16 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Keyf hali İle mahkemeye giden sarhoş mahküm oldu! Hâkime “ Vak'a yeni ol. Perşembe mi? Sultanahmet, 3 yerinde, garip bir te duruşması yapılmıştır. Hâdise şüdur: Kuru yemişçilerden Hakkı Nuri isminde biri, Çenberlitaş - ta, Atik Ali paşada, Niyase adında bir dının evinde kiracıdır. Nuri vakitli tsiz, aklına estikçe içki — içermiş, hâdise günü de bir ) rakı ıçtikten sonra, eve g enin kapısını omuzlıyarak devirmiş ve kadınla öte- i aralarında ih mevzuu olan râalik £ ira meselesinden dolayı münakaşaya tutuşmuştur. Bu münaka- Şşa bir aralık kavga halini almış, Nuri kadının şikâyetçi olması üzerine derhal adliyeye sevkedilmi , Cürmü meş - hud kanunu mucibince duruşması ya - pilmış, aradan henüz pek az müddet geçmesi dolayısile, Nurinin mahkeme- de henüz tamamile ayılmadığı görül - müştür. Hâkim Kâmil, suçluya sormuştur: — Sen, çok sarhoş bir halde, bu ka- dının kapısını omuzlamışsın, kendisine de hakaretâmiz sözler söylemişsin.. ne dersin? Suçlu şu cevabı vermiştir: — Ne vakit yaptın bu işi?.. — Perşembe günü.. Bugün günlerden ne?.. Ha, öyleya, perşembe olmalı?.. İ- namazsanız, bunu isbat ederim size.. Zira, kavga geçen hafta olmadı ki.. ye- ni oldu.. günü de, perşembe olduğuna nazaran, bugün olmalı! Bundan sonra şahitler dinlenmiştir. Hepsi, suçlunun kapıyı kırdığını ve ha- karet ettiğini söylemişlerdir. Duruşma sonunda Nurinin suçu sa - bit olmuş, 9 gün hapsine, 11 Hra 30 kuruş para cezasına ve derhal tevki- fine karar verilmiştir. İtalyan vapurunu batıran İspanyol gemisi devlete mi, şirkete mi ait ? Çanakkalede çarpışan İspanyol ve İtalyan vapurları sahiplerinin açlıkla - rı tazminat davasının duruşmasına, II inci Ticaret mahkemesinde, devam olunmuştur. Dünkü celsede, İspanyol acentası - nın vekilleri şu noktalarda ısrar etti - ler ve Magallanes vapuruna konulan baczin kaldırılmasını istediler. — Vakiâ, bu gemi «Transatlantika» şirketine ait ticari mahiyette bir gemi- dir. Fakat, bugün harp dolayısile, İs - panyol hükümeit bu şirkete vaz'ıyet et- miştir. Bunun için Magallanes'in Bo - ğazlardan geçmesi de, Montrö mushe - desinin ahkâmına aykırı bir şekilde ol- mamıştır. Çünkü, bu bir harp gemisi Üü sulh ceza hak- vüz davasının eni oldu. Bugun günlerden ne? _le ise bugün oldu! , diyordu di , fakat, devlete aittir. Bunun i- aciz konamaz. Karşı tarafın vekilleri ise, gemiye haciz konabileceğinde ısrar ederek, bu- nun mahkemenin salâhiyeti dahilinde olduğunu söylediler, Bundan sonra, her iki tarafca lâyiha- lar verildi. Kazada hangi tarafın hata- h olduğuna dair, Çanakkalede bulunan h olduğuna dajr, Çanakkalede alınan |7 ifadelerin de sureti gelmişti. Muhakeme, bunların tetkiki için cumartesiye bırakıldı. Ceza kongresine iştirak edecek hey'etimiz gidiyor 29 temmuzda, Pariste toplanacak o- lan beynelmilel ceza kongresine işti - rak edecek olan heyetimiz, bugün saat onda Çelyö vapuru ile avdet edecek - lerdir. Heyetimiz şu zevattan mürek keptir: Ceza ordinaryüs profesörü Tahir, Temyiz mahkemesi baş muavini Ce - vad ve İstanbul Müddeilumumi mua - vinlerinden Feridun Bagana ile Orhan Könir. Bir sahtekârlık davası Ağırceza mahkemesinde bir sahte - kârlık davasının duruşmasına başlan - mıştır. Bu sahtekârlık davasının suç - luları Niko ve Şerafettin isminde iki kişidir. Hâdise şudur: Şerafettin, davacı Ke malin dükkânına giderek 25 lira borç almış, rehin olarak da bir beşibirlik bı rakmıştır. Ancak, bilâhare bu beşibi liğin kalp olduğu anlaşıldığından, taki bata başlanmıştır. Dünkü celsede, suçlu Şerafettin su- çunu inkârla, demiştir ki: — Beşibirlik kalp değildi. Sonradan değiştirmişler, her halde.. kabul et - mem, Duruşma beşiktirliğin emanet dai - resinden getirilmesi ve muayene eden sarrafın celbi için başka bir güne bıra- kılmıştır. Yaz tatilinde nevbetçi kalacak mahkemeler Adliye tatili 20 temmuzda başlıya- caktır. Tatil esnasında ceza mahkeme- lerinden nöbetçi kalacak olanlar, şun- lardır: | inci, 2 inci, 4 üncü ve 5 inci ceza- lar.. Ağırceza ve Asliye 3 üncü ceza tatilden istifade edeceklerinden, cezanın işlerine, Asliye | inci ceza kacaktır. Hukuk mahkaemelerinden de 4 üncü ve 5 inci hukuklar nöbetçi ka- lacaklardır. GÖNÜL İSLERİ' Erkeğin iyi giyimini Kadın temin eder Bir kadın okuyucum anlattı: — Geçen gün bir arkadaşım kıyafetçe mühmel gezen evli erkeklerin karılarını sevmedikleri Iddlasını müdafaa etti. Ben bu düşüncede kendi alle hayatıma bir ima gördüm, içim sızladı. Size sormayı dü- gşündüm: Allaha şükür sıkıntıda doğiliz, fakat bu- na rağmen kocam kiyafetçe dalma müh. meldir. Arkasında yeni elbise göremezsi- niz, eskisi de dalma üÜtüsüzdür, gardro- bunda tertemiz ve örtülü birkaç kostümü- nün bulunmasına rağmen ütüsüzünü ar- kasından güç gıkartabilirim. Gümleği, Kravatı da öyledir, bir kenarı mutlaka ak- soğumamı başladı, diye korkmaya başla- dim, ne dersin teyza?» * 'Temiz, zarif, itinalı giyinen erkeğin ha- yatı da yüzde doksan muntazamdır, kal- binin bir köşesinde kendisini muayyen bir kadına, yahut ta bütün kadınlara beken- dirmek arzusunun gisli olduğuna hükme- dilebilir. Fakat bu nazariyenin aksinin de aynl derecede doğru olduğu iddia — edile- mez. Bu noktadan okuyucum müaterih o- labilir. Pakat darılmazsa kocasının müh- mel gezişinde kendisinin de mes'uliyet his- sesi olduğunu söyliyeceğim. Kadın kendi tüvaletinden, kendi yuvasının intizam ve mükemmeliyetinden mes'ul olduğu kadar kocasının iyi giyiminden de mes'uldür. Farzedelim ki kocanıza bildiğiniz ölçü- süne uygun olan bir gömlok yaptırınız. bir kravat aldınız sakilerini kaldırarak ge- dar, ce kanapenin üzserine koydunuz, ütüsüz Bonra tıraş olmaz, dostları onu daima yüzünde gölge ile görürler, Ben bütün perişanlığına rağmen koca- mi sevlyorum, onun da beni sevdiğine ina- nıyorum. Fakat arkadaşımın farasiyesini Agitince «acaba kaygılıklı sevgilerimizde bir elbiselerini de gizliyerek yorine temizlerini hazırladımız, gabahleyin uyandığı zaman bunları geymiyecek midir? — Akşama kadar gene kirlenir, diyecek- sinla mutabıkız. Fakat ayn! şeyi o gece de tekrar etmekten sisl moneden nedir? Çocuğum kababatlısın! — HZazI VIESOd NO£ HADİSELER KARŞISINDA Geriye üç nalla, bir eşek kalmıştı Evlerimizin kapılarında bembeyaz bezler seriliydi. So tan gelir gelmez ayakkaplarımızı bu beyaz bezlere ya- rım arşın uzakta çıkarır, çoraplarımız- la, yahut ta sokak yüzü gürmemiş ter- liklerimizle eve girerdik., Odalarımızda örtüleri tertemiz min- derler vardı. İnsan üzerine oturmıya değil ya bakmıya bile kıyamazdı. Bu nderlere o temiz terliklerle de otur- mak yasaktı. Mindere otururken terlik &yaktan çıkardı. Bu işin yukarıda sayıp döktüğümüz meziyetleri yanında kusurları da var- dı. Pratik değildi. Vakit kaybettiriyor- du, Yirminci asırda yaşıyan iş adamı- ine gelmiyordu. Garplı böyle yap- l,ıwı geld garplının yaplığını da öğ- rendik.. Orada eve girerken ayakkal çıkarmak âdeti yoktu. Sokakta düğümüz ayakkabılarla yaltak odaları- mıza kadar çıkmıya başladık. Artık ka- pıların önünden beyaz bezler kalktı. Ak yüzlü minder örtüleri kararıverdi- ler. Evin içi sokağın bir eçi oldu. * Bizim sokak kirli idi. Kirli sokağın kirini eve taşımamak lâzımdı. Bunun için ayakkabı, kapı önündeki kendine çizilmiş huduttan içeri giremezdi. Başka memleketlerde sokak terte- mizdi. Temiz sokakta temiz kalmış a- yakkabının eve girmesinde mahzur ol- mazdı. Biz o memleketlere gittik.. sokakta gözümüzü kapadık, temizliğini göre- medik; evde müzü açtık, ayakkabı- h insanlar gö . Temiz sokağı gör- mediğimiz için sokağı temizlemeyi dü- şünmedik, Evde ayakkabı gördüğümüz için de, ayakkabıyı sokaktan eve al- dik! * Şöyle düşünmüş olabilirler: — Bir kere eve ayakkabı ile girelim, Ondan sonrası kolay; ev kirlenince bu- bun sebebi aranır.. sokak mı pis? Der- hal temizlenmesi yoluna gidilir. Belki de* haklıdırlar, Adamın biri yolda bir nal bulmuş; evde şöyle dü- şünmüş: — Nal bulundu ya, ondan sonrası ko- lay.. bir nal bulundu mu geriye sanki ne kalır? Üç nalla bir eşek.. onu da bulmak sankiygüç mü ? İMSET Küçük bir kızın plâstik danslarda gösterdiği muvaffakiyet . Dün Ünyon Fransez'de bir alle top- lantısı yapılmış ve Nadine Hönni İs - minde (l yaşlarında küçük bir kız ta- rafından plâstik dans ve muhtelif o « yunlar yapılmıştır. Bu toplantıda İsviçre — elçisi, Ro » manya konsolosu ve bazı ecnebi şirket- ler direktörleri ile diğer davatliler bu- lunmuşlardır. Daha üç yaşındayken dansa başla - yan bu genç kız önce de muhtelif de - falar Kızılayın tertip ettiği müsame- relerde sahneye çıkmış ve çok takdir edilmiştir. Plâstik danslara büyük bir istidadı olan Nadine Hönni dün de da- vetliler tarafından çok alkışlanmış ve ebeveyni tebrik edilmiştir. SonPostanın resimli zabıta hikâyeleli 13 numaralı oda 1 « Bir Temmuz odanın önüne gelince, koyu rönkli ğunu gördü. esi idi. Bomer oteli sahibi, asansöre binmek üzere ko- ridordan geçti. Hiç sevmediği 18 numaralı eçşiğin altından bir maylin sızmakta oldu- Birden ürktü. 2 * parmağını bu# tırdı. Odadan dışarı sızan düşündüğü gibi kan idi, KâP zorladı. Kilitli idi. Açılamazı 8 'e 4 « Hemon cebinden bütün odalara e a a üyan ana anahtarı çıkardı. ve kapıyı açarak içoriye girdi. Odanın kiracısı, Player, ustara ile boğazı ldl" bir halde yerde ölü yatıyordu. Otel sahibi, kapıyı kilitledi ve odadan kevdisini dar attı. Derhal polise, cinayet 5 " masasına tele’fonlığı- ber verdi. 10 dakika sonra, sabıta doktoru ile müfettiş vak'a mahalline geldiler. 7 Iıbılı doktro #Herif amma da usta imiş ha! Bir varmuş ama pir vurmuş.. anidir ve 10 dakika ev- vel vuku bulmuştur. Ap açık bir intihardır,, dedi. 8 * nh leri ıımmu muayene- den geçirdi. Maktulün bir hafta evvel, Harkur ismindeki bir arkadaşı ile otele geldiklerini vo yan yana, 6 Sabıta doktoru, cesedi mi ederken, otel sahibi de ıb lerini anlattı ve etraftan hiçbir gürültü: patırdı duyulmadığını ilâvo etti. indiril- perde- odanın ınıımırı ge Araştırması uzun süf medi, Anahtar / tulün cebinde İdİ birinden diğerine geçilebilen 18 ve 14 nu- maralı odaları - tuttük- larını öğrendi. 10 »« İki odanın ortasındaki sadece kapatılmıştı. Müfe 14 numaralı odaya geçti. Elektriği yaktı ve otrafına bakındı. Koridoru olan kapı kilitlenmişti. Ba odanın kiracısı Harkurun başı açık olarak dışarıya çıktığı ve saat 10 sularında E ter “siz müfettişin y“'”, olsaydınız, meseleyi tihar hâdisesi olarak tdlku ' bilir mi idiniz ?.. Müfıt!ış lerile iktifa etmed!. Fline 9" iki ip ucu ile, m&ktulün "k:u; td: Harkurun katil olduğunu edebildi. iki ip ucu nedir ?« B::; madınızsa 7 nci sayfaya daha hâlâ geri dönmemiş olduğu anlaşıldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: