6 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

6 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» 12 Sayfa SON POSTA Şubat 6. Sanayiin konturoluna dair Teşkilâtı Esasiyede değişiklik yapıldı! bir kanun hazırlandı Proje sanayimizde en ucuza mal etmek ve en iyi istihsal etmek prensibi ile hazırlanmıştır Ankara, 5 (Hususi) — Sanayiin kontrolüne dair hükümet bir kanun lâyihası hazırlamıştır. Bunun esbabı mucibesinde deniyor ki: «Bu kanun projesi hergün inkişaf eden sanayiimizde en ucuza mal et- mek ve en iyiyi istihsal etmek prensi- bile hazırlanmıştır. Sanayileşmek siyasetimizin muvaf» fakiyeti ancak iç ve dış pazarda tutu- nabilecek, kuvvetli ve #ağlam bir sa- nayiin tesisi ile mümkündür. Bünun içindir ki sanayi tekniğinin iktisadi kontrolünü bir devlet vazifesi olarak de almak zaruridr. Ve zamanı gel- müştir, Kanunun esaslarında şunlar var- nayiinin rasyonel ilerlemesi (gayesile gerek hususi sermayeli olan, gerek sermayesinde kismen veya tamamen devlet iştiraki bulunup bilvasıta bilâvasıta kendisine bağlı olan bütün müesseseleri işletme idare şartlarını ve ekonomik vaziyetlerini ve bu maksat- la bunlara ait evrak ve vesaiki tetkike salâhiyettardır. Bu kanunun tatbiki için müessess- lerden lüzum görüldükçe istenilecek har türlü malümat Vekâletçe tayin o- lunacak şekil ve müddetler dahilinde vermeğe mecburdurlar. İstenilen ma- lâmatı mazeretsiz muayyen müddet i- çinde vermeyen veya noksan veya yanlış bildiren şahıs, şirket ve mücs- seselerin müdür veya mümessilleri beş Bradan 25 liraya kadar hafif para ce- zasile cezalandırılır. Komünizm aleyhtarı cepheye dahil Oluyormuşuz?! dır: İktisat Vekâleti milli endüstri sa» Suriye Hey'eli Parise gitti (Baştaralı 1 inci sayfada) Misafirler bilâhare, - şehrimizdeki (Baştarafı 1 inci sayfada) Fransız baş konsolosunu ziyaret ets! ye dahil olması mümkün olduğu ka * miş ve öğle yemeğini konsoloshanede | naatini göstermektedir. yemişlerdir. Övr gazetesi Fransanın Türkiyeye, Petapalas otelinde bir müddet iş Akdenizde sahili olan bütün devletler trahat deri; hey'et Ağaları, Franme se-| 9r0smda bir-anlaşmanın tahâkkukuna furetitarafından kendilerine tahaiy ei) 121018 birmiahede teklif ettiğini ya > p iye riyor, dilen otomobille, akşam üstü Topkapi| “eo dö Pari gazetesi ise, Fransa İle sarayını ve diğer görülmeğe değer yer-| Ankara atasında askeri bir anlaşmanın löri gezmişler ve saat 17,80 da tekrar inkişaf yolunda bulunduğunu bildir - Fransız Baş Konsolosunu ziyaret ets! mektedir. Dış İşleri komisyonu azasın- mişlerdir. dan Peri'nin de bu fikirde olduğu bil - Vali muavini Hüdai Karataban sa- | dirilmektedir. 18'de Perapalas oteli lerek, A ie Medeni dede siyekelin Bili İspanyada şiddetli muharebeler muştur, Hey'et âzasından Suriye iç Bakanı ve Dış Bakanı vekili Saduliah Cabiri,| Madrid 5 (A.A.) — Neşredilen res - dün, Perapalas otelinde kendisile gö-| Dili bir tebliğe göre, milisler bir muha- rüşen gazetecilere kısaca şu beyanatta! rebeden ME asilerin mütesddid bulunmuştur: mukabil. hücümlarına tağmen - Garb 'kindâ Escalaerilla mevkiini — Biz, bu sefer, muhterem Başve- Le Ze kiliniz İsmet İnönünün tuttuğu ( yolu « Barselone $. (A.A) — Malagadan tutacağız. Şimdilik bir şey-söyliyemi-| bildirildiğine göre, bu mıntakanın bü- yeceğiz. Bu akşam Parise gidiyoruz,|tün cephelerinde şiddetli muharebeler oradan Cenevreye gideceğimizi zan-| olmaktadır. Asiler büyük: bir tazyik hediyorud. 20 - 25 gün sonra tekrar) Yapmakta iseler de hükümetçiler id * İstanbula döneceğiz. O zaman uzun) deli bir mukavemet göstermek'e ve boylu görüşürüz.» mevzilerini muhafaza eylemeketdirler. Üç-kişiden ibaret olan Suriyeli hey-|sız - Suriye anlaşmasını tekrar tetkik et, dün akşamki ekspresle Parise ha-| ederek, anlaşma, . üzerinde Sancağın yeket etmiştir. Bazı mahafilde söylen-! yeni vaziyetine uygun bir şekilde. tâ- diğine göre bu hey'et, Pariste, Fran-'dilât yapacaktır. (Baştarafı 11 inci sayfada) devlet vasıfları arasında devletçilik, in- kılâbcılık ve rnilliyetçilik gibi vasıf » ların tatbik sahasındaki muhtemel bazı tefsirlefine nazarı dikkati celbederek bu noktalar hakkında alâkadar tara - fından cevab verilmek suretile sulte - fehhümlerin izalesini istemiştir. Halil Menteş toprak kanununun tâ - sarruf ve mülkiyet hâklarile olan kar- şılıklı vaziyeti üzerindeki noklai na * zarlarını izah etmiştir. Hüsnü Kitapçı (Muğla), yapılması mevzuu bahsolan değişikliklerle teş - kilâtı esasiye kanununa, iktidar mev - kiii elinde tutan Partimin programin- daki ümdelerin ithal edilmek suretile millete mal edilmekte olduğunu kay - detmiştir. Türkün kendi ruhunun ifadesi Müteakiben söz alan Teşkilât Esa - siye Encümeni reisi Şemseddin Günat- tay da teklif edilen değişikliğe hâkim olan düşünceyi izah ederek . demiştir. ki: «-- Bugün huzurunuza arzedilen ta- dilâtın esası olan cümhuriyetçilik, Tür- kün kendi. Fuhunun ifadesi demektir, milliyetçilik, o da kendi varlığınin i - damesi için lâzım olani esastır. Şu hak de Türkün bu &sâ3lari teşkilâtı esâsiye kanununda yer bulunca bunlara mu - halif olarak fikirler şerdedilmiyecek midir diyorlar. Hayır. etmiyeçektir, . edemiyecektir. Teşkilâtı esâsiye. kanununa o muhalif herhangi bir hareket nasıl bir cürüm ise bu esaslara mühalefet te ayni şe - kilde cürüm sayilacaktır. (Bravo se$ * ieri, alkışlar) Arazi meselesinde bir eminiyetsizlik, bir itimadsızlık Meselesi zannetmiyo * rum ki olsun. Mülkiyet hakkının kut * siyeti teşkilâtı esasiye kanunumuzda tasrih edilmiştir.» Müteakıben kürsüye çıkan Kütahya meb'usü Receb Peker uzun beyanatta bulunmuş ve Halil Menteş tarafından ileri sürülen mütalealara cevab ver miş, halkçılık ve devletçiliği anlatmış- © Şüphelera sebep yoktur Gene söz alan Aziz Akyürek (Er - zurum), teşkilâtı esasiyede yapılacak tadilât hakkındaki mazbalaya imza ko- yanlardan biri “olmak .itibarile Halil Menteş tarafından serdedilen bazı mü“ ialealara cevab vermek istediğini söy - lemiş ve yapılmak üzere olan-değişik- likler karşısında İleri sürülmüş olan şüphelere sebeb bulunmadığını izah et- miştir. Baha Pars (Kars), Parti programın- daki umdelerin teşkilâtı esasiye ka * Bununa alınmakla gözetilmekte olan maksadı” izah ederek <ben bu suretle —— — “Sn ' esta,, nın Edebi Teirikası : 43 w g>00n) YE İDA Aldığım küçük maaşla düştüğüm si-İruşuyordu ki hiç düşünmeden «pekin | kintılı vaziyeti görüyordu. Avrupadan | dedim: döneli beş altı ay olmuştu. Bir gün be-| On beş gün içinde karadenizin vilâ- ni karşısına çekti. Karışık yüzünde par-| yetlerinden «...n ye tâyin emrimi al - Jiyan temiş, müşfik elâ gözlerini yü -İdım ve kiz kardeşlerimi amcamın y: züme dikerek: nıma yerleştirip Seyrisefainin küçük — Oğlum Selim dedi. Bu böyle yü-| vapurlarından biri ile hemen yeni va- rümiyecek. Anlıyorum ki maddi sı «|zifemin başına, yola çıktım. kintilardan rpesleğinle bile istediğin| o Vapurumuz «...» nin önünde iki gibi meşgul olamıyorsun. Fakat ben| gün sonra demirledi. Küçük bir motör bunun bir çaresini buldum. ; sert dalgaların. üzerinde sıçrıyarak bizi Benim merakla doğrulduğumu gö-|sahile çıkardı. Bir araba getirdiler. Va- rünce, gülümseyerek devam etti: lizlerimi alarak bindim ve doğru has- — Seni Anadoluya göndereceğim: |tanenin adresini verdim; Yollarda etra- Bu hem senin istifadeni, hem de dok»| fıma dikkat ediyordum. Şehri daha fe- torsuzluktan bunalan taşra halkını se-|na ümid ettiğim için nisbeten bana iyi vindirecek bir hareket olur. Bir müddet / görünüyordu. Uzun bir çarşıdan geç orada çalışırsin. Muhakkak ki kazana-|tik. Sonra etrafı ağaçlı geniş bir yola| cağın para ümidinden fazla olacaktır. |saptık. Bu yolun üstünde bir kaç taş, fakat tâyinim hakkında aldığı telgraf üzerine hemen odamı hazırlattığını söylediler. Buna sevindim. Demek dü- şünceli, hâzik bir adamdı. Odama çık- tm. Eşyaların intizamı, örtülerin te » mizliği' hoşuma gitti. Hemen yerleşmi- ye başladım. Akşam üstü bir hademe geldi. «Gö - rüşmek isterseniz doktor bey geldin di- ye, haber verdi. «Peki» dedim. Biraz sonra onunla - karşı karşıya geldiğimiz zaman yazıhanesinin başın- da temiz beyaz gömleği ile oturan bu kibar tavırlı başhekim, pek hoşuma gitti. Keskin hatlı, ciddi yüzü, durgun bakişlı; anlayışlı gözleri üzerimde çok iyi bir'tesir bırakmıştı. Elini sıkarken gülümsiyerek ismini söyledi: Sırrı Ni- had..'işte kocanızla bir gün Anadoluda böyle karşılaştım, Seza hanım., Bulunduğumuz vilâyet, şimdi nasıl dır bilmiyorum. Fakat o zamanlar pek bakımsız, hiç hayat, eğlence olmıyan pek sıkıntılı bir memleketi. Halkı faz- la dedikoducu, memurları | birbirlerile bir türlü geçinemiyen kavgacı, geçim- Ben de sena buradan kitap yollarım, boş bırakmam. Bir taraftan da mesleği- ni körletmez çalışırsın. Bir kaç sene sonta döndüğün zaman muhakkak kü- çük bir servetçiğin de olacaktır. Bu da burada güzel mevkili bir yerde muayenehane açp kendini tanıtmak için artar da yeter bile... O. günlerde müthiş bunalmıştım ve büyük bina gördüm. Arabacı bunların | siz insanlardı. Münevver bir insanın resmi daireler olduğunu söyledi. Yol burada yaşaması epey müşküldü. Sır- yavaş yavaş tenhalaşiyordu.” Nihayetirı Nihadla bir kaç konuşmadan sonra etfafta hiç evler kalmadı ve uzaktan anladım ki o da bunlardan şikâyetci. krem rengi büyük taş bir bina görün -| Bir Kaç ay içinde ben de onun derdine dü. Geniş, ağaçlıklı bir bahçenin orta-|düştüm. Konuşacak, anlatacak bir tek sında idi. Kapısında durduk. Hademe kafadar insan bulamamıştım. O zaman kılıklı iki adam koşup bavullarımı aldi-| Sırrı Nihada büsbütün yaklaştım. Ah- lar. İçeri girince hemen başhekimi s0r-|lâklarimız uymamakla beraber benim linin sigorta edilmiş olduğunu görüyo-|nın elindedir. Hükümet konağı li rum» dedi. Mübhemiyet izale edildi Tekrar söz alan Halil Menteş, Cum huriyet Halk Partisinin umdelerindeki isabeti ve Partinin hizmetlerin! takdir etmekte kimseden aşağı olmadığın i - in şaret ederek, ileri sürdüğü noktaların sebebeiyet vermiş olduğu münakaşı ve verilmiş olan izahat neticesi müphe - miyetten kurtulduğunu hatırlatmıştır. General Refet kürsüde General Refet Bele (İstanbul), teş - kilâli esasiyeye alınmakta olan Parti vasıfları üzerindeki noktai nazarını i - zah ederek çiftçiye toprak tevziindeki isabeti kaydeylemiş ve ben demiştir: «— Reyimi ekonomik noktal nazar- dan değil, doğrudan doğruya siyesi roktai nazardan memleketimin stisini düşünerek burada kat'i bir kanâatle ve vicdan İstirahatile muvafık olarak kul- lanacağım.» Şükrü Kaya tekrar kürsüde Şükrü Kaya bazı hatibler tarafın - dan kanunun heyeti umumiyesi Üze - rinde ileri sürülmüş olan mütalealara karşılık ölarâk ta şunları söylemiştir: — 'Türk cumhuriyetinin koyduğu rejimin €sası ve prensipleri, evvelce de arzettiğim gibi filozofların, ulemanın kendi hücrelerinde, dimağlarında ha - zırladıkları mücerred mefhumlara uy - durmak için yapılmamıştır. Tarihin za- ruri icablarından — alınmış esaslardır. Renliteye müştenid bir yürüyüşün ta- yinidir. Tabii bu konurken diğer mem- leketlerde geçen hâdiseler ve görülen tecrübeler de nazarı itibara alınmıştır. Zaten hetice de bunu göstermektedir. Bizim cumhuriyetimizin esaslı prensip ve vasıfları harb meydanlarında, mey- dan muharebelerinde düşünülmüş ve tatbik edilmiştir. Onun için hakikattir. Devletçilik vasfı da oradan alınmıştır. İnkılâpçılığın. esası Biz bu prensiplerimizi istatik olarak almadık. Müayyeh-bir formül tatbik e- derek onu ebediyen muhafaza için al madık. Hayatın gündelik zarure'lerin- den mülhem olarak aldık. İnkilâbeilr - ğın esas ruhu budur ve istikbal için dinamik ve provizyon olmaktır. Toprak kanunu, çiftçiye toprak ver: mek kanunu üzerinde çök isterdin ki benim dairei-intihabiye arkadaşım Mi- lâslı Halil Menteş de esasta benimle beraber olsun. Çünkü topraksız Türk köylüsünün çektiği istırabı. bilhassa kendi. daireli: intihabiyemizde, - çektiği ıstırabı benim kader © da çekmiş ve görmüştür. a e Ağaların tarlaları Arkadaşlar, Muğla vilâyetinin Köy - İarda anlaşarak yavaş yavaş iyi iki ar- kadaş oluyorduk. Bir çok zıd karak - terlerimizi yalnızlık tehlikesi karşısın- da unutmıya gaytet ediyorduk. Ben onun süküti halinden, asabi bir hasta- lık, melânkoliye verdiğim gözlerindeki kırık manalardan tn halde gene de ona muhabbetle karışık bir hürmet duyuyordum. O da benim bol neş'eme, hayatı yenmiye her şeyi hoş görmiye çalışan nikbin düşünce - lerime duyduğu hayreti gizliyerek ba- na hakiki bir sevgi gösteriyordu. Böy- lece aramızda hissetmederi her türlü ri- yadan uzak, kuvvetli bir dostluk vü- cuda geldi ve bu dostluk iki yıl hiç bir aksaklığa uğramadan devam etti, «...» ye geleli bir yıl olmuştu. Mev- sim bahardı. Bir öğle üzeri idi. Hasta -| dolaşan kadını işaret etti: dan dönüyordum. Hastanenin bahçe - sinde erik, şeftali ağaçları yeni çiçek) pey dedi. açmıştı ve bu bahar çiçekleri bizim 8i- vaları'dökük binanın yüzünü güldürü» yor, ağaçların altında halsiz halsiz otu- ran hastaların yüzüne doğru inerek bu solgun çehreleri müğfik: kollar gibi' bol bir aydınlıkla kucaklıyordu. Demir par maklığı iterek içeri girdiğim zaman bu sğaçların altında hastaların örtülerini sıkıştırarak hizmet eden bir kadınla kareliştni » Başımı beyaz bir öreü İsi kı sıkı sarmıştı, Topuklarına kadar inen beyaz bir hasta beke: gömleği giyi - yordu, yüzünü bana döndüğü zaman hocüm öyle ikna edici bir tavırla ko-|dum. Şehre indiğini, sonra geleceğini, | neş'em onun ağır sükütunu biraz ha -|bayret etmekten kendimi: alamadım, zi kazada bir çiftlik ağasının tarlası İ çindedir. Köylünün zerre kadar 10P8 rağı yoktur ve ağaların tarlasında G9 lışır, Vilâyetimizin diğer kazalı da azçok hal böyledir. Dalrel intihabi” yarı çiftçisi topraksızdır. Ça" ağa oturur, köylü çalışır. Ar talyada dâ böyledir. Şark vilâyetleri * miz de böyledir. Bu memleketin ıstırabı büyük bir ıstırabdır. Eğer bU” nu halletmiyeceksek-bir çok topraksi” çiftçiyi cumhuriyetin ve inkılâbın DÜN yük nimetlerinden mahrum bı olacağız. Eğer o kendi tapraklarındi ekmeğine kendi hâkim olmazsa Lu memlekette daha ne yapmak istiyoru!! | Bu inkılâbın yeri ve şerefi olur mü Kendi vatandaşını topraksız bırak'f şu veya bu-muayyen idealler peşini k kendi kendimizi aldatmak d€ Eli midir? Kendi irktaşlarımızı ve bü | yük seciyenin asaletini göklere çıkar” | dığımız Türkü bu halden kurtarmak lâzımdır. (Bravo sesleri, alkışlar) o f Türke Vatan pi Büyük deha Atatürkün, milletin retile birleşen idare ve kuvveti Tüt © ke vatan verdi. İstiklâl verdi. Prensip” verdi. Bu prensipleri kendimizden vE mülletimizden ayrılmaz biliriz Eğef biz bunu bir tarafa bırakırsak mem “© leketin bir tarafında inhilâi olur. Bi8 f cumhüriyeti muhafaza “etmekle mü a kellefiz. İnkılâbenlığin esası budu 'Türk milletinin tarih içerisinde ve dün # yanın. bu halinde yapacağı çok” dahi” büyük işler vardır. Şu halde mefhumu mücerredin peşinde koşacak ne vakti miz var, ne de koşturacak insanlarımız. Biz hepsini, bir dilek uğrunda ve mem” leketin terakkisi ve milletin refah VE saadeli ve âlemin huzuru için çalış mağa sevkedeceliz. Ve tuttuğumuz yol budur, Atatürkün yolü da bu yoldur. 3 (Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli al © d kışlar) | Bu izahatı müleakıb kanun lâyihast üzerindeki müzakereler kâfi görülerek maddelere geçilmiş ve kanun mevcui 340 Teyin ittifakile ve sürekli alkışlar? © la kabul edilmiştir. Meclis pazartesi © günü toplatiacaktır. N gn * Balkan AÂntantı toplanıyor Atina, 5 (Hususi) — Türkiye Ha © riciye Vekili Tevfik Rüştü - Aras Ro | manya Hariciye nazırı Antonesko il Yugoslavyâ Başvekili Stoyadinoviç'in 4 Balkan Antantı konseyinde bulunmak üzere şubatın 15 inci günü buraya g© “ lecekleri neşredilen bir resmi tebliğ ile“ bildirilmiştir. * Ayni gün öğleden sonra konsey 7 i j i hareket edilmekle Türkün ve istikba -İceğiz kazası tâmamile çiftlik ağaları -' müzakereleri başlayacaktır. j m — mmm —— a m aaa 9 fifletiyor, mesleğimizde bir çok nokta-| Çok beyaz, yuvarlak bir çehresi vardı ve bu çehrede insanı ilk bakışta şaşır tacak kadar iri siyah, gözleri acâib bir ateşle ışıl ışıl yanıyordu. Öne doğru | hafif mukavves. kanatları yırtıcı bit mana ile gergin burnunun kusurunu hiç göstermiYecek kadar canlı, solgun, pembe renkli dudakları hafif bir ıslak* | lıkla nemli idi. Beni görünce yüzünde hafif bir tebessüm dolaştı. Sonra gene " hibeli sayi abiye bala Mia divenleri çıkarken bu kadımın 15 gün“ denberi aradığımız hasta bakıcının ye rine geldiğini tahmin ettim ve bu zan “| nımda aldanmadığımı biraz sonra anla» | dim. Kapıdan girerken dışarı çıkmak © üzere olan bizim başhemşire Zehra har nım, yanima yaklaşarak, dudaklarında © ine, mânidar biz tebessümle bahçede “| — Yeni hasta bakıcımız, doktor i Zehra hanım hastanede biraz sert ve aksi tanınfiâsına rağmen iyi kalbli bir kadındı. Onun böyle mânidar ko - nuşması dikkatimi çekti. Her halde bu yeni hasta bakıcı için bir takım hâdi - seler geçmiş olacaktı, Sesimi çıkarmıya” rak ilerledim, Sırrı Nihadın odasına çık tim. Doktor beni görünce gülümsedi. Oturdum ve alay olsun diye: «Doktor öne öyle, dedim. Bizim bahçede yeni bir çiçek daha açılmış. Bu sizin yemi hasta bakıcı müthiş bir şey galiba. (Arkası var) | j

Bu sayıdan diğer sayfalar: