25 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA LTARİHTEN SAYFALAR | Onun ve Ötekilerin cenaze törenleri Yazan: Kadircan Kaflı Do Noğar Y ım*h Na Büyük Ölünün aziz nâşını bütün dünya selâmlı yor. ŞWT ve eşsrz kanraman Atatürkü bütün dünyanın ne derin N.m:nııoh.dıyıunıdıuuunıhep qı_'hîtemam nasibleri ne oldu? İşte n büyüğü olan Kanuni Sultan Hanm, Avrupalıların bile <muh- * dedikleri o kudretli hükümda - Birüzesine yapılanlar: Bd Yük Hükümdar yetmiş bir ya - &mb“hmuyordu; buna rağmen or - başında Zigetvar kalesini ku- ün &?h' Eylöt olmuş, bir ve ğ.:ın aydanberi yeraltından yapılan hü - '“a Tağmen kale bir türlü alma - Nı L Padişah çok yorgun ve sabır - y) *drazam Sokullu Mehmed pa - V piber gönderdi: 0 ocak hâlâ yanmakta devam e- “ış,“:“iî' Zafer davulu hâlâ sesini i - S Salrazam & Veti S K, Yecek mi?. 5 ancı gecesi son — nefesini bunu öğrendiği zaman İr korkuya düşdü; çünkü eğer | kenarından geçi l Mü öğrenirse kaleye Yayıları kesecek, htilâl kurtarmak için yeni Parişah kadar Kanuni'yi diri göster - | nız, bazan da zikrederek ilâhi söylese yapılan çıkacaktı. Diğer tarafttan Hasan çavuş adında bir adam Kütahyaya yollandı. Bu adam başkâlib Feridun'un yazdığı ve şehza - de Selime ölüm haberini bildiren mek- tubu götürüyordu. Hasan çavuş, ayni | zamanda, üzerine bir iş daha — almıştı: | Yollarda, Padişahın Zigetvar kalesini |yeniden yapmadıkça oradan ayrılmı - yacağını yaymak... Hasan çavuş sekiz günde İstanbula, dört gün sonra da Kütahyaya ulaştı. Aradan günler, haftalar geçiyordu. Sokullu Mehmed Paşa orduyu — yakın kalelerden birinin — muhasarasına ve getvar kulelerile duvarlarının tami - le kullanıyor, oyalıyordu. Citeşrinin yirmi birinci — günü orduda alkış yordu. Çü hımn çadırları sökülüyordu. Kanuni'nin ölüsü de, diri tmiş gibi, örtülü bir ara- H aat sonra ve 1566 senesi Ey- haya kondu; Belgrada doğru yola çıka- rıldı. Parişah öleli kırk sekiz gün oluyor- |du. Bir gece ordu büyük bir ormanın du. Belgrada dört iknrnk kalmıştı. Sadrazam birkaç hafız çağırdı: — Arabanın yanında süreler okusa- :—î ı:md" Daha önce Birinci Meh - |niz Padişah pek mahzuz olurdu. !çdki“"âd. İkinci Mehmed için de ay | , '© başvurulmuştu. t'" h_tınııcnm göre Sokullu, Padi- L'ET' timine güveniyordu. Ölüm ha xı'î')'!lnfuıması için anu hemen ta ordu kumandanlarına, €nüz üğrenmemiş olan ve - & ile * Silâhtar Cafer ağanın el Gti #Mirler gönderiyor, orduya i - ğ'&'b i "ı-;:niıı Çünkü Cafer ağanın el Nunf? Süleymanın el yazısı Vei ÜYÜk bir n a *'l,:”dunu bir benzerlik vardı. Kâ Kaçlln ae n da bu işi gizli tutmakta ü Ve sadakati görülüyordu. Yapılan hücumlar eskilerin- #ddetli olarak devam ediyor- Taftan kule — ve mazgallara d_aYlyaıık saldırılıyor; diğer 'a y SANlar patlatılarak duvarlar B Mürul KO luyordu. kale zaptedildi. Sokullu A biğiğ, GYan kurdu, Padişah sağmış 'âmelı Sirada h '*Eç,.nn Valflere ve ecnebi devletle- '©r gönderdi. Padişahm ölüsü yıkan - buluyDun emrile barsakları ça - u yere — gömülmüştü. Dedi. büyük meş'alelerin mümkün — olduğu kadar aydır yolda ilerliyorlardı. Ordu arasında ölüme dair bazı şüb- heler yok değildi. Fakat buna henüz ihtimal verilmiyordu. Yanık ilâhi ses- leri etrafa ya Sabaha dört saat kala, karanlıkta ve ilmca askerler bir anda|* ları siyanlar giydller; dilsizler ve Bel- Egrad halkı da çullar giymişlerdi. İkinci Selimin de sırtında siyah atlastan bir cübbe, başında siyah çuhadan kavuk vardı. Cenazeye doğru ilerledi. Namaz- dan sonra çadırına çekildi. İşte o anda bütün orduyu korkunç bir mırrltı, son- ra yaygara kapladı; küfürler edi tehdidler savruluyordu: Çünkü Padi - şah kendisine yapıaln ta' ye rağ - men bahşiş — ve zamdan bahsetme - mişti. Ölü —çoktan unutulmuştu. Hattâ (Hammer) e inanılırsa — hürmetsizlik yapılıyordu. Bunun üzerine cenazenin hemen İs- tanbula doğru yola çıkarılması uygun görüldü, çavuşlara lâzım gelen emirler verildi. * En büyük hükümdarın — bile böyle sessizce ve acele denilecek şekilde gö - mülmesi, deği! dünyaya ün şehre bile tam manasile teessür vermemesi hiç şübhe yak ki o saltanatın sevgi üze- rine, millete hizmet temellerine dayan- mamış olmasıdır. Atatürke karçı gösterilen eşsiz hür- mot, bütün milletin gerçekten çok se « vilan babasını kaybetmiş gibi gözyaş - ları dökerek hıçkırması bir defa daha ştir ki Türk milleti — cidden vefakârdır; kendisine yapılan iyilikle « ri unutmaz. Esasen bunu Atatürk de bir çok de- falar açıkça söylemiştir. O, Türk mille- tini en iyi anlıyan adamların en bü - ğüdür O, hakiki vatanperverin şah- safları bozdu bağırmaya, ağlama - ya başladılar. Fakat bu matem çok sü: medi. Karraşsalık sabaha kadar gittikçe | arttı. Askerler ver yer — toplanmışlar, bahşişden, maaslara zamdan bahsedi sorlar; artık yürümüyorlardı. Sadra - zam onların aralarına giriyor, söylev | iyordu: — Kardesler, yoldaşlar, niçin yürü- P: idır, bunca savaşı vetini tebarüz ettirdi; yurda hizme » |tin ne kadar parlak bir şekilde mükâ - fatlandığını göstermiş oldu. Bu itibar- la da bütün gençliğe, bütün devlet a - damlarını ö Bayındırda istasyon - şehir yolu çok bozuldu Bayındırdan yazılıyor: — İstasyon - dan şehre giden yol çok bozuktur, Ya- mezsiz? Yürüyelim. Bunca yıllık İslâm 'zm tozdan, kışın çamurdan geçileme- yaptı, bize | mektedir. Belediyenin bu işle alâka - Okuyucuların kalemi ile Yüce Atatürk için Hayatımısın en kederli, en kara günlerin- de seni bir kerecik görmek, senin kalbleri- mise şifa sunan, hitabelerini işitmekle bü - yük bir teselli duyar, bütün kederlerimizi u- mutur ve bütün dünyaya da: — Atamirz var, diye iftiharla bakardık. BSeninle geçen günlerimizin tatlılığını dü- göndükçe sevinir, sonsuz sandet bulurduk. Şimdi meşaleler içinde, fakat gene datma heybetli, muükaddes ve müuazzez nâşmın önünden, yavruların olan talebelerimle, de- rin bir süküt ve yalnız hıçkırıklarla boğu - larak geçiyoruz. Bunu büyük ruhun duyuyor mu, bahar güneşi gibi parlayan görlerin görüyor mu? Biz sana Öy.c alışmıştık ki, en derdli zaman- larımızın kalbimizde açtıflı yaraları gene senin şefkatli elinle unutur, senin murunla | aanır, çifa bulurduk. Hür yurdumurzda, bu mukaddes topraklarda, çiçekler ve kelebek- lerle başbaşa geçirdiğtmiz o tath günleri - mizde ne mes'uttuk. Senin ufulün o kadar yazık, — kadar nci kt bunun kanşışında bir millet «Suyor, bir clhan haykırıyor. Cevnâ Palandâken x Ataya hitap Görlerde damlalar, gönüllerde yas, Millettn baltrını kanatan da az, Gene kış geçecek, gelecektir yaz, Yalnız dönmiyecek, Sen olacaksın.. Bu m0'- ne bundan, ne şundan yılar, Onu “atmadı bir şey bu kadar Geç'i>re samanlar geçtikçe yıllar, Gönüller yakacak Ben olacaksın... Vatanın dağına, taşına sindin, Vatandan yapılmıs vazlık gibiydin, Yurdunun göründe görbebesiydin, Gözlerde tütecek Ben olacakam... Leman Gözalan * Atatürk 'TTarih doğuşundanberi lk matemi tuttu Her Türkün evinden © çıkan ayni tabattu. Gözyaşları, tufan 6 da Nuh öldü çökildi Her Türkün içinden yarı bir ruh oldu çe- kildi. |Bir dakikada ölmüş gibi binlerce Napolyon Bir Jâhde sokulmuş gfbi tam on yedi mül- yon. | el Kahroldu tamamen buna yetmiş yedi mil- Kan ağladı bir göz gibi tekmil beşeriyet, Orhan Tuğravul * Atatürkün ardında Hiçkırıklarla biten bir günün akşamında, Bir bulut parçası yok göklerin akşamında, Kalbi tek çarptığı hergün, öon yedi milyon Ebadiyyen koşacak Atatürkün ardında,... Yaşayan milleti varken yaradan Ölmiyecek Koca bir ülkeyi dünya tek vöcuddür göre- cek Bir gönül parçası halinde yanan yurdunda Nurlanan mlletinin nuru ebed sönmiye - geki... M. Enver Beşe * Atama Duy biraa, cevab ver ey Ulu Tanrav Cana can katana sen ecet sundum. Yanacak hir ulut, yanacak acun. Onu yanına alıp bizi öksüz koydun. AAA Hep varsın Bir tatlı kızıllıkla boyandı gökler ala Bulutlar yol veriyor uçan şanlı kartala, Bir şanlı kartal ki bu göklerde yuva kur « muş, Aylarla, yıldırlarla, güneşlerle yoğurulmuş, Gölgesinde biz şanlı millet şanlı kartalın, Yaşlı gözlerle bugün secdeye koydu alm! Ey denizi. Dalgalanma, sus, uyu, çırpınma, göki Çöktü mavfliğini içinde toplayan göki Bayır coş, çırpın, vurun, köpür, kudur, dals galan Uykuda enginleri bir hizda esir alan Köpüklü dalgalardan bugün bin âbide dik. Gözlerini andırsın diye bunu iztedik. Atatürk öldü, fakat ölmedi Atatürklük. Küçülmedi göklere sığmıyan o büyüklük. Bize bir tek yeminle bir elhan bağışladı Kemal Atatürk adı, Kemal Atatürk adı. Ölmedin, ölemerzsin, uçmadın, uçamazam. Varsın, bep vazsın Atam, Atam hep varsın, varsın, H. Nafiz Lembet * Atam Sen bütün cihana bedelsin Atam, By sesi gökleri çınlatan Atam Tarihe mal olan yüce 'Türk oğlu, Gittin bizi bıraktın on beş yaşında Bonsuzlukla çağlayan gürliyen sesin, Kaybolmaz Atam, bu genç çağında. Dünyaya Türklüğü say'ıran Sensin. 'Türklüğü yükselten, yaşatan Bensin. “Cizrede Atatürk Büstü İ l F 4 Hü | | Cizre (Husust) — İki buçuk sene « denberi kaymakamlık ve belediye ve- Wlı?.ixğ'l mevkilerini işgal eyliyen Bâki Başaran, Hükümet mahallesinde Dicleye nazır etrafı çevrili bir kaide yaptırarak Atatürk büstünü dikmeğe muvaffak olmuştur. Bütün Cizreliler kendilerine yaşa « ma hakkı veren Büyük Ölünün büstü etrafında toplanarak acılarını dindir « meğe çalışmışlardır. Gönderdiğim resim, hepimizi, yir « Mi milyonluk azim Türk kütlesini ölü« mile ye'se ve kedere garkeyliyen yer- yüzünün en büyük adamının büstünü ve Blliyri: Nariye Sayın | gösteriyor. ( Ebedi Şefin Akşehir seyahatlerine aid tarihi bir resim | bu mudur ki|dar olması lâzımdır. Şehirle istasyon i ? İşte |arasında işliyen otomobiller de bu yok lim Hân on yedi gündür | dan geçmektedirler. ki Belgradda sizi bekler. Cümle bahşiş İkinci bir yol mevcud olduğu halde ve terfilerinizi tavsiye etmiştir. Hepsi- | seyrüseferin burada yapılmasm, yaya ni alırız. Hemen, bafızlar, durman kur- | gidenleri rahatsız etmektedir. Bu ara- an okuyup yürüyelim! balara ikinej yolun tahsis edilmesi da- Yürüdüler, Vezirler ve saray adam- | ha doğru olacaktır. Akşehir, (Hususi) — Atatürkün ölü -| bedi Şef, inkılâbı başarırken Akşehire mü burada çok büyük bir teessür uyat-| gelmiş, burada halk tarafından coşkun dırmış, bütün memleket çocuğundan ih-| bir tezahüratla karşılanmış, şapka inkı- tiyarına, kadınından erkeğine kadar her- | lâbında da Akşehire şeref vermiştir. Gör kese acı gözyaşları döktürmüştür. derdiğim rezim Büyük-Şefe alâ çok Akşehirller Büyük Şefin birçok ha-|metli bir hatıradır ve Şefi halkla görü- tıraları ile meşbu bulunmaktadırlar, E-|şürken gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: