10 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

10 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÜ SADT L DA R TU YENRME a aa N ae n G 2 Sayfa Hergün Üniversitede Neticeler Yazanı Falih Rıfkı Atay ı stanbul Üniversitesi Hukuk Fakülte- si Dekanı Profesör Doktor Ali Fuad, bu soneki imtihan neticelerini " bildiren esaslı beyanatı ile 1988 ders senesi dedi- kodularını kapamıştır. Gazetelerimizin gelecek sene salâhiyet ve mes'uliyet a | damlarını, milli kültüre hizmet etmekte daha serbest bırakacaklarını ümld ederiz. Sayın profesörün söylediğine göre son Bınıfta imtihana giren 142 talebeden 124 ü, ikinci sınıfta 244 tale beden 173 Ü, birinci sınıfta ise 200 talebeden 105 i mu- waffak olmuştur. İlk sınıf bir tarama ve eleme vazifesi yapıyor; ikinci sınıf biraz daha yaprak döküyor; fakat son sınıfta gürbüz ağaçla karşılaşıyoruz. Gene de bu neticelerin normal ol- duğunu bildirmektedir: Fakat, diyor, Ü- niversite stediğimiz: -bilmeli; Kalite mi, kantite mi? Eğer rin lüzumları adetle ölçülmüş olsaydı, birçok Avrupa bukuk fakültelerinin şim- diye kadar kapıları kapamaları lâzım ge- lirdi. Muhterem dekana hemen cevab ve- relim; Kalite istiyoruz! Bizim nesilleri- mizin diplomaları Türkiyeyi ummanlar- da uçurabilecek bir yelken vücude geti- rebilir: Halbuki nasıl bocalamalar yap- tığımızı görüyorsunuz. Bizler, bizden iyi- sini döğil, bizden çok iyisini istiyoruz. Ve şehadetname değil, kendini mütemadi- yen serbest tecrübeye terkedebilecek, Mmütemadiyen — isbat — edebilecek — li- yakat istiyoruz. Umumi memleket idare- sinde gördüğümüz noksanlardan — çoğu- nun, iyi lise mezunları arasında anlaşıl- mamak imkânı olmıyan basit kültürsüz- lük meseleleri olduğunu düşündükçe, gözlerimizi bir daha üniversiteye çeviri- yoruz. Her şeyi yapacağını, ve kendi ya- pacağını, hattâ icad edeceğini iddia eden tehlikeli cehalet, bir de milli davalar de- magojisi ve azimle birleştiği zaman, ha- kikaten menfiyi harikalandırmaktadır. Ben davulunun kaba sesini, üniversite- nin temin edeceği kültür ahengi sustura- caktır. Doğrudan doğruya meseleğine ta- allâku olmıyan her türlü kültür eserle- rini, sahibi aleyhine «lüzumsuz vakit kaybetmek> telâkkisine düşmüş olanlar var, Bütün sakatlıkları vasati iyi bir lise ve iyi bir üniversite soviyesi ile ıslah edebiliriz. Ecenebi kurmay zabitlerinden ataşemiliter olanların, bizim ediblerimi- zin bile tanımadıkları san'a! eserleri oku- makta olduklarını bir vesile ile zikret. miştik. Umumi kültürün şartları malüm- dur: Bir defa her meslekten olanlar, bu şartları yerine getirmiş olduklan sonra, kendi ihtisaslarını yapıcı ve yaratıcı bir kaliteye mazhar kılabilirler. Üstünkörü cilânın cezasını çok çekti- ğimiz için, üniversitemizi ve Jiselerimizi sikı ve müsamahasız usüllerde teşci ede- lim, Bize yalnız imiv: den — itibaren | değil, orta mektebden sonra da kalite 1â- | zımdır. Orta mektebden sonra genç pıyor, Liseden sonra ise sadece devlet ka- pısına koşuyor ve eh izlik <mükte- seb hak» sancağını açarak, barem kalele- rine hücum ediyor. Ayni ehliyetsizlik e- ğer üniversiteden mezun ise, onunla öm- | rünün sonuna kadar mücadele oetmiye mahkümsunuz. Niçin? Başka bir işe ya- rıyabilecek olanları, hayatlarınca aka- mete mahküm etmekte ne mana var? Bu münasebetle Hukuk Fakültesi de- kanının talebe yurdunun genişletilmesi ve daha iyi cihazlanması, memleketteki genç kabiliyetlerin devlet himayesinde çalışabilmeleri imkânlarının hazırlanma- sını ima eden satırları üzerine Kültür Ba- kanımızın dikkatini de celbetmek isteriz. Falih Rıfkı ATAY Balıkesirde bir çoban 33 koyunla birlikte kayboldu Balıkesir, (Hususi) — Balıkesirin Ova köyünden Hacı Eyüb adındaki köylünün yanında çobanlık eden Gönenli Koca Müustafa adında birisi sürüden aldığı 33 koyunla birlikte ortadan kaybolmuş, ko- | yunların bir kısmı bulunmuşsa da çoban | aranmaktadır. Bir yaralama hâdisesi Balıkesirin Balıklı köyünder Mehmed oğlu Mustafa, aralarında çıkan kavgada, köyden Fahri oğlu Mehmedi ağır surette yaralamıştır. Yarahı hastaneye kaldırıl- gmış, suçlu yakalanmıştır. her işi ya- Resimli Makale: Bazı insanlar emretmesini de bilmezler, ttaat etmesin! de. 'akat bu, öyle bir eksikliktir ki her zaman tashih, veya itmam edilebilir. Aşağıdaki ihki resmin Kime aid olduğunu Seçebilir misiniz? F Yukarıdaki iki resim son beynelmilel siyasi buhranda en çok ismi geçen eski 'akya Cumhurreisi Beneşe aiddir. Resimlerden biri Beneş Prag üniversite- sinde tahsilde iken, diğeri de —meşhur Slavya takımında oynarken alınmıştır. Bir ;apislıanede mahküm- dardan birine âşık olan gardiyan kızı Amerikada Kentukyde idam talebi ile mahkemeye verilen azılı katillerden bi- Tinin sevgilisi, tesadüfen muhafazalarına memür olduğu gardiyanın kızı imşi. Genç kız, babasının gaybubeti esnasında, ka- tilleri kaçırmış. Onlar da hapishaneden çıkar çıkmaz bir değirmenciyi öldürm'üş- ler, başka bir adamı dağa kaldırmışlar ve kendileri de dağa çıkmışlardır. Şimdi, a- Fılsız genç kız, hapishanede budalalığına ağlamaktadır! Çin ordusunda çalışan Alman sübaylar Japonya, âon zamanlarda 1931 — yılın- danberi Çin ordusunda hizmet gören Al- Man zabitlerinin geri alınmasını Alman- yadan ısrarla istemekte idi. Almanlar buna muvafakat ettiklerinden, Çin ordu- sunda bulunan 28 Alman mütehassısı, şereflerine verilen mükellef bir ziyafet- ten sonra Hongkenge mütevsocihen ha- reket etmişlerdir. Bu mütehassıslar ara- sında meşhur tabiyeci Genersi Von Fal- kanhausen, Çin hava ordusunu modern bir hale koyan General Streccuis ve gene tanınmış tabiye hocalarından Arnade vardır. İSTER yır cemiyetinin tertib ettiği şenliklerde Şehrin en büyük caddesinde cemiyetin dan bir geçid resmi yapılmıştı. Bir yıl içinde başardığı işler de canlı tablolar halinde gösterilmişti. genç kız elindo büyük bir levha taşıyordu. Bu levhanın üze- rinde şu cümieyi okuduk: — Yaplığımızdan memnun kaldınızsa elinizden geldiği kadar çok metelik veriniz. Ve genç kızın arkasından kordelâlarla süslü açık bir araha geliyordu. Sokağın iki tarafında birikmiş olan halkın bu açık arabaya metelik yağdırdığını gördük. Araba açıktı, etrafm, İSTER İNAN, Geçen sene İsviçrenin küçük şehirlerinden birinde bir ha- SON POSTA e Ya âmir, ya memur olmak lâözim, — telâfi Yaşıyan bir insan ıçin tashih, telâfi veya itmam edilmesi mümkün olmıyan hastalık emretmeyi de, itaat etmeyi de » sevmemektir. Cansız bir taş haline gelmemeye bakınız. A D Hergün bir fıkra Ben söylemiyorum Fransa kralı dördüncü —Hanrinin çok sevdiği bir atı vardı: — Atıma iyi bakılsın, derdi, bana atımın öldüğü hadberini getirirseniz, haberi getiren kim olursa olsun astı Tırum, At günün birinde ölüvermişti. Atın ölümünü söylemekten korkuyorlardı. Gaskonyalı bir asilzude: — Ben söyliyeceğim! Dedi ve kralın yanına girdi: — Haşmetmeab, dedi, sizin kaymet- U atenız, güzel atınız, bir eşi daha bu- lunmıyan atınız.... Kral bağırdı: — Öldü ha!.. Gaskonyatı asilzade başını eğdi: — Atımızın öldüğünü ben söyleme- dim haşmetmeab, siz söylüyorsunuz. B 5 bin sene sonraki İnsanlara bırakılacak Eser: Zaman bombası Nevyorkta açı- Jacak olan” dünya sergisinin — <Ölmi- yen kuyu> adı ve- rilen yerinde ze- |mine — gömül olan bu (Zam bombası) bundan beş bin sene sonra yaşıyacak olan in- sanlara — yirminci asrın — vasıflarını öğretecektir. Bu suretle 5 bin sene sonra buürâ- . |larda hafriyat ya- |pacak olan insan- lar, 20 nef asra aid çok sahih ve kat't |malümatı elde et. miş olacaklardır. Yalnız Amerikalı. ları — düşündüren nokta bu yerin muhafazasıdır, 1- leride gizli elleric bu «Zaman bonıbasıı-& nin buradan yok edilmesi de gözönünde| tutulmaktadır. VS TER hazır bulunmüştük. bütün azası tarafın- Alayın sonunda bır taplıyan 13 yaşında bize metelik veriniz, 17 milyonluk bir İNAN, İSTER İngilterede dünyanın En feci İngiltere an'aı Ye, düğün günü, bir büyük pasta hazırlanır ve bu pastayı ge- lin güvey bir arada keserler, İngilterede, Carrigan köyünde, ev fırınında hazırlan- mış büyük bir pasta, etrafında düğün hediyeleri çevrelenmiş olarak, büyük bir odanın ortasındaki masa Üzerine birakıl- mıştır. Bu odanın bitişiğindeki büyük sa- londa da, gelinlik elbiseleri için san uy- kularını uyuyan bir gelin, askerf ünifor- mMasile bir damad, ve bir de, düğünde gi- yeceği tuvaletile kaynana, ayrı ayrı üç yatakta yatmaktadırlar. Davetliler düğün eğlencelerine gele- cekleri yerde, kilisede yapılacak olan ce- naze merasimine iştirak — edeceklerdir. Damad, bundan yedi ây evvel, bir at ya- Tışında kazaya uğrıyarak yere düşmüş, amudu fıkarisini kırmıştı. Uzun müddet alçıda kalarak ölümden kurtulmuş, sed- yede yaltmasına rağmen, gene sevdiği kız- la evlenmek üzere düğün hazırlıklarına başlamıştı. Onların bu saadetini kıska- nan anne, bir gün bahçede güneşlenen oğ- lunun arkasından usulca gelerek, bir kurşunda önu öldürmüş, sonra da ayağı sedyenin ucuna takılınca yere yuvarlan- mış, daha bu sırada dumanları tüten ta- banca tekrar ateş almış, kendisine isahet etmiştir. Tabanca seslerine doğru kuşan gelin de acele ile, merdivenlerden yuvar- lanmış, anide ölmüştür. Şimdi, davetliler, siyahlar giymiş oldu- ğu halde ilkönce, ölülerin şerefine içe- tekler, sonra da kilisede âyinde buluna- taklardır. Bir İngiliz amele meb'usu bir rencber gibi çalışıyor İngiliz sosyalist mebuslarından Daniel Hopkin ziraat amelesinin durumlarını daha yakından etüd etmez gayesile, bir çiftliğe giderek amele yazılmıştır. Şimdi her sabah saat 4,30 da kalkarak, bir renç- per gibi çalışmaktadır. İNANMA! da ne bekcisi vardı, ne de gözcüsü, ve halk tesadüfen yerc düşen metelikleri arayıp bularak arabanın içine atıyordu. Bu sabah gazetelerimizden birinde şu haberi okuduk: — Evvelki gün şehidlikleri imar cemiyeti namına iane iki çocuk iane kutularını akşam mühür- leri bozulmuş olarak iade ettikleri için haklarında kanuni muamele yapılmıştır. kütle arasında 2 kişinin <fena> çıkma- sında üzülecek hiçbir nokta yoktur, fakat bu iki «fena> nın (13) er yaşında iki çocuk olmasının ayni lâkaydi ile karşılan- maması lâzım geldiğine: İNANMA! | herkes birbirinin yi Sözün Kısası Yeni bir yüzme şampiyonu U—— E Tet : alatasaraylı değil, Güneşli de—z ğil, Beykozlu değil.. Startladıı ğı noktaya nazaran, olsa olsa, Fenerbab* çeli.. i Kadıköyünden denize atladığını göm müşler, Peşi sıra sandalla takib etmişlet, ©, onlardan önce gelmiş, Ahırkapıda kas Taya çıkmiş.. Bu kadar mesafeyi akıntıya rağmerni ne kadar zamanda katettiği yazık ki d kikası dakikasına, saniyesi - saniye malüm değil. Bu performansı habersi yaptığı için kroncmetre tutan olmamığı Lâkin herhalde bu yaman yüzücü, ide mansızlığına rağmen bir mukavemet rös koru tesis etmiş bulunuyor. | Beşerin nankörlüğü galib gelmez de, © iki ayaklı olsa merasimi mahsusa ile kus palar ve çiçeklerle taltif edileceği mus hakkak olan bu yeni şampiyonun başt kesilmezse, klüpler kendisini elde etmeli için mutlaka rekabete düşeceklerdir. Gelgelelim, şampiyonumuzun adı bos zuktur. Lügat manasına alacak olursalil hayvanların en abdalını.. siyasi manasu na kullanırsak, dokuz diyardan kovulari veyahud ki kovulmasına uğraşılan men« fur bir idareyi ifade eder. Hattâ havatlis duyulduğu zaman, öncü .. sonra d8 sordu: $ — Asya sahilinden, cellâd kovalıyormuş gibi kendisini denize atar: yılarına iltica eden bu, aceb nemene marle dadır? hayvan!» cevabını v Kimi de: — Geldiği yere bakılır ve son zamanıt hadisatı dâ hatırlanacak olursa, bu galibâ Filistin mandası olacak! dedi. Ve şampiyonun hüviyeti böylece anla« şılmadı, gitti. E. Tala İzmirde pazarlıksız satışlar hâdisesiz devam ediyor İzmir, (Hususi) — Pazarlıksız satış ka nunu İzmirde, en ufak bir müşküle tesad düf edilmeden tatbik edilmektedir. Bes — lediye ve ticeret odası, kanunun noksans sız olarak tatbiki için icab eden tedbire — leri almışlardır. Sivil belediye ve poliS memurları hergün perakendeci dükkârf ve mağazalarında satışları mürakabe vi kantfol etmektedir. Pazarlıkfız satıştan, kanunun ruh va metnine uygun olarak beklenilen fayddi Ö elde edilmekte ise de, etiketlere k $ fiatların eskisinden yüksek olduğu na« zarı dikkati celbetmiştir. Bilhassa bake kaliye maddeleri, tuhafiye ve sanifaturfi Üzerine iş yapan müesseselerin etikete — lerinde yüzde beşle on arasında bir arte ma görülmüştür. Her ne kadar etiketlef üzerindeki fistların tesbiti satıcılara. © terkedilmişse de, bunun — geçime tesliti yapmasından ürkülmektedir. Belediye, her maddeyi ayrı ayrı ele alarak azamfı etiket fiatlarını tesbit edecektir. Bir çamaşırcı kadının hirsızlığı Fatihte Uzunyusuf mahallesi Alyanakço$e, me sokağında oturan Hasan ve Şaziye ra * bıtaya müracaatla evvelki gün çamaşır yı © katmak üzere evlorine çağırdıkları ayni müf hallede oturan Ayşenin Şaziyey ald el çan * tasındaki 36 lirayı çaldığını iddia etmişler * dir. Ayşenin evinde yapılan aramada sandi”, Bi içinde 91 lira para bulunmuş ve Şaziye 0i ' nin parasını da buraya koyduğunu itiraf 6Ö* miştir. 91 liradan 36 lirası alınarak Şaziyeyi — inde edilmiş, tahkikata başlanmıştır. 3 HakereresenecesecerAnAEencENA t eaaaaAaaeaanenaraneaane aNÜ

Bu sayıdan diğer sayfalar: