2 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

2 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İ ği eti Hi ist| e atuj B ay| .© lıîî 1 — «Bu delikanlı karımla dansetmek isti- 2 — «Gece yarısını on dakika geçiyor. Al- 3 — «Ben bir kız arkadaşımı yemeğe davet ettim. 4 — «Karım uzun hikâyelerden hoşlanmadığı hal- Kİ yer, Karımı, reddedeceğini bilsem müsaado danacağımı mı sanıyorsun? Hangi ziyafet — se kocamın gazetesini bırakıp ta benim yerime ona de Jakın anlattıklarına bayılır, Bu işde mutlaka bir i €derim amma, ya etmezse?.» bu vakte kalırmış?> Ikram etmeğe kalkışmasına ne lüzum var?» şey olmalı.» _4 Böyle düşünen koca; kıskançlığından kendi Bu erkek ziyafette arkadaşlarile bulun « Bu kadın, erkeğinin güöstordiği en tabil nezakat Böyle yersiz bir endişeye düşerek somurtan, sebe- iği de utandığı için karısına karşı hileli bir kure maktan, eve döndüğü zaman karısını gör » — hareketine kıskançlığı yüzünden fena manalar ver — bini söylemeden surat eden koca, gülünç olur. mekten mes'uddu. Kadın; kıskanç'ığile her — mekte çok haksızdır. Kocası ne kadar kızsa yeri var! v razlığa baş vuruyor, demektir, * şeyi altüst etti. 7 — «Gidiyorsun, benden ön gün ayrı kalacaksın. Acaba, trende, otelda kimlerle tanışacaksın?» Kıskançlık beyhude yere kadının fikrini karıştı- rıyor, Halbuki kocası aklından geçenlerin hiç birini yapacak değildir. 8 — Şübhesiz bir casus değ;.. «Kim bilir neler bulurum!» diye kocasının ceplerini karıştırıyor. Kiskançlık bu kadının bütün itimadını yeyip kemirmiştir. Neticede kendisi zararlı çıkacaktır. 6 — «Fotografta yanında auran amma da zeki, ha?.. Demek benden önce tanıdığın erkekleri pek iyi seçiyormuşsun.> Fotograftaki erkek; kadının kardeşinin çoktan ölmüş bir arkadaşıydı. Maziye karışmış bir res- min uyandırdığı bu kıskançlık bir çok şeyleri berbad edebilir. — NE OLMAK İSTİYORLARDI, NE OLDULAR? —| $ — «Karıma gelmiş bir mektub... Ne olursa olsun açacağım.» Koskançlık onu karısına karşı en - çirkin bir hareketi yapmıya sevkediyor. Acaba kâ- Tisı bu hatayı affedecek mi? İstanbulun tanınmış simaarı hatıralarını anlatıyorlar ERİ a Bedia Ştatser ehir tiyatrosu artistlerinden Be- dla Ştatser gülerek: — Ben, küçük iken erkek çocukların Oynadığı oyunları oynardım, dedi. Mese- M askerlik, hırsız - polislik gibi... Arka- daşlarımın elebaşısı idim. Fakat erkek arkadaşlarımın... Kız çocuklarla berabör bebek oynamağı hiç sevmezdim. Sizin anlıyacağınız fevkalâde yaramazdın. E- ilk defa sahneye çıktım. Bu huşusta bilhassa şunu söylemek iş- terim ki, bugün sahnede kalışımın sebe. â, matbuatın bana verdiği kıymettir. Bu hareket beni fazla gayrete sürükledi. Ga- zetelerin - yerli, yabancı - ilk acemilik. lerimi görmemeleri, affetmeleri üzerim- de en büyük teşviki yaptı. Bugün, tiyat- royu tabii fevkalâde çok seviyorum. — Acaba, hep böyle sevecek misiniz? — Hiçbir. kuvvet, bana, tiyatroyu bi- daktilo olabilir amma aktör olamaz! Siz, | sahnede muvaffakiyet kazanmış bir in- | sanın mantıkı ile düşünüyorsunuz.., ı Ve, tiyatroyu çok sevdiğiniz için... San'atkâr, lâfımı âdeta yarıda bırakan bir neş'e ile: — Ben iş işlemesini de çok severim, dedi. Bakınız, bu perdeleri gördünüz mü meselâ, hep ben yaptım. i — Tiyatro, bir; iş işlemek, iki... Daha başka neleri seviyorsunuz? Maamafih, zavallıcığın başı göklerde de- ğül: Bana kaç kere söyledi, yüzbaşılığa razı! . V Doktor Hakkı Rüşdü Kuyulu Beyoğlu ve Haseki hastaneleri bevliye mütehassım doktor Hakkı Rüşdü Kuyu- u: — Ben, küçüklüğümdenberi doktor olmak isterdim, dedi. — Niçin? x raktıramaz! Hattâ, iki haftadır işim yok, — Çocuğumu, — Babam adliye memuru idi. Ben Toe ve, f iğretmi len güvernant ğ K N N Tikla dıimzı”;::;e:mdm ';ıî;:m?.. ben- | dinlendim diye diğünmüyorum - bile... — Sonra? kadda doğmuşum. Tokad fazla bağlık, a ö aganlriği , Evde her işle kendim meşgul olduğum — Kırlarda gezmeği... Bahçelik bir yer olmakla beraber, insan- a halde, tiyatro saatlerinde nasıl oyalana- — Sonra? ların yakasını mide ve barsak hastalık- Bu haleti ruhiye içinde Modadaki Notre Dame de Sionda okudum. Mektebi bitirdikten sonra Erenköy lisesi son sınıf fransızca muallimi oldum. 1921 de Muvahhidle evlendim. 1922 de Sina doğdu, (san'atkârın çocuğu). 1923 cağımı bilmiyorum, Gelecek haftayı dört gözle bekliyorum. — Hayrola? — Çalışmağa temsilde - ki güzel bir komedi: Dam üs- tünde bir kız - rolüm var! başlıyacağım. Üçüncü. — Kocamı, Biz Ferdi ile altı senedi evliyiz, - Bayan Bedia, nazar değmesin gibilerden parmağını duvara vurdu - u- yuşamadığımız hiçbir meseleyi hatırla- | mıyorum. Fakat ondan büyük bir şikâ- yetim var: Bana, otomobil kullanmasını larile beraber sıtma da bırakmazdı. İşte, ben de küçük iken uzun boylu barsak hastalığı geçirdim. Evimize, bu yüzden, doktar çok girer, çıkardı. Çocukluk bu ya, ona gıpta eder- dim. Çünkü, ikramın çoğu, hürmetin büs de ise sahneye çıktım. San'atkâr Bedia bir an düşündü, Sonra, bir türlü öğretmiyor... yüğü hep ona idi. Kahvı şerbetler ha- — Anlıyamadım! Evlenmek ile sahne: | yürekten gelgen bir sesle dedi ki: — Bu, kocanızın sizi çok düşünm zırlanır, doktor dört gözle beklenirdi. Ka Ye çıkmanın neden bir araya geldiğini | — Bski tiyatromuz ile yeni tiyatromuz den İleri geliyor olmalı. Geldi mi, başköşeye, buyurun, edllirdi; Nu lütfen söyler misiniz? |arasında dağlar kadar fayklar görüyo- — Evet... Ya bana acıyor, ya otomo- | Giderken paltosu tutulur, bahçe kapısına ile — Evlenmem ile tiyatronun birbi rum. Sahne hayatımız, gittikçe tekâmül Bedia Ferdi biline! kadar uğurlanırdı. Ayrıca, sık sık ta bah- alâkası var da ondan... Küçük iken, sah- | ediyor. Ben, öyle zannediyorum ki, çalış|mak mi iyi, yoksa daktilo, herhangı bir| Bizi dinliyen Ferdi Ştatser, bu küçük |çenin en iyi yemişlerile doldurulmuş se- ; Nneye çıkmak aklımdan bile geçmezdi. | mak istiyen kadınlarımız için en güzel | müessesede işci filân olmak mu? şakanın hemen acışını çıkardı: petler, doktorun evine yollanırdı nal Çocuklukta çok roman okurdum. Fazla | meslek, tiyatrodur. | Bedia Ştatser haklı idi. Fakat unuttu-| — Ben de size şunu söyliyeyim, Bedia.| Ailemizin dostu olan doktora — karşı, Hi | malümatlı bir muallim olmak arzusu, i-| Bir kere, para çok. Sonra bir kadın için, ğu bir nokta vardı. Onu kendisino hatır- hep yalan atıyor. O, küçük ıken muallim | hattâ her misafire karşı gösterilmes Kt çimdeki en galib histi. Lâkin Muvahhidle| kendini gösterebilecek, takdir ettirebile-. lattım lolmak değil, asker olmak istermiş! Şimdi | bit bulunan bu gibi hareketler: —çocuk (Devamı 10 ncu sayfada) evlendikten sonra İzmire gittik. Orada|cek meslek, gene tiyatrodur. Artist ol-| — Doğru söylüyorsunuz. Lâkin, herkzılbik, gözü parlak zabit Üniformasındadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: