26 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

26 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sar AA KA ae BN e n n Barbaros, Korsan Peşinde Yazan : Celâl Cengiz gözbebeği gibi sevd SON POSTA *#ve ığı Hamzanın intikamını almağa yemin etti Eskiden Barbarosun maiyetinde si- lik bir çehre gibi, hiç kimsenin tanı - madığı bu deniz kurdu şimdi her yer- de sesini çıkarabiliyor. Ve her şeye burnunu sokuyaordu. Meyhanenin öte başında arkadaş - Jarile oturan Topal Ahmet ortada rak- teden Arap kızına seslendi: — Bre kahpe! Parasızların yanına gidip neden cilveleşirsin?.. Gelsene bu yana!. . Ortada dönen rakkase, Topal Ah - medin oturduğu köşeye doğru süzü- Küp gitti. Hamza bu sözü hoplamıştı. Arkadaşlarına: — Cinler başıma üyşüştü, çocuklar! Şu herifin öteki bacağımı da ben kıra- çağım... Dedi.. Yerinden fırladı. Meyhbanenin içi bir anda altüst ol - muştu.. Kavga başlarken, ilk önce ışıkları vurup söndürmek denizcilerin âdetiy- di, Topal Ahmet kandillere birer is - kem tince — yerinden üşi ahsi ka- ııfımıştı. Bu işte benim-kayıbım bü - yüktü İhtiyar adam alnındaki buruşuklar fazlalaşarak yüzüme dalgın dalgın bak- h. Sonra yavaşca mı adi: — Hayatım mahvolı . Onu se - viyordum. Ve birdenbire ayağa kalkarak s bir göz attı. Dudaklarında acı bi bessüm kıvrılarak: — Şimdi onun gezme' saatidir, dedi. Hemen gidersem yoldan geçerken gör- mek kabi) olur. Gene kız:), nemli du - dakların) gererek haj hain gülecek amma ne zararı var, yanıma gelip ko - huşması da mal dahilinde.. Sözünü bitirince elimi sıkmadan, şöy le bir baş işareti ile beni selâmlıyarak acele acele yanımdan uzaklaştı. Arka- sındi aklım: Başını ihtivarlıktan ve ıztıraptan çökmüş olan umuzlarının a- rasina kısmıştı. Telâşından sık sık sen te - kalbini verip, ha - ödemesi bana pek bazin ve acı SE öründü, Yarınki nu:hamıidı: SUSVER. Yazan: Kadircan Kaflı Hündi. ösaybönenin içinde şimşek gibi parıldıyan kama ve bıçak ışıltıla- yından başka bir ışık görülmüyor - du. Hapzayı sevenlerle Topal Ahme - din adamları birbirine girmişlerdi. İki taraftan da aynı sesler yükseli - yordu: — Vurun kahpeyi! Kahpe diye kimi kastediyorlardı? Hamzayı, yahud Ahmedi mi? Yoksa ortada oynıyan rakkaseyi mi? Bunu bıçak sallıyanlardan başka bi- len yoktu. Bu aralık meyhanenin ortasında acı bir ses duyuldu: — AH.. vuruldum, çocuklar! Sahilden gürültüyü işiten denizci - ler ellerine meş'aleler alarak meyha- nelere koştular. Meyhaneci Tanta gözlerini açmış bağırıyordu: — Bu gece cin mi çarptı size., ne oluyorsunuz? Türk denizcileri Tantanın meyha - nesine girdikleri zaman kavga yatış - mıştı.. yerde kanlar içinde bir tek a- dam yatıyordu. Bir kaç kişinin de ba- şı, gözü patlamıştı. Salih Reis yerde yatan yaralı genci |görünce, küçük dilini yutarcasına hay- (kırdı: — Hamzayı vurmuşlar... Hamzanın arkadaşları — işık altında yatan yaralıyı gördüler.. yumruklarını sıkarak hep bir ağızdan bağrıştılar: — Onü vuranı yakalamalıyız... Salih Reis: — Haydi, ne duruyorsunuz? dedi - !ıı_ı ııılını yaralayanı tez bulup getiri- niz Gemniciler kol kol etrafa yayıldılar. Tantanın meyhanesi altüst olmuş- tü Salih Reis Hamzanın yaralanmasın: cakladı.. sahile götürdü. | Ve geminin — Hamzayı vurmuşlar.. Hamzanın cesedini el birliğile ku - caklayıp Barbarosun gemisine gölür - düler. Liman içinde çarçabuk duyulan bu heber Türk gemicilerini telâşa düşür mjiştü. Herkesin ağzında: — Ona kim kıydı..? O aslanı kim vurabilir? Gibi sözler dolaşıyordu. Gerçek - Hamza atılgan, hırçın, a- sâbi bir gençti ama * onu bütün gemi- ciler candan severlerdi. Barbaros, Hamzanın göğsünü din - ledi: — Ölmemiş.. Diye mırıldandı. Hamzanın yarası kasıklarında idi, Karnının altında iki bıçak yarası vardı. Barbaros ve Salih Reis el birliğile Hamzanın yaralarını sarmışlardı. Barbaros çok hiddetliydi: — Bu aslana kıyan elleri elimle doğ rTıyacağım, Diyerek bütün gemicileri sıkıştırı. yaor, katilin hemen meydana çıkarılma- sını istiyordu. Bir aralık sahilden bir levend geldi.. Barbarosün yanına sokuldu: — Kimseyi bulamadık, dedi, fakat ben onu yaralıyanı gözümle görmüş gibi biliyorum. Meyhanede güzel gü- zel oturuyorduk. Ben Hamzanin ya - dönüyordu. Hamza bu kadına bir mani söyledi. Karşıda oturan Topal Ahmet bu maniden manalar çıkardı.. alındı.: ve kaşlarını çatarak kadına seslendi: (Parasız adamın nde ne cilveleşi - yorsun.. bu yana gelsene!) — Bunu söyliyen dümenci Ahmet İmiydi? | — Evet.. o söylemişti. Bu sözden 'de Hamza alınmıştı ayet birden - bire fenerler söndürüldü.. tahta iskem- damağa başladı. sun çömezine burada da boyun eğe - cek değiliz ya.. ona haddini bildireyim Nisan 26 Enver Paşanın ölümünde bulunan adam anlatıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) halde idik. Bir kaç ay Bombayda meyus, mükedder garnizonlarda kapalı kaldık. Ni hayet bir gece yarısı beş arkadaş günler |denberi hazırladığımız firarı mevkü tatbi ka koyduk ve Bombaydan kaçmağa mu- vaffak olduk. Günlerce yol aldık. Delhk- ye geldik. Oradan geceleri yürüyerek Ef- ganistan topraklarına geçtik. Biz Efganis- tanda iken Enver paşanın Buhara tarafla- yında çete teşkilâtı yapmakta — olduğunu, etrafına yeni yeni kuvvetler topladığını ha ber aldık, Efgan topraklarımı gene günler- ©e arşınladıktan sonra Kâbile geldik. Ar- tık bizim için Enver paşaya iltihak etmek kolaylaşmıştı. İsteğimiz de bu idi. Kurban bayramının 4 üncü günü Nihayet bir gün Kâbilden çıkarak En- ver paşa küvvetlerine karıştık. İlühakımı- zan tarihini hatırlamıyorum. Fakat altı ay sonra büyük ve feci hüdise kendisini gör- terdi. Bir kurban bayramının 4 üncü cuma günü idi. Belcivan civatrında — bulunuyor- duk. Birdenbire Ruslar tarafından hücuma uğradık. Enver paşa efradın 150 metre önünde gidiyordu. Ruslut ansızın saldırınca efrad büyük bir şaşkınlık geçirdi. Enver bu sırada kilicini çakti - ve Üzerine yen Ruslarla dövüşmeğe başladı. — Şiddetli ve çok cür'etkârane bir şekilde kılıç sallıyor, önüne gelen Rusu atından aşağı atıyordu. Böylece Enver paşa 18 Rus devirdikten sonra nihayet sol memesi üzerinden yara- landı ve hayvanından aşağıya düştü. Kar- gaşalık devam ederken Enver paşa ile bir- likte olan Belcivanı valisi Devletmen ve yaveri de birer kılıç darbesile yere düştü- ler ve can verdiler. Enver paşa atından düşüp — öldükten sonra efrad darmadağın oldu. Bunlardan büyük bir kistm Çakan köyüne çekilmek mecburiyetinde kaldılar. Ertesi sabah Rus askerleri - çekilince, dövüşün olduğu yere indiler. Ve Enver pa- şanın cesedini alarak Çakan — nahiyesinin cenubu garbisinde bulunan bir tepedeki çınarın altına gömdüler. Defin esnasında beş bin kişi hazır bulunuyordu. - Cenaze — a Dünkü güreş Müsabakaları (Baştarafı 7 inci sayfada) (Kasımpaşa) Halil Hasan (Güneş) i, Ep- tef (Kasımpaşa) Akgüner (Güneş) i tuş- la, Rasim Aslan (Kasımpaşa) Hüseyin U- laşı yenmiştir. 72 Kiloda: Ahmet Zeki (Güneş) Öztürk (Bey - koz )u tuşla, Ali Taş (Güneş) Mehmet A- l (Güneş) i tuşla, — Kandemir ( #mpaşa) — Yasef — (Kasımpaşa) yı tup- | ninda idim. Ortada bir Arab rakkasesi | la, — İsmail — Vehap — (Güneş) — Meh - met Halili (Güneş) tuşla, Osman (Galata- saray) Hâmid İbrahim — (Güneş) i yen- miştir. 79 Kilodat Faik Emin (Galatasaray) Razzak (Ka- smpaşa) yı, Halil (Beykoz) Apostol (Ka- sımpaşa) yı tuşla mağlüp etmiştir. B7 kiloda İsmail (Kasımpaşa) Faruk (Beykoz) a yenilmiştir. Üçüncü devre - 86 kiloda: | — Hüseyin Tahsin (Güneş) Hamdi (Ka- sımpaşa) yı, Jerajin (Güneş) Fethi (Gü- neş) i, Büyük Akkan (Kasımpaşa) İsma- il (Güneş) i, Ahmet Bekir (Kammpaşa) Cemal Kâmil (Güneş) 1 yenmişlerdir. 61 Kiloda: Hüseyin Abdullah (Güneş) Mümtaz (Beykoz) u, Ali Haydar (Güneş) Akıncı (Beykoz) u, Kâmil Yalman (Güneş) Hü- seyin Şaban (Kasımpaşa) — yu Basri (Ka- sımpaşa) Campek (Galatasaray) 1 mağlüp etmiştir. 66 Kiloda: Yahya (Güneş) Hikmet (Kasımpaşa)- yaTunçkol (Beykoz) Abdullah Hüâmid (Göneş) i, Koloğlu (Kasmpaşa) Eşref dan çok müteessirdi.. Hamzayı ku -|leler havada uçmağa ve palalar parıl -| (Kasımpasa) yı, Aslan (Kasımpaşa) Ha- iş Bu sırada Ahmedin () Hasan (Güneş) i. Feridun Akgün (Gü- küpeştesinde dolaşan |sesimi kulağımla duydum: (Barbaro -|neş) Hüseyin Ulaşı yenmiştir. |Barbarosa seslendi: 72 Kiloda: Salamon (Kasımpaşa) İsmail Vehabı, merasimi uzun ve çok acıklı bir şekilde ya- pıldi. Bu arada Devletmen ve yaveri de İgömüldüler. Enver paşanın ölümü, kurdu- Bu teşkilâtın bozulmasına sebep — olmuştu. Paşayı sevenlerden bir kaç kişi elbiseleri- zabitlerinden B. Halil vası- göndermişlerdir. lâhlarına — gelince; Efgacis- lisine ve oradan da Anküra- ya gönderilmek üzere Hacı Sami isminde birine vermişlerdir. Viyana gazetelerinin yazdığı gibi En- ver paşa çadırında öldürülmüş değildir.» Gümrük Muhafaza Başmüdürü- nün verdiği malümat Diğer taraftan hâdise — sıralarında Kâ- bilde bulunan şimdiki günrük —muhafaza baş müdürü Hasan Koper'i dün görerek bildiklerini sorduk. Bize gü cevabi verdi: — «Benim bildiğime göre Rus büyük- lerile evvelce anlaşmış olan Enver paşa ha- İkikaten Bekofun — yazdığı — gibi İngilizlere kargı hareket etmek maksatlile Türkistana gitmiştir. Fakat burada iş değişmiş. Enver paşa, Sabık Efgan Krah Emanullahın yar- dimini temin ederek bu defa da — Ruslar. İkarşı hareketi tercih eylemiştir. Lükin Emanullahın söz vermiş olman: na rağınen ne para ve ne de silâh cihetin- den yardım göremiyen bu hareket tesirsiz kalmıştı. Bu gibi işlerde para çok mühim vol oynar. Bahusus milli hislerin hlkim ol- madığı muhitlerde maddi ve manevi kuv- vetlerden mahrum kalınca muvaffak ola * mamıştır. Rusların şiddetli takipleri karyı- sında Kışlak civarında yapılan bir muha- rebede yalnız kalmış olan Enver paşa, biz- zat kılıcını çekerek düşmana atılmış ve şe- hit olmuştur. Bu vaziyette Enver puşanın bir hançer- le değil, bir makineli tüfek ateşi ile öldü- künü biz o zaman işitmişlik. Hattâ bu ü- mitsiz vaziyette denilebilir ki: Enver paşa düşmana atılmakla iftihar etmiştir. Bu vak'ada Rusların Enver paşanın ce- 'çedini teşhis edemedikleri ve bu suretle ih- tlâlciler tarafından gizlice bir yere gömül- İdüğü de anlaşılmıştır. Bu günkü Program 26 - Nisan - 937 - Pazartesi İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Ha - vadis, 13.08: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: Yi: İnklâb dersleri Üniversiteden nak Jen Mahmat Ksat Bozkürt tarafından, 18.30: ni çıkarmış! tasile İstanbul Kılıç ve fanda İrat "İPiâkla dans musikisi. 19: Çocuk HEsirgeme Kurumu namina konferans Dr. Fahrettin Kerim. 19.30: Afrika avı hatıraları: 8. Be- tâhaddin Cihanoğlu. 20: Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkılari. 2020: Ömer Rıza tarafından arabea sörler. 2045: Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, Yarınki Program 21 Nisan 937 : Salı Öğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Hava- diz. 13,00: Beyoğlu Halkevi neşriyat kolu ta- rafından bir temsil. Akşam neşriyatı: 1t: İnkilâp dersleri Üniversiteden naklen: Mahmut Esat Bozkürt — tarafından, — 18.30: 1830: Plâkla dans musikisi, 19: Çocuk Eszir- geme kurumu namına könlerans: — Doktot İbrahim Zati, 19,30: Eminönü Halkevi neşri- yat kolu namına Bay Nusrot Sefa (Yeni neş- tiyat), 20: Belma ve arkadaşları tarafından 'Türk ransikisi ve halk şarkıları, 20,80: Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 2045: Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından TTürk mu- sikisi ve halk şarkıları: Saat ayarı Hatayın dahili İstiklâli tam Olacak (Baştarafı Tinci sayfada) susta komitede tezahür eden fikirlere göre bir proje hazırlamak vazifesini Türk ve Fransız müşavirlerinin de iş- tirâkile bir tâli komiteye favale etmiş> dr. Bu tali komiteye İngiliz murahhasi riyaset etmektedir. Burada şayi olan haberlere göre, ko- mite, müzakereleri neticesinde, anaya” Barbaros bu haberi duyunca bey - /de aklı başına gelsin!) diyerek bıçağını | Mehmet Ali Taş (Güneş) Ahmet Zeki| sayı Hatayın tam istiklâlı dahilisini ter ninden vurulmuşa döndü: — Kim vurmuş..? Diye bağırdı. Salih Reis: — Belli değil, dedi, arıyorlar.. Barbarosun sesi tekrar yüksel, — Çabuk, gemiye getirin Hamzayı., çekmişti.. — Sapladığını gördün mü? — Hayır.. göremedim. Hamzayı on: dan korumak isteyenler çoktu. Fakat, birdenbire ortalık kararınca göz gözü görmedi.. herkes birbirine girdi. ÇArkası var) (Güneş) 3, Mohmet Halil (Güneş) Osman (Galatasaray) 1 mağlüp etmiştir. 79 Kiloda: Hasip Ali (Güneş) Razzak (Kasımpa- ş4) ya mağlüp olmuştur. 82 kilo ile ağır siklet gelecek hafta yapılacaktır. kargılaşmaları barüz ettirecek tarzda tanzim edecek * tir. Müzakereler dostane bir hava içinde cereyan etmekte ve projeleri vakil ve zamanı ile hazırlana! Milletler Cemiyeti mahafilinde kuvvetle tahmit edilmektedir

Bu sayıdan diğer sayfalar: