11 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

11 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Orla bnylu Iıafıi dolgun vücutlu kadın Benim için ideal kadının vasıfları Şunlardır. Orta boylu, hafif dolgun vücutlü, be- yaz ten l cazibe sahibi, mütevazi, zeki ve idareci olmalıdır. Tahsili orta, ev idaresine ve musikiye âşina bulun- malıdır. Z. Acundaş Heybeliada sanatoryomunda orta paviyonda SON POSTA: Arzunuz veçhile he- diyeniz adresinize posta ile gönderile- cektir. — 118 — Kadın keman ve piyano çalmasını bilmeli Ben şöyle bir kadın istiyorum: ? — Lise derecesinde tahsili olsun. 2 — Aile terbiyesine malik bulun- Bun. 3 — Onurlu, izzeti nefse sahip, zeki ve kurnaz olsun. #—K ve piyano çalmasını bil- sin.. $ — Şen, şuh olsun, fakat hayatı Muntazam geçmiş olsun. © — Benimle evleneceği zaman kcn- Misafirperver olmalıdır. 8 — Sevmesini, sevilmesini bilmeli- AlI şıkapıda, Mimar Hayrettin malhal- lesi Di Ai sokak 16 numaralı n, dördüncü kat. —- 119 — Kadın sabırlı olmalı! Kadında aradığ meziyetler: | — Türk olma 2 — Beyaz yüz. 3 — Saçı uzun, mak. * — Vücudü dolgun veya hafif zayıf. Tablatine gelince, sabırlı olmalı, ko- casının kıymetini takdir etmeli, idane- Ti olmal rli ve inatçı olmamalı, bir san'at mektebinden mezun bulunmalı- dır. umral, kıvırcık ol- - Ankara eski postahane arkası Bozkurt mahallesi nuınxrı 34 Ali Hür, İdeal erkek tipi: Süba; , Vazife- sinden sonra her şeyde kadını üstün tutacak bir genç 'I'ı.-weugım. Ben bilmem hangi hislerle sevdiğim erkek tipini sübaylar arasında &riyo - Tum, Uzun bir boy, kumral ve dalgalı saç, muntazam bir burun yanık ten, her şe- SON POSTA Her cevap yollıyan okuyucuya hediye verilecek, neticede en güzel cevap sahibi 50, ikinci 25, üçüncü 10 lira mükâfat alacaklar ye gülmiyen, yalnız hafif tebessüm e- den küçücük dudaklar, İnce bir bel, ciddi, dik yürüyüş. Vazifeleri ve silâhından sonra herşey de beni üstün tutacak, beni olduğum gibi anlıyacak. Bu hi'ki elbise içine giren temiz mev cudiyette gene elbisesine uygun, müâ- nalı , anlayışlı gözler aranmaz mı? Ankara: Habibe — 121 — Kadın evinin işleri dururken gezmemeli! esmer , gö hu ük olmalıdır. Elma mık!o:l çıkık ol Tabiatine gi ta olmalıdır. Eskişehir Mehmetağfa mahallesi S: ya sokağı 192 numarada Ahmet İnce — 122 — Kadın çıyan giti seri, kömür gibi siyah olmamal.! gibi sarı, kömür £ Çıyı n masın, endamı mütenasip olsun, zevci- | £ nin gelirine kanaat getiren Hediyelerim'z Dünkü 110-116 numaralı cevapla rın hediyeleri çay fincanı, kahve fincanı, müre i dolma kalem, tuvalet malzemesi, dolmâ kurşun ka lem, cigara tabakası seçilmiştir. Bunlardan İstanbul dışın - da bulunan okuyucuların hediyele- ri posta ile adreslerine derhal gön- derilmiştir. İstanbulda bulunan ©- kuyucuların da idarehanemize ge. lip hediyelerini almaları lâzımdır. Hediyeleri ayrılmıştır. Kendile, bekliyoruz. Pazardan başka hergün | derecede okumak olsun. Ankara İçlisar Alâetlin can o. 4 de Ali Ö — 3 Erkek kıskanç olmalıdır im erkek tipi 1 karşı- gine Benim tahayyül et gudur: Erkek evvelâ kıskanç olmalıdır. Şek line gelince, benim beğ Ö İ geniş omuzlu, sâar Sü galı, gözleri n durgun deniz- bxm—ı nâmüte ıa ve dalan, sesi tatlı bir il ibi bir erkek. Tabakhane 68 de Fatına gürı danı No: İstanbuldan Tahrana (Baştaralı 6 ıncı şa)alıı!n) Notalar he pek Büyük hiz - ed upa tekniğin - st konsı meydana va * franın karak k ha musikinin atmakltadır. İbrahim Hoyi Sovyet Vis konsolosunun Cİ.'ÜRLCSI 8l landı ni de eki büt zar bulun Sövyet eli bir nutuk söylemiş ve Kemal Kitabofun mez miştir. Bu rrçmşin e İn eT madı dün, lü man* yet gemisile Rusya: |Turing k'übünün kongresi TTürküye Turing ve Otomabil w»,ııu. müracaat edilebilir. Hediyelerini idarehanemizden ala cak okuyucularımızın yanlarında hüviyetlerin! isbat edecek bir vesika bulundurmalarını rica ederiz. lik toyıhın'.w'ıı Ğİ ee nin raporu ile Tra umumi müfet ve Edirne Turing Klübü reisi Genı Kâzım Dirikin raporu tasvip edi tir. | bulunmaktadır. Frngın dmemeı için Fransa tedbirler aldı Paris borsasında Fransız frangının düş- | mesi İstanbul borsasına da tesir etmiştir. S« gün evveline nazaran © FPransız frangı bir İ lrasına değiştiril- mışrıv , Amerika ve L—vııew ile yap- dü: 'erlwuıl it. Iwım ye A larında oynayanlar Fransanın dahili vasi- | den İistlfade ederek Fransiz İrangının s! Ihtimallerini nazarı dikkate almiş- lar ve Pransız frangını 112 ye düştüğü tak- dirde 108 frankla 112 frank arazındaki hı.'n' kazanmış olmak için şimdiden bu para te- mevvücünü meydana getirmişlerdir. Diğer ta | raftan tur celbi mevsimi oldı sanın fazla turist celbetmek rasını bilillzam düşürdüğü de uylam:-.ene-i dir. Maamafih bu ikinei sebep pek yerinde değil göbi görülmektedir. Çünkü dün şehri- | mize gelen haberlere göre Fransa parasını düşürmemek için icap eden tedbirleri nimış Alâkadı r Fransanın frank mukabilinde dolar topladığını ve frangın bu- nun için düştüğü hakkındaki şaylaları da doğru bulmamaktadırlar. ..uı.m— Romanya ile ticaret anlaşması i, bu musikide neş'e| cak İ -| ve Natuk dün Köstenceye hareket etmişler- | ir. Romarıya ile yeni ticaret anlaşması yapa- | t Vekâleti müşavırlerinden Sami İSTANBUL Ticaret ve Zahire Borsası — 10/47937 ğ l-Lu'ı AĞ ciT . LA ı»xl Z | Aşağı Yükarı K. P. K. P. ) Çavdar — Arpa DıIş Fl.vrı..m ; Liverpul : Şikago : Vinipek : Anvers Misir : Londra Keten 'T. : Londra Pındık G, : Hamburgi Pındık K, : Hambur Buğday Buğday Buğday Arpa İstanbul Borsası kapanıf fıatlzm 10 -4 - 1937 1 Sterlin 1 Dolar 20 FPransız Pr, 20 Liret 20 Belçika Pr. 20 Drahmi 20 İsviçre Pr. 20 Leva 1 Filortin 20 Çek kuronu 1 Avusturya ŞL 1 Mark 1 Zloti 1 Pengü 20 Lev 20 Dinar Ruble 1 İsveç kuronu 1 Türk altını 1 Banknot Os B. ÇEKLER Açılış 619,01 0.7891 11.65 Londra Nev-York Paria Milâno Brüksel Viyana Madrid ESHAR — | Acılış. — Kapanış 0000 00.00 ©,00 H.8) 00.00 10,0) 800 10.60 pi A, Şm. © 60 vadeli Bomonti - Nektar Aslan çimento Merkez bankası İş Bankası Telefon İttihat ve Değir. Şark Değirmeni LAs, Terkos n.0) İSTİKRAZLAR Açılış — Kapanış 2093 — 2095 20, 65 285 TAHVİLÂT Açılış — Kapasış Anadolu İ pe, 39.90 — 99.90 0300 — 0000 39.90 — 39.90 00.00 — 0000 000 Anadolu mü. paştn 00.00 -— f — Mıllî Ne yapacaktı? Bu muammayı nasıl çözecekti. Şimdi daha elim bir şüphe kafasına saplanmıştı. Nilüfer acaba neden İzmirde kal - mak istemişti. Eşyayı getirmek için neden kendisine ısrar - etmişti. Suat Pertev hâlâ İzmirde miydi? Nilüferin İzmire gelişinden kendisi nin İstanbula dönüşüne kadar bera - ber geçen günlerini ayrı ayrı hatırla - mağa çalıştı. Bu iki hafta o kadar neş'eli ve o ka- dar yanyana geçmişti ki Nilüfer bir sa- at bile yalnız kalmamıştı. Ve karısı o kadar samimi, öyle neş'e k: heli düşünce sında bir yabancı nin yer bulmuş ol- eliydi ki onun ve şür masına imkân yoktu. O yeni yuvasını süsleyebilmek için bile ancak kendisinin sevgi saatlerin - den geri kalan dar vakitlerinden isti - 'e edebiliyordu. Halinde ve hisle « —a kürhan Cahit | rinde hiç de bir başka erkeğin ruhi te- sirleri gö iyordu. Ve nihayet en buhranlı ve ümidsiz zamanlarda o ka- dar mukavemet eden bir kadının bir vapur yolculuğunda mağlüb olmasına nasıl ihtimal verilebilirdi? Bütün bu menfi ve müsbet fikirle - re ryağmen her zaman her ihtimale ga-| lib gelen şüphe genç zabitin dimağımı kemirip duruyordu. Kamarada duramadı. Güverteye tekrar çıktı. Hava yumuşamıştı. Gök rengi açılmıştı. Tanyetinde hafif bir beyazlık belir: mişti. Bu aydınlık bir ümid işareti gibi kalbine biraz ferahlık verdi. Hayatta yeni bir gön doğuyordu. Bir iki saat sonra İzmir körfezine gire- ceklerdi. Ve mutlak Nilüfer onu almak için vapura gelecekti. İşte o dakika ne olacaktı2 Karısının yi nasıl — bakacaktı. İi bizi sünal alenlğ kadın. böndü Bunu nasıl anlayacaktı? Güvertede uzun adımlarla dolaşa - rak mütemadiyen sigara içen yüzbaşı Fikret o kadar dalgındı ki arkasından ikinci kaptanıp ayak seslerini bile duy- madı. Kaptan ona seslendi: — Hayır ola yüzbaşım, bu kadar erken! Döndü. — Erken mi, dedi, ne erkeni? — Sabah erken, herkes uykuda, da- ha İzmire iki buçuk saatimiz var. Genç zabitin mühakemesi o kadar bulanmıştı ki denizci arkadaşının söz- lerini ancak yeni yeni hvnynhîliyoı-l du. — Evet, dedi. Biliyorum ama, biraz hava almağa çıktım. Kaptan sinsi bir. gölüşle ölini arkas daşının omuzuna koydu: — Haydi canım, İzmiri - özledim desene! Hakkın var. Bu yaşta iken insan gönül davalarında hiç bir acı duymaz. Biraz yaşlanınca rahatını, ca- nını sevmeğe başlar, ne işe madem ki erken kalktın. Gel salona girelim de |liklerini dinliyor, onun ardı, arkası İkinci kaptan tam zamanında aşa-| ğıya inmişti. Genç zabit şimdi - onun tatlı lâtifelerine kapılarak sükünet bu- muş görünüyordu. Bütün gece okuduğu sersem olmuştu. En son bir burgu gibi kafasına saplanan © müthiş şüpbhe zar ten yorgun düşen asabını altüst et - mişti. Şimdi denizci arkadaşının geveze - mektuplarla kesilmeyen şakalarma cevap vermeğe mecdbur olarak avunuyordu. Yavaş yavaş salona gelenler olu - yordu. Güneş yükselmişti. İkinci kaptanın bir seyahatte Midi-- Hi açıklarında tesadüf ettikleri bir harp gemisine dair anlattığı uzun hatıra Fonün biraz da meslek aşkını tepreştir- diği için alâkadar etmişti. Bu meraklı deniz macerası onun kalbini ve kafasını dolduran derin ız- tırabı büsbütün yenmemekle beraber meşgul etmiş, yüzünün gerilen hatla- rını yumuşatmış, gözlerinin sabit ba- kışlarını harekete getirmişti. Fakat ikinci kaptanın: — Eh, artık bana izin, körfeze giri yoruz. birer sütlü çay içelim. Ve koluna gire- rek onu merdivene doğru yürüttü. Diyerek kalkması genç zabiti altüi etmeğe kâfi geldi, yolcular, yüzlerindeki hareketlerinde bir kavuşma telâşı il gidip geliyor, birbirlerine kendilerine çeki düzen vznyor.ıxdı pencerelerini mor — salkımlar s—-ı'“ı. küçük villanın bahçesi küçük salon geldi. Ve bir anda höyü linde beliren bu renk ve şekil, yığın Şimdi bir tehlike karşısında yardıfi” sız, istinatsız kalmış gibi idi. Herkes güverteye çıkıyor. Çantalarını, eşyalarını hazırlay&i sevinç iZz sezleniyo” Yüzbaşı Fikret insiyaki bir harel le bu kalabalığa karışmaktan kımd’J alamadı. Fakat gözleri tam karşıda yüksele" müstahkem mevkün tabyalarile kaf * şılaşınca bütün askerlik aşkı bir anda damarlarında canlanıvt” di. aşkı, vaz 'Tabyalar arasında gözlerinin alı$ * kın buluşile gördüğü uzun çaplı !OP lar adetâ kendini karşılayan birer se“ vimli evlât gibi görünüyordu. Genç yüzbaşı herbirine ayrı ad koY” dukları bu ağır topların başında "” t, ne heyecanlı zamanlar gesi” ir. ö Bunların hatırası kafasında hert' yayılmamıştı ki gözlerinin önüne $ leylak renb (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: