25 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖON POSTA « Son Posta ,, nın resimli zabıta hikâyeleri PANSİYONDAKİ CİNAYET htiyar Madam Grayms bir panslyonda oturuyor ve tok bir. odayı Işgal ediyordu. Epey parası olduğu rivayet edildiği gibi, bütün serx wetini uzun konçlu bir kadın çorabında, sakladığı da söyleniyordu. Aşağı katta ve kendi odasının altındaki odada Hart lsminde bir talebe oturu- yordu. Bir sabah saat sekizde Hart giyinirken, ber zamanki gibi Madami Grayms'in odasında — dolaştığını, kapısını açtığını, yeniden kilitlediğini ve tekrar odasında gezindiğini duydu. Derken bir sandalye gicırtisi, onu mü- teskıp kuvvetli bir akaırık sesi İşitti. Ş 1 Hart yukarı katta oturan & — Bir kaç dakika sonra, bir « Komşusuna yürekten acıdı. Zavallı den yere bir cismin yuvarlandığımı, bir kaç gündür ne şiddetli bir soğuk arkasından da bir sandalyenin dev- fUçınlığı geçirmekte idi. rildiğini duydu. Kulak kabarttı. Ortalıkta sessizlik vardı. & — Bv sahibi, Jeap edenleri yapacağı- mı ve Hart'a en zakın doktora koşmasıni Böyliyerek cesede doğru yürüdü. c 5 — Gelen doktor Madam Grayms'in gayet kisa bir zaman evvel ölmüş oldu » Gunu söyledi. Ölünün ağrından acı badem yağı kokusu geliyordu. Yüzü ve tırnakları morarmıştı. Doktor (asld siyanldrik netl- cesldir, bu) dedi. SY . € — Doktor masadaki bardağı mendilile tuttu ve bur- - Ana götürdü. Bardaktan da acı badem ya ğı kokusu — geli « Tordu. Bu koku üpatıp astâ siyanidrik ko kusu Idi. - Döktor #tafına bakınarak bir şişe falân aradı. de & — Gaz ocağını yokladı. Üstün- t Güran ibrikteki saya baktı. Tlik- “Üıu hiç bir — fevkalâdelik üyordu. Hiç bir şeye dokü- Bulmamıştı. 9 — BSorguya çekilen ev sahibi: (Kadın son günlerde pek meyus gibi görünüyor- du. Müthiş bir gribe tutulmuş, onu atlat- tığı sıralarda yenl baştan soğuk &lmıştı.) dedi. Doktor: (O balde bir polis çağırı- nız.) emrini verdi, Biz V8 Hü neticeye vardı: Doktarın bütün iddlalarına rağmen vak'a sanıldığı gibi İatihar deği, dikkatle, incelikle tasarlanmış bir cinayetti. Katil de pansiyon İdi, Hart polise verdiği ifade ile herifiyakalattı. Nasıl yakalandı? Bulama- 12 nci sayfaya bakınız! nldrik vardı. Doktor, (Bu bana tam müânaslle bir intihar veriyor,) diye fikrini acığa vurdu. $ — Hart aşağıda oturan ev sahibine koştu. Her Ikisi yukarı kata çıkıp Madam Grayms'in kapısını galdılar. Bes veren olmadı. Ev sahibinde ikinci bir anahtar olmadığı için kapıyı omuzladı. daldılar. İçeriye 7 — Derken ölü kadının yanı başında âdeta saklanmış gibi du- Fan bir şişeyi meydana çıkardı. Bu şişede bir kaç damla - asid siya- hissini 10 — Bu arada Hart dikkatle masaya ba- kıyordu. Haddi zatında — ehemmiyetsiz gibi görühen, lâkin musmmahığ en can — alacak noktası olan bir şey ortadk yoktu. Gördük » lerini ve işittiklerini hatırladı. Sayfa 9 Tarihten sayfalar: Cengiz ölmek üzere idi * toplanıyor, pıhtılaşıyordu. Hava Yazan: * * Ağzına ve boğazına iki ok saplanmıştı. Akan kan boğazında yordu. Dağ başında idi ve yanında yalnız iki kişi vardı. pek soğuktu. Kuşbaşı kar yağı- Turan Can Temuçin henüz yirmi beş yaşların- da idi. On iki yaşında yetim kaldıktan sonra her çeşit zahmet ve felâketle örüyor ve bunların ardı hâlâ kesilmi | yordu. Fakat o bunların bepsine da -| yanıyordu. Hele talihi her zaman ona yardım ediyordu. Sadık, iyi kalbli, ce- sür ve bilgili arkadaşların da büyük faydası oluyordu. Mogol kabileleri arasındaki kavga - lar pek çetin oluyordu. Bir aralık Te- müçin ile Taycut kabilesi arasındaki düşmanlık son dereceyi bulmuştu. Bir gün Temuçin iki arkadaşile be- raber atlara bindiler. Soğuk vardı ve her taraf buz tutmuştu. Kabilesinin ya- şadığı yerlerle komşu kabile hudutları ciyarında dolaşmağa gittiler. Bu fırsat- tan istifade ederek hem av yerlerini gözden geçirmiş, hem de düşman hak - kıgda keşif yapmış olacaklardı. Öğleye doğru kabilenin konak ye - rinden epeyce uzaklaşmışlardı. Kuşba- şı kar yağıyordu. Bu sırada Temuçinin sağında giden bir yiğit uzaktaki bir yamacın kenarı- nı gösterdi: — Orada atlılar v Bu adamın adı Yı b Diğer arkadaşı Yorgul ilâve etti: — Bunların Taycut olduklarına ye- min ederim. tasdik etti: — Evet, hakkın var... Atlılar yaklaşıyorlardı. Onlrar birer birey saydılar, Tamam on iki kişi Idi - ler, Biraz sonra onlar da Temuçinle ar- kadaşlarını görmüş olacaklar ki yolla- rını biraz sola çevirdiler. Temuçin kızmıştı: — Buralara kadar nasıl gelebiliyor- Gerek Yurguçi ve gere inde idiler. Artık düşr Karlar üstünde k nan Temuçini kaldırdı kardılar, Kan ağızda ve bo; te Temuçini boğmasın re doğru çevirdiler. Kar hızlandı. Yorgul Temuçini en y tına götürdü, Etraflan kuru dal ladı; kendi kürl men ateş yak! zun tüyleri etrafa kok! ndıkça odunlar da tutü: orgul bu ateşin içine ta Bu taşlar ısındıkça hemen tüne kar atıyordu. Sıcak teşii atılan karlar çarçabuk eriyer ve sıcak bir buhar çıkryordu. Yorgul çok'p:a"'x bir dü sıcak buharı Temuçinin ğ tması için e larile kapatıyordu. Böylelikle 'Temuçin'n pıhtılaşan kan eriyor; dişar genç adam nefes alabiliyordu. Bu işi uzun za aptılar. 'Temuçin Tahat a mıştı. Yaralarından da : mıyordu. Fakat bitkin Onu bu halde ata b sarsıla saatlerce yol y hlike olacaktı. Bunun için ora ayrılmadılar. larımı elden geldiğ l kadar sar- lar. Elbet bunların cezasını - vermeli - yim. dedi. Ve atını sürdü. İki arkadaşı da onun gibi yaptılar. Taycutlar geri döndüler ve kaçma - ğa adılar. Fakat bir taraftan da at- larının üstünde geriye doğru dönerek yaylarını geriyorlar. Ok atmak için ha- yorlardı. 'Temuçinle arkadaşları da atmak için hazırdılar İki taraf arasında hem bir ok düel- losu oluyor, hem de bir taraf kaçıyor; diğer üç kişi kovalıyordu. Temuçin'in atı daha çevik olduğu için diğer iki arkadaşından daha ileri gidiyordu. Yorgul on — Bizden ayrılmı Diyordu. Fal oklarını i Temuçin sağından, solundan, başının üstünden vızlayarak geçen oklara hiç aldırmıyordu. Bir aralık Taycutların atlıkları ok- lar o kadar çoğaldı ki Temuçin'in ati yaralandı ve kalpağı başından düştü. Ayni zamanda bir ok onun ağızına gir- miş, diğeri boğazına saplanmıştı. 'Temüçin kanlar içinde n yuvar landı. Taycutlar: — Artık sağ'kalmsz! Diyerek uzaklaştılar. Temuçinin boğazından akan kan ağ- zına doluyor, pıktılaşıyor ve dışarı çı- | kıyordu. Temuçin nefes alamıyor; acı- dan ve nefessizlikten kıvranıyordu, Bu Güneş battı ve ortalığ ranlık bastı. Kar da dinmek bilmiyordu. ittikçe artıyondu. Yurguçi kendi yağmu mış; ellerile Temuçinin küçük bir çadır vazife Temuçin bütün gece ya de kaldı koyu bir kas nür tarafta luğun ilmış; Temuçin bu kâr yığınının ore tasında ve çukurda ka ı 'Temuçin sabaha k: rek çadırma get davi edildi ve bir kaç haf nç oldu. 1 aldığı zaman onlara da Tar « ı verdi. 'Tarhan ünvanımı alanlar vergi vere mezlerdi. Harpte elde ettikleri mai ve esirlerin büyük bir kısmını, di; ku « mandanlar ve kabile veisleri gibi hâkar (Devamı 11 inci sayfadu) İ | | < MNT R A ZLT ianaeee a —e A DA LT LA RLRAR e

Bu sayıdan diğer sayfalar: