1 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

1 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa ai Son Posta'nın tf ikna: 30 VA v Haremağasının Hatıraları Yazan: ZiyaŞakir Said paşa, Mithat paşanın önüne dikilerek; “ - Paşa hazretleri, sadaretten azledildiniz, mührü hümayunu veriniz!, dedi. Bu cümle ile artık herşey bitmişti Mitat paşa, bu iradeyi alınca, müş - kül bir mevkie girmişti, Hem Abdül. hamidi, hem de bu iki sadık havarisini gücendirmemek için; meselenin tatlı- lıkla halline karar vermişti, O gece ge- ne bir ziyafet tertib ederek bilhassa Namık Kemal ve Ziya beyleri davet et- mişti Ziyafette, bir kaç kadeh badenüş ©- lunduktan sonra: — Sarayda, bazı dedikodular olmuş. Bunun önünü almak için sizin kısa bir müddet İstanbuldan uzaklaşmanızı mü- yorum, Nasıl birer memuri- yet is iniz? Demişti. Namık Kemal ve Ziya bey- ler, Mitat paşanın bu sözlerindeki mak- .Sadı, derhal keşfetmişlerdi. Ziya bey, işi sarpa sardırmamak için mülâyim davranarak: İyi bir yerde bir valilik olursa, giderim. Fakat; rütbemin vezâarete ter- #i edilmesi şartile. Diye cevab vermişti. Kemal bey: — Bu rüzgârın nereden gi ladım, paşam. Sizin emrinizle, cehen- neme bile giderim. Fakat padişahın i- radesile he bile gitmem. İsterse be- ni, cebren de .. dedi, Ve Abdü idin aleyhinde atı tarak «her şeyin hayırlısı, üçün dür» diye arabca bir mısra okuyarak; (iki padişahı bal'ettiniz. Bari üçüncü olarak bunu da hal'ediniz de yerine, daha hayırlısı gelsin.) demek istemiş- ti. Ziyafette bulunanlardan bazıları, Kema! beyin bu sözlerini de Abdülha- Fakat Namık İ gecikmemişlerdi. |“ sözleri, dakikası dakikasına haber alı- yoruni. Ben, Namık Kema! beyin ilmi- ürmet ettim. Onu, kâ- ın tanzimi gibi mü- e memur ederek sa- rayımda kendisine bir oda verdim. Mümkün olduğu kadar hüsnü niyet! gösterdim. Fakat o, bunları takdir et-! medi, Mesleği ile mütenasib olmıyan işlere girişti. Bu da kâfi gelmiyormuş gibi, aleyhimde birçok sözler söyle- inekten çekinmedi. Sizin, bunlara mü- samaha ettiğinize teessüf ederim. Diye, tekdir etmiş, Kemal beyin be- hemeha! İstanbuldan çıkması için :srar göstermişti. Mitat paşa, bu tekdirden müteessir olarak konağına avdet etmiş. birkaç gün Bab:âliye gitmemişti. Fakat Abdül- hamid, irade üzerine irade göndererek; arzusunu Mitat paşaya yaptırmak iste- mişli. Ziya bey, vezaret rütbesile (Su- riye valiliği) ne tayin olunarak, derhal İstanbuldan hareket etmişti. Fakat Ke- imal bey, İstanbuldan çıkmamak için inad ve-israrda devam eylemişti. Abdülhamid; Kemal beyin aldığı bu şua» bürosu şefinin boynuna sarıldı. ve| teşekkür ederek büyük bir meyusiye* içinde odadan dışan çıktı. — | «X şuan bürosunun şefi genç adamın Kardeşini beklemeğe başladı.. Bir çeyrek, hattâ yarım saat geçmesine rağmen ge- len giden olmadı. «X şuaw bürosunun şefi düşünceli düşünceli elini cebine attı | ş ve... dehşet içinde bir adım geri fırladı. Bugün emniyet sandığına rehin olarak yatırmak istediği son kıymetli eşyası nin -altın saatinin. yerinde yeller estiğini gördü.. «X şua» bürosunun şefi şapkasını ya- kaladığı gibi doğru polis karakoluna Yarınki nüshamızla: Yüzükler Yazan: Peride Celâl Etem Paşa isyan tavrı ile, Mitat paşanın konağına kapanıp kalmasından evham ve telâşa düşerek, Damad Mahmud paşayı Mitat paşaya göndermişti. Damad Mahmud paşa, müteessir bir çehre ile konağa ge- lerek — Canım paşa, aslı faslı olmıyan . İmeseleler için iş çıkarıyorsunuz. Zatı n Bakınız, | İZiya paşa akilâne hareket etti. Veza -| şâhâneyi gücendiriyorsunuz. retle çıkıp cennet gibi bir yere vali ti, Namık Kemal bey de kısa bir zaman . |için böyle bir yere giderse, kıyamet . | kopmaz a... Diye bir takım sözler söylemişti, Mi- tat paşa, padişah namına söylenen bu sözlere, sertlikle cevab verdi. Birkaç gün evvel, (âömedci, Mahmud Celâlet- tin bey) (1) e söylediği sözleri tekrar ederek: — Anlıyorum. Zatı şahane, beni sa- nden kaçırmak fa etmiyeceğim, ler. Fakat bu seferki infi- salim, diğerlerine kıyas olunmaz. Halk gelip, beni evimden alarak tekrar sa- daret mevkiine götürüp, zorla o makâa- ma oturtacaktır. Diye, cevab yermi Damâd Mahmud paşa, saraya avdet (1) Mahmud Celâlettin paşa. “erek, bunları aynen Abdülh söylemişti, Hünkâr, fena halde öfke miş: — Yöââ... demek Mitat paşa, halkı bu kadar elde etmiş, öyle mi? , Diyerek, Mitat paşanın bu tehdidkâ râne sözlerinden ne derecelerde e nü göstermişti Ve artık son kararını vermişti. Bir gün sonra, damad Mahmud Pa- şa ile Serasker Redif Paşa, Mithat Pa- şanın konağına gelerek: — Cereyan eden bu müessit haller, tamamile şunun bunun yaptığı dedi- Kodulardan ileri geliyor. Zatı şahane, Yzorla evhama sevkedi r. Saraya & lip te, efendimize kâfi derecede izahat verirseniz, vaziyet derhal değişecek- tir, diye, Mithat Paşayı saraya gitmi - İye ikna etmişlerdi, ide , Dâmad Mâhmüd Paşa, o geceyi sn- rayda geçirmişti. Abdühamid ile baş- başa vererek aralarında uzun uzun mü- zakereler geçmişti. Ertesi şey getirme- Beşiktaş sarayına gitmiş; tam bir inet içinde kapıdan gir şti. beyn feriki Said Paşa, yanında beş on yaver ve maiyet çavuşu olduğu halde, Mithat Paşayı karşılıyarak deniz tara- fında bir odayı göstermiş: — Buraya buyurunuz, paşa hazret- leri. Demişti. Mithat Paşa odaya girip te köşedeki koltuğa oturur oturmaz, Said Paşa, önüne dikilerek: — Paşa hazretleri. Sadaretten azl dildiniz. Mührü hümayunu veriniz, Der demez, Mithat Paşa fena halde sersemlemişti. Neye uğradığını bile- memişti. Başını önüne eğerek: — Zaten.. ben bunu, bekli r âltın kese çıkarmış, Said Paşa- ya vermişti, (Arkası var) Nafıa Vekâletinden : Aşağıdaki cetvelde parti mikdarları yi 189 adet İngiliz makaslık kayın travers azılı olan cem'an 172949 adet normal ve altı parti ve 16/İkinciteşrin/937 salı gü. nü saat 10,30 dan itibaren ayrı ayrı ekstİtmesi yapılacak surette kapalı zarf usu- lyle eksiltmeye konmuştur. Eksiltme Ankarada Vekâlet Malzeme Her partiye aid eksiltme şartnamesi v bedel mukabilinde Ankarada Vekâlet Mi İsteklilerin her parti için ayrı ayrı *a welde hizalarında gösterilen muvakkat Eksiltme Komisyonunda yapılacaktır. e teferrüati cetvelde hizalarında Yazılı alzeme Müdürlüğünden alınabilir, nzim edecekleri teklif mektuplarını cer teminat ve talimatnamesine göre Vekâ- letten alınmış malzeme müteahhitliği vesikası ile birlikte 16/İkinciteşrin/937 salı günü saat 9/30 a kadar Ankarada Vekâlet Malzeme Müdürlüğüne vermeleri iâ- zaamdır. o «4048. (o «735 Kesileceği Devlet 45136 189 104663 30 GE? İL 16365 371641 80 2824 34605 50 2602 70020 50 4706. 55208 90 4016 95505 20 6025 Eksiltmelere hususi orman sahibleri di N <5 23 Kocaeli Vilâyeti Geyve ka- zasındaki Karagöl ormanı, i4 1 zasındaki Gümüşdere Han- yeri ormanı. 73 Kocaeli Vilâyeti Hendek Kazasındakj Aksu göksü ormanı, 16:11 8 3 55 Kocaeli Vilâyei Hendek kazâsındaki Çamdağı At. başi ormanı, 76 Kocaeli Vilâyeli karasu kazasındaki (o Mollshasan Pınarı Ormanı, ö 2 25 4 © Kocaeli Vilâyeti Hendek kazasındaki Keremali Har- rakli üstü ormanı. ? girebilirler, amma lam 88 Kocaeli Vilâyeti Geyve ka-. | pd e, Bazan su üstünde yüzen Harb gemilerimiz bizimle işaretle konuştular ve «Marie», harb gemileri- mizin yanlarından geçerken zırhlıdaki zâbitler bize megafonla şu sözleri söy- lediler; İ — Tebrik ederiz. İyi iş görmüşsü- nüz. Bu gemidek: arkadaşlarınız sizlere mes'ud muvaffakiyetlerinizin temâdi- İsini temenni ederler ve yeni yeri zar ferler kaydetmenizi dilerler. Demek ki donanmada «Anholts mu- vatfakiyetimiz duyulmuştu. hi namesini sundular. Birbiri arkasına ba- tırmış olduğumuz üç düşman harb de- nizaltı gemisinin ne suretle batırıldık- dair benden malümat ve izahat| e i Gidip «Kiel» de kendisine istediği i- hatı verdikten sonra Prens beni «Ho- enzolem» salibi nişanile taltif etti, Meğer imparator kendisine bu nişanı bana bi takmasını emretmiş imiş. Geniş göğsümde pırıl pırıl pırtldıy işanlarla doğrusu pek yakışıklı bir şişko olmuştum. Bilhassa şişmanlar böyle nişan gibi, apulet gibi, sırmalı kordon gibi şatafatlı şeylere pek düş- kündürler, değil mi Ballin» kendisini Hamburgda ziyaret etmekliğimi tekrar arzu etti Gidip kendisini bir defa daha gördükten son- ra «Kiel» e ve oradan da «Svinemunde» ye geldim ve tuzak gemileri filotillâsı kumandanlığıma tekrar başladım. Ara sıra gemi değiştiriyordum. Lâkin bil- hassa yardımcı motörlü: bir golet olan «Belmonte> yi tercih ediyordum. Baltık denizi demiyor, şimal denizi iyor dolaşıp duruyorduk. Kış mev- simi esnasında birkaç fırtına atlattık ve bu malar esnasında gidip adaların arkasına sığınmak mecburiyetinde kal- dım. Yalnız canımı sıkan bir nokta var- sa o da bu müddet zarfında bir tane olsun düşman denizaltı gemisine tesâ- düf etmeyişimizdir. Ara sıra su üzerinde rastladığımız direk parçalarını, yerlerinden kopmuş kazıkları tahtelbahir preskopu zanne - derek boşuboşuna seviniyorduk. Bazan İda sabih torpillere tesadüf ediyorduk. O zaman mitralyözlerimizi hazırlıyor ve bu sabih torpilleri hedef ittihaz ede- rek ateş açıyorduk, İsabet vaki olunca İrerge boya İgelen ve B. Musolini'nin yeni torpillerin patlaması cidden çok, hoş bir şey oluyordu. Mitralyözler: —Rat...rat... rat... ratl... diye hı- rıldarlarken birdenbire yeri, göğü sar- san korkunç bir: — Bumm!... işitiliyor, selvi boyu bir su sütunu semalara kadar yükseliyor, so beyaz köpükler halinde denize ordu. Zahiren pek eğlenceli bir şey olan bu torpile mitralyözle ateş eğ- lencesi bize bu torpillerden (birisinin omurgamıza tesadüf ettiği takdirde yapacağı müthiş tahribatı da hatırlat- mıyor değildi. İnsan her şeye alışıyor. Daimi tehli- keler ortasında yaşamak bizi tehlikeye de kanıksatmıştı. Kış ve ilkbahar bu suretle birbiri ardınca geçli, gitti ve yaz geldi. Biz yaz gelince düşman tah- i telbahirlerinin meydana çıkacaklarını ümid etmiştik ama yazin da bu baylar İ kendilerini" göstermediler, “Düşmanın böyle ( gözükmemesine mukabil biz icür'etimizi arttırarak şimal denizinin İdaha tehlikeli mıntskalarma < gittikçe sokuluyor, İngiliz nüfuz mıntakasına kadar ilerliyorduk. 1917 yılı temmuzunda az daha bu cür'etimizin öezasını hayatlarımızla ö- diyecektik ve altı distroyerden mürek- keb bir düşman filosile karşılaştığımız zaman hayatımızın son dakikalarını amakta old muza karar vermiş idik. Bereket versin ki ben soğuk- kanlılığımı kaybetmiyerek İsveç bandı sı çekmiştim. Muhribler de bize e- hemmiyet vermiyerek yanımızdan g€- çip gittiler. Finlandiya ve İsveç limanlarında pek çok İngiliz gemileri vardı ve İn- giltere bu gemileri bitaraf mıntakalar- Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum - Bum| Çeviren: Ahmed Cemaleddin Baraçoğll torpillere rastlıyorduk. O zaman mitralyözlerimizle torpile ateş açıyor, birdenbire yeri göğü sarsan bir patlayış duyuyo: dan şimal denizine geçirmek için ir veçli klavuzlar tutuyordu. Düşmani* bu dalaveresine mâni olmak için bi” müddet bir denizaltı gemisile birliki müştereken faaliyette bulunduk. Denizaltı gemimizin kumandanı «Ki hat» kaptan isminde genç bir sübaydr Kendisile rahdevu verdiğimiz lsrda buluşurduk. Denizaltı gemisi yaf dalmış bir halde bordamda avlanacak avı beklerdik. Bir gece «Kuhats teneke kutusu (d€ âna girip funda demir eder et-İnizaltı gemilerine verilen bir Lâikab) “|mez bana Prens Hanri'nin bir davet- içinde dalmış bir halde duruyor, bö? de goletimle onun bulunduğu nok” nin etrafında devirler yapıyor, daire” ler çiziyordum. Mutadım veçhile geri yi geceleyin mürettebatıma yeni lştım. İ eraber denizaltı gemimğ ne çıktı. Sabahleyin deni ünde hafif bir sis tabakası v8 | Şafakla suyun toplarını rabbi çildıracağım... Ke” rimiz bizi batıracaktı. (Arkası var) İtalyan sefirinin geri Çağırılması Pariste derin Bir infial uyandırdı (Baştarafı 1 inci sayfada) temsilin o menfsatlerinden © kend mâhrum etmeğe sevketmektedir. RO ma hükümeti, kat'i surette bizimle < za çıkarmak istemiştir. Eğer Roma hü kümeti, meseleyi hal ve fasletmek DİY? tinde olsaydı kolaylıkla bir takım Sd reler bulunurdu. Maatteessüf Roma di kümeti güya şikâyetlerden miüteşek 7 bir koleksiyon vücude getirmek isti : yormuş gibi di nmıştır. Pet De la Rocguc'un organı olan Journal diyor dsi İtalyanın tasavvur edilemiyecek recede gayri münasib bir anda vak #1 | d0 siyasetinin neticesinden başka bir olmıyan hareketi karşısında bulunmakla iktifa ederiz. Humanite'den: hükümeti, Fransayı ftsiyo imparatorluğunu tanımaya iebar €t miştir. Ayni zamanda Londra komit?” sinin içtima arifesinde Fransayı kor kutacağını da ümid etmektedir. Fr” bu muzaaf şantaja mukavemet lidir, r Son Ekselans uğurlar olsun. “Ben esmeri Fıstık ile beslerim, (Baştarafı 1 inci sayfada) m hemşiresi, Adnan ve İrfan ii arkadaşı ve mahallelerinden bir air beraber evlerine dönerlerken, Mev Tart ne caddesine oturan balıkcı Celâl Olarak yanlarından geçmiş ve bülunan esmer bir kızı kastederek g4 — Ben eşmeri fıstık, üzüm, beslerim! Diye bir sarkı tutturmuştur. rar yürüdükten sonra, tekrar zene aynı şarkının aynı n rennüm etmiştir. Bunun üzerine kılan İsmaille Celâlin arasında pi sene w Vi nakaşa başlamış, işin azıtacağını İrtanla Adan araya girmek istemi dir. Fakat bu müdahaleye kızan cenk ei de bulunan bir ekmek biçağile çe ellerinden hafifce yaralamış, KAYS? “eg rine gelen bekcilere de hakaret dün asliye dördüncü ceza verilmiştir. çö” Celâl, yapılan o muhakemesi sm 35 gün hapisle 35 lira para cezasınâ küm ve derhal tevkif edilmiştir. eg , ? 7 b ld Kc fur Lu Ban RE İİ r PROTEJİNDİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: