Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
İ K # l Sıyh Lig maçlarına nihayet bul , —— ., hafta baŞIanlyor istifası hâdisesi tavazzuh edecek İngiliz gazeteleri yazıyorlar: Anlaşıldığına göre İngiltere kabinesi, .| muhalefet reisleri ve dominiyon hükü - metlerile muhaberede bulunarak, kral Edvardın istifasının ne suretle vukua gel- diğini efkârı umumiyeye bildirmek ta - savvurundadır. Zira ortada dönen bir takım şayialar vardır. Ve bu teşebbüs ile de aslı, esası olmıyan bu şayiaların ortadan kalkması istenilmektedir. Efkârı umumiyeye bildirilecek olan va- ziyet te şu noktaları aydınlatacaktır: 1 — Kral beşinci George'un öldüğü 20 ikincikânun 1936 da, o zaman veliahd bu- lunan Windsor dükü, şimdiki kral lehine krallık hukukundan vaz geçmek arzu - sunda bulunmuştur. 2 — Kra! HEdvard istifa ettikten sonra, harice gideceğini ve orada en aşağı üç sene kalacağını bizzat kendisi söylemiş- tir. Binaenaleyh menfaya sürülmüş de - gildir. Esasen Edvard, babasının ölümünden çok evvel de, kardeşi lehine tahttan fera: ğgât etmek arzusunda bulunduğunu Yörk düküne, babasının öldüğü gün de mecli- si hâs âzasına ve nazırlara söylemişti. Se- beb olarak da serâzad tabiatini ileri sür- e aa İi b S'BH POBT& Windsor Dükü için bir izahname neşredilecek İkin —a_ı. y — ——— - “Memleket meselelerı Üniversiteden para ve kazancî hırsını kaldırmalıyız ! — (Baştarafı 1 inci sayfada) resi altına verilmiş olan bir darüleytam büyütülüp, hemen bütün yetim çocuklar içine toplanacaktı. Şubeleri, yer yer mü- esseseleri olacaktı. Halbuki o tarihte İs- tanbulda hükümetin gözü önünde duran küçük bir darüleytam bile idare edile- miyordu. Çocuklar hastalık içinde, ta- lim ve terbiyeden, hattâ kâfi gıdadan mahrum bir halde idiler. Mürebbi ve hö- ca bulmak güçtü, teşkilât ve tesisat kuv- vetimiz yoktu. Şükrü Bey bu işi büyüt- mek istiyor ve bunun için de sırf bu mü- esseseye tahsis edilecek bir takım vergi- ler ve resimler koymak istiyordu. Ben bu projeyi hayali bulmuş ve halk- tan alınacak yeni vergilerin israf edildik- ten maada, toplanacak çocukların terbi- ye edilemiyeceklerine kani olmuştum. Bunün için bu projeye muhalefet ettim. Muhalefetimin sebeblerini izah ettikçe, encümen azaları beni tasdik ve teyid e- diyorlardı. Bir hayli devam eden bu mü- nakaşalar neticesinde encümende, proje- nin reddi için tam bir ittifak hâsıl ol-|ğ müştu. Günlerden bir gün, Şükrü Bey encümene geldi; iki gün kendisi ile mü: nakaşa ettik. Encümen azaları münaka- şaya befği memur etmişlerdi. Ben Şükrü | Beyin deliline delil, fikrine fikir göstere- rek encümen namına direndim. Nihayet iş reye geldi; proje, maarif en- cümeninde reye konuldu. Bütün müna- kaşa esnasında Şükrü Bey bu işin başa- İrılabilir olduğuna dair yeni olarak tek bir delil göstermiş değildi; projenin red- dedileceği şüphesizdi. Herkes birer birer reyini verdi; neticede hayretle gördüm ki proje, yalnız benim muhalif reyimle ve diğer azanın ittifakı ile kabul edil- mişti! Fena halde ekşimiş olarak, beni bu işde muhalefete sevketmiş olanlara bilâhare neden böyle rey verdiklerini sorduğum teye istihalesi esnasındaki harm&nî yapıldı? O zamanlar İstanbuldal olduğum için bunun teferrüatındâf lümatım yok.. Bunun için, kimsenil nahını almak istemem. Bir milletin * nevi derdlerden bir hamlede z sına imkân olmadığını bilmekle işlerimizi tutuş tarzında bu M Fenerbahçe Beşiktaşla, GalatasarayTopkapı ile ve Güneş de İstanbulsporla karşılaşıyor 1937 mevsimi lig maçları, pazar günü Ka- dıköy, Taksim ve Şeref stadlarında başla - mış olacaktır. İstanbul lig taksimatı yüzünden çıkan ih- tilâf dolayısile bir hayli geç kalmış olan lig maçları, bir devre olarak yapılacak ve bi - rinci ligde on, ikinci ligde on iki klüp ara - sında oynanacaktır. Fenerbahçe - Beşiktaş Yalnız haftanın değil, mevsimin bile en mühim maçı olan bu müsabaka, her iki ta. kımı kendilerine nisbeten yabancı bir saha olan Taksim stadında karşılaştıracaktır. Milli küme maçlarından sonra bir müd - det istirahate çekilmiş olan her iki takımın hangi kadrolarla sahaya çıkacakları — belli değildir. Bu sene Fenerbahçe, bir iki istisnasile | hemen hemen geçen seneki kadrosunu mu- hafaza etmektedir. Buna mukabil Beşiktaşin hakiki takımı- nı tahmin etmek bile güçtür. Son iki hafta içinde yapılan ekzersizlere nazaran Fenerbahçe hücum hattı, dün ol - duğu gibi bugün de İstanbulun en sağlam İ hücum hattı vaziyetini arzetmektedir Fe - ' nerbahçeyi zaferden zafere götüren de esa- sen takımın büu tarafıdır. Beşiktaşa gelince: Soön senelerin en sağ- lam ve olgun bir takımıdır. İki sene evvel müdafaası da, hücum hat- tı da kolay kolay bükülmezdi. Geçen mev - sim, son maçlarda biraz kuvvetini kaybe - den Beşiktaşın, bu mevsim oldukça değişik bir kadro ile çıkacağı zannedilmektedir. Bu itibarla bu hafta sıkı ve sert bir oyuna şa- hid olacağımız muhakkaktır. Galatasaray - Topkapı Avni, Reşad, Lütfü, Suavi, Ekrem, Hay- | rullah, Gündüz gibi yedi oyuncusunu takım haricinde bırakmağa mecbur olan Galatasa- ray, yeni kadrosunu Topkapı karşısında tec rübe edecektir. Topkapı, lig maçlarında büyük takımla- ra bazan iyi neticeler almakla tanınmış bir rmuhakkaktır. İstihale esnasında fünundan çıkmaları Jlâzım gelenii” bir kısmının kalmış ve Üniversitey” * bunların nisbetleri herhalde €S '”_’;ı. değıldır bılhassa Ünıversıteye artmıştır, B Fakat bütün bunlara rağmen. lam usullerle hareket edıldıgı A ancak senelerin halledebileceği b'r sele halinde, devam edip gıdecektb' b selenin bugünkü görünüşüne ŞÖY7 göz atalım: Bir kere, Üniversitenin ecnebi BO” meselesi vardır. Bu hocaların içind? den mühim olanları, elimize bir gibi geçmiş bulunanları vardır. müstesnalarla hepsi de iyi profesüf1 Fakat, hoca ile talebe arasında, dil meselesi gibi büyük bir UÇ lunmaktadır. Bizim talebemiz, 4 dil bahsinde kuvvetsizdir; ecnebi * ların türkçe öğrenmeleri ise 74 muhtaçtır. Üniversite dili ile bilhas> . timai ilimler sahasında ecnebi bî;ââ lanmak, ancak nisbeten uzun zâ W mümkün oluür. Fen ve tıb gibi, dıhn';_ Ğeçen sene yapılan Galatasaray - Fener- bahçe maçından bir enstantane lan Süleymaniye yeni mevsim maçlarına bü- yük bir hızla girmektedir. Geçen mevsim bi- raz zayıf olan Eyübün yeni mevsim maçları için takımını takviye ettiği düşünülürse bu maçın da kendine mahsus bir hüviyeti ola- cağı şüphesizdir. Ömer Besim Cenup birincilikleri maçları Adana 4 (Hususi) — Cenub birincilik- leri şampiyona maçlarına bugün de de- vam edilmiştir. Bugün Mersin takımile METRL Konya takımı karşılaşti. Maç çok hara - zaman, hepsi de son dakikada fikirlerini ifadelerine muhtaç olmıyan mev İstanbulspor - Güneş retli oldu ve bire karşı dört sayile Mer - değiştirmiş olduklarını söylediler ve ni- bile hocanın tâlebe üzerinde ruhi ge' K İstanbulda düzgün futbol oynayan ta -|sin takımının galibiyetile neticelendi, çin değiştirdiklerini izah edecek yerde, kimiyet tesis etmesi için, dilin ger" | kımların başında gelen Güneş bu mevsim, takımını daha ziyade takviye etmiştir. Hücum hattı eski kuvvetini muhafaza et- mektedir. İstanbulspor geçen mevsim çok talihsiz oyunlar yaptı. Eski oyuncularını gene top - ladığı şu sırada ihmal edilir bir vaziyette de- ğildir. Bu maçın da haftanın mühim oyun - 'Tarından biri olduğuna şüphe etmemek lâ - zımdır. yük bir tesiri vardır. Güzel bir M talebenin kafasını kendi hakıml?re tına alan bir hoca, bir Ünıversıteyi ge Jandırmak için ne kadar büyük vettir! Maalesef, bu kuvvet, calar için bahis mevzuu olamaz. '_,-î_* bize uzun Zzaman, yalnız bılgılenl ? dt leri ve usulleri ile faydalı ola ah Yerli profesörlere gelince, Yarın Seyhan şampiyonu ile şampiyonu karşılaşacaklar, Kayseri lişi alaya boğdular. Bununla beraber, bu proje gene çıkmadı. Maliye encümenle- rinden bir hayli zedenmiş olarak umumi müzakereye geldiği zaman, ben orada fi- kirlerimi tekrar müdafaa ettim ve Talât Paşa benim tarafımı iltizam ettiği için proje gürültüye gitti. Proje gürültüye gitti ama, bizim encü- menden çıktıktan birkaç gün sonra öğ- Windsor dükü ve düşesi )İ müş ve bir sürü formaliteler, nizamlar- la mukayyed oarak, an'anelere bağlı ka- larak krallık edemiyeceğini bildirmışti. Ve gerek o zamanki başvekil Lord Bald- vin, gerekse Canterbury başpapazı onun bu niyetini bilmekte idiler. Bu hafta yapılacak lig maçları — TAKSİM STADINDA — Böykya : Vela Fensrbahçe « - ndim ki encümen azaları hemen kâmi- | kendilerini Üniversiteye tam oınrik Jwî Kuvvetleri müsavi , bir vaziyette olan bu Nuri Bosut Meşhur sımaların len Darülfünuna müderris - olmuşlardı! | lamış değillerdir. İçlerinde kuvYE ! oyunlarda daıma'. muvaffakıyetli neticeler al EREF'DE M0 dd ha ıza IIVVB el'l tek muhalif rey ile kalmış olduğumun se- ve hıttâ lçokhzayıfları daıfîlraı bileı Ğ mıştı İdari bir takım. sebebler dolayısile —3 f.— Bazı insanlarda hafıza kuvveti hari -| bebini o zaman anladım ve encümen ar- âfıer un tşl'ı attâ en zayıflar | . klüblerinden uzaklaşmış olan Vefalıların ge Beykoz - Ve : kulâdedir. Gördükleri, işittikleri her han- | kadaşlarından bazılarına ayağımın suya erini înversıteye tamamen da v ne bir araya toplanmış olmaları, eski kuv - Nihad Bekdik : n gee imdi erdiğini söylediğim zaman, bunla- lar, bu müessesenin yakın Z 1 vetini elde etmesine yardım etmiştir. Vefa üleymaniye - Eyü gi bir şeyi en küçük noktasına kadar, se- | şim B S0 TLN, dazı ĞA ŞL lde ©0 ü 5 e - Eyüp ; da nakledebilirler, |rın kahkaha ile güldüklerini gördüm! — |©i Bi ebilmesi imkânları elde memlekette düzgün futbol oynayan bir ta - Şazi Tezcan neler geçtikten sonra da nakledebilirler. ; Jirdi. Halbuki, ekserisi Tıb F , kımdır. Binaenaleyh bu maç da heyecan ve M zevk itibarile büyük ve mühim —maçlardan e: biri olacaktır. Süleymaniye - Eyüp İstanbulun en genç takımlarından biri o- (GÖNÜL İSLERİ! Aşk mı, ğ İzzeti nefis mi? İç Erenköyünden S. W. imzasile bir — gnektub aldım, içinde anlatılan hikâye E şudur: Bazıları ise bir akşam evvel yediklerini bile unuturlar. İngiliz gazetelerinden bi- rı, Mmeşhurlar arasında kimlerin neleri ve ne dereceye kadar sıhhatle hatırladık- larını merak etmiş ve şu neticelere var- mıştır: İngiltere sosyalist fırkasının tanınmış rükünlerinden George Lansbury şöyle de- mektedir: — İki yaşında idim. Sydenham'da de - miryolu yapılırken amelelerin oturduk - ları kulübelerin yandığını hatırlıyorum. İki yaşıma kadar neler geçmiştir bilemi- yorum. Meşhur Ford: — Dört yaşıma kadar ne yaptığımı ha- tırlamam. Ancak dört yaşında iken anne- min eline yapışarak bir ormana gittiği- mi, orada serçelerin yuvalarını hayretle — KADIKÖY STADINDA Güneş - İstanbulspor Suphi Batur bulunan profesörlerden mürekkeb | üzere, bunların çoğu Üniversitey* kuvvetini verir vaziyette değildi Niçin? Bence, bu sualin cevabi " Üniversitenin yerli profesörlere aylık azdir ve bir takım profe! vardır ki Üniversitede bir nevi î?” bir vaziyet sahibi olarak politik& arasında zülmaaşeyn bir hayat *” Halbuki bir insan ya profesör” yahut ta, hangi meslekte çalışat? dini o mesleğe vakfetmelidir. Ü: ile politikanın birbirine -çok - * memleketlerde iki tarafta da yaşt”'ı 4 sanlara çok tesadüf edilebilir. F3 zim henüz «olma» halinde bulü? essesemizde, birkâç hocanin B sini münhasıran ilme hasretif ridir. Kendisini kâmil ilme * * İşte, Darülfünunun ilk mühim ıslahatı esnasında bir kısım müderrisler bu su- retle tayin edilmişlerdi. Bu hal, aşağı yu- karı bütün fakülteler için böyle olmuştu. Kiısmen doğrudan doğruya Şükrü Beyin etrafında dolaşanlar, kısmen İttihad ve Terakkinin diğer nafiz adamlarının te- veccühlerini kazanmış bulunanlar, ya mükteseb haklarından istifadelerini de- vam ettirerek, yahut ta yeni haklar ka- zanarak Ziya Gökalp Darülfünununda müderris oldular. O Darülfünunda öyle hocalar bilirim ki ilimden başka her şeyle meşgul olur- lardı. Gene öyleleri vardı ki derslerine muntazam suürette devam etmezler, ve hattâ vazifelerini muavinlerine bıraka- rak hiç devam etmezlerdi. İçlerinde çalı- — Artık töbe etmiş olacaktır, de- diğini duymuş. Bu cihetten biraz müs- terih, fakat kat'i şekilde birleşmek ü- midinin zayıflamış olması ihtimalin- den endişede. Bana: — Beni kaçiramaz mısın? diye so- K, «— 2 senedir, bir genç kızla sevişi- — ruyor. l yorduk. Herhalde bu mesele kızın ba- bası tarafından duyulmuş olacak ki, geçenlerde bir akşam evime dönerken onunla karşılaştım. Yanıma yaklaşıp hiddet dolu bir sesle: <— Artık bu rezalete ne vakit niha- yet vereceksin? diye bağırdı, bu sözünü de yüzüme inen bir tokat takib etti. Soğukkanlılığımı topladım ve toka- da hiç mukabele etmeden uzaklaştım. Şimdi sıra kızına gelmiş olacaktır, di- ye düşünüyordum. Yanılmamışım, o- nun da bir fırtına atlattığını sonradan duydum. Fakat biz bütün bu şiddetlere rağ- /— Men üç defa daha konuştuk. Babasının — hırsının biraz hafiflediğini ve bir gün annesine: ga ü ü * Kaçırayım, fakat henüz istikbalimi temine bir sene gibi uzun bir zaman var. Sonra da yediğim tokadın izzeti nefsimde açtığı yara henüz kapanma- dı, mütereddid vaziyetteyim.» * Suçun bulunduğu yerde suçlu için izzeti nefis mevzuubahs olamaz. Kızın babası rolünde, - vazifesindedir. Oku- yucuma meseleyi her şeyden önce bu bakımdan tetkik etmesini tavsiye ede- rim. Kızı şu veya bu şekilde alması noktasına gelince, esasen mevzuubahs değildir. Tahsilini bitirmediğini, haya- tını kazanmasına vakit olduğunu söy- lüyor, tereddüd içindedir. Tereddüdün bulunduğu yerde ise aşk yoktur. TEYZE seyrttiğimi bilirim. Geçenlerde 94 yaşında olarak ölen mil- kadar olup bitenleri hatırlamazmış. Hafızası en kuvvetli olan, meşhur İn- giliz başvekili Gladstonedir. Hatıratında bakınız neler yazmış: — Bir yaşında, daha kundakta beslenen bir çocuktum. Bana bakan dadımın odaya girdiğini, ve mama zamanım olduğunu bugün gibi hatırlıyorum. Dadım, süt şi- şemi doldurdu. Fakat, her zaman anne- min yaptığı gibi iyi yıkamadığını gör - düm. Şaşırdım, yahu dedim, kendi ken- dime.. Bu kadın neden böyle pis!.. Ve şu kararı verdim: «Hele daha büyüyeyim, bir konuşa - yım.. İlk işim anneme bu pis dadıdan bahsetmek olsun.» iar; yarder Rockfeller de, 4 yaşına basıncıya | 'şanlar, öğrenenler, öğretenler ve bu su- retle ilerliyenler bulunduğu gibi cahil kalanlar ve hiç ilerlemiyenler de görü- lürdü. Müderrislik ünvanından — madra- bazca istifade edenler vardı. Hiç unut- mam, maarif encümenindeki arkadaşla- rımdan biri, bir gün bana: — Sen niçin bir müderrislik almıyor- sun? Diye sormuştu. Halbuki, sırtımdaki vazifeleri taşıyabilmek için, mebus aldu- ğum zaman, Üsküdar sultanisindeki ders- Jerimi bırakmıştım. Bu dostuma bu ce- vabı verdiğim zaman, bana: — Adam sen de... DBemiş olduğunu daima hatırlarım. Adam, sen de!.. Adam, sen de!.. Türkiyenin ezeli derdi! ! * İşte Bilmiyorum, Darülfünunun Üniversi-! müstaid bir zekâ, hocalığı bir € retinde telâkki eden olgun bir P nisbetle, bızim Üniversitemiz çm daha faydalıdır. Halbuki Tıb Jet sinde görüyoruz: Ecnebi prof riçte doktorluk yapıyorlar, diYE profesörler küplere binip m—;ite dedikodu ve tahrikât ile meş, ; Üniversiteden para ve kazan 85” çÜ kaldırip orun yerine bir ilim mak, bilhassa, bizim için fersıâ him bir işdir. Bu ruh ne Abdülht manında vardı; ayni ruhu Daı' ne meşrütiyetin ilk zamanları * ne de babası Ziya Gökalp olan * nun bu ruhu tanıdı ve ne de h iWF kü Üniversite, kendisini yalnız ğ fetmiş olan insanların müess5t (Devamı 8 inci sayfad?