11 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

11 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- | Bunları biliyor mu idiniz? — y i. “ yaldiın Misş Wally bf GÜZELLİK Üzele kıymet — verirler. Çünkü güzel az, çirkin çoktur. Eğer çir- kin az, güzel çok olsaydı, güzele dönüp bakan bile bulunmazdı. * Fen ilerledikçe, sun? güzel de sun'i itpeğe benzedi. Hakikisinden tefriki çok güç! * Güzel; para ile alınıp satılmaz, fakat güzelliği, güzellik enstitülerinden bir iki Hraya satın almak mümkündür. * Ziya Paşa: «İç böde, güzel sev var ise aklü şaurun». Demiş.. Akh şuurum var ama, büde ile sevilecek güzeli nereden bulmalı? * — Bir sevab işledim. Bu sevaba mu - kabil bana cehennem azabı çektirdiler. — Ne yaptın? — Güzele baktım diye karımdan da - yak yedim, * * ğ Gönlün gözü pek kuvvetli olmasa ge- rek. Çünkü çirkini de, güzel görüyor. * Güzel söz yılanı deliğinden, güzel ka - din insanı benliğinden çıkarır. * Bir mecmua bir anket tertib etmiş, o- kuyucularına sormuştu: — Güzel fakat budala ve konuşmasını bilmiyen bir kadını mı, yoksa çirkin, fe- kat zeki ve konuşmasını bilen bir ka « dıni mı tercih edersiniz? Verilen cevablar arasında bir tamesi şa- yanı dikkatti: — Her ikisini birden isterim. Güzel, fa- kat budala ve konuşmasını bilmiyen ka- dını karşıma alırım. Çirkin, fakat zeki ve konuşmasını bilen kadını onun arkasına saklarım. 'Zeki kadın konuşur. Ö konu- şurken ben de güzel kadının yüzüne ba- karım. * Her güzel çirkin addedilebilir. Çünkü ondan da güzeli vardır. Her çirkin de gü-: BON POSTA Diş güzelliği Dişlerin arasma sıkışan yemek kırın « tılarının onları bozduğunu, çürüttüğünü bilmiyen yoktur. Bilhassa sebzelerle ek- mek, patates, pirinç gibi nişastalı ve şe- kerli yemekler ağızda uzun müddet Xa - lınca asit haline geçtikleri için dişe me- selâ etten daha muzırdır. Bu asitleşme Güzellik, kadında iğreti elbiseye ben-' e) addedilebilir. Çünkü ondan da çir - | geceleyin olur. İşte bunun için yatmadan zer, Otuzuna gelir gelmez üzerinden alı- dir. * Vefada güzel çoktur ama, güzelde vefa Şoktur. Fasılasız nutuk söylemek rökoru kırıldı , Vaşington âya- 'nından Mister Huey P. Long an beş saat fasılasız Sürette nutuk söy- Jiyerek bu yolda teessüs etmiş olan yökoru — kırmıştır. Çenesinin kuvve- tini bu süretle is- bat etmiş olan Amerikalı âyan âzası, şimdiye kadar ga- yet süküti olarak tanınmakta idi y e Dünyanın en güzel gözlü kadınının ölümü 'Tabiat ve renk bahsinde insanla- rın fikri hiç birbi- Tine uymaz. Fakat bürtü'n güzellik mütehassıs- larinın — ittifak et- î/ tikleri bir şey ver- Z7 dı ki o da sinema 77 *A Homok!a'nın göz- lerinin fevkalâdeliği idi. Bu kadın bir ba- Bir kalb Muadelesi M, N. imzasile aldığım bir erkek mektubunun içinde gözüme saplanan iki cümle beni güldürdü: — Karımı seviyordum, fakat onü gördüğüm dakikadan Hibaren hissim değişti. Karımı kısa boylü, hantal, ka- “ ba, öonu ise ince uzun, zarif görmiyo başladım, diyor. * Bu okuyucum kendi kendisini al » datmıya çalışmaktadır, yalan söyle » — mektedir: — Hayır, çocuğum, sen karını sev « miyordun, hiç sevmemiştin, mahiye » tini kendinin de tayin edemediğin u » yuşuk, bellisiz bir his içinde yaşayıp gidiyordun. Gözünün hoşlandığını gö- —— Tünce uyuşuk duran his canlandı. Ken- ©- Gi kendini muhakeme ettin, bana an- - lattığın neticeye vardın. Zira hâkika » î' ten seven — sevgilisini — ilk dakika- da nasıl bir gözle görmüşse yıllarca [l' sonra da ayni gözle görür: — “«eDünyanın en güzel kadını, benim ak saçbı karımdır. diyen ihtiyar ber — Wakit için haklıdır. - kini vardır. Güzelden bıkılır, fakat güzellikten bı- kılmaz. İsmet Hulüsi İngilterede kadınlara mahsus sigara vagonları Birçok memle- ketlerde — olduğu gibi İngiliz trenle- rinde de sigara va« gonları vardır. Ka- dınlar ise sigşara Viçmiyen er k e k- lerle ayrı vagon- larda — bulunuyor. lar. Halbuki ka- | dınların içinde de | &igara içen'eri var- dır. Ve bunlar, pi- po veya püro içen erkeklerle beraber ©- | türmak istemedikleri için orcaya, eskiden- | beri ihtilâflı bir vaziyet çıkmıştı. İngiliz tren kumpanyaları, tiryaki kadınlara da ayrı bir vagon tahsis etmek suretile bu ihtilâfı kökünden halletmiştir. B- ronesti, Bir aktörü sevdi, kocasından ay- rıldı, bu aktöre vardı. Bir gün hastalandı ve ertesi gün, dünyanın en güzel sayılan gözlerini ebediyen dünyaya kapadı. Si- görta kumpanyaları bu kadımın gözlerine bir milyan İngiliz lirası kaymet biçmişler- di Çirkin, hantal, kaba... | Bir defa bu hüküm verildikten sön- ra rüyet şeklini değiştirecek güzellik bulmak güçtür, sana: — Vazgeç, demeyi lüzumsuz görü- yorum. Fakat buna mukabil karşın - dakinin seni ne gözle gördüğünü dü - şünmeni tavsiye etmeyi faydasız san » mam. Alelhusus mektubunun bir ke - narında bahsettiğin kadının evli oldu- ğunu da kaydediyorsun. Bu, öyle bir mevzudur ki biraz düşününce seni kü- gük düşmekten kurtarır sanırım, * Bayan K. C. ye: Şoförü ile sevişen kadın .seviyesi » nin kadınıdır, fakla araştırmayınız. Erkeğin gözünü açmıya gelince, size hatırlatmak isterim: — Erkek yanında küçük düştüğü ka- dını hiç bir zaman sevmez, ondan ka - çar, onu cehaletinin bir aynası şeklin- de görür. Tavsiyemi dinleyiniz ve bu işe karışmayınız. * Bay Haydara: — Bahsettiğiniz mesele Üzerinde be « nim hiç bir fikrim olamaz. ; TEYZE önce ağzı fırçalamak sağlâm ve güze: dış- H olmanın ilk şartıdır. Öğle yemeklerin- den, hattâ sabahleyin kalkar kalkmaz fır- çalarımak da pek iyidir. Yatarken her hangi bir sebeble fırçalamıya vakit bu - lamazsa hiç olmazsa bol su ile ağzı iyice çalkalamalıdır. Tâü ki kırıntılar dış ara - larına sıkışıp bütün gece asitleşmesin. Nasıl fırçalamalı — Ekseriye: fırçayı | sağdan sola, soldan sağa, yani damaklara| nazaran ufki şekilde hareket ettirir. Bu suretle dişin kabarık kısımları parlar, te-| mizlenir, fakat aralarındaki çukurlar ol-| duğu gibi kalır. En iyi fırçalanma şekli ufki değil, şakulf ve devrani fırçalanma- dır. Yani yukarıdan aşağı, aşağıdan yu - karıya... Ve dalreler çizerek... Böyle bir fırça bütün çukurlara nüfuz eder, oralar- da ne varsa dışarı çıkarır, dişin kabarık kısımları gibi girintili yerlerini de temiz yapar. Ne ile fırçalanmalı: Kaynamış temiz su, bikarbonat dösud veya iyi cins, kokusuz, beyaz sabun ile... Arkasından da ya kay- namış su, yahud esu boriguce ile bol bol çalkalanmalı. Bunların üçü de zararsız birer temizlik vasıtasıdır. İcabında diş macunu veya sularının yerini tutabilirler, Hattâ terkibinden şüphe edilen diş ilâç - larına tercih edilmelidir. Kürkler nasıl saklamr? Kürklerin temizlenip kaldırılması za- manı geldi. Bütün kış kullanılmaktan tozlandılar, az çok parlaklıkları soldu, renklerine donukluk geldi. Yağlanır gi- bi aldular. Hülâsa eskimeye yüz tuttu- lar, Gelecek yıla kadar ayni halde sak'a- mak doğru olamaz. Onları şimdiden te- mizlemeli,yeni bir hale koymah. Bu iş güç değildir. Kürkünüzün cinsine göre şu üç şeyden biri lâzım: Talk, kepek ve- ya kum. Ermin, tilki, Rus tavşanı — gibi ince kürklere talk, at, kurd gibi sert, da- yanıklı derilere kum, lütr ve tavşana kepek iyi gelir. Üçü de ayni şekilde kullanılır: Bir tencereye birinden yarım kilo kadar konulur. Ateşte biraz ısıtılır.. Kürkün tüne bolca serpilir. Yumuşak. uzun ylü bir fırça ile bütün tüyler iyice fırçalanır, çıkan talk kirden âdeta gri bir renk alır. Kum ve kepekte bunu görmek mümkün değildir. Fakat onlar | da ayni derecede temizlerler. Bundan sonra kürkü birkaç saat a- çik havada bırakmalı, Hiçbir zaman silkmemeli. Bilhassa pek yeni olmıyan, kurü deriler silkii- dikce koparlar. Emekli Türk Generalleri yarınki dünya " harbini “Son Posta,, ya anlatıyorlar — “Tek ve münferid şekilde bir Alman - Rus harbi beklenemez General Hüseyin Hüsnü Emir mütebes- sim çehre ile beni karşıladı. Suallerimin birincisini sordum: — Sizce uzak veya yakın bir istikbalde hir Avrupa harbinin patlak vermesi 0uhtemel midir? Eğer bunu varid görü. yorsanız ne gibi neticeler doğurabilir? — Harbin dünyadan eksik olmadığını isbata lüzum yok. Çünkü İspanyada ve Çinde hâlâ harbin devam ettiğini görü- yoruz ve Habeş harbi gibi oldukca çetin bir harb biteli de ancak bir buçuk iki sene oluyor. Demek ne yapılırsa yapılsın insaniyet harbin önüne geçmekte bugüne kadar daima aciz göstermiştir. O hâlde söze mevzu teşkil eden cihet büyük harb dediğimiz birçok milletlerin bir anda har- be girişmeleri keyfiyetidir. Böyle bir böyük harbin önüne geçmek için çok çalışıldığı mubakkak, Bu çalış- ma müesseselerinin en niühimlerinden birisi de Milletler Cemiyeti idi, Bugün bu temiyetin zayıflaması büyük harbe mani olabilmek mevkiinde bulunan kuvvetler- den birini gevşetmiş bulunuyorsa da, bu âfetin pek yakın olduğunu zannetmemeli- dir. Bugün harbe eskisi gibi çabuk karar verilemez. Bunun en iyi, en güzel delili- ni İngilterenin birkaç senedenberi şahidi olmakta bulunduğumuz — gabırları teşki eder. Er geç dünyanın başına yeni felâ- ketler getirmesi ve -neticede dünyanın durumunu esasından değiştirmesi melhuz olan 'büyük harbin ne zaman ve nereden başlıyabileceği ve nelere kadar uzanıp yayılacağı ve neticelerinin ne olacağı şübhesiz meraklı bir mevzu teşkil eder. Ancak bu hususta söylenecek sözler ve yapılacak tedkikler tahminden ileri gi- demezler. Asıl meselenin esasını dünya- min kuvvet müvazenesi teşkil eder. 1914-1918 harbinin başlama şartlarına bakarsak görürüz ki 0 zaman Avrupada Çarlık Rusyası tarafından gelen büyük bir tazyik, bu müvazeneyi bazmıya baş- lamıştı. Bugün de Almanya ile İtalyanın güçlerinin sınırlarına varmakta olan kuvvetlenme hareketlerinin tabil bir ne- ticesi olarak yeni bir harbia çıkacağın- dan korkulmaktadır. Fakat ne olursa ol- sun bu her iki milletin de emellerini harbsiz elde etmek yolundaki güyret ve dikkatlerine bakılırsa ve bu iki büyük devlet cihetinden bozulan müvazenenin, diğer devletler tarafından azmile denk- leştirilmekte olduğu dikkate alınırsa ge- ne büyük harbin önüne bir müddet olsun geçilebileceği ümid olunuyor. Ancak ba- rışın devam edebileceği müddet için bir hâd tayinine çalışanlar; bunun, Ingiltere- nin gilâhlanma programını tamamlama- dan evvel olmıyacağı neticesini çıkarır- lar. Teessür ve teessüfe İlâyık olan cihet, harbin büsbütün önüne geçilememesidir. Yoksa İnsaniyeti, daha üç beş sene bir fe- lâketten korunmuş görmek çok küçük, ci- liz bir teşellidir, Büyük bir harb olursa, nereden başlar ve nelere kadar genişler meselesine ge- lnce, şübhe yok ki bugün en hâd ihtilâf, Orta Avrupa yaylalarından Akdenize ve oradan da Afrikanın şimal kıyılarına döğrü uzanan muhtelif meselererden çık- makta ve Pasifik Okyanusuna kadar u- zanmaktadır. Onun için büyük harb nere- den tutuşursa tutuşsun hemen bütün dün- yaya sirayet edebilecektir. — Sayın general, bu harb vuku buldu- l Bacafksızın maskaralıkları : ”» General Hüseym Husmü Emir gu takdirde neticenin otoriter veya dÜ mokrat devletlerden hangisinin lehine © lacağına kanisiniz? İ — Bir harbin nası) devam eâeceğini vi nasıl bir neticeye varacağını evvelden Kf tirmek imkânsızdır. Almanlar, 1914 6f harbe başladıkları zaman değil Amerikii | nın, baltâ İngilterenin bile muharebeji gireceğinde şübheli İdiler. Ayni zamanda bir harb nasil ka: ve zafer unsurları nelerdir? Meseleyi Vi | noktadan tedkik etmelidir. Zateri eldi etmekte, zümrelerin akidelerinin / rolleri olsa dahi; kat'i neticeyi verecek & | saslar harbin eskidenberi malüm prefif | siplerinden ayrılamazlar. Yalnız totali! ri disiplin ve demokrasiyi de - bazı olunacak misallere bakarax - bir nevi narşi addedersek ancak o zaman zalel birincilere doğru meyledeceğini düşüne biliriz. Nitekim, bugün İsvanyada muvi fakiyetin totaliter cihette yörülmesi giliile Her halde, 1914-1918 harbinde de oldür ğu gibi iki tarafta çarpışacaxk kuvvetli evvelemirde bir müvazene gösterir | olacaklar ve nihayet en ziyade milli bif | liğe dayanarak sinirlerine en çok hâkilil | olanlar kazanacaklardır. İ — Generalim, Almanya ile Sovyi Rusya arasında harb olduğu takdirde nun neticeleri hakkında ne düşünüyorsür | nuz? | — Tek ve münferid bir şekilde Alm: Rus hârbi beklenemez. Ancak Rusyanili iki cebheli bir harbi mevzuubahs olabik lir, Yani ve meselâ Japonya Çin işıni BF | tirdikten sonra, Sovyet Rusyanın Uzakt şark eyaletlerini almak ve Sovyet Rusyâ' yı Pasifikten büsbütün uzaklaştırmak g bi bir hedef ve maksadla Rusya ile harbi girişecek olursa, o raman Orta Avrupâ' nin da garbdan Rusyaya bir taarruzu dür şünülebilir. Böyle bir ihtimalde So' Rusya bidayette Uzakşarkta Baykal gör lüne ve Avrupada - Volga ve hattâ Ural mıntakalarına kadar geri çekilmek me€* buriyetinde olsa dahi onu yenmek çok çe* tin bir işdir. Bâhusus Sövyet Rusya bü* tün endüstri grupmanını bâyle bir ihtit mali nazarı dikkate alarak ve tamameif stratejik noktai nazardan o şekilde yap” mışlardır ki bugün Rusyanın bütün kuv* vet kaynakları ve harb endüstrisi Bay"* | İxal fle Volga arasında teksif olunmuş # | bidir. Bir Alman-Rus harbinde, Lehistafi | ile Romanya ve küçük Baltık devletlefi bitaraf kalamıyacaklarından harekâliif — (Devamı 10 uncu sayfada) y

Bu sayıdan diğer sayfalar: