15 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

15 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t 2 Sayfa SON POSTA 15 Birincikânun Hergün Türkiye ile Cenub * Komşuları arasında fesad Çıkarmak isteyen Gazeteciler Yazan: Muhittin Rirgen G eçenlerde Ankarada bulundu - #um bir sırada Suriye ve Lüb- nandan gelmiş bir takım meslekdaşlara tesadüf etmiş, hattâ kendilerile birlikte yemek yemiştim. Şuridan, bundan. Tür- kiyeden, Suriye ve Lübnandan bahset - tik; eski dostları, k aşılaklı tanıdıkları hatıtladık; Suriye ve Lübnana hürriyet ve istiklâl ve bunlarla beraber komşu - larımıza saadetler temenni ettik. Hattâ Hatay meselesi esnasında bizim aleyhi -I mizde yapılan neşriyata temas etlik ve bu arada gördüm ki bizim cenubin mes- lekdaşlarımız, bir çok şeylerin hakıkatini anlamışlar ve artık bizimle dost olmuya karar vermişler, Bu suretle iyi bir dost- luk havası içinde karşılıklı saadetler ve muvaffakiyetler temenni ederek birbiri- mizden ayrıldık. Aradan bir kaç gün geçti. Lârkiyede Alevi ftirakçılığı ile Alevi mabudlüğünü ve Alevi derebeyliği ile adt şakaveti bir-| birine karıştırıp son zamanlarda bütün | Suriye matbuatımı kendisinden bahsetti - ren Süleyman Mürşidin El Hâdıs gazete-| si sahibi İlyas Harfuşu Ankaradan Be-! ruta dönerken yolunu kesip dağa kaldır- diğını ve sonra da bıraktığını Süriye ve Lübnan gazetelerinde okudum. Kendisi ile on beş gün evvel Ankarada konuş - müuş olduğum bu zatın böyle bir-sergü - zeşte uğradığına da teessüf ettim. * İki gün sonra bu toessüfü derin bir hayret takib etti. İlyas Harfuş, Beruta varır varmaz Lübnanlılara Ankaradan getirdiği dumanı üstünde taze navadıs - ler vermeğe başladı. Bu havadislerin en başında gayet mühim siyasi malümat vardı. El Hâdis gazetesinde okuduğum makalesinden şunları öğrendim: Easeyid Hartuş, Ankarada hiç boş — durmamış; muhtelif siyaset adamlarile temas etmış. Bunlardan bir tanesi, yani son zamanla- rin beynelmilel siyaset işlerini yakından takib etmiş ve bu arada bizzat rol sahi- bi de olmuş, mühim bir siyaset odamı Bay Harfuş'a gayet mühim tevdiatla bu- lunmuş. Bu zat, o kadar dm bir mev- ki sahibidir ki Harfuş E onun İsmi- | ni söylemeği münasib görmüyor. Yalnız | tevdiatını anlatıyor. 'Tevdiatın hülâsası da şudur: Eylül ayı | içinde Avrupanın üstünden gayet şid -| detli bir muharebe havası geçerken Fran- sa hükümeti, bir harb zuhur ettiği tak - dirde Frensanın dostu olan Türkiyenin kendisine yardım edip etmiyeceğin: an- lamak istemiş ve Türkiye hariciyesine müracaat etmiş. Türkiyenin verdiği ce « vâb şu almüş: «Evet, size yardım ederiz. Ancak bazı şartlar dahilinde: Evvelâ, Hatayın Türkiyeye kayıdsız ve şartsısca ilhakı, saniyen, Suriyenin ve Lübnanın, Lâzkiyeşi, Elceziresi, petrolü, falanı ve filânı Yle Türkiyeye verilmesini — kabul etmek. Eğer bu şartları kobul ederse Türkiye Fransayâ yardım edecak, aksi takdirde: —LA.. * Bütün bu havadis ve malümatın baştan başa uydurma olduğunu söylemeğe ha « €et bile yoktur. Berutlu meslekdaş, An - karada ne bu kadar mühim adamı, ne de bunun yarısı derecesinde ehemmiyetli mevki sahibi bir insan görmüş, ne de kimse kendisine böyle bir şey söylemiş- Be. O, bu masalı sadece uydurmuş bu.v- Buyor. Acaba niçin uydurdu? Ankaraya gidip te mühim siyaset esrarı öğrenmeks'zin dönmeği gazetecilik haysiyetine münati Bördüğü için mi? Kendisi gibi mühım bir şahsiyetin Ankarada ancak çok mühim mevki sahibi şahsiyetlerle temas etmiş olabileceğini okuyucularına göstermek için mi? Mümkün. Fakat, dikkat'mi velbeden nokta şudur: Kendisine kıymet ve ehemmiyet izafe etme& ıçin bu zatın uydurma mevzular ve muhayyel büyük adamlar icad etmesi tabil görülse de uy- | durduğu havadisin mahiyeti, arada bış-i ka bir maksadın da vücudünü gösterir. Bu maksad, Türkiyeyi Suriye ve Lübnanı yuuı::kiçın fırsat bekliyen yırtıcı ve ka- yıcı üşu gibi gösterip Suriye ve Lüb- nanda Türkiye aleyhinde bir hava ya. ratmaktan başka bir şey değildir. Bina - enaleyh Harfuş Efendi sansasyonel ha - İnsan hayatında arkadaşın rolü (iki taraflı bir ü yükseltir, — bazan da basküle alçaltır. benzer, bazan bizi — Arkadaşın rolü — Mümkün olduğu kadar çok insan tamı, fakat arkadaş se- çerken çok dikkat et, hayatın hakkında hüküm veren bir hâkım vaziyetindesin, Bir fener bekçisinin | Başına gelenler Yıllardır. İngi- terede Eddystone deniz — fenerinin bekciliğini yapan Yordain — müthiş bir siyatik ağrısı- na tutulmuş, işık- a: eBana bir tah- lisiye kayığı gön- deriniz» parolasını vermiş, fakat Pl- mutta denizin ka- barık — oluşundan, kayık açılamamış. tır. Bununla bera- ber sular biraz yatışır yatışmaz, fenere gidilecek ve bekci yürüyemediğinden, 30 metre yükseklikte fener penceresinden ai bir sandık içinde kayığa sarkıtılacaktır. | ——— vadis vermek istiyen bir gazeteci değil, 'Türkiye ile cenub komşuları arasında fo- sad çıkarmak istiyen bir kundakçı rolünü | ynamıştır! Halbuki bu Lübnanlı meslekdaş, An * karada bizimle konuşurken ne kadar tat- h söylemiş, ne kadar Türk dostluğundan bahsetmiş ve Türkiyenin yaptığı büyük ilerleme hamlesini ne kadar hayraalıkla yöüdetmişti. * Suriye ve Lübnan bugün iki müstem « lJeke memleket halinde bulunuyor. Baş - vekil Cemil Beyin Pariste yaptığı anlaş. malardan sonra Fransa - Suriye muahe - desi parlamentoca tasdik edilse dahi bu memlekette değişen hiç bir şey öolmuya - caktır. Lübnana gelince, onun belki mua- hedesi bile tasdik edilmiyecek ve eğer bazı Lübnan gazetelerinin dedikleri doğ- ru ise, bu memleketin bugünkü rejimi or- tadan kalkıp yerine doğrudan doğruya Fransız hakimiyeti gelecektir. Suriye ve Lübnanın şöyle veya böyle olması bizi alâkadar etmez. İsterde Bay Harfuş. gazetesinin başına bir de Fran- sız bayrağı oturtsun; bu, onun - bileceği bir iştir. Bizi yalnız şu cihet alâkadar e- der: Bir memleketin gazetecisi orada öyle söyler ve burada böyle derse, yahud burada yüze gülüp, ötede arkadan han - çer saplamıya başlarsa o memleketin â- kibeti, Suriye ve Lübnanda gördüğümüz ükibetlerden başka bir şey olamaz. Cenubda komşularımız olan bu iki memleket efkârı, bugün, ne münferid, ne de müşterek menfaatlerinin ne gibi şeylerden ibaret olduğunu — anlamaktan âciz bulunuyorlarsa kabahat, Fransa da dahıl olmak üzere, kimsenin değildir. İlyas Harfuş Efendi gibi gazetecile. ri olan memleketler için, başa gelen ve gelecek olan felâketlerden kurtulmıya imkân tasavvur edilemez. Muhittin Birgen yTA SĞT î 20.000 lira tazminat | — Hergün bir fıkra — | Atan çocuk İki defa İ | l P> 15 yarıdıki Kocasından ayrılmak istiyen ellilik Kü göcüğü, gol bir kadın, tanınmaş avukatlardan bi » rün dikkatsizliği İ yine gitmişti. Avukat, kadının eyrıl- $ neticesinde bir ©- | mak istediğini, bunun için dava aça » ; | tamobil kazasına İ cağını dinledikten sonra, sordu" ; Ü uğramış, — bacağı $ — Kaç defa evlendiniz bayan? ; kırılmıştır. Haya- ğ Kıı!iı:;czımbwrdl. ı tinın sonüna — ka- e vvt ; N dar topal kalacak. i — İki defa mı? l zın topallığını sev- A hd J lenme hususunda müni teşkil edan Bir İngiliz âlimi bir kusur» diye sa- Dolandırıcılıktan Muhakeme ediliyor Almanya harb zamanında petrol ihtiyacını temin için tedbir alıyor İngiliz gazeteleri yazıyorlar: Almanya, Romanya petrol tarlelarını doğrudan doğruya Almanyaya bağ'ıya- [cak olan bir petrol hattı inşası hususun- da Çekoslovakya ile müzakerelerde bu- lunmaktadır. Ülkelerinden hattın geçeceğini Rriten- ya ile Slovak hükümetinin daha şimdi- den bu plânı kabul ettikleri bildirilmek- tedir. Hat, Rütenyanın bükümet merke- zi olan Ghust civarından dolanacak, Alman toprağına dahil olacaktır. takdirde, Almanya harb zamanında ab- luka edildiği anlarda filoları ve makine- leştirilmiş kuvvetleri için kâfi güzi te- :min edecektir. İngiliz Başvekiline İngilterenin en ileri gelen ziraat mü- yollanan hediye tehassıslarından olan, daha 27 yaşların-| Pipo meraklısı bir İngiliz, bundan elli da iken Öksford Ünivorsitesinde seaede Bİsene evvel satın almış olduğu, üstünde bin lira ücretle bir kürsüsü bulunan 42| Şimdiki İngiliz başvekili Çemberlaynin , resmi bulunan lüleci çamu- yaşlarında fen adamı James Brynar Owcn hh yapılıma VÜF , kile dolandırıcılık suçundan 18 ay hapse mah- göndermiştir. küm edilmiştir. Âlim, sır! caka satmak| Başvekil bu hediyeden ziyadesile mem- için bankada karşılığı bulunmıyan, sah-|nun olmuştur. te çekler imza etmiştir. Kendi avukatı " . bile muhakemesi esnasında: «Çok oku- Te""ç'!e'e nasihatlar mak seni deli yaptı» diyecek kadar he-| Löndra tenis federasyanu, son içtima- yecanlanmıştır. m";:"lm yıulııın. sevgi Blin, 1468 sesimde, Tüzürükte D İçi Ni " ratı vesikalarını taklid ederek hükümet-| 2 — Pingpong oynıyacaksanız para ten 65 bin İngiliz Hirası dolandırmıştı. İiçin oynayınız. 1T ER Bir arkadaşımız anlattı: «Bir otobüsteydim, otobüz Tepebaşında durdu, bir erkek bindi. Ağzında sigarası vardı. Otobüs şoförü ihtar etti: İSTER İNAN, İSTER İNANMA! — Otobüste sigara içilmez, sigaranızı söndürünüz. Sigara le otobüse binen, sigarasını yere attı, ayağile hastı. Tıp söndürdü. Tam bu esnodu otobüs şoförü ağzına bir gi- gara almış. yakmış, ve tüttürmiye başlamıştı.» İNAN, İISTER İNANMA! Müzakereler — muvaflakiyetle — bittiğ! (yınin mes'ud semereler verdiğini Sözün Kısası Egemsnli_km_ Ulusundur — E Tali T ürkiye Büyük Millet Moclistefii reislik kürsüsünün arkasınd bir İevha asılıdir; ve bu levhanın üü * rinde şöyle yazar: «Eğemenlik ulusun " dar!» Bu ibare, Türkiye Cümahuriyetinin VW mel prensibini ifade eder, Atatürk gevleti yeni baştan kurarken, unnn“, temele dayanmasını ve bütün kuvvV bundan almasını ehemmiyetle w.ıdl tuttu. On beş yıldanberidir, işimizde hâkimdir. Türk milleti, her sile ile efendiliğini, egemenliğini H miştir. bu düstur, Hf çe Muhlerem — Cümhurreisimiz — İf * mer İnönü, bu sefer bu — €8* | menliğini halka daha bariz : ğ rette hissettirdi. Onun son seyahati mokrasi tarihinde eşsiz bir tezahüfı demokrasi sısteminin iflâsını iddia lere karşı parlak bir tekzibdir. Bu seyahatte, devlet reisi köylü ile F’ yakından, açık açık temas etti.. Kof tu.. derdlerini dinledi.. o derdlerin a manını birlikte araştırdı.. buldu.. tatbi kini yanındakilere emretti.. Z Zaten bu idareye, bu rejime bağli B7 | hüller, İsmet İnönünün muazzez e yetinde temessül eden cümhuriyet€ kat daha bağlılık, sevgi ve saygı guydle Şimdiye kadar hiç bir devlet reisi. 5 e az bir zaman içinde milletinin Kâ' fethetmemiştir. Vâkıa, bu kalb onun gi bancısı değildi. Cümhurreisimizin aSi a ai ge$ temiz şöhreti, Türk yurdunun ©P Ş yu ':' çt köşelerinde, ve bütün gönüllerden şekkil bir kaidel ihtiram üzerinde bİT . zilet ve ulviyet timsali gibi kurulu Ü ruyor, ve yaşıyordu. Bu yakından ':; ma o şöhreti takviye ettiği gibi, benliğini de taze ümidlerle, ve ıiv“: rejim hakkında yeni bir imanla döl du, Âyni zamanda İnönünlün sca seyahtli ulusumuz için bir nevi sınav dâ 0':,.. tur. Devlet Reisinin Iâalettayin hU na kabul buyurduğu her sınıf hl,: kimselerle geçen mükâlemeleri gazet? LA tunlarında dikkatle takib eylemiş P y Türkiye cümhuriyeti vatandaşının * N lak derdinin ve arzusunun başlıca $0 |. şeye inhisar ettiğini müşahede €© nizdir : Mekteb.. Fabrika! * İşte bu, on beş yıllık cümhuriyet Reki minin feyzine en yüksek bir delildir. * ile karşı karşıya gelen millet, ondâ" metlerini takdir eylediği medeniyetir p ea büyük vasıtasını, bu vaşıtaların * fılmasını istiyor. € Hiç şüphesiz ki, on küsur sene, #? çtler jimin hükümet reisi sıfatı ile bu HiM” ri vatandaşlarına tattırmış ve temi” lemiş olan muhterem İnönü, bu "“'“/; in karşısında, temiz ömrünün ©h Breslavın cenubu şarkisinde Silezyıd:'xîwm duı:mur.ıî:nı aa güki Dünyanın en mes'ud insanları. € H . görenlerdir. Cümhurreisimiz, son irl' hatinde, bizzet bu sevinç mertebtsi” miştir. sEgemenlik Ulusundur. duıt-""fı Türkiye cümhuriyetinde 1âfzi m"":, # tâbir olmadığını, En Büyüğümüz, fer, bir kere daha fiilen isbat .m'((el’ Onun, yutd içerisindeki mu”*,,v gezisi, demokrasiyo bel bağlıyan. ,' rasiyi her rejimden hakkile üstüf b * ün milletler için hem örnek: H * yeni baştan cesaret ve ümid kaynt Bi İ lince, böyle bi Şqüu“w ,Ö lize gelince, böyle bir B . n wmw. B

Bu sayıdan diğer sayfalar: