6 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haa c SON POSTA r —orrm T Ü ea — - boynuma sarıldi: — Kocamı seviyerum, dedi. Hayretle yüzüne baktım. Gözleri se- vinç ve saadetle parlamakta idi. Karşı- O hklı oturduk. Heyecamlı hareketlerle — dürmadan yerinde kımıldıyarak anlatmm- ya başladı: — Üç yıldanberi karı Focayız. Onunla ne gibi düşüncelerle evlendiğimi bili- yorsun. Ailem bu izdivacı münasıb gör- — Mmüştü. Sonra mevkii iyi idi, parası var- — dı, ahlâkan da kusursuz olduğu söyleni- “ yordu. Evlendik. Ona kocam diye, hür- Mmet ettim, şefkat gösterdim, fakal ne ya- — lan söyliyeyim aşkla sevmiyordum. O ise D benim üzerime titriyordu. Aramızda bu b Üç yıl zarfında en küçük bir kavga çık- — madı. İşin asıl acayib tarafı —melekten n farksız bir insan olan kocam son zaman- larda değişmiye başlamaz mı? Evvelâ dikkat elmemiştim, fakat sonraları be- nimle eskisi gibi alâkadar olmadığını farkettim. Eve de geç gelmiye başlamıştı. “Bana ehemmiyet vermiyordu artık, ilk günler omuzlarımı silkeleyip — geçtim. Fakat bıkılmış, yüzüne bakılmaz bir ka- “dın mevkiine indiğimi, kocamın benden tamamile uzaklaştığını açıkça anladığım zaman şaşkına döndüm. Kendi kendimi «Ne isterse yapsın, zaten onu sevmiyorum ki..» diye teselli edecek oldum. Bu duy- duğum azabı bastırmadı, madem ki ko- camdı, sevmesem bile bu hallerine ta- —hammül etmek budalalıktan başka bir şey değildi; ona haddini bildirmeli idim. - Fakat nasıl! «Niçin böyle değiştin, beni — ihmal ediyorsun, yüzüme bakmıyorsun artık» diye, şikâyet etmek işime gelmi- - yordu. Daha doğrusu buna tenezzül et- - miyordum, ben de başkaları gibi bir âşık — edinebilirdim, fakat bunu da kocama nis- |— bet diye yapacak olduktan sonra ne kıy- - (meti vardı, hem bu pek bayağı ve iğrenç bir intikam şekli idi. Bana göre değildi. » Nihayet karar verdim, en iyisi hiç aldır- — mamak, ona ehemmiyet vermediğimi, a- dam yerine koymadığımı göstermekti. — Eskiden ahbab davetierine, gezmelere — benim ısrarımla giden kocam artik gezip, |eğlenmeyi de pek seviyordu. Şu bizim Bediayı tanırsın ve bilirsin ki eskiden- — beri kocaâamı pek beğendiğini, bir gün — baştan çıkaracağını şaka tarzinda 'söyler — durur. Gerçekten de bu hareketi yapabi- | lecek bir ahlâktadır, hafifmeşrebdir. İş- © te kocam eskiden bu kadınla konuşma- ( ma elinden geldiği kadar mâni olduğu — balde artık onunla da canciğerdi. Hoşu- - ha gittiğini açıkça söylemekten bile çe- - kinmiyordu. - Yorulmuş gibi sustu. Arkasına yaslan- — dı, Merakla «Devam et» dedim, doğrul- - du, uzun gevrek bir kahkaha atarak: — Dokuz yüz otuz sekiz yılı benim sa- adet yılım oldu dedi, kocamı sevdiğimi, ,i ona âşık olduğu.mu bu yıl içındn anladım_ Odadan içeri kendini bir top gibi attı, KOCAMI SEVİYORUM Yazan: Peride Celâl Göğsüne kapandım ve sözümü tamamla dım: «Halhbuki seni seviyorum!» Dur dur hayretle yüzüme bakma, devam ediyorum. Her yılbaşını kocamla beraber sobamı- zın başında geçirirdik. Böyle olmasıni da- ha çok kocam isterdi ve ben başkaları gibi balolarda, davetlerde, barlarda eğ- lenemediğim için hırsımdan kendi kendi- mi yer, somurtur dururdum. Bu sefer yılbaşında kocam bir hafta evvelden eli- me epey para vererek çenemi okşayıp elbise yaptırmamı söyledi. Hayretle ne- reye gideceğimizi sordum. Gülümsedi: «Canım Bediaya davetli değil miyiz» de- di. Ben bu daveti unutmuştum. Sesimi çıkarmadım, fakat öfke duymadım der- sem yalan. Ne ise kısa keseyim. Yılbaşı geldi, çattı ve biz o gece karı koca Bedi- alara gittik. Bedia bizi pek neş'eli karşıladı. Ko- cama, yolladığı çiçeklere teşekkür etti, ve ben sarardığımı saklamak için yanların- dan uzaklaştım. Eğlenmiye çalışıyordum. Gülüp söylü- yor, böylelikle kocama duyduğum hıncı, gittikçe daha derinden beni saran kederi yabancılardan gizliyordum. Kocam hiç bir şeyin farkında değildi. Bedianın ya- nından bir dakikâ ayrılmıyordu. Onun kulağına eğilmiş hararetli hararetli ko- nuşuyor, herkesin dikkatini çekecek bir tarzda pervasızca ona flört yapıyordu. Saat ön iki oldu. Işıklar söndü, herkes birbirini tebrik etti. Fakat ne dersin ko- cam yanıma gelmedi! Eğilip Bedianın elini öptü, sonra bir şeyler söyledi ve gü- lüştüler. Bütün metanetimi kaybetmiştim. O- nun bu son hareketi pek ağır bir darbe olmuştu. Kalbim çarpıyor, gözlerim ka- rarıyordu., Kendime hâkim olmaya çalı- şarak ağır ağır salondan çıktım, Dışarıda mantomu giydim, sokağa fırladım. Yağmur ince ince yağıyordu Benim de gözlerimden yaşlar dökülmekte İli. «Kocamı kaybettim» diyordum ve bu ilk defa müdhiş bir kederle hiç duymadığım bir kıskançlıkla sarsılmama sebeb olu- verdi. Ortalarda bir otomobil de yoktu. Sonra eve mi, Şoksa oraya avdet etme- mek üzere başka bir tarafa, meselâ abla- ma mı gitmeli idim? Buna da karar ver-. memiştim, birdenbire arkamda ayak sesleri duydum, adımlar yanımda durup ta bir el koluma yapışınca korku ile göz-: lerim büyüyerek döndüm. Fakat birden- bire sakinleştim. Bu kocamdı.. hafif hafif fitriyordum. Kocamın yuzü biraz solgundu. Elimi kolundan kurtardım ve kabil ol- duğu kadar sakin bir tavırla: — Peşimden gelmene lüzüm yoktu, de- dim. — Nereye gidiyorsüun" dedi. — İstediğim yere dedim. Senden nef- ret ediyorum. Çünkü ne alçak bir insan olduğunu anladım. Haydi şimdi Bediaya koş ve benden kurtulduğunu müjdele.. Hayretle onun gülmiye başladığını gördüm, Sonra koluma givtdi, «Mes'u- dum» diye, mırıldandı. Şaşkın şaşkın yü- züne bakıyordum. O eğildi, eskiden ol- duğu gibi gözleri yüzüme bakarken de- rin bir aşkla parlıyordu. Yavaşça fisil- dadı: — Bu bir tecrübe idi sevgilim. Bana karşı ©o kadar lâkayd bir halin vardı ki, son zamanlarda bu hal içime zalım bir şübhenin düşmesine sebeb oldu. Beni sevmediğini, hattâ nefret etliğini düşün- meye başladım. Azab içinde kaldım ve böyle bir tecrübeve baş vurdum. Eğer gene lâkaydın devam edeydi 0 zaman beni cidden sevmed'ğini anlıyacaktım. Halbuki... Gözlerimden tekrar yaşlar süzülmeye bir elek-! trik fenerinin altında durmuştuk. Ben| Romanya hükümeti ile aramızda bir müd- dettir müzakereleri yapılmakta olan Türk - Romen ticaret ve seyrisefain anlaşması, dün saat 13 de, Bükreşte, Bükreş sefirimiz Ham- dullah Subhi ve iktısad vekâleti daimi müs- teşarı Faik Kurdoğlu ile Romanya iktısad dilmiştir. Bu anlaşma, 13 kânunusaniden i- tibaren ve bir sene müddetle meriyete gire- cektir. Bu anlaşmaya göre, eski alacaklar gene e- sasta mal olmak üzere hususi tediye şartına tâbi tutulârak ayrı bir hesaba bağlanmış- lır. Yeniden başlıyacak olan kliring hesabla- rında, Türk lirası, primsiz olarak, 82 leyden hesab edilecektir. Anlaşmaya bağlı vardır. Karşilıksız tediyat, yalnız milli bankaların reyile olacaktır. Müzakereler için bir müd- dettir Bükreşte bulunan Faik Kurdoğlunun riyasetindeki heyet memleketimize mütevec- cihen hareket etmiştir. Esnaf cem yetleri toplantısı Bütün Esnaf Cemiyetleri idare heyetleri, bugün saat on beşte, Eminönü Halkevinde u- mumi bir toplantı yapacaklardır. Toplantı, birleşik merkez idare heyeti reisinin bir nut- kile açılacak, bunu, sağlık işleri heyeti rel- sinin hutku takib edecektir. Bundan sonra, |yardım teşkilâti muhasebe işleri hakkında verilecek izahat dinlenecek, yardım teşkilâ- tı mürakabe heyeti namına berberler cemi- yeti reisi İsmail Hakkı bir nutuk soylıyecek—- tir. Danışma bürosu çalışmaları hakkında a- vukat İzzetin, dispanserin çalışması hakkın- da da operatör Halid Ziyanın izahları da dinlendikten sonra yardım işleri hakkında müzakereler cereyan edecektir. Türk borcu tahv lieri yükseliyor Türk borcu tahvilleri dün İstanbul borsa- sında 18.45 lirada açılmış, 25 kuruş yükselmiş müteaddid — protokoller 18.65 lirada kapanmıştır. Türk borcu tahvilleri Paris borsasında dâ yükselmektedir. Dün 299 franga çıkmıştır. kupon tevziatı 10 kânunusani pazartesi günü mele görmektedir. —4 » _’__ SELÂNİK BANKASI 1888 Tesis tarihi : İdare Merkezi : İSTANBUL (GALATA) Türkiyedeki Şubeleri : İSTANBUL (Galata ve Yenicami) MERSİN, ADANA Bürosu Yunanistandaki Şubeleri : SELÂNİK - ATİNA Her nevi banka muameleleri Kiralık kasalar servisi EETTESEMRT CT TEE TTT ESKİ$ EHİ *DE Ses - Işık Kitap Evi ilk, Orta Lise mektep Kitaplarının Satış Merkezidir. Baş, dış, nszie, keser. —— ?rip, romatizma ve bütün ağrıarınızı derhal cabında günde itç kaşe alınabilir. başlamıştı. Onun göğsüne kapandım ve — Halbuki seni seviyorum. Birbirimize sıkı sıkı sarılarak ilerledik. Ona, yaptığı bu tecrübe ile kendisini sevdiğimi bana da anlatmış, hiç tilmedi- ğim bir şeyi öğretmiş olduğunu tabii söy- lemedim. Onun kolunda sevgilisine yeni — — kavuşmuş toy, saf bir genç kız gibi heye- canlıydım, kalbim aşkla dolup taşıyordu. Kocamı seviyorum, -— YARINKİ NÜSHAMIZDA: - Misafirler mağarası Yazan: İmet Hulüsi ’ '_“ Bir Genç Kızın Romanı :__;—] | - «Bethoven» in zavallı ıztırabı, «Cho- — pin» in genç ölümü beni günlerce meş- gul ediyor; onların hususi yaşayışları- |hi, sevinç ve acılarını öğrendikce san- yatlarını daha iyi anlıyor, parmakları- - mın altındaki parçayı daha çok düya- — Tak çalabiliyorum. O kadar çok çalışıyorum ki bazı ge- |- celer, parmaklarımın acısı beni saatler- — ce uyanık tutuyor. Yakında ekmek pa- —ramı kazanmak için piyanomu bir kö- |şede bırakacağımı düşündükce ona da- - ha çok sarılıyor, onu zorla benden ko- parilacak bir sevgili gibi daha sıcak bir | bağ ile seviyorum. k — ğim cümleleri tekrarladım; «Musiki ru- |— hu tamamile kavrıyarak benliğimizde -başka hiçbir duyguya yer bırakmaz. - Bazan bütün düşüncelerimizi sürükli- | yen bir sel gibi geçtikten sonra bizi yı- ;kanmış ve temizlenmiş bırakır.» - Ne doğru! Saatlerce piyanomun ba- şında kaldığ:tan sonra kendimi yem Z ON " T R SA SN FŞ a B A Bugün kendi kendime gene o sevdi- Muazzez Tahsin Berkınd doğmuş bir çocuk kadar hafif ve temiz duyuyorum, * Büyük sürpriz... Bu sabah Trabzon- daki halamdan bir mektub geldi. On sene tamamile lâkayd kaldıktan sonra kardeşi Reşidin Selma isimli bir kızı ol- duğunu birdenbire hatırlıyabilmiş. Fa- kat yazısı o kadar candandı ki onun mektubu, bende Füadınki gibi fena bir tesir yapmadıktan başka, on senelik ih- mal ve lâkaydinin üzerinden yaş bir sünger geçirerek onları bana unuttur- du. Mektubda bir de resim var. Başı ör- tülü.. güler yüzlü, tatlı bakışlı bir eski zaman kadinı... «Acaba babama benziyor müu?» diye ona dikkatle baktım. Hayır, hayalimde- iki mavi gözlü adamla bu ihtiyar kadın arasında bir benzeyiş yok, Belki de yalnız dudaklarındaki biraz mahzun gülüş onu hatırlatıyor. Babamiı iyice ta- nrmadığım için bu incelikleri farkede- miyorum âma bu dudaklar ve bu gü- lüş bana hiç yabancı dnül. ĞÜ ADi eai sen EZ e F ike P 2 ö Kda h Dha'adar Halamın mektubunu hüzünle karışık bir sevinç içinde birkaç kere okudum, «Sevgili kızım Selma, j «Belki de sen Trabzonda ihtiyar bir halan olduğunu bilmiyorsun, Belki de kendini bu kocaman dünyada yapayal- nız kalmış sanıyorsun. Hakkın var be- nim öksüz kızım; ne desen, ne düşün- sen hakkın var, Bana babalık etmiş o- lan kardeşim Reşidin kızını ben on se- ne gürbet ellerde bırakıp soldüracak mıydım? Bugün başımı taştan taşa Vur- sam boş, değil mi yavrum? İhtiyar ha- lanı sen affet iki gözüm.. ben de o kadar derdliyim ki... «On sene seni arayıp sormadıktan sonra bugün niçin ses çıkarıyorum diye belki de şaşacaksın.. bunda da hakkın var. Bak sana sebebini yazayım:! Bir iki gün evvel bir davası için amcanın oğlu Fuad Trabzona gelmişti. Ötedenberi o böyle arada bir işleri için buraya gelip gider. Bu defa bana senden aldığı bir mektubdan bahsetti. Onun yanına git- mek istemişsin öyle mi kızım? O da bu- nu reddetmiş. Buna şimdi o da pişman ama iş işden geçti artık; seni bir defa kırdıktan sonra bünu affettirmek pek güç. Reşidin kanından, bizim kanımız- dan olan bir kız başka türlü yapamaz; bunu biliyor ve sana hak veriyorum. Fakat senin orada bizim varlığımızı bi- le hatırlamadan mes'ud olduğunu zan- nederken senin bir aileye muhtaç oldu- _—.-45'_' düMA Z ei di * ği e Pa aa -J:.a:——;—*—zo“—ı ae hi e gunu haber almak beni çok müteessir etti. İşte bunun için sana yazıyorum. Sana «Bana gel Selma!» diyorum. Gel- mez misin kızım? İhtiyar halan bura- da yalnız bir evde sön günlerini yaşa- maktadır. Belki de onuün bü yalnızlığı seni sıkar; belki de İzmiri, arkadaşları- nı, oradaki hayatını arıyarak burasını yadırgarsın, Bunu düşünerek sana faz- la israr edemiyorum.. fakat gelirsen son günlerimde benim başımı göklere erdi- rirsin yavrum. Posta ile sana yüz lira yolluyorum. Bu parayı istersen İzmir- Trabzon seyahatine, istersen oradaki ih tiyaçlarına sarfetmekte tamamile ser- besisin. «Selmacığım, sana” büyük bir habe- rim var; fakat bunu da senden gelecek cevabı bekliyerek bugün söylemiyece- ğgim, Yalnız Fuadın sana tavsiye ettiği gibi banka veya şirketlerden birinde bir iş aramana lüzum olmadığını sana şilndiden bildiririm. «Senden gelecek cevabı sabırsızlıkla bekliyorum. Ön sekiz yaşına gelmiş o- lan yeğenimi tanımak için, geç de ol- sa, öyle acele ediyorum ki beni merak ve üzüntüde birakmıyacağını ümid et- mek istiyorum. «Gözlerini, yanaklarını, hasret ve sevgi ile öperim kızım.» Halamın bu samimi yazısı beni çok ı M_th_& TUT aai D ÖL a mütehassis etti. Gönderdiği yüz urmL T bir küçüklük, bir alçalma duymuyo- rum, Onu babamın kardeşinden gelen bir para olduğu için çok tabii bir şekil- de kabul ettim ve ona hemen cevab ya- zarak beni hatırladığına teşekkür etti- ğimi, oraya gitmenin benim için çok zor olacağını, hayatımı İzmirde kazanmayı tercih ettiğimi bildirdikten sonra onun «Büyük haber» ini beklediğimi söyle- dim ve zarfın içine ben de soön çıkan resmimi koyarak Trabzona yolladım. Mektubum gideli bir hafta kadar ol- du. Bu müddet içinde (İş aramama lü- zum bırakmıyacak) bir haberin ne ola- bileceğini çok düşündüğüm halde bu bilmeceyi bir türlü halledemedim. Bu- nun için halamın cevabıni sabırsızlıkla beklemekteyim. Akrabamdan ihtiyar bir kadının dün- yadaki varlığı bana bütün ailemi buk muşum gibi sevinç ve rahatlık verdi. * Emel, Sabahat, Perihan, neredesiniz? Bugün sizinle beraber olup sizin kah- kahalarınızın da benimkilerle birlikte mektebin koridorlarını ve bahçesini çınlatmasını ne kadar istiyorum bilse- niz! Halamın müjdesi meğer, uzun bıyık- Hayalimin en coşkun saatlerinde bile bunu tasavyur edememiştim. İ u—&-!îa“';h:ı NS Te —H—(»_A_A__q Ş e CA | Birinci tertib Sıyas - Erzurum tahvilerinin — nazırı Zugofti arasında merasimle imza e- bankadan alırken kendimde kat'iyen lı, top sakallı, gözlüklü bir adammış... O Yeni Türk-Romen tıcaret 4* anlaşması dün ımzalandı Anlaşmanm müddeti bir senedir, kliring hesablarmda " Türk lirası 82 leyden hesab edilecektir ve 18.70 lirada kapanmıştır. Bu tahvillerin iki ve üçüncü tertibleri de 18.40 llrada açılmıIğ: ——._'—-c başlıyacaktır. Bu tahviller 102 liradan müa- — " aN Üai İN szblscsprrr Brar Kü AF sr-ra İ Dar g Si sorzcAasdayzca F AF EZ MA e kr — Do ör B 5 K D CA ——— — M ke i K Mi L re ta

Bu sayıdan diğer sayfalar: