21 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

21 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

al kızı mezarlığındaki cinayetin davası Bir şahidin ifadesine göre öldürülen Ayşe Dilber kendisine : “ Ben sana âşık oldum ,, demiş Uzunca bir zaman önce, Eyüpsultan- da Kral kızı mezarlığı denilen yerde Ay- ge Dilber isminde bir kadını öldürmikten suçlu Azizin duruşması, Ağırcezada dün akşam üstü devam etmiştir. Duruşma, vak'a tarihine kadar Ayşe Dilberle Aziz arasında nikâh mevcut olup olmadığı tahkik edilmek, müdafaa şahit- |, leri dinlenilmek Üzere kalmıştı. Bu şa- hitler, Fethi, Abdullah, Yaşar, Hayri, Kadridir. Bunlardan Eyüpte Defterdarda Kral kızı mahallesinde 102 numarada oturdu- ğunu ve Sütlücede yağ komisyonculuğu ettiğini, 21 yaşında olduğunu söyliyen Hayri Cemal; <«ben, evvelce, 1935 sene- sinde de dinlenilmiştir.. diyerek, — şun- Yarı söyledi: , — Aygşe Dilber, mezbaha civarında bir fabrikada çalışıyordu. İş dolayısile tanış- mıştık. Süzgün bakışlarını benden ayır- madığnın farkına vardım, buna bir türlü mana veremedim. Fakat, bir gün kendisi bana âşık olduğundan bahis açtı ve De- bağhanede randevu verdi. Buluşmamız- dan evvel, ben onun evli bir kadın oldu- ğunu öğrenince, randevuya gettiğimde, kendisini azarladım, «hiç evli bir kadın, benim gibi bekâr bir delikanlı ile alâka tesisini teklif eder mi; yakışık alır m: bu?!» diyerek muahaze ettim. Yanından ayrıldım ve bir daha da kendisine yüz vermedim hiç! Duruşmanın devamı, mamlanmasına bırakıldı. Timarhane cinayeti tahkikatı Arnavut Hüseyinin cezat mesuliyeti görülmedi YVaktile gönül verdiği Eliza Niyego isimli Yahudi kızından yüz bulamayınca, Şişhane civarında sokak ortasında kızı kanlar içerisinde yere seren eski Yemen valisi Ahmet Ratip (paşa) zade Osma- nın, Bakırköy timarhanesinde * Arnavut Hüseyin tarafından öldürüldüğünü dün tafsilâtile yazmıştık. « Cinayeti işlediği vakit Ağırcezada, adli tıp raporile deli olduğu ve cezaya ehliye'i bulunmadığı neticesine varılarak timar- haneye gönderilen, bir müddet a İyi- Teşerek timarhaneden salıverilen, fakat sonradan gene timarhaneye alınmasına lüzum görülen Osman Ratibin, gene adam öldüren delilerden Arnavut Hüse- yine: «Sen namussuzsun!» dediği, Hüse- yinin de bu yüzden onu öldürmeği tasar- ladığı, adli tahkikatla tesbit edilmiştir. Arnavut Hüseyin, Osman Ratibi 6 kur- şunla belkemiğinden ve iki kolundan ya- tahkikatın ta- | ralıyarak öldürmüştür. Tabancayı, civar- daki çayırda bulup gizlice sakladığı da adli tahkikat cümlesindendir. Adliye doktoru Enver Kadan; cesette /kalan bir kurşunun bu tabancaya ait olup olmadığının usulen tayinine lüzum görmüş, ceset morga kaldırılmıştır. Tahkikata el koyan müddeiümumi mu- yavinlerinden Übeyd; timarhane gardi- yyanlarının ifadesini almıştır. Morgun otopsi raporunu beklemektedir. Fakat, Arnavut Hüseyin deli olduğun- dan, cezai mesuliyeti bahis mevzuu de- ğildir. Bu vaziyete göre, tahkikat dosya- g1 eğer hâdisede başka mesuliyetler bu- lunmazsa, usülen hifzolunacaktır. Kumkapıya giden tanzifat beygirleri neden kuyruksuz kalıyormuş İstanbul müddelumumi — muavinliğin- den terfian Sultanahmet üçüncü sulh ce- za hâkimliğine tayin edildiğini dünkü sayıda yazdığımız Kümil Günas; dün sa- bahtan itibaren bu yeni işine başlamıştır. Dün bu hak yerinde bakılan davalar- dan biri, bilhassa enteresandır. İlyas is-| minde bir balıkçı; Kumkapıya giden tan- zifat arabalarını çeken beygirlerden biri- nin kuyruğunu makasla keserken, temiz- lik işleri murakıbı İbrahim tarafından yakalanmıştır. Yaşlı bir arabacı olan Ra- /şidin, yolda bir çöp işile uğraşmasını fır- sat bilerek bu işi yapam balıkçının, at kuyruğu kılından olta yapmak istediği öğrenilmiştir. Hâkim Kâmil Günas; balıkçı İlyasa 1z- ,rar maddesinden 20 lira para cezası kes- miştir. Mahkemeye cevabı geciktirenler hakkında takibat yapılacak Adli tıp işleri müdürlüğünde müşa- hedey alınan bir mevkuf, deli olmadığı (ve meclisçe «deli değildir» diye rapor yerildiği halde, deli olduğuna dair hak- kında bahte rapör hazırladığı iddiasile başkâtip Raif hakkında dava açılmışt. Bu hustsaki tahkikat, birinci müstantik- likte devâm ediyor. Diğer taraftan, bu işte bahsi geçen Belediye tahsildarların« dan Nadi Ahmedin de, Ağırcezada 5,000 Jira ihtilâstan duruşması yapılıyor. Dünkü celsede, mükerrer tekidlere rağmen Belediyeden istenilen makbuz dip koçanları v. s. vesaikin noksan gön- derildiği anlaşılmış, yeniden tekit yazıl- makla beraber, bu husustaki müzekkere- ye «mevkufluya müteallik bir işte bu kadar teahhura sebebiyet verenley hak- kında takibat icrası» nın da katılması ka- rar altına alınmıştır. Duruşmanın deva- mi, 3 haziran perşembe saat 16 ya kal- mıştır. GÖNÜL İŞLERİ" Cesareti kırık Bir genç «Hayrebolu» dan bir mektup aldım, imzası A harfile başlıyor, hem kadın- larda, hem erkeklerde kullanılabile - cek bir soy adıdır. Binaenaleyh erkek mi, kız mı anlamak kabil değil. Anlattığı derde gelince, pek basit, genç erkek ve genç kızların en aşağı yyarısında mevcut olan bir.. cesaretsiz- Jiktir, diyor ki: — «Bir genci seviyorum. Hem de çıldırasıya.. Fakat kendisile tanıştığı » mız ve konuştuğumuz halde, bu aş - kımı anlatamıyorum. Cesaretim yok. Halbuki acele etmek mecburiyetinde- yim. Lütfen bana yol gösteriniz.» * Bana bu suali soranın evvelâ kız ol- duğunu farzedelim. Kendisine şöyle diyoceğim: «Kızım Allahtan iste ki, bu cesaret sana hiç bir zaman gelmesin. Sevdi « Hin ile karşılaştığın zaman yüzün kı- zarsın, gözün bulansın, kalbin çarp - sın, sesin titresin, fakat bütün bunlar gayri mahsus derecede kalsın kâfi » dir, Kendinde istediğin cesareti bul - duğun gün eminol ki sevdiğin erkek senden iğrenecek, senden kaçacaktır.» * Şimdi de okuyucumu erkek farze- diyorum, ona da şöyle söyliyeceğim: Aşkın en tatlı zamanı, itiraf etmek ce- saretinin büulı günlerdi; müddeti niçin kısaltacaksın? Bırak, hissettiğin ürperme ve korkma zevki sürüp gitsin, hiç çekinme: Zamanı ge- lince o cesaret kalbine kendiliğinden ulaşacaktır. r. Bu * Kütahyada Bayan «C. D.» ye: Nişanlı nikâhlı değildir. Dikkat et, bügün müstakbel bir koca görünür, fakat yarın bir <el»> oluverir. Bu nok « tayı daima hatırında tut. TEYZE Vapurdan ilhamlar Vapura binerken yazımın mevzuunu düşünüyordum. Mevzuu vapurda bul - dum.. Ucuza maloldu. Ön bir kuruşa bir mevzu. * Vapur kalabalıktı. Bir kadın gelmiş yanıbaşımda ayakta duruyordu; kulağı- ma sesler geldi: — Nezaketsiz, ayakta duran kudını gö- rTüyaor da kalkıp yerini vermiyor. Kalktım. Kadına yerimi verdim; gene kulağıma sesler geldi: — Enaiye bak.. Kendi rahatını bozup başkalarına yer veriyor. * Vapüra yüzünün boyası gayet çirkin bir kadın girdi. Onu gören bütün kadın- lar, çantalarından aynalarını çıkarttılar ve yüzlerinin boyasını düzelttiler... Düşündüm: Acaba bu bir kadın mıydı? Yoksa eyü- zünüzün boyasına dikkat ediniz» levha - sı mı? * Lüks mevkideki, birinci mevkidekine yüksektoen bakıyordu. O, bu hakkı Akay idaresinden beş kuruşa satın almıştı. * Salona bir kadın girdi. Fevkalâde ğü - zeldi. Bütün gözler ona çevrildi. Tam bu sırada sıtma görmemiş bir ses kırk sekiz puntudan yükseldi: — Haniya nane şekori, limön şekeri.. Baş dönmesine birebir geliyor. — / Vapur yürüyordu. Bilet kontrölörü ya- nımda oturan kadının biletini zımbaladı. Kadın çantasından bir kemer çıkardı; kontrolöre uzattı: — Şu kemere de lütfen üç tane zımba yapar mısınız? Bej jerseden rop. Nervürlerle - süslü. Sentür ve düğmeleri açık kahve rengi - dir. Kolların amüz kısmı hafif bol, bi - lekler dar. Üstlerine (nervür) geçiril « miş. Yaka orijinal şekildedir. Arkası yu- varlak, dar, önü bir yandan düğmeli. Korsajın arkası yanlardan iki dikişlidir. Bu dikişler eteğe kadar inmektedir. Çamaşırhane mütehassısı getiriliyor Cerrahpaşa hastanesinin çamaşırha- nesi ikmal edilmek üzeredir. Belediye, buraya bir çamaşırhane mütehassısı ge tirmeğe karar vermiştir. Bu mütehas- sıs çamaşırhaneyi tanzim edecek, bura- sını Avrupadaki hastanelerde bulunan- lara benzetecek şekilde çalıştıracak - tır. Bir kadın yeraltı tramvayında katledildi * k x Çalgılı bir kahvede vestiyerlik eden hafifmeşrep bir kadın kompartimanda yalnız olarak ve ensesine bir. bıçak saplanmış olduğu halde bulundu Üç dört gün evvel Pariste bir cinayet oldu. Öyle bir cina- yet ki yeri ve yapılı- gı itibarile Fransa- nın cinayet tarihine ilk defa geçen bir vak'adır. Anlatalım: Paris şebrinin al- tında tıpkı bizim Ga- lata tüneli gibi yeral- tı şimendifer veya tramvayları işler, bu tramvaylar örümcek j ağı gibi bütün şehrin altında şebeke halin- dedir. Bu tramvay hattının hemen her mahallenin — altında bir durak yeri, bir menfezi vardır. Baş- langıç — noktasından kalkan katar bütün Parisi dolaştıktan sonra tekrar başlangıç noktasına döner. İşte cinayetin yapıldığı yer bu yerallı tramvayının vagonlarından birinin içidir. Bir pazar akşamı tren başlangıç istas- yonundan üç beş yolcu ile kalkmıştı. İJk istasyona varınca rıhtımda beklemekte olan bir askeri diş doktoru ile yanındaki üç kadın birinci mevki vagona girmek istediler, Kapısını açtılar, İçeriye girdi- ler. Baktılar ki trenin gidiş istikametin- de tek kişiklik koltukta bir kadın önüne doğru eğilmiş duruyor. Diş doktoru ka- dının bu vaziyetini bir baygınlığa ham- letti, yaklaşarak baktı ve gördü ki kadın kan içindedir, ensesinde kabzasına kadar saplı bir bıçak durmakladır. Diş doktoru arkasına döndü, birkaç jyolcu daha içeri giriyordu, onlara: — Bir cinayet olmuş burada, istasyon memuruna haber veriniz, dedi ve yanın- daki kadınları alarak çıkıp gitti. * İstasyonun şefi, arkasından nöbetçi polisi, onun arkasından bir komiser ko- Şup geldiler. Vagon katardan ayrıldı, kör bir hatta çekildi, polis müdüriyetine te- lefon -edildi, oradan mütehassıs memur- lar yollandı ve tahkikata başlandı. Bu cinayet nasıl yapıldı? Polis memurları hâyret içinde kaldı- lar. Bu cinayet nasıl yapılmıştır, bir tür- lü anlıyamıyorlardı: Vagonun kapısı is- tasyonda açılmıştı, içinde ölü kadından başka kimse yoktu. — O halde katil bu işi nerede yaptı ve 'yıptıkhıı sonra nasıl kaçtı? diyorlardı. * Bir aralık vagona ilk giren askeri diş- Çi ile yamındaki kadınlardan şüphe edil- di. Fakat bu diş doktoru ile yanındaki kadınları müteakip vagona girmiş olan diğer yolcular henüz oradaydılar, şeha- det ettiler: — Hayır, katar dururken o asker elbi- seli zat yanımızdaydı. Bizden bir saniye önce girdi. O yapmış olamaz, dediler. O halde? Birinci mevki vagon ile ikinci mevki vağon arasında bir bölme vardır. Adam cinayeti tren ilk istasyondan kalkar kalk- maz yapmış, yapınca bu kapıdan ikinci mevkie geçmiş, oradan da tren ikinci is- tasyonda durunca rıhtıma atlayıp kaç- mMıştır, denildi. Evet, fakat bölme kapının bir yolcu ta- rafından açılıp kapanması mutat hare- ketlerden değildir. Böyle bir şeyin yapıl- ması ikinci mevkide oturanların gözlerine çarpacaktı. Halbuki onlar görmedikleri- ni söylüyorlardı. * Polis müdürlüğünün mütehassıs me- Murları şöyle bir izah şekli buldular: — Cinayet ikinci istasyonda değil, ilk istasyonda yapılmıştır. Katar orada ha- ,rtekete geçmeden evvel dört beş dakika ,durur. Bu müddet zarfında katil kadının arkasından gelmiş, kadın gandalyaya Potiş komiseri ve istasyon şefi cinayete sahne olan ı—ayn*’ Si tetkik ediyorlar, solda öldürüen Bayan Turo € oturduktan sonra etrafına bakınmış. Yıâ' pız olduğunu görünce bıçağını çektl Jadının sırtına saplamış, sonra da lip gitmiştir, denildi. Hâdisenin ilk ; yonda göze çarpmasının sebebi de, v':â kapısının bir memur tarafından ' * hareket esnasında otomatik olarak *I panmakta olması ile izah edildi. 4 Katil bulunacak mı? yik Haydi farzedelim ki cinayet bu Ş€ “ de yapılmıştır, amma yapan kim, V€ gıl tutulacak. Bu suale şimdilik M'Içl:ğ, gen yoktur. Fakat işe kadının hüv yer tesbit ile başlanmıştır. Bu işte gayet lay olmuştur. Çünkü kadının çlnlaîml mektup zarfları ve kartvizitler puluf tur. ngmludın ve müteakiben kadının iki petgâhında yapılan tahkikattan anlaşk ydığına göre: Kadın İtalyandır, 30 yaşındadır. adını taşımakta, ve vaktini bir kahvede vestiyer memurluğu, yapmi geçirmektedir. Fakat işi bundan il Yi değildir. Odasında bulunan mektul dan anlaşıldığına göre birçok erkek d“ı' ) ları vardı, hafifmeşreplik te ediyol- Katil yabancı mı? Tahkikat ilerleyince, vagona ilk diş doktorundan şüphe etme fikri “d’ men ortadan kalkmıştır. Filhakika u tor hâdisenin ertesi gün kendisint' ” şüphe edildiğini gazeteden okuyunca F3 lis müdüriyetine gelerek: — Baktım ki kadın ölmüştür, 7:5 cak bir iş te yoktur. Bir ziyafete di Jdim, ellerim ve üstüm başım kan İg’ kalmıştı, zabıtaya haber vermeyi ger ,yolculara bırakarak evime döndüm, 4 / miştir. 4 aö e i 1 Si M | Müddeiumuminin fikri d Müddeiumumi! cinayetin bir îq”"’; veya İtalyan tarafından yapıldığı gikrir dedir. Çünkü bıçakla öldürmek en #T de onların usulüdür. Binaenaleyh aP'ÜL hyor ki müddeiumumilik kadının m' » gebette bulunduğu erkeklerin a İ İtalyan veya İspanyol olanları bi gr) gak, bunlara cinayetin yapıldığı fg nerede olduklarını soracak, nihayet mak izleri ile kadının cesedi Ü a bırakılmış olan bıçağın izlerini kars$t tıracaktır. * Fransız gazeteleri: — Pek zayıf bir ümit diyorlar. ıı kika bugün için belki öyledir. Fakât yt bir cinayetin cezasız kalmıyacağı” & desini de unutmuyalım. Belki pci“;'kj kat günün birinde mutlaka tahâ' eder. ! Bu haftaki milli küme maş!â”' İstanbul Futbol Ajanlığından: d 1) Üçok - Galatasaray karşılaşmaSi ö | mayıs 1937 cumartesi günü saat | Taksim stadyomunda olacaktır. 2) Üçok - Güneş karşılaşması 29 pibi, n'ğ 1937 pazar günü saat 16 da TaksiM yomunda olacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: