26 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

26 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

151 numaralı Yazan : A.R. Güneşin ilk pırıltıları arası Şunu da kaydetmek icap eder ki; bu fırtınadan (Ertuğrul) çok ucuz kur- tulmuştu. Çünkü, Foço limanına gel- dikleri zaman, bu hain fırtınadan dört geminin battığı söyleniyordu. Bu çetin yolculukta, bir haylı kö - mür israf edilmisti. Onun için iki gün Foçoda kalınarak kömür noksanı ik- mal edilmiş; artık Japonya sahillerine | yol verilmişti. Hesaba nazaran, tam altı yüz elli millik bir yol kat edilecekti. Havanın azgın hırsı, henüz dinmemişti. Şeker bayramının, birinci ve ikinci günleri kudurmuş dalgalarla boğuşularak geçi: rilmişti. Artık ertesi gün, mutlaka Ja- ponya sahilleri görülecekti. Daha, alaca karanlıkta; herkea gü- verteye fırlamıştı. Neferlerden ve genç zabitlerden bir çokları, direklere tir - manmışlardı. Ertuğrulun şiddetle yab Pa etmesine rağmen, bir an evvel, ka- — Tayı görmeye çalışıyorlardı Büdenbire, prova direğ gindan bir ses aksetmişti. İkinci bi kumandanı Hulüsi efendi, ellerini bo- Tu gibi ağzına dayayarak: — Beybaba!.. Müjgde... Karayı gör- düm. Diye, kaptan köprüsüne seslenmiş- ti. Kumanda mevkiünde bulunan, sü- vari muavini Tekirdağlı Cemil bey: — Çok şükür... Hadi, kumandan ' paşaya git de, müj al. Diye cevap vermişti. Kumafıdan Osman paşa, gerek ef rat ve getek zabilanı dikkate alıştır - Bmnak için, ilk karayı görenlere birer ak — tin lira hediye vermeyi âdet etmişti... ÖOnun için Hulüsi efendi de derhal di- zekten inmiş; hakettiği hediyeyi al - —— mak için, doğruca Osman paşanin ka- marasına gitmişti, Biraz sonra, güneşin ilk pınltıları — arasında, Japonyanın tengârenk dağ- — ları belirmişti. Bu manzara, birdenbire — bütün gemi halkına derin bir sevinç ve heyecan vermişti. Her tarafta: p. L E p r , | | p. (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) şehit nda Japonyanın rengârenk dağları belirmişti, bu manzara birdenbire bütün gemi caklaşarak samimi müsafahalara giriş- mişlerdi. O gün akşama doğru, (Ertuğrul) ağır ağır (Nagazaki) limanına gir - mişti. (Ertuğrul)un teknesindeki hal, Çuzun bir yolculuktan gelen üstü başı |kirk, harap ve perişen bir seyyaha ben- zemekte idi... Singapurdan sonra, mü- temadiyen geminin bordalarını döven deniz dalgaları, tekmil boyaları sıyır- mış renksiz bir hale getirmişti, (Ertuğrul) ağır ağır limana girer- ken; sancak ve iskeledeki selâm top- | ları gürlemişti. Ertuğrulun bu topları- na; limanın kalesile, limanda bulunan | İngiliz ve Amerika zirhlıları mukabe le etmişlerdi. Bu ecnebi zirhlıların — güpeştele: birer mahşer kesilmişti. Bütün dür bünler, Ertuğrulun üzerine çevril ti. Bir Türk gemisinin, o kadar engi ve azgın denizleri çiğneyerek, Salimen buraya kadar gelmesi, İngiliz ve Ame- | rika denizçilerine çok derin'bir -hay - ret vermişti. ç | Beş gün beş gece, kudurmuş denizler- le mücadele etmek; gene kömürlü ri boşaltmıştı. Onun için E: tada da dört gün kalmış; köm tı. Beşinci gün hareket edı doğru ilerlemeye | almış: (Kobi) lâmanına tı. Aylardanberi; açık, hain, insafı denizlerde çalkanan (£ i di 6 m katli yolculuğun a: adı dar boğazların arasından — süzi sakin, bir göl kadar rakit sülar de ilerleyordu. karıyor; büyüklü küçüklü Japonya sahillerinin bedil munzara: sı, gemi halkını sermest ediyordu. Her tarafta, açıklı koyulu yeşillikler ara - sında, yüzlerce renk beliriyor; tabia- tin en müstesna lütfuna nail olan bu sahiller, adetâ bir renk ve ziya meşhe- rine benziyordu. — Yaşa, koca Ertuğrul... Senin — köhne sırtına yükletilen vazifeyi, as- “lan gibi yaptın. Türk gemiciliğinin, yü- zünü ağarttın. — Nöraları yükselmişti: — Süveyş kanalında, gemi tamirde i- ken; Ertuğrulun çürüklüğünden ve sa- — İresinden dem vurtrak bu yolculuğa /“devam için muhalefet gösterenler, şim- di kalplerinde acı bir hicap ve neda> met hissetmişlerdi, — Geminin güvertesi, adeta bir bay - — Tam sahnesi haline gelmişti. — Efendiler!.. - Bayramlaşalım... Vakia bugün bayramın üçüncü günü amma; zarar yok. Bizim asıl bayramı- — miz bügün. — Sözlerile zabitler ve askerler, ku - Bir Doktorun Günlük İysenal Notlarından — (*) Olgun ve yaşlıların Sebzeler hıfzıssıhhası Yaşlıların — yiyeceklerine, — iceceklerine Çök dikkat etmeleri, damarlarının taz- yikini sık sik ölçtürmeleri, hele barsak- larına !ıd!ı ehemmiyet vermeleri IJâ - zımdır. — «İnsanları — inti; barsaklarıdır.. derler. Ereylem Hayatta ifrat ve tefritten uzak, ühenkii ve muntazam çalışma bu devrin en bel- l başlı sinir hıfzıssıihbasını leşkil eder. Bu suretle devam eden bir ömür, sontü. Bazan bunların arasında; çıplak ka- yalardan mürekkep; koyu kurşuni renkli tepeler yükseliyordu. Bu tepe- lerin ekserisinin üzerinde, &ski birer yanar dağ olduklarını gösteren krâ - terler farkediliyordu... Bu — tepelerin korkunçluğu bile, göze hoş görünü - yor; kalblere tatlı bir ürperti veriyor" du. Ertuğrul; tabiatin bütün bu güzel- liklerile süslenmiş olan, tam 390 mil- lik mesafeyi, ağır ağır geçmiş.. zihri| karanlık bir gecenin sabahına doğru; (Kabi) limanına demirlemişti... Der- |hal şunu da ilâve etmek lâzımdır ki; |Ertuğrulun bu daracık boğazlarda, bu serpme adaların ârasında, en küçük bir ârizaya bile uğramadan bu 39W mil- lik mesafeyi katederek (Kobi) Iımı-t nına demirlemesi, çok mühitn bir mu- vaffakiyetti. Kebi limanının manzarası, herkesin kalbinde tatlı bir vatan hasretinin u - | yanmasına sebebiyet vermişti. Çün - 'kü, lümanı ihata eden dağların o enles ve bedil renkleri, İstanbulun Boğazi-| çini hatırlatacak tablolara malikti. Ortalık ağarır ağarmaz, yüksek vtüt- beli zabitlerle sivillerden mürekkep bir Japon heyeti gemiye gelmiş.. gemi za- |bitan ve efradı tarafından — merasımle | Jistikbal edilmişti. Bu heyet, imparato- ” |delik deşik yapmışlardı. - |(Önünde sekiz nöbetçi bekliyordu. in-|sında Akadlara esir düşen da bir demir yıgını gibi dimdik dur - den kurtardılar, run teşrifat nazırı tarafından çekilmiş! na kadar muntazam bir hayat ve yaşa- ma, insanı dalma saadele kavuştura - cağına ve s!u? küvvetinin — her şeyin üstünde Dulunduğuna iman edince dün- ya geçidinin rahat geçirileceğine oku - yucularımın etin olmaları Tâzımdır, 1*) Bu notları kesip saklayınız, yahut “bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter olan bir telgrafi getirmiş; kumandan | Osman paşaya tevdi etmişti. ğinin bildirilmesini rica etmekte idi. KA (Arkası var) SON POSTA «Soa Posta a Tarihi Tefrikam :« 96 SÜMERYILDIZI TUNÇAY Yazan : Celâl Cengiz Akatlar ellerine düşen bir Sumer zabitini yakmak üzere idiler — Sumer aslanları, Hindin kocü gövdeli ve toplu bacaklı fillerden yıl- maz. Vurun şu yürüyen dağ yavru- larını,, Muharipler yaylarını gerdiler., Oklarını fillerin iri gövdelerine nis şan alarak boşaltmağa başladılar. Akad cöngâverleri sürlardaki maz İların arasından hayretle bu dör yrediyorlardı. Akad kralı fillerinden o kadar emin- di ki.. dere cephesine kapı nöbetçile - rinden başka muharip bile Yönderme- mişti. Binlerce muharibin birden boşalt - tıkları oklar fillerin vücudi bir anda rden iki-! si biraz sonra kalın bacakla kaldıratak dereye yuvarlanı ğer ikisinin vücudüne saplanan oklar bu iri cüsseli hayvanı bir çalı yığını haline koymuştu.. ayakta duruyorlar- dı, fakat, hortumlarını bilr sallamağa kuvvetleri yoktu. Sağa sola sendeleyip dururken, Su- mer akıncıları fillerin önünden geçe - rek küçük bir kapımn önünde durdu- lar. Burası surların son kapısıydı.. ve Sumerliler Akad nöbetçilerini yere| diler.. kapıyı kırdılar, İçer:ye gir - er. İşte bir zorluk daha! Küçük bir meydanda bir yığın odu- | nü tutuşturmuşlardı. Odunların orta-| bir genç Süumer zabiti yanmak üzere ayakta du- ruyom'lu. Tanzere: — Bir zabitimizi yakıyorlar.. Diye bağrıştılar. Koca aslan! Bu felâket karşisında muş, ve sarsılmamıştı. Sadece arkadaş- larına şü emri verdi: — Ateşe atılınız.. ve arkadaşınızı ölümden kurtarınız! Ordu zabitleri tereddütsüz ateşe a - tıldılar.. elbisesi alevler içinde yanan genç Sumer zabitini ölmek tehlikesin- Meğer bu zabit Akadlara esir düş- töüğü gündenberi zindanda — yatıyor - muş.. Sumerlilerin Akad kaleleri önü- ne geldiğinden haberi yokmuş. Su - merliler dereyi aşınca, Akad kralı tel likenin büyü; ü görmüş: — (belki Sumerliler bu kapıdan hücum etmez- ler,. ederlerse, karşılarında kendi za - bitlerinin yandığını görerek kaçarlar!) demiş. Filhakika Sumerliler kendi soyla - rından birinin yakıldığını görmeğe ta-| hammül edemedikleri için, böyle bir hâdise karşısında gözlerini ve yüzleri- Nöbetçi FPezaneler Bu gece nöbetci olan ecraneler şunlar- dır İstanbul ciketindekiler Aksârayda : (Sarım), Beyazıdda : (Ce- mili, Fenerde : (Vitali). Şehreminin - de : (Nâzım). Karagümrükte : (Fuad). Samatyada : (Teofilos), Şehzadebaşın- da — :(Hamdi). Kyüpte : (Hikmet Atin- maz). Eminönünde : (Mehmet Kâzım). Küçükpazarda : (Hikmet Cemil), Alem- darda : Eşref Neşet), Bakırköyünde * (Merker). ıu.f:ııu cihetindekiler : İstiklâl caddesinde : (Galatasarayı. Tü- nelbaşında : (Matkoviç), Galatada : £(Yeniyol). Fındıktıda : (Mtustafa Nail). Cumhuriyet caddesinde : (Kürkoelyan). Kalyoncukulluğunda : ( Zafiropulos ). Piruzağada : (Brtuğrul). Şişlide : (A - sim). Heşiktaşta : (Nall Halld). Boğasiçi ve Adalarda: (Selimiye). Barıyerde : (A- * (Halk). Heybolide: İdeğil. Onu ölümden kurtardığı ni ellerile kapayıp ters yüzüne kaçar- lar, bir daha bu semtten bile geçmez - lerdi. Fakat, harp zamanında şüphe - siz ki Sumerliler böyle boş inanışlara kapılıp harbi kaybetmek istemezlerdi. Öyle yaptılar.. arkadaşiarını ölüm- den kurtardıktan sonra, kol kol şehre girdiler. ”. Sumer ordusu, Akad kelesine girince.. Tanzer şehre » fazla zayiat verme- den * girmişti. Tanzerin maksadı A- kad kralını canlı olarak yakalamaktı, Fakat, ne yazık ki, Tanzer Kalde de Nâraştan başka yakalayacak meşhur bir adam bulamamıştı. Akat kralı dere ağzına filleri gönde- | rirken, kendisi de ailesini ve ndamları: ni alıp şehirden geriye çekilmişti. Tanzer, Nâraş gibi Sumerin meş - hur bir kahramanını ele geçirdiği içi için memnundu. Nâraş bağlı olduğu direkte hâlâ ası- h duruyordu. Tanzer arkadaşlarile birlikte Surla- rın üstüne çıktı öyle bir etrafa göz attı. Akad merkezi ne güzel, ne şirin bir Batıda porta- ovanın kenarıma kurulmuşt Akad dağı.. Doğu da hurma v kal bahçeleri.. ve akar sular gör yordu. Ta: Akt;_îşlei;eâ inden : — Geliri bu kadar fazla bir memle- ketten kral bize neden vergi vermiyor da cenge razı oluyor? Diye söylenerek, kulenin dibine geldi. Nâraş bu kulenin önünde direğe asılmıştı. Tanzerle Nâraş burada gözgöze gel diler, Nâraş da mağrur bir. kumandandı Şehrin Tanzer tarafından zaptedilğini anlayınca, kendisinin yapamadığı bu işi Tanzerin yapmış olmasından çol mütcessir görünmüştü; (Arkası var) SA BAKIMI Güzelliğin en birinci şartıdır. PETROL NiZAM 1 — Yalova kaplıcalarında inşaatı ikmal edilmekte olan otelin ahşap mobil- yesile perdeleri için kapalı zarf ile yapılan münakasa neticesinde alınan *0n fiat (26.800) lira haddi itidalde görülmediğinden bu işin ihalesi açık eksillme sure- tile yapılmasına karar verilmiş ve eksiltmeye iştirak şartı tahfif edilmiştir. 2 — Muvakka! teminat yukarıda yazılı miktardan aşağı olarak her talibin tek- HF edeceği fiatın yüzde yedi buçuğudur. 3 — Eksiltme 1/Nisan/1937 tarihli perşembe günü saat 16 da başlıyarak 17 de bittiği takdirde 17 de karar verilecektir. Eksiltme Karaköyde İdare Mer- kezinde Şefler Encümeninde yapılacaktır. 4 — Şartname, keşif ve resimleri görmek ve mütemmim malümat almak iste- yenlerin idare levazım şefliğine müracaatları. — (1655) GÖ aei L Belediye Sular İdaresinden: Bu akle k 1500 Adet Buşakle Borusu 1000 — » » — Tamponu ; 250 » Ana Musiğu Şapkası 15 m/m 909 » Musluk Çarki 80 » Mi ü Manşon KÜ0 v 260 —» » 60 <» no » » 80 » 8Ö — » » 100 » M İ e Düz Plâka W 5 Mi e Ti 100 * 10 » Yakarıda cins ve eb'ad ve mıktarı Zarlla eksatmeye konulmuşlur. 1 göterilen adi döküm parçaları kapalı | — Bu ış için hazırlanan şartname levazım servisinden parasız verilir. 2 — Ihale 19 Nisan 487 Puzatesi binasında yapılacakur. B — Eksiltmeye girmek isteyenlerin —Bel muştur. binasında yapılacaktır. zarflarını yukarıda yazılı gün ve saalten evvel Müdürlüğe vermeleri. İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden: 4/2/937 tarihinde limanımıza gelen Yunan tabiiyetini haiz Arlamsiya vapuru tayfasından Hiristo oğlu Yorginin 8 adet plâğı memlekete kaçak olarak soktuğun- dan mezkür plâkların 1918 No. lu kanunun 285 inci maddesinin 1 inci fıkrası ge- reğince müsaderesi ile bir misli rayiç kıymeti olan 448 kuruş cezanın tahsiline 5/2/937 tarihinde ait olduğu mahkemede 15 gün zarfında ilirazı kabil olmak ü- zere, hey'eli mahsusça karar verilmiş ve bu karar suçlunun ikametgâhı ve mes- keni meçhul olduğundan kendisine tebliğ edilememiştir. Usulün 141, 142 madde- leri gereğince tebliğ makamına kaim olmak üzere ilânen tebliğ olunur. (1675) ediye Sular ldareslnilo;h: Kurşun Boru iç kutru 15 m/m 20000 kilo Eb'ad ve miktarı yukarıda yazılı kurşun boru kapalı zarfla münakasaya kon « 3 — Ekgiltmeya girmek; İslayenlirln şrinemeye göre hazırlayacükleri lllf zarflarını yukarıda yazılı gün ve saatlan evvel Direktörlüğe vermeleri. <1608» günü saal 1öda Taksimde İdare merkezi şarinameye göre hazırlayacakları teklif «1607» .— 1 — Bu iş için hazırlanan şariname Levazım servisinden parasız verilir. 2 — İhale 12 Nisan 937 pazartesi günü saat 15 de Taksimdeki idare merkezi

Bu sayıdan diğer sayfalar: