8 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

8 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Birinciteşrin Son Posta'nın tefrikası: 7 Yıldızw Bir haremağasının hatıraları Yazan; Ziya Şakir Abdülhamid, şehzadelik zamanını tamamile münzevi geçirdiği halde, saltanatın ilk günlerinde karşılaştığı Orta boylu, vü « cudünün üst kısmı, alt kısmından uzun, nu, , hafifçe müş, başı , alnı biraz çı- şakakları ve ya arı basıkça. Du- rı kahn ve et- li, burnu -bütün bu hânedan — efradının burnu gibi- büyük kari,.. Onun ük hususiye - özlerinde; ve se idi. Koyu elâ zleri, keskin ve Müessirdi. Sesi de gür, kalın ve müte « bakkimdi. Eferidilik zama - vücudü dinç ve çe - vikti. Çok güzel ve gösterişli ata ni bilirim, Denizde yüzdüğünü "medim. Fakat, o tarihte ve sönraları, |1 hem kendisinden, hem de hususi ben- delerinden dönlediğime göre, denix iminde, dalma Kızkulesine gider; orada denize atlıyarak saatlerce yüzer- tanatının ilk günlerinde karş labaliğı hiç yadırgamam rlık sıfat ve vaziyetini çarça- bük kavramıştı. ! Henüz Sultan Aziz ve Sultan Murad ile meşgul olan efkârı umumi: endi lehine çevirmek için, rece hassas ve kurnaz davranmıştı. Sultan Azizin müfrit azameti, birçok larını dilgir etmişti. Sultan Murad ise, müuhitindekilerden başka hiç kimse ile temas etmeyi sevmezdi. F tâ, on dört gün kadar devam eden & hca saltanat devrinde, sefirleri bile hu- Zzuruna kabul etmemişti. Fakat Abdülhamid, halkın ve bil- hassa askerlerin sempatisini kazanmak için büsbütün başka türlü hareket et- ti Cülüsundan birkaç gün sonra, 07 duya teveccühünü göstermek İ âsker kapısı) () na gitmiş, ora mek yemek istemişti. Derhal otuz lik bir yemek masası hazırlarımış, k nefis yemekler getirtilmi dülhamid, getirtilen yemekler bulünan serasker ile diğer paşaları ketmiş, kendisi, o gün askere veri neklerinden getirle - tel rku na yerleş ten, hiç umulmadık bir şti. Cülüsundan ta &Y sonra, -galiba, Ramazan ay düncü veyahud beşinci günü | gün yanma biraderi Reşad ve Ke tin Efendileri alarak ansızın Âyi Camiine gelmişti. İkindi iÇin, cami son derecede Abdülhamid, yanında biraderl Bu halde, hareket kalaba, ' ve hafızların önlerinde dur baştanbas: dolaşmış, Ce ç SAA , € Çıkıp Saraya a Avusturya sefiri Saffet Paşaya: — $ mülâkatta bulunmak istiyorum, dedi, orada |T * Şevketmeap müsaade |balarla saraya gelmiş, büyük merasim- ülhamidin hu mada da usulen nutuklar Fakat Abdülhamidin söy- lediği nut katini ce alârak, Hâariciye Nazırı Saffet paşa- üsaade ederlerse, mülâkatta bu- , itimadname tak- ve resmi ol gelen merasimde, birdenbire bu dere- cede hususiyete geçilivermek, o zama- na kadar görülmüş ve işitilmiş bir şey değildi. lâzım- der etmez Abdülhamid, orada duraı ra elile işaret etmiş, bir anda herkes çekilivermişti. Orada sadece Abdül ve bir de Harliciye ile sefirin birinci ba: kalmıştı. Ve tam bir s ne bir sefir tahta çıktı kmeyi takdim için saraya geleceğini bil- dirdi , Bu haher Ahdülk bu aühim roller oynıyan Bi eden kanlı hâdiselerin de etteb ve mes'ulü idi. Bu, hakikati bilenler, bu zatın ismi anıldığı | an bile içlerinde bir ürperti hisse- | lan gün sefire | miş, mütad olan me- ek bhuzura kabul | Saffet paşa, söfirin bu arzusunu arze- | y ra; | İyük bir ar lâka, eden hâdi kü; burada bir arla bakamaz.. Çü kalabalığı hiç yadırgamamıştı ederlerse, kendilerine hususi bir takım mezhebdaşlar vardır. Onun için, Wı)ıma.-:l. hükümeti ahalisinin refah ve t içinde bulunması, imparatoru- üsu ve hükümetimizin menfa- ati cümlesindendir. Dem Abdülhamid, bu sözleri gdikkat ile dinledikten sonra: Memleketi mâ! ve halkı mes- ud görmi ha lerinden büyük bir vermişti. * Sultan Aziz devrinden bıkıp usanan, ve Sultan Muradın pek kısa süren sal- tanat devrinden de hiçbir şşey anlamı- birçok kimseler, artık bund iyi günler görülebileceğine , |lerdi. Fakat aradan pek kısa bir zaman ge- ş|Çer geçmez, sarayın Ve sallanat hırsı- meş'üm entrikaları, kendini gi termişti. Bu saray entrikalarını ikiye ayır mak icab eder. Biri, Abdülhamidin sa: diğeri de, sabık hükümdar Sultan uradın mahbus bulunduğu Çırağan Sarayi. lhamid, amı aray kalat Sultan Aziz za- ğinın ne vahim Bözlerile gö adam £ de idi. Onun için; he- | sadık ve h yek istemişti. n bü düşüncesi; bir ta- r tasarruf ve iktısad meselesi diğer t bulda, ahlâk ve düş mile vakıf olmadığı ydır ki; © da, bü yeni hükümet erkânına kar: inkü hükümet erk ile kendisin şetirmişti. Fakat bu zevat, ü iki padişal h indire | ndilerinde & Yıld;zların İ-(;'yüzle'ı'i Gary Cooper kovboy iken nasıl film yıldızı oldu Gençilgini atların sırtında geçlreî delikanlı, dağlardan indi. Sırtına bir frak geçirerek yüksek sosyeteye mensub bir kadınla evlendi Gary Cooper çok muvaffak olduğu geçen Montana'nın, atlardan uzaklaşınca, hü- yeden sade, basit çocuğu Gary Z iywood'un bu riya kokan mu- hitinde ilk şöhrete kavuştuğu zamanlar, kı anın berberi tarafından, kıvır- reik yapılan saçları, ve tâ girtla- ğına kadar yağlı yüzü ile hiç te mes'ud değil, bilâkis perişan ve zavallı bir hal almışı Hollywood'un manyak kadınları yeri- yen, hattâ daha ileri gidelim, ka- fese hapsedilmiş bir kartal gibi, oraya buraya çırpınan bu delikanlıyı seyret- mekten engin bir haz duyuyorlardı. Ve Gary Cooper, her haftanın başında - |aldığı çeklerle esaretinin devam etmekte olduğunu anlıyordu. * Dev gibi sıhhatli olmasına rağmen, - |Hollywood'un havasına bir türlü alışa- miyan, sonra da kumpanyanın zorla tat- ettirdiği süt rejimine bir türlü bo- yun eğemiyen Gary Cooper, bir müddet müthiş bir sinire tutuldu. Fakat bundan çabucak kurtuldu ve sinema beldesinin mine yavaş yavaş alışabildi. Sene 1930.. Cooper Cowboy kül rengi İgözleri, geniş omuzları, kıllı göğsü, geniş alçaları, ince beli ve bir zencinin elleri kar hassas ve ifadeli büyük ellerile, günün güzellik ilâhı Adonis'i oldu. Resimleri de güzel çıkıyordu. Kalım sesi, sesli sinemaya gidiy Her film- de rol alıyor, türltü türlü kılıklarla ka- din gönüllerini fethediyordu. * Gary Cooper, vekarla, engin bir sevim- Hiçbir hareketinde ik lilikle öynuyordu. falso olmuyordu. Esasında, yufka yürekli, âlicenab olan bu sessiz ve yakışıklı delikanlı, ayni za- manda da bir boğa kadar vahşi ve ce- surdu. Perdeden güzelliğine âşık olanların sa- yısı arttıkça arttı. Postadan yağmur gibi |aşk mektubları yağdı ve haftalık çel rin mikdarı ile muhteviyatı da kabardı. poper'in anası, babası gözlerine inana- uyorlardı. * Cooper ava bayılır. Evinin her köşesin- de de av hatıralarının mü,; Stüdyodaki işi diz hava almış o ek iştiha ile yeme parı zevkle, a sene gördüğümüz «Bakir delikanlır filminde ğünden daha akıllıdır. Şakaya da dayanır. Hollywood birçok yıldızları değiştirdi- Üi gibi onu da değiştirmiştir. Buna rağ- men, yapmacık nedir bilmez. Gülüşü de sun'i değildir, İçinin tam bir- aynasıdır. Gözleri, zeki zeki parlamakla beraber, Gary Cooper, şimdi dünyayı daha iyi an- lamış bulunmaktadır. Eski, Cowboy, ormanların çocuğu Gary Cooper frağını giyerek salona indi ve sosyeteye mensub bir kadınla evlendi. Ayni Cowboy, kendisine mahsus bir a- tölye açmıştır. Resim yapmaktadır. Mü- zelerini gezerek resimleri -seyretmekte- dirler.-Bilhatsa modern Fransız omptess yonistlerin öserlerine merak sardırmıştır. Artık, bir Çay nasıl verilir, davet nas:l yapılır. Pek iyi bilmektedir..Dahili tefri- şatlan anlamaktadır. Eskiden şafak v. yataktan kalkarken, şimdi, geniş pem- be kadife yatağında geç vakitlere kadar vaki$ geçirmektedir. Bütün bu değişikliklere râğmen, Gary Cooper, hakiki bir artist, şımarmamış bir san'at ve heyecan enmuzecidir. Lil Dı;ı)ı;erA Güzel bir Film çevirdi 4 3* yOd'6 Filmir a çok mi Vaır. G apılan k yıldızın bu filmde fev yüksek bir kabiliyet göstermiş olduğu söylenmektedir. î f

Bu sayıdan diğer sayfalar: