11 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

11 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Z Sayfa Hergün Hayat pahalılığı ve Teşkilâtlanma lüzumu Yazan: Muhittin Birgen Ikkat ediyorum, İstanbulda pa- halılığı izah için son zamanlarda başlıca sebeb olmak üzere şu âmil gösle- rilmeğe başlandı: Ayak gsatıcıları azaldı, Tekabet ortadan kalktı, halde mahsul çü- Tüyüp denize döküldüğü halde şehir s0- kaklarında bunlar ateş pahasına satılı- yor. Bu bir tşahtır; doğru mudur, değil midir? Karar vermek için çok esaslı bir tedkike ihtiyaç vardır. Esasa ald bir mü- nakaşaya girişmemekle beraber, ben, şahsan, bu fikirde değilim. Bence ayak satıcıları, bizdeki şekillerile, piyasada bir anarşi unsurddur. Fakat, mümkündür ki ben aldanayım, yani ayak satıcılarının Ha ettikleri vazifeyi ifa eden başka bir organ bulunmadığı için, belki bu fikirde bulunanlar haklıdırlar. Fakat, şunu kat'i- yetle söyliyebilirim ki eğer İstanbulda *fiat ucuzluğu ayak satıcıl: n hi lerine kalmış bir şeyse yay halimize! bizim medeniyet yolundaki geriliğimizin en acıklı ve en dehşet yerici bir delili olur! Eğer bu tddia doğru ise, o zaman a- yak satıcılığı ile mücadele etmek te bize büsbütün farzolmuş demektir. * Bugünkü Avrupa medeniyetinin bütün ruhu, bütün varlığı hayatın baştan başa, bir takım muayyen — teşkilât kalhıpları içine girmiş bulunmasıdır. İstanbul büyük bir şehird bir. bü- yük şehrin iktısadi hayatı Avrupada şuurla çalışan bir teşkilât şebekesi tara- fından idare edilirken biz hayatı ayak sa- tıcıları vasıtasile ucuzlatmayı düşünme- ğe mecbur kalmışsak halimize hattâ ağ- lamak bile lâzımdır. Size küçük bir misal söyliyeyim: Ağus- ir; tosun son günleri ile eylülün ilk günleri | arasında İzmire Londradan dört İngiliz-| den mürekkeb bir heyet gelir. Bu, heyet, İngilterenin istihlâk kooperatifleri itti hadının Toptancı teşkilâtının murahhas- | larıdır. İzmirde bir kaç gün kalırlar, pi- yasa şartlarını tedkik ederler ve ondan sonra pek çok ton üzüm ve incir sipariş- leri verip, ayni maksadla başka memle- ketlere ve başka şehirlere giderler. Bu heyet 928 senesine kadar İzmirin büyük tâccarları ile alış veriş ederlerdi. O ta - rihten sonra, Aydın müstahsillerinin in- cirlerini satan Aydın kooperatifini İngi- liz müstehliklerinin incir ve üzüm ihti- yaçlarını temin eden İngiliz kooperatif- leri ittihadı ile münasebete koydum ve Onlar da iki senelik bir tecrübe ve ted- kikten sonra bütün siparişlerini — bizim kooperatife vermeğe başladılar. İki kar- deş müessese arasındaki münasebet —© kadar samiml! oldu ki onlar fiat söorma - dan bize mal sipariş ederler ve biz de fiat istemeden onlara mal gönderirdik. İşte, hayat pahalılığı ile mücadele et- menin, çok kazanıyor, diye mütevassıtı ortadan kaldırmanın asri teşkilât şeklinde ifadesi, modeni —usulü budur. Bu usul o kadar hâkim ve münte- şir, medeniyetin modern iktısad teşkilâtı bazı memleketlerde o kadar İleri git « miştir ki meselâ İsviçrede Konsumverein namı altındaki muazzam kooperatif itti- hadının yanıbaşında daha ziyade yüksek müşterile münasebette bulunan bakkallar bile Migros namı altında bir ittihad vü- cude getirmişlerdir. Hemen her memleket böyledir. Bu iktısadi teşkilât ağı komşu- muz Bulgaristana kadar i Napred ismini alır, Bu bakımdan Bulga- ristan da bir Avrupadır. Edirne hudu- dundan içeri geldiğimiz zaman ise Asya başlar: İktisadi hayatı teşkilâtsız Asya! Aydın müstahsilleri satış kooperatifleri ittihadı, Türkiyenin bu büyük Avrupa teşkilât ağlarile satıcı müstahsil teşkilâtı halinde münasebette bulunabilen yegâ- ne nümüne oldu ve bu yegâne nümune- nin henüz zürriyeti yetişmiş değildir, İs- tihlâk teşkilâtımız ise büyük bir sıfır. dan fbaret bulunuyor! * İşin asıl hakikati budur: Hayatını tan- zim için ayak satıcısının çoğalmasını istemeğe mecbur olan milletin bu asırda hali yamandır. Çünkü, binbir mahzur - dan sarfı nazar, bir seferberlik halinde bütün hayat durur ve bir zaman gördü- gümüz gibi İstanbul kıtlık içinde kalır, Cihan harbinde Almanya, tam manasile yokluk içinde dört sene karnına atabile- cek bir şey bulduysa 0 muazzam teşkilâtı Bayesinde buldu. Ayni tarihte İstanbulun ikâyet edilen | Resimli Makale : Nefes darlığını Tedavi için Yeni bir usul Londrada King's College hastane sinde nefes darlığını tedavi etmek için yeni bir usul bulunmuştur: Hastalara husust jimnastik hareketleri — yaptırıl - makta, bu güretle normal bir şekilde nefes alma imkânı temin edilmektedir. Genç ve yaşlı hastaların hepsi ayni ha- |reketleri yapmaktadırlar. İtalya, Yahudileri Habeşis- tanda iskân edecekmiş İngiliz gazeteleri yazıyorlar: Roma- |dan bildirildiğine göre, İtalya hükâ - |meti Yahudileri Habeşisi ında iskân et |İmek için bir plân hazırlamıştır. Müussolininin son emrile memleket- ten çıkarılan Yahudiler, Habeşistanda ayrılan bir mıntakada yerleştirilecek, | ve kendilerine husust şartlar dahilinde | imtiyazlar verilecektir. İngiliz futbolcularına nazar değmiş İngilizlerin bu seneki futbol mev - siminin uğursuz gideceğini, ilk maç - larda 4 kalecinin yaralanmasile falcılık ettiklerini bu sütunlarda - yazmıştık. |Bundan sonra bir ekzersizden dönen |meşhur fülbolculardan biri, yağan yağ murdan kaçmak için sığınacak bir yer ararken, yildırım isabetile ölmüş, ar - kadaşı da lanmıştır. da bolluk içinde süpürge tohumlu ekme- Bi de bulamadığı günler olduysa gene se- beb teşkilâtsızlıktı. Seferberlik ayak sa- tıcılarını yarım vaatte yok etmişti! Hemşerilerime, bütün vatandaşlarıma şunu söylemek İstiyorum: Hayat müca - delesi, çarşıda, bakkalda ve mağazada da- hi bu asırda teşkilâtsiz yapılamaz. Ha - yatlarım ıslah etmek istiyenler, evvelâ bu hakikati anlamalıdırlar. Muhittin Birgen İSTER ğu zamanlarda bir taraftan Hataya, bir t Fransız koloniciliğinin ana prensibi. İSTER F Son Posta Hatay meselesinin henüz muallakta bulundu- birer muharrir yollamıştı. Arkadaşlarımız geri döndükleri zaman oralarda gördükleri asfalt şoselerin güzelliklerinden ve uzunluklarından günlerce bahsettiler. sını sömürgeden alınan paraya bırakmaktadır, halbuki Su- .| SON POSTA e Durmadan söyliyen ağız.. — Mahcub olmamak istersen isbat kendine sakla.. Hergün bir fıkra Güle güle gidiniz Hatvwra meraklılarından biri tanın- mış bir muharririn evine gitmiş. Mu- harrire kendisini tanıttıktan ve lü - zumsuz bir çok şeyler - anlattıktan sonra cebinden bir dejter çıkarmış. — Bu arada defterime bir hatıra yazmanızı da rica edecektim. Demiş, Tanınmış muharrir; — Hay hay yazayım! Diyerek dejteri almış, ve «güle güle gidiniz cümlesini yazdıktan — sonra İ defteri iade etmiş! HaşlEin VaT siisll Londrada da Kaplumbağalar Arasında yarış yapıldı ranat bahçesinde, ilk de- fa olarak kaplumbağa yarışı yapılmış tır. Mesafe 3 metre olarak kabul edil - miş ve önlerine lâhana ve muz konu - lan iki kaplumbağadan genci 2 dakika $5 saniyede birinci — gelmiştir. Genç kaplumbağa 100, ihtiyarı da 150 ya -| şındad Dünya düello şampiyonu İki sene evvel, karısının haysiyeti - ni korumak için birbiri arkasına yedi defa düelle eden Budapeşteli avukat ve dünyanın düello şampiyonu Fran - cis Sargas, ikümiyetini — geç üzere hapishaneye girmiş, ve hapish nenin en muteber kısmına alınmı Şampiyon doğum münasebetile, hücresinde vermiş, ziyafette karısı da hazır bulun- müuştür, Bulgar Kralı ve gölgesi Bulgaristanım çok tanınmış bir si - ması vardır. Bay Jorj Hanciyef.. Bay Jorj Hanciyef Bulgar ordusu sübayla- rındandır. Mahir bir nişancı olduğu ka- dar, usta bir binicidir. 15 senedenberi Bulgar Krah Majeste Boris'in yaveri - dir. Ona yalnız, harict seyahatlerinde İNAN, İSTER araftan da Suriyeyo mıya koyuldük: ' gömürgenin ihya- İNAN, İSTER / edemiyeceğin — ithamı İspanya Kralının Büyük oğlu Nasıl öldü ? İ ni sedıy Sabık İspanya Kralı Alfons'un bü yük oğlu kont Kovadongo, — bir gece, oturmakta olduğu otelin sigara satıcısı kızile, bir bardan otele dönerken, kızın kullandığı otomobilin bir telgraf dire- ğine çarpması neticesinde öldü. (Kana- ma) hastalığına müptelâ olan kont a- dığı yaralara dayanamıyarak 31 yaşın- da, en çok sevdiği otomobilinde ve ya- nında bir genç ve güzel kız olduğu hal de bayata gözlerini kapamış bulunu - yor. Genç kız, ölüme sebebiyet suçile Y nmıştır. Resmimiz talihsiz kon - tu ölümünden biraz evvel gösteriyor. ae SY CA Ressamlar arasında garib bir anket Kumral saçlı, mavi gözlü ressam - ların daima manzara resmi yaptıkları, ah saçlı, siyah gözlü ve kısa boylu lanların da insan resmi çizdikleri, bü- yük kafalı ve mavi gözlü san'atkâr'a - rın daha ziyade portre, uzun kafalıla- rın da manzara resmi yaptıkları, İ000 artist arasında yapılan soruşturmalar- dan sonra anlaşılmıştır. Kadın ressam- lar, erkeklerden daha ziyade — portre yapmağa meyyaldirler. Bunu iddia eden, taniınmış bir res- n ülkede de daima yanında bulunur. Bay Hanciyef'e, Kralın gölgesi adı takılmiştır. Resmi rütbesi müşavirlik, vazifesi de husust? kâtibliktir. Kısa boy- lu olan Bay Hanciyef, yedi lisanı mü - kemmel yazar, okur ve konuüşür, İNANMA! riyenin parası memleketi asfalt yol ile bezemeye müsald değildir, bize bir merak oldu, muammanın anahtarını ara- — Muammanın anahtarı bir senede yapılanın bedelini 20 senede vasıtalı vergilerle ödemektedir, cevabı geldi. Eğer bu doğru ise, bu anahtarı asırlardanberi bizim ara- yıp ta bulamamış olmaklığımıza: İNANMAIL Kısası Sözün Gandi gibi giyinenler E Tala enâbıhak yer yüzünden zıpırları C eksik etmesin! İşsizlik ve güç « süzlükten ne kılığa gireceklerini şaşıram bir takım kimseler şimdi de meşhur Hindli meczup gibi giyinmeyi, onun gibl anadan doğma, sade bir maşlaha bürü « nerek gezmeyi yepyeni bir moda olarak ortaya atmışlar... İngiliz lberalizm politikasının, sene« lerdenberi yola getirmekten aciz- kal - dığı Gandi, nihayet Avrupalılar üzerin« de ihraz eylediği bu zaferle bihakkın ö vünebil Bu, bana bir hikâye hatırlattı. Bakalım, nakledeyim de, arada giz de bir müşabe« het bulur m Yasef, otuz senedir sigorta sims; eden halim, selim bir Yahudi imiş. terilerinin çoğu da İstanbula işliyer radenizli taka sahibleri imiş, Yasef, bune ların mallarını sigorta eder, vesikalarını yaptırır, vâdeleri gelir de onlar burada bulunmazlarsa onların namına parasını yatırır, bilâhare kendilerinden tahsil e« dermiş. Yasef müşterilerini öyle memnun et miş; kendisini onlara öyle sevdirmiş ki, Karadenizliler bir araya geldikçe, bahsi Yasele getirir: j — Ah! derlermiş. Ne iyi adam! Ne gü- zel adam!. Yazık ki bizden değil.. Ölürse cehenneme gidecek, çayır çayır yanacak!, İçlerini kemiren bu derdi, âkıbet sefe de açmışlar.. — Ne olur? demişler.. müslüman ol Ban!, Yaşef: — Olayım amma.. demiş.. müsürman: liğin ne olduğunu bilmem. Öğrenmek için de masraf edecek param yok. — O kolay! Biz senin her masrafını gekeriz.. elverir ki sen kabul et, — Pekil! — Bizim oralarda meşhur bir Kara ho- ca vardır. Fakirdir, cahildir amma, çok damdır. Ve bu işleri iyi bilir. Seni ona gönderelim, bir kaç gün yanında kal, O müddet zarfında biz burada senin ço- luğuna, çocuğuna da bakarız. Yaset bu pazarlığı kabul ederek, çık- mış yola, Aradan yirmi, yirmi beş gün geçmiş, Yasef geriye dönmüş. Ağalar, pürheye « can sormuşlar: — Ey, Yasef! Nasıl? Müslüman oldun mu? İ O, gülümsiyerek: — Hayır! demiş; ben müsürman olma- dim amma.. Kara hoca sigorta oldu! Şimdi de, Gandi Avrupalılaşmadı am- ma, Avrupalılar Gandileşiyorlar! E. Talu Ceviz ve fındık satışları San bir hafta içinde piyasada epey- €« hararetli ceviz satışları olmuştur,. Almanyaya kilosu — 35 kuruştan 3000 kilo Amasya malı iç ceviz ve kilosu 30 kuruştan 4500 kilo Niksar malı ve 18 kuruştan 4500 kilo çürüklü —Amasya ceviri satılmıştır. Fındık satışları üzerine de İyi mua- meleler yapılmıştır. Bir hafta — içinde kilosu 32 kuruştan 3200 kilo çürük mal çıkıntısı iç fındik, kilosu 80 kur 5040 14 Giresun malı sıra tambul fındık, 73 kuruştan — 5040 kilo Ordu malı ve kilosu 37 kuruştan 5000 kilo Ünye malı, 81 kuruştan 20 bin kilo sı- ra tombul iç fındık, — 34 kuruştan 15 bin kilo kabuklu fındık, 70 kuruştan 18 ton Ünye malı sıra tombul iç fındık, 77 kuruştan 20 ton Giresun malı, 73 kuruştan 7040 kilo Fatsa malı fındık satılmıştır. Son hafta içinde Suriyeye 4000 kilo, Hamburga 2 bin kilo fındık ihrac edilmişi tanbulda 11 tan iç, 9 ton kabuklu findik stoku mevcuddur. unuz? Kuşyemi fiatları düştü Kuşyemi fiatları, sen — zamanlarda İngiltere ve Almanyadan gelen nok - san fiat teklifleri üzerine düşmeğe baş- lamıştır. Son birkaç gün içinde İngil- İtere ve Almanyaya 5,15 paradan, bix tkıç küçük parti mal gönderilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: