmış, en beğenilmiş Ja kalıbı kıyafeti Hamdiden çok gösterişli |heveskâr artistlerinden idi. Fakat ona nisbetle daha kısa boylu, |lamış Ali(, (Eyüplü Asker Ali) ve ge-| daha cüssesiz olan (Hamdi) pek baş-|ne (Eyüplü Halid), (Eyüplü Saadet - ka idi.-Hamdide jestler, mimikler, bu-|tin), (Eyüplü Hakkı), (Eyüplü Ze - luşlar -Abdürrezaktan daha kuvvetli,| kâi) gibi gençler vardı ki şişman Bü daha derindi. Sonra Hamdi tip itibari-, haneddin Paristen gelip burada büyük le Abdürrezaktan fazla komikti. Bur -| bir kumpanya kurunca burlardan (Ağ nu, kaşı, gözü ona hiç benzemezdi. Bu- lamış Ali) ile (Asker Ali) Bürhaned-! günkü Naşid, dünkü Hamdiyi andırır.|dinin kumpanyasına birinci sınıf ak - Bunlara yakın, bunlar tip ve âyârında tör olarak girmişi bir kavuklu ve bir kamik daha vardı ki ' akt o da rahmetli (Sepetci Ali Rıza) idi.| (Abdürrezak) olsun, (K. Hasan) ol-| sun; bunlar da çök ileride birer halk san'atkârı idiler; lâkin bunların tipleri ve güldürüş tarzları ötekilerden ayıı i- di. Hamdinin son günlerinde, gene hâ- lâ meydana çıkan bir de (Karagöz Mehmet) vardı ki o da nev'i şahsına uyan bambaşka bir adamdı, Hamdi - den, Abdüzrezaktan, Karagöz Meh - metten sonra kavukluluk — doğrud. doğruya Bay Aliye mi geçmisti acaba? Hayır, Aliden önce ve on bir çok zamanlar, tiyatro sahnelerinde ler; ötekiler lüğünü bırakıp asıl işlerine dön -| li olsun, Bürhanın hep tiran oynarlar ve ikisi de K. Ha - nakyanın en namdar artist yanı aynen taklid eder ve onları asla aratmazlardı. | Hürr piyasasından Eyüp ve Haliç Fenerine! çekilen bu (Şibban Vatan) kumpan yasına Kavuklu Hardi de gelip iltihak etmiş ve bu kumpanya Hamdi ile bir- lan sonra . Zavallı Ham-| iyar, düşkün bir hayli temsiller vermi ., © zamanlar çok ihi nde seyir yerlerinde, sünnet düğ (K. Hasan) ile (Naşid) de kavuk ve bu areda kendilerine ar) denilen bazı gençler de â yilhda (Şöbban Vülan) kumpaüyasi aynı yerlerde başlarına kavuk geçire- |dağılınca bunların bir ikisi başka grup- rek (nekregâ) rolüne çıkmışlar ve bu | lara karışmış: bir ikisi de daha sonra - işi bir hayli de becerebilmişlerdi. Bun- ları Bürhaneddinle birleşince geriye lardan Hamdinin memleketlisi olan kalanlar da kendi aralarında heveskâr Eyüplü iki memur kardeş, bu işde en |bir orta oyunu takımı kurmuşlardı. İş- muvsffak olanlardandır. Bunlar zaten te Kevuklu Hamdiden sonra ve Ka - semt itiberile Hamdinin yakın komşu-| vuklu Aliden önce, bir tarafta Naşid su olduk'arı için dersi tam yuvada al - ler, Monoloğ Tahsinler ve bazan K. miş sayıldıklarnıdan eğer karşılarında- | Hasanlar kavuklu oynarlarken bir ta - ki pişekârlar da iyi olursa rollerinde |raftân da bu genç ve heveshkât kum - zerre kadar aksamaz ve halkı gülmeden |panyasının iki kardeş kavukluları da| * lâ kırıp - geçirirlerdi. - Bunlara pişekârlık (Devami 11 inci sayfada) relerinde £ y - |. B ae LT |harbi... Bu anda yahudi| y Bu | i hüş. |€ tiyatro | ee Fransadan müşlerdi. Ağlamış Ali olsun, Asker A-| zisin pöbeğ'nden.. kumpanyasında | Mont Parnasse' geçmeden ölüp gitti. Hürriyetin ikinci| * L HATIRALA vi oluyorum. Amımı düm & çiy p z İ , A n da diyorlar a... Yani ya işin doğrusu | toplanmış olan heveskâr tiyatro trup- | cis le (Eyüplü Ağ-| vı. ed n yorum. sanın meşhur tiranı Todori ile Ma -! Je leksan -| kadeh tokuşturmuş, anlatmadığına gö- re şa Tİkte Eyâp ve Fener sahnelerinde bir * kendisi b ta durumda idi ki bunun üzerinden çokı fa. Karşısında hepimiz, hayranlıktan | duruüyor, öksündüğü zaman ne müsi! gümlş akislerine eğihqış ıbn Raphael ah şunları hatil M lütfedip, kendi şiirlerinden bir mısra|tesiri yapardı. TamMartine'in meşhur | « »— v Di ahai kursa ene harika'» diye iki yana baş| kahrama: hatırlâtan bu çehrenin Ş yirti sal kendinden geçmiş bir halde idi. Rebap- |i ta M L | tler Latin sokaklarında uzun saçlı res yetten altı ay sonra Şehzadebaşı dgnle SON POSTA ü a A Eski Edebiyat Geceleri Yahya Kemalin yazdığı şiirlerin benzerine " di rastgelinir? - Yakup Kadri ve Nur Babi ke, Hamdullah Suphinin oynadığı bir oyu! Yazan : Halid Fahri Ozansoy Hamdullah ”” sahne ile ders salon#f? büyük odasını han: K iki tarafta karşılıklı Üa erkek talebo 5031”rı y Yahya Kemal Yakup Kadri 'Trablus harbi, Balkan harbi, Cihan| Ceplerinden, kurşun kalemi ile, parça gözlerimi maziye çe -| parça kâğıtlara yazılmış Yahya Ke - rirken siyasi hâdiseler gibi edebi hf-| mal mısraları taşıyor ve her gezdiği, leri de bu Üç harbin içinde karma | yürüd yerde dâhinin dehasını is - hel ) dumanlı görüyo- | bata uğraşıyordu. Her taraftan rüzgâr|den ziyade u—ı.ınlllı i6 | gibi esen bu telkinler benim de üze -| sunlardı! Yalnız bir BÜ ni| rimde o kadar tesir yapmağa başla -| na bir oyun etti ki d n ti ki, Hakkı Tahsin ve Yahya Ke -| reğim ağzıma gı:l.ym"r üz Yıldız tepelerinde grupu| Türk Ocağında b bir akşam, Üstadın şu|jranslar veril bire ürperir gibi olmuş- nmiş bir sinema ki hayalimin ekranından birbir r, sessli mi, | mış demiyorum, k nağmeler ça: çehreyi tanır gibi | h seyrelliğimi ma yalr bir k. Ayşe Cadı, Ayşe Cadı, daha bir yaş kocadı! nal bu garip sesleri o an- ra haline koymuştu, yoksa zmıştı bilmi Ba-| düm, sah 1 mesa -| div erile arşınlıydtak Ayşe Ca - ederken ndi e harikulâde, tonul» demiştim. F nan geçtikten sonra Bon menuisier, bon menuisler, | kapağı: ? mı içine alan Noctürne şiirini| ru ümüştüm. : an başa okuduktan sonra Ayşe Ca- | parçasını H:ıvkıny-nr" daki seslerin nereden geldiğini an - Ü Brnh'“”j |amtştınaf Cihana bâl açan | N 1 salonun Ğ ik Yakup Kadri ile de tanışmıs- ' a akşamlar Yabya Kemal, | * hinin 5 K DÜ y - Azkârların hiş bir akisle çmıı;i_;îm eçi stime a kazı yalnız ların engine kla oktanın önünden ben kücük sandal ve bir kamış oltâ ile geçi - r Yemeği o t m başı- na yirmi kuruşa tahlüd Yalnız Yahya Kemal pek yınca bir tabak ısma! di isimlerini ve şahıslarını * Yahya Kemal.. Onu Balkan har- | tıy k, tanımışt Hele — düşünün!. 'at ülkesi di zim gibi nice genç rüyasıma giren Hem de P ilattığına sembealist bondan meclis kalabalık tecilikten, edebiyalta - b Meri yorduk. Masanım başında Yakup Kadri “v:î**_ İelı—ıı::ı_ıîcldl—' dalma güler yüzlü, ve hafif surette SAÇ olsüle , Yahya Kemal daima atlet ::î-ıî:d;nr:îîdî"k at tavırlı idi ve geride br RERLİ *[ .adım birinin tebessümünden | DERİMA Sön Cery tinin oturduğu Kkoltuktan hasından ilham alıyorduk. Ha- yatta değilse bile bir tarafı boş edebi- yat terazisinde ağır basmağı da galiba ondar öğrenmeğe- başlamıştık. * Hamdullah Suphi ne zarif, ne kibar adamdı. Genç çehserile garip, fakat göz okşayıcı bir tezat teşkil eden saçları bende her zaman romantik bir gölün ahvı do V Mor&as'la canciğer arkadaş olup / de ihtimal Paul Fort'un - kafasına irlik tacı gecirildiği gecelerde Ouar- n çubuklu şairler kafile- bir adamdı 0... Henri de Suların Beldesindeki meş- ır göneleri bize Pat sien Şi ile o ©- İ ırdu, fakat Allaa- idi ki o parçaları Versailles - sarayının rhları ve bavuzları önünde okumuş- remiyorum. İşte eski bir hatif 4 derim Balkan harbi gece Kadıköyünde : riz, Sotrada bol bal yedik. Yemekten S:’:p Kızıltoprakta otur! gitmek üzere yola ?# zımız bir karış açık, elpençe divan sin Nahit... Başkâ muşum. Yalnız TD' ağzında köşedeki “ : |nünde rastlamıştık Y — sürüklemişlik. ü O gece Yakuba F dost ziyareti değildi 4 lliyorduk. Hele Hakkı Tahsin âdeta de bülün bir asalet Hüseyin Rahmiye çatarken sözü e- re çevire Yahya Kemale getiriyor ve ğı yukarı şöyle bir coşkunlukla rıyordu: Fransız Şehrel kavele ile ge n İ yön mek- | «— Sen Kemali tanıyor musun, Ke-| tep olarak tıld; uım!erdelbir yomiara NNN ali? , Amma Namiık Kemaâl deği! bu..| Hamdullah Suphi estetik dersleri pro- e 'mqh__"_ olan bi Kemial... Sen bu dâhiyi tam * | fesörlüğünü deruhte etmişti Ben de| Pt c ue Babül” sun?. muavini olmuştum. Ne tatlı ders anla-” ki bıâvı'ıl; iıır.edıbî iş a abeddin Süleymana getince, Ley-| tır, sayisı yüz eliyi geçen ve Şehzade- n (Devaraı 11 şairine çektan, gönüllü ; yazılıpıştı.| başındaki Letafet apartımanınım bit|

Bu sayıdan diğer sayfalar: