6 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

6 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Ç — B sölüş — çirkin de olmamalı! Beğendiğim erkek tipi şudur: Vücudu!: Ben erkekte güzellik aramam. kin olmamalı. Esmer ve ince uzun ol - malı. malı. İçki ve kumara müptelâ olmamalı. Yuvasına düşkün, mert ve cesur, iradesi kuvvetli olmalı. Tahsili! Yuvasının rahatını temin e - debilecek bir işe sahip bulunmalı. Bursa: N. 8. (Sarih adres ve isminin neşrini iste - Mmemiştir.) S e Kadının yüzü biraz çilli olmalı! Güzel kadın şöyle olmalıdır: Uzun boy, balık eti, bütün hareketleri şın saçlar, mavi gözler, beyaz bir. ten, mütenasip burun, şakaklarırdan yuka - daima bir tebessüm bulunmalı. Lise tah- siline de malik bulunmalı. Ankara Kaya (Sarih adresinin neşrini istememiştir.) Liğ V. ge Kadın gürürtü olmalıdır (Zevce) olarak alımacak kadında şu ev- saf olmalıdır: 1 — İyi bir alle terbiyesi almış olmak. 2 — Az çok tahsil görmüş bulunmak. 3 — Ev işlerine ait bilgisi bulunmak: 4 — Erkeğini mesut edebilecek şekil- de ince hisli olmak. $ — Kadınlık gurur ve meziyetlerini haiz bulunmak. Mersin A. Yalım (Sarih adresinin neşrini istememiştir) — 418 — Kadının boyu 1,68 olmalı! — Beğendiğim kadın tipi: Çehresi yuvarlak, yanakları tonbul ve pemhe, kaşları siyah, gözleri elâ, saçları “kumral, ağzı müdevver, burnu orta, diş- Jeri küçük, bakışı manalı ve cazip, boyu 1.68, ayakları 38 santim olmah. Eşine muti, çocuklarına son derece bağlı, er - keğine karşı bütün vazifelerini yapmalı. Müsrif olmamalı, ev işlerine âşina ol - Omalı Tahsil derecesi de Orta olmalıdır. Yarımca No. 44 de A. Rejik Altmay -— -. Postas nn teftikasız 45 « Su A Anita, sür'atle yandaki odaya geç - -Mişti. Bir dakika sonra, yanında uzun boylu, zayıf bir kadınla içeri girmişti. Bu kadının arkasında, bir köylü elbise- 8i olmakla beraber, yürüyüşünde ve mokte idi. Kadın, odadan girer girmez; başı ile Abdurrahmana hafifce bir selâm ve - Terek: — Sizi rahatsız eltiğim için çok mü- teessirim. Bakıâ, bizirm gibi yaşlı ka - dınların artık istikballerinde merak e- lâzım gelir. Fakat; ne de olsa, nihayet bazı tuhaf düşüncelere sürüklüyor. Demişti, Abdurrahman, gülerek teklifsizce ce- vab vermişti: — Görüyorum ki; yaşınız, henüz ha- yattan ümlid kesecek kadar İlerleme - miştir. Yüzlerce tecrübem ile sabittir ki; asıl sizin yaşınızda olan kadınlar, fala çok ehemmiyet veriyorlar, istik - ballerini öğrenmek istiyorlar. Onun âçin bence, bu arzunuz çok tabildir. Lütfen Şuraya, mumuün dibine gelir misiniz, $ madam... Sol elinizi de bana veriniz. z 9 — A.. fala, sağ elden bakılmaz mı?... Abdurrahman, hafifce sendelemişti. Yyaz ğeniğiniz kadın v erkek tipleri hangileridir? artistik, kibar ve zarif, kızıla kaçan sarı- | Tiyâ doğru hafif bir çil tabakası olmalı. | Biraz sert bakmalı, fakat dudaklarında | Endülüs -Şövalyesi Abdurrah decek, öğrenecek bir şeyleri kalmamak | fi- e — Gdü Erkekte güzellik aranmaz, fakat|Kadının tahsili olsa da, olmasa da olur! Beğendiğim kadın tipi şudur: Boyu boyuma uygun, sıhhatli, ne zayıf, Fakat yüzüne bakılmıyacak kadar çir-| ne de şişman olmalı. Ruhunda hayatının sonuna kadar dü - Trüst ve temiz bir ışık yanmalı. Tahsili ol- Tablati: Biraz kıskanç, ağır başlı ol -| sa da, olması da olur, Sarayköy: S. S. O. T. (Adres ve isminin neşrini istememiş- tir.) —e Kadın kumral olmalı Beğendiğim kadın tipi: | n e VerA Şehirde tifo Mücadelesi (Baştarafı 1 inci sayfada) Müdürlüğünün de muhtelif defalar ilân ettiği veçhile içilemiyocek kadar pistir. Sıhhat Müdürlüğü halkın içmemesi i- çin bu suları kapatacak, akıttırmıya- caktır. Fakat o zaman bu geniş saha Kerbelâya dönecek, bir damla su bul- mak mümkün olmıyacaktır. Halbuki Karkçeşme ve Halkalı suları çamaşır » da, bahçe sulama — işlerinde, içmeden başka diğer ev işlerinde — de kullanı- maktadır ve bu sahada başka su bülün: madiğı için de bunları kullanmak za - Türeti vardır. 'Terkos suyu temizdir. İçmeye de el verişlidir. ve artık halk terkos içmeğe başlamıştır. Fakat tifolu mıntakada ma alesef terkos bulmak zemzem bulmak kadar güçtür. Bu mıntaka halkı aylık kazancı 30-40 lirayı geçmeyen,orta hal- li bile denilemeyen halktır. Bu halkın iyk su dediğimiz Hamidiye suyunu İç - mesine itmkân yoktur. Çünkü buralar- da Hamidiye suyunuh bir buçuk tene- kelik bir fıçısı 25 kuruştan aşağı veril- memektedir. Bunun için halk ister is- na Kumral, iri mavi gözlü ve mütenasip | temez Kırkçeşme ve Halkalı sularını iç- vücudlu. Eşini sever, ve ona hürmet gös- | Mektedir. Bu vaziyette yaptlacak şey, terir, aynı şekilde kendisini sevdirir ve başka su bulamryan halkın Kı: bürmet telkin eder. Anlayışlı ve tertipli bir ev kadını, ka- naatkâr ve müşfik bir anne olmalıdır. b İzmir Mustafa Tonya (Sarih adresinin neşrini istememiştir) | âADYÖI Bugünkü program YARINKİ PROGRAM 6 - Haziran - 937 -Pazar İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk müsikisi. 1250: Hava- dis. 1$: Beyoğlu Halkevi gösteriz kolü tara- findan bir temsil, Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi. 1930: Kon- ferans: Ordu saylavı Selim Sırzı 'Tarcan ta- rafından (İngiliz terbiyesi). 20; Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.30: Ömer Roera tarafından arabea söylev. 2045: Mütafler ve arkadaş- fam tarafından Türk mumikisi ve Yetk şarkı- ları, (saat âyarı), 21.15: Orkostra. 2215: A- Jans ve borsa haberleri. 2230: Plâkla sola « lar, opera ve operet parçaları , İSTANBUL 7 . Haziran - 937 - Pazartesi Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Hava- dis. 13.05: Muhtelif plâk noşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30; Plâkla danş musikisi. 19.30: Afrika av hatıraları: Balt Selâhattin Cihanoğlu ta- rafındân. 20: Rifat ve arkadaşları tarafın - 'dan Türk müsikisi ve halk şarkıları. 2030: Ömer Rıza tarafından arabea söylev. 2045: Bafiye ve arkadaşları tarafından Türk mu- Sikisi ve halk şarkıları, (saat âym). 2115: Orkestra. 2218: Ajans ve borsa haberleri, 2230: Plâkla sololar, öopera ve öperet parça- ları, man Yazsaz Fakat, çarçabuk kendini toplıyarak ce- | kut... Lâkin, şaşıyorum, madam. Bü - A, R. vab vermişti: e ve Halkalı sularını kaynatıp soğuttuk- tan sonra içmesidir. Sıhhat Müdürlüğü bu mıntakada ve bu suların aktığı yerlerde geniş bir ti- fo mücadelesine girişmiştir. Fatih kaza- sı dahilinde Fatih kaymakamlığı daire- sinde, Samatyada, Şehremininde, E » yüpte, Unkapanında, Fenerde, Kara * gümrükte. Eminönü — mıntakasında da Eminönü kaymakamlığı binasında, A- lemdar nahiyesinde, Kumkapıda, Beya- zıtta, Küçükpazarda birer tifo aşısı is- tasyonu açılmıştır. Buraya müracaat e- den halk bedava aşılanmaktadır. Bu mıntakadaki imalâthanelerde, toplu iş- çi çalıştıran müesseselerde — tifo aşısı yaptırılmıştır. Tifo aşısı 2 yıl için mu- afiyet vermektedir. Bu suretle tifoya tutulmıyanlar, aşılandıkları - takdirde tifo olmak tehlikesinden kurtulmakta, | “Son Postan,,ın Suriye mektupları Şam, 2 Haziran (Hususi Muhabirimiz | parlâmentosunda tam ve kat'i yazıyor) — Burada hâkim- olan fikirler artık büsbütün sarahat kesbediyor. Va- | nüfusu, nüfusları nisbetinde mebüs / taniler «Hütay» m Suriye taraftından ta- mamen kaybedildiğine ve çok <zaman geçmeden Hataym Türkiyeye iltillak e- deceğine hakikaten inanıyorlar ve bun- dan dolayı da feryadü figan artık ayuka Şakıyor, *El Kabes gazetesi Hatay'ı Türkiyenin ne suretle ilhak edeceğine ve daha doğ- rusu, Hatay'ın Türkiyeye ne suretle ilti- hak eyliyeceğine dair bir hesap yapıyor. Bu bir faraziye ve hesaptır; fakat, Vata- nilerin bu hususta nasıl düşündüklerini göstermek üzere size onu bildirmek iste- dim. Hütüyın Ana Yaşsa'sına göre Sancakta Sancak umuruna müstakillen hâkim bir parlâmentosu olacak ve bu parlömento- prtn kırk azası bulünacaktır. Kırk azanın kırkı da muayyen bir temsil nisbeti da- hilinde Hatayın bütün milli zümrelerine mensup olacaktır. Başka bir ilade — ile, her müli zümrenin intihap hakkımı haiz ,birinel derecedeki nâhip (müntehip) ade- dile mütenasip miktarda mebus sahibi olması icap ediyor. İntihap iki dereceli- dir. Birinci derecede her bin seçici için bir mebus hesap edilecektir. Fakat, bu seçicilerin hesaba girmeleri için bunla- rın OKUR YAZAR olmaları şarttır. Di- Ber taraftan, gene bu Ana Yasa mucibin- ce Sancakta mebus bulundurmak hak- kını haiz olan milliyetler veya mezhebi zümrelerle bunların asgarf sahip olacak- ları mebus miktarları şu surelte tesbit edilmiştir: Türkler için 8 mebus Alevfler için 6 Cip Araplar için 4 b Arap Ortodokslar için . Ermeniler 'çin ? b Yekün 19 Birinci derecede müntehiplerin adedi fakat aşılanmıyanlar maâlesef her da-|ne olursa olsun her milletin Hatay mec- kika bu tehlikenin tehdidi altında bu- | İisinde asgari bu nisbetler dahilinde me- lunmaktadırlar. Negüs Kembriç Üniversitesinde Bir nutuk söyleyecek Londra $ (A.A.) — Önümüzdeki per- şembe günü, Negüs, minyatür halinde bir parlâmento demek olan Cambridge Üniversitesi meclisinin riyaset divanı in- tihabatı dolayısile üniversitenin — misa- firi olacaktır. Cambridge cemiyetinin dalmi azası olan «Negüs», bu toplantıda fransızca bir nutuk söyliyecek, bunu mü-| teakip te B, Noel Bakeri ile B. Titulesco | | arasında kollektif emniyet mevzüu otra- fında ingilizce bir münakaşa cereyan e- decektii ——— ——— aa busu bulunacaktır. Bunların yekünu on Hokuz eder "Kırka Vermiya yirmi bir me- bus kalıyor. Bunlar da HANGİ MİLLE- 'TİN OKUYUP YAZANI ÇOKSA onlara geçecek demektir. İşte kıyamet te esası doğru olan bu hesaptan kopuyor! Vatani- ler ve bilhassa El Kabes diyor ki: «Bir kere Alevilerin büyük bir kısmı Türktür, Bundan başka Türklerde okuyup yazanların miktarı Araplara nisbetle kı- yas kabul etmiyecek derecededir. Arapla- rın okuyup yazan nisbetleri binde 70 VE NİHAYET SEKSENİ geçmez. Halbuki, bu nisbet Türklerde bir kaç misli fazladır. Onların maarif teşkilâtları — ötedenberi kuvvetli olduğu gibi yeni harflerle oku- yup yazma öğrenmeleri de kolaydır. Bu suretle, az zamanda Türkler, Sancağın Vh:ıyrel... Elinizde, kraliçeliğin bğlt!-ğn saniye, süküt ile geçmişti. Bu sükütu, alâmetlerini görüyorum... Fakat bütün | kadın ihlâl etmişti. bu alâmetlerin etrafında, bir çok iztı- rablar da var... Evet.. derler.. hattâ, birbirini takib eden iha- netler... Sonra, mülhiş bir karışıklık.. feci bir ölüm hâdişe: tün bunlar, sizin gibi bir köylünün elin- — Ah, madam.. sağ elden fala bakan- | de nasıl bulunabilir?... lar, hiç bir şeyden anlamıyan şarlatan- lardır. Fala bakılacak el, yalnız sol el- tavırlarında şâhâne bir vakar görül -|dir. Çünkü sol el, kalbe daha yakındır. Onun için, her şey daha kolaylıkla keş- fedilebilir. Tam bir falcı tavrı takınan Abdur - rahman, bir anda aklına gelen şu ya- lanla yaptığı şarlatanlığı beğenerek gü- lümsemişti. Kadın da, onun mantıki, müdafaasına hak vererek süküt etmiş- Abdurrahman, başını kad:m eline|nızla beraber.. insanlık hisleri galebe ediyor; “insanı | doğru eğmişti. Kesik kesik cümlelerli ğ söze girişmişti: — Madam!.. Hayatınız, parlak bir yıl: diz gibi başlıyor... Büyük bir ikbal ve saadet içinde dünyaya geliyorsunuz... Gençliğiniz, büyük bir debdebe ve haş- met içinde geçiyor... Yükseliyorsunuz.. her gün, biraz daha yükseliyorsunuz. Garib., çok garib... Mümkün değil, bir köylünün elinde görülemiyecek şeyler görüyorum... Evet.. yükseliyorsunuz.. hem o kadar yükseliyorsunuz. ki; âdeta, bir kraliçe derecesine çıkıyorsunuz... | bir adam — Tesadüf olamaz mı?.. — Evet.. ben de buna atfediyorum. — Sonra?., — Sönra, karmakarışık bir hayat. . deta, bir mahbusiye: devri. Bir müd- det sonra, ikinci bir ölüm... Burada, ha- yat daha ziyade karışıyor.. bir takım, cebirler ve tazyıklar artıyor... Ma - dam!. Sizin bir kızınız var mı?.. — Var. — Yemin edebilirim ki; siz.. bu kızı- e| içindesiniz. u sıkıntı, ne kadar devam ede - ceki. — Bu sıkıntı, ne kadar mı devam e - dacek?,, — Evet, — Durunuz, madam.. bunu size çok kuvvetli bir tahmin ile söyliyebilirim... — Bu adamın kim olduğunu tayia ıztırablar, ke »|edebilir misiniz?. — Maalesef madam.. buna, hiç bir faltı müktedir değildir... Ancak size ondan sonra, Sü-|ŞU kadar söyleyebilirim ki; bu adam, alelâde bir insan değildir. Elinizde gör- düğüm alâmetlere nazaran, size yar - dımda bulunacak olan bu adam, sizce de: maruf olması lâzım gelen bir ada - mın kanından gelmiştir. — Bir kontun.. bir prensin oğlu mu, acaba?., — Onlardan daha büyük. — Şu halde, bir kralzade?.. — Daha büyük. — Sakın, Papanın oğlu olmasın?. — Hayır, madam hayır.. büsbütün başka sınıftandır. nlar a- rasındaki zahirt mevkii, belki de o ka- çok büyük bir sıkınlı| dar parlak değildir. Fakat o, öyle bir kandan gelmiştir ki; onun büyüklüğünü ancak tarih ölçebilir. < — Efendi!.. Bana, cidden hayret ve- riyorsunuz. — Mâadam!.. Hayre! etmesi lâzım ge- len birisi varsa, o da benim. — Niçin?.. — Bir köylü kadının elinde bu ka- Bu sıkıntı, pek çok devam etmiyecek. |dar mühim şeyler gördüğüm için. Hayatınız, birdenbire değişecek. — Nasıl?.. s — Karşmıza, Sakın, köyünüzün muhtarı ile evlenmiz | ve bu adam.. Söğürsemet... — Evet. bu adanı?.. — Sonra, efendi?.. — Bizi.. kurtaracak... — Sonrası.. çok garib., çok şayanı| — — Hakkınız var.. zevcim, vaktile kö- yümüzün en büyük bir şahsiyeti idi, hiç ümid etmediğiniz|Onun ölümü, bizi perişan etti. Vaziye- çıkacak.. size elini uzatacak.. | timizi pek karışık bir hâle getirdi. Ha- kikaten söylediğiniz gibi bir takım hâ- diseler vukua geldi. bu adam, | 1m. İ de derin bir emniyet uyanı e bir bâkH miyet sahibi olacaklar, bizim ürarai ArAP ramıyacaklardır. Bütün bunlardan 1 olarak bir de Araplar, Aleviler Ve Ğ dokslar gibi zümrelere de dır!> pe Vataniler, esası yanlış olmuyan b; sabı böylece yaptıktan sonra, Ana nın ve Sancak statüsünün ikinci bir | müne geçiyorlar. Diyorlar ki: ö «Sancak yasasına göre, bu yeni 1 takil hükümet kendi menfaatlerinin tizasına göre hariçle dilediği ! br aktedebilir. Vâkıa bu işe, '-"'_n, rici işlerinin mümessili sıfatile “yolir ,tavassutu lâzım geliyorsa da biziM bit müz bir mutavassıtın rolünden bit /şey değildir. Onun istediği bir şey? razı olmasak derhal Milletler Ceml!o*f: müracaata hakkı vardır. Milletler yetini de gördük: Türkiye ne ister$€ * maz!» demiyor, Şimdiki meselede t kiyenin istediklerini bu kadar kolay bul eden Milletler Cemiyeti, bir ıı“:ı sonra Sancak meclisinin. BÜYÜK TÜRK EKSERİYETİ İLE Türk!yeYt » tihak için vereceği bir kararı sine Imkân var mıdır?> n Vatanfler srasında hâkim olan DU kirleri El Kabes gazetesi hemen #Y0? — tekrar etmektedir. Bu akibetin — Yaklk bir kaç senelik bir iş olduğuna Vı““:r © kadar kanidirler ki Sancağın Anâ sa'sına bütün şartların nç suretle Konult j muş olduğuna hayret etmekte ve DUR — /Jarın Türkiyeye bir cemile olmak mak: sadile Fransizların — vermiş oldukları ! söyliyerek ateş püskürmektedirler. Bütün bu sebeplerden dolayıdır Ki AT karada bir iki gün kalarak Londraya ı; mek üzere burada bulunan Irak Müdafaa Nazırı Abdüllâtif Nurt PS üzerinde kuvvetli bir tesir yapmak “:,,' Sancağın Türkiye eline geçtiğini V€ bif buki, İskenderunun Irak için tarıhi kapı ve Fırat havzasının anahtarı ger yetinde bir Jiman olduğunu ileri sü İrakı tahrike çalışmaktadırlar. — 4- * Van gölünde Tersane kuruluyor Ankara, 5 (Hususi) — Van ,ann* kurulacak tersane işile meşgul olmak zere Ekonomi Bakanlığı deniz müstesâf' Sadullah Vana gitmiştir. Yaptırılmakta olan yeni vıpııl’ıln’;' görmek üzere Deniz Yolları Müdürü # — dettin gelecek hafta Almanyaya gide | cektir. Ekonomi Bakanlığında Ankara, 5 (Hususi) — Ekonomi gıp"f lığı limanlar genel direktörü Feyzi müfettişliğe tayin edilmiştir. A — Ben size, hakikatten bahsetti Siz, bu hakikati tahrif etmek i nuz. e Kadın, birdenbire sersemlemişti adım, geri çekilmişti. Ve titrek bİr le: — Şu halde, beni tanıyorsunuz, «i di. Demişti. D O zaman Abdurrahman yerler? dar iğilmiş: — Haşmetpenah!.. MIM% geleli, henüz üç gün bile olnld'w de ilk defa olarak görüyorum.-. Şi sahte kehaneti bir tarafa bırakarak F0 nımdeyimkl:nuhvılum" pek garip bir surette karşılaştırdı. " ”, zu buyurursanız, artık açıkca W Diye cevab vermişti. Sabık kraliçe, bu kadar açık ';_’; vasızca söylenen sözler karşısm ' şirmişti. Başımı, ağır. ağır | büyük bir dikkatle onun yüzüne (. mıştı. Ortada — yanan aldar şığında, parıl parıl parlıyan; ".:;I,İ bar dıkca içleri kıvılermlanan bu w kışlı gözler, bir anda kraliçenin — Efendi!.. Artık, saklamıyâ 5;',“; görmüyorum.. ve size, hakikati S A, yorum, Anita, bana sizden © wıdn de raretle bahsetti ki; sizi ızirıııeâ'.7İ get Fin bir ihtiyaç hissettim. vekBW onun vasıtasile burada görmek * vna Kimsiniz; ve,nerelisiniz?.. Lütfen bunları da söyliyebilir misiniz?- Çarken eZ Iİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: