24 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

24 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'“”"":,',, bülün içdbirleri almışlardır. Kral ve kraliçeyi hâmil olan otomobiller Pariste Konkord Yugoslavya kratına etmek için akla gelen ve gelmi. köprüsünden geçerken alınan Her iki otomobil iki sıra - iki tarafına ? ) l(:r)ikxııquıownîn(:) Bunların hepsinin Üzerin de polis tayyareleri uçmaktadır, İngiltee Kral ve Kraliçesi Pariste nasıl muhafaza edğldiler? .SON POSTA e yapılan suikasdden ağızları yanan Fransızlar, İngiltere kral ve kraliçesini muha'aza yukarıdak; fotograf bunu güsteriyor. (1) Kralın otomobili, (2) Kraliçenin otamobili, (3) süyari polis kuyyetleri arasında bulunmaktadır, (4) Motosikletli polisler, (5) Diğer otomobiller, dizilmiş olan Afrikalı askerler, (7) Kaldırımlar boşaltılmıştır, (8) Meydanda yüzlerce tank (10) Halk yüzlerce metre uzakta bırakılmıştır, Hozar Türklerinin bir aralık Yahu- diliği kabul ettiklerine dair tarihlerde bir rivayet vardır, Buna dair «Yahudi Seyyahlar» namile ingilizce neşredilen bir eserde iki vesikaya tesadüf ettiğim için tarih ve Türklük bahislerile alâ * kadar olan okuyucularımı bu vosika- lardan haberdar etmeyi faydalı gör- düm, - € Vesikalardan biri, Hozar Türkleri hükümdarma Chisdai Abu-Yusuf ta- rafından yazılan bir mektubdur. Abu 'Yusu? Yahudi bir doktordur. İspanya- da halife üçüncü Abdurrahman ile ha- lefi halife Hakem devrinde vezir paye- sini ihraz etmiştir, Şarktan gelen sey- yablardan Asyada Yahudi krallığı bu- lunduğunu ve bunu Yahudi krallarının idare ettiklerini işitmişti. Horasandan gelmiş olan seyyahlar böyle bir Yahu- di hükümetinin gerçekten mevcud bu- lunduğunu temin ederek isminin de Khozar alduğunu söylemişlerdi. Bi- zans imparatorunun hajifeye yolladı- h sefirler de Horasan tacirlerinin hi- kâyelerinin mevsukiyetini temin edin- ce, Chisdai Abu Yusuf, İsaac *>> Nat- han isminde birini bir mektub bir tavsiyename ile imparatora gönderdi. İsaac altı ay İstanbulda kaldı. Fakat daha ileri gidemedi. Çünkü imparator Hozar ülkesine giden yolun pek tehli- keli olduğunu, Karadenizde ancak mü- said zamanlarda seyahat edilebileceği- ni söylemişti. Abu Yusuf yazacağı mektubu Kudüse göndermeyi düşündü. Oranın Yahudileri bu mektubu - Nisi- bis'e, oradan da Ermenistana, Erme- nistandan Berdaa'ya, oradan da Hoza- ra yollamayı wâdetmişlerdi. Fakat Chisdai bu plânı düşündüğü sırada, Gebalim (Slavonians) kralından Ab- durrahmana bazı sefirler geldi. Bun- Tarın içinde Saul ve Joseph isminde iki Yahudi vardı. Bu Yahudiler, mektubu Gebalim kralına vermeyi vüdederek onun Chisdâi'ye karşı beslediği hür- Tariht Musahabe IlllllnlllllllllllllllllllllllllIllllğ Hüseyin Cahid Yalçın Üstüd Hüseyin Cahid Yalçın evinin balkonunda gerek efendimizin gerek oradaki kar- deşlerimizin sıhhat ve aliyetleri hak- kında bir haber almak için emin bir adam bulup göndermeyi düşündüm. Mesafenlin uzaklığı dolayışile buna imkân göremedim. Nibayet, Allahın inâyetile Mar İsaac isminde biri çıktı. Hayatını tehlikeye atarak efendimize yazdığım mektubu aldı. Kendisine mü- kâfatlar verdim. Kendisinin ve hiz- metkârlarının sefer masrafları olarak altın ve gümüş paralar verdim. Kendi kesemden Kostantiniye imparatoruna muhteşem bir hediye takdim ederek namemi hâmil olan adama efendimi- zin nezdine vâsıl oluncaya kadar müm- kün yardımlarda bulunmasını rica et- tim,» Chisdai bu teşebbüsün nasıl akim kaldığını anlattıktan sonra zihnini yo- ran meseleleri ortaya döküyor: , «Devletiniz nasıldır? Arazinizin hal ve keyfiyeti nasıldır? Arazinizde hangi İ|kabileler sakindir? Hükümet tarzınız nedir? Krallar birbirlerine nasıl halef olurlar? Bir kabile veya aile içinden Mi intihab edilirler, yoksa ecdadımız asıl vatanlarında sakin oldukları zaman â“ met dolayısile mektubu Macaristanda- ki Yahudilere göndereceğini, mektu- bun oradan Rumeliye ve Bulgaristana yollanacağını ve nihayet yerine vara- cağmmı temin eylediler; İşte bu suretle Chisdai Abu Yusufun yazdığı mektub Hozarlar kralı Joseph'in eline gitti ve © da bir cevab yazdı. Bu cevab, bah- settiğim vesikaların, ikincisidir. Elkan Nathan Adlör bu malümatı verdikten sonra bu mektubların mev- sukiyeti uzun müddet inkâr edilmiş ise de bugün umumiyetle kabul olun- duğunu söylüyor. Chisdai'nin mektubunu buraya ay- nen tercüme etmek çok uzun sürer, Baş taraflarını hülâsa ederek asıl alâ- kaya değerli olan parçalarım aynen alacağım. Chisda! iptida Endülüs üÜlkesini tarif ediyor, payitahtlı Kurtaba şehri oldu- ğunu söylüyor, Uzun uzun tafsilâta gi- rişiyor. Sonra Hhalife Abdurrahman hakkında malümat veriyor. Memleke- tin varidatını, ticaretini anlatıyor. Ni> hayet maksadını hikâyeye başlıyor: «Horasân tacirleri, Hozar denilen 'Yahudilerden mürekkeb bir krallık bulunduğunu söylediler. Fakat ben bunlara inanmadım, Çünkü bunu be- nim gözüme girmek için uydurdukla- rına ihttmal verdim. Kostantiniye se- firleri gelinciye kadar şübhe ve tered- düd içinde ödim. Onlardan sordum. Ba- Na şu cevabı verdiler: «Tamamen doğ- rudur. O dediğiniz yerde Alcusari diye bir krallık vardır ki İstanbuldan deniz tarikile on beş günlük mesafededir. Şimdi saltanat süren kralın adı Jo- seph'dir. Arada, onların diyarından bi- ze gemiler gelerek balık, deri ve türlü türlü mahsulât getirirler. Onlara kar- deş gibi muamele ve ikram ederiz. A- ramızda münasebetler eksik değildir. Sefirler ve hediyeler teati eyleriz. On- lar meziyet, kudret sahibidirler. Kala- balık orduları vardır. Arada selere çı- karlar,» «Bu sözler bana ümld verdiler. Şük- Tan secdesine kapanarak Allaha ham- dettim, hükümet sürdü? İsimleri nelerdir? Her mat var mıdır? Bu babdaki ümidleri- niz kuvvetli midir? Şerefimizi kaybet- tik. Hergün bana soruyorla A krallıkları var. Fakat sizden yeryü zünde eser kalmamıştır.» fendimizin şevket ve kuvvetini işilince ğuşımlı doğruldu, içimize kuvvet ge lisir cek haftaya bırakıyorum. n K det olduğu veçhile evlâdlar / babaları- nın yerine mi geçerler? Efendimizden bir ricam da ülkenizin vüs'ati, uzun- Tuğu ve genişliği hakkında malümat yermenizdir. Ne kadar sur ile muhat ri, ne âçık kâsabası vardır? a meselesi tabif suretle mi, yoksa sun'i vasıtalarla mı temin edili; Askerlerinişin ve kumandanlarının sa- yısı ne kadardır; bunu sormamı —fena tefsir buyurmamanızı bühassa istir- ham ederim. Mukaddes kavmimizin çokluğile müftehir ve bahtiyar olma arzusile bunları sorüyorum. Ne kadar vilâyette hükümran olduğunuzu, ver_îd' len vergilerin mikdarını - bildirmeni İzf de rica ederim. Halk öşür tediye ediyor mu? Daima payitahtta mı ikamet buyu- ruluyor, yoksa memleketin her tarafı dolaşılıyor mu? Civarda adalar var mi- dir? Kavminizin davalarında bizzat hâkimlik eder misiniz, yoksa onlara hâ- kimler mi nasbedersiniz? Hangi kavl% lerle harbediyorsunuz? Cumartesi gün- leri harbe müsaade eder misiniz? Hu- dudlarınızda hangi Krallıklar ve milli ler var? İsimleri nelerdir? Hükümi nize civar olan Horasan, Berdaa rın kervanları ne suretle ülkenize ge- liyarlar? Efendimizden evvel kaç krı l biri kaçar sene hükümet ettiler? Mem- Jeketin müstamel lisanı nedir?... Efen- dimizden bir şey daha sormak İsterim Biz böyle bir esaretten diğer esareti giriftar olarak eürüklenip durüyo: Bu musibetin ne zaman sonu geımuâ ne dair oralarda bir kanaat ve malü- : «Bunlara bir cevab veremiyorum. E- «Başka kavimlerin hepsinin bi Hozar kralınım verdiği cevabı ge

Bu sayıdan diğer sayfalar: