18 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

18 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

li 7 e S TERERİ BZ w B Sayfa BON POSTA Birincikânun 18 Atatürkün FHatıratı Anadolu ile anlaşmak istiyen Istanbul kabinesi bir beyanname neşredecekti, talebine rağmen bu beyan- name neşrinden evvel Mustafa Kemale gösterilmedi — 31 — Biz, neticeyi temin eden kuüvveti — pek tyi —biliriz. — Bizim maksadımız, bu hükümeti — tasavvur buyurulduğu — g'bi, fntikal devresi hü kümeti Bilâkis —mu « kadderatı millet! takrir edecek — ve gulhü yapacak en mif © him bir heyet ola - g bilmesini temennı e- deriz. Menafti esasi « yei milliyemizde ağ- yarın bizce hiç ehem- miyeti yoktur. Biz, hattı — hareketimizi ağyarın dedikodusuna uydurmak züfın! merdud görenlerdeniz. Dahili ve harici waziyete bütün vuzuhile vakıfız. Attığı- | muz hatve tesadüfi değil, âmik düşünce- | lere ve metin esaslara ve umum milletin | teşkilâti muntazameye tâbi kuvvei haki- kiyesine ve azmü iradesine müstenidd'r. Millet, hâkimiyetini bütün mânasile bü- tün cihana tanıttırmağa kararı kat'i ver- miştir. Bunun için de her yerde, her tü tü tedabir alınmıştır. Hükümeti hazıra- nin âmal ve metalibi milliyeyi hüsnü te- lâkki ve intaca sây eylemesini taleb ece- riz. Çünkü başka türlü icrayı nükümet edemez. (Abuk paşa)yı bilmiyoruz. Fa » kat (Cemal paşa)dan teşkilâtı milliye - mizin murahhası olmaktan başka bir şe- ye intizar etmeyiz. (Efendiler; şunu izah etmeliyim, k! Cemal paşa bizim murah- hasımız değildi ve böyle bir vaziyet ve vszifenin kendisine verilmesine malü- munuz olan tarzı. hareketinden - dolayı cheti münasebet de yoktu. Ancak Yunus Nadi Beyin telgrafında Cemal Paşatın murahhas gfi telökk'sinde tereddüde mahal yoktur denilmiş olmasından, Ce- mal Paşanın bunu arzu ettiğine zahib ve emri vaki halinde tevcih olunmuştur) ve nazır olur olmaz kendilerinin herkesten evvel bilâvasıta bizimle temasa gelip va- ziyeti hakikiyeyi anlıyacağını ve ona gö- re hükümetle teşkilâtı milliyenin noktai nazarlarını tevhide tevessül edeceğini Etedi Şef Marmara havuzunda eski Efgan krah Amanullah Han ile bir sandoal gezintisinde Erzurum ve Sivasta içtima eden heyeti umum!yeler tarafından tefrik ve ıntihab olunmuş bir heyeti meşruai milliyedir. Kabiliyet ve kudreti temsiliyesi de âsa - rı fiiliyesile meydandadır. Meclisi Meb » ysan içtima ile bilfill mürakabeye baş - yacağı püne kodar, heyeti temsiliyenin kukadderatı millet ve memleketle alâ - kadar bulunması zeruridir. Hükümntte, keyetimizle temas ve münasebeti sam' - esi bittabi kendi mevki ve kuvveti-| ni takviye edecektir. Ayrı ayrı istika metlerde yüründüğü takdirde — menali memleket ve millet için calibi mahazir olacağı tabiidir. Biz, bugünkü kabinede, bilhassa vü - cuüdleri memleket ve millet için nafi o - lacağına kani bulunduğumuz bazı zeva » tın, sabıkan olduğu gibi birer birer ka - bineden çıkarılması tarzındaki son usül kabine manevralarına maruz kaldık!a - fanı görmek isltemeyiz. (Bu dediğimizin vukuunu göreceksiniz) Sivasta mina - kid bulunan heyeti temsiliye, hükümet- le bizzat doğrudan doğruya, en samimi temasta bulunmağa hazır ve mühey; der. Bu vazifeyi, başkalarına tevdi et - mok salâhiyetine malik değildir. Hükü- metle iüilâfı tâm hasıl olduğu takdirde, termasın teshil ve temini için başkr ça- reler dahi düşünülebilir. Hülâsa, nü - şevveş 'vaziyetin âcilen berlaraf edilme- le hükümetin — kendisime si; evvelemi ümd ediyorduk. Halbuki henüz — böyle | bir temastarı mücnretib olduğu görühüyar. | Bizim yeni kabineye karşı vukubulun te- | Kâlif ve metalibimiz, şahst ve indi olma- yıp bileümle vilâyat ve elviyei müstak'le ile mülhakatının ve beş kolordu kuman- danının ve teşkilâtı milliyeye sadık rüe- gayı memürinin heyeti temsiliyemize bil- dirdikleri tekliflerin. heyeti mizce hükimeti mümkün oldudu kadar müşkül veziyete sokmamak ciheti nazarı dikkate alınarak istihraç edilmiş h'ilâsa- tülhülâsasıdır ve bu tekâlif ve metalibde fağavvyor ve tasvir buyurduğunuz maha- zir yoktur. Hükümet, heyeti temsiliye- mizle, samimt ve ciddi münasebet ve müdavelei efkârda bulunduğu takdirde, vukubulmus olan metalib ve - teklifatın hükümetçe kabili tatbik olabilecek şekil ve zamanını takrir etmekte hicbir hali yoktur. Yalnız sadrazam paşanın, heyeti temsiliyemize 4 Teşrinlevvelde vukubu- Jan cevabi telgrafindaki son fıkralar ca- Hbi dikkattir. Eğer teşkilâtı meşrusi miilliyemiz ve bunun resi idaresinde bu- lunanlar, gayri meşru ve gayri kanuni fanınmak zihniyeti idame olunacak ise, biçbir imkânı — itilâf bulunarmyacağını şüphe yoktur. Bugün neşredileceğin! bil. dirdiğiniz beyannamede, teşkilât ve ha- rekâtı millivemiz hakkında, her ne sebeb ve suretle olursa olsun, münekkidane bir Bsan kullanıldığı takdirde ve bu surat, suri birkaç kelimeye münhasır kalza bi le. tarafımızdan, derhal her türlü itiâf fmkânı münselib olmuş telâkki edilecek- tir ve zaten hükümeti merkeziye, heyeti temsiliye ile tamamen anlaşmadıkça, be. yannamesi hiçbir taraftan alınmıyacak- tır. Belki İstanbula münhasır kalabilir. Heyeti temsiliyemiz, bilcümle vilâyat ve elviyel müstakile namına mahallerin - de milletin ârâyi umumiyesile intihab o- Tunmuş mümessillerden — müteşekkil ve temsiliye- arz ve teklif ettiğimiz tarzda bir beyan- namenin, süri kelimelerle değil, sawdi- mf bir ltsan fle neşrine ve tekâlifi s nin büsnü telâkki edilip infaz edilevei ne dair Sadaretin maruzatımıza doğru - dan ya cevab ita etmesile, müm » kün Bey tarafından telgraflarımız ve beyan- nemelerimiz kontrol, sirkat ve tevkif e- solunması, bize pek garib geliyor. Hükümet, bu mütercddid vaziyetinde birkaç gün daha devam edecek nlursa, millet nazarında henüz taayyün edemi - yen emniyet ve itimadı büsbütün selbe sobebiyet verecektir. Her taraftan aldı- ğımiz telgrafnamelerde, hükümeti cedi- denin şayanı emniyet olup olmadığına dair sualler sorulmaktadır. Arzı ihtiram ederim kardeşim. (Mustafa Kemal) Efend'ler, Yunus Nadi Bey, verdiğim malümat ve izahattan hakikf — vaziyeti anladı. Bizimle muhabereye devama lü- zum görmedi, Bilâkis yeni hükümeti ve hassaten Cemal paşayı irşada çalışmış... Filhakika, izah edeceğim vechile, zahi - ren olsun, bir itilâf vaziyet ve manzara- sı tecssüs etti. 6 Teşrinlevvel 335 günü de geçti. Biz, mevcud tedabirin ehemmiyet ve dikkat- le idamesi lüzumunu tamimen emerttik. Yunus Nadi Beyle, muhbaberemizin fer |dasında, nihayet, — Sadrazamdan cevab (değil, fakat Cemal paşadan şu - telgrafi Jaldık: Harbiyeden 7-10-35 Saat; 12,7 sonra i(nunun tevzi dilirken. hükümetin samimiyetinden bah | * — Kabine, sizin - te — müttehidülefkâr | ve tradei milliyenin | hâkimiyetini, kabul G eder. Ancak bir inti- kam kabinesi ol » maktan tehaşi eder. Kabahatlilerin tec » ziyesini şekli kanu - nide icra etmeği dahi muvafık görüyor. 2 — Zarara uğra » mış valilerin mağdü. riyetlerini ref ve taz. min, ehil olanların intihab, bilhassa ta « yin ve ordunun şeref ve intizamını iade et- f€neği tamamen de - ruhte eder, 4 — Heyeti temsiliyenin murahhası m- fatile ve bütün samimi ve hürmetkâr bir his ile arzediyorum ki, heyeti temsiliye « nin hem har.c ve dahile karşı hâkim ma- nasını vermeksizin kabineye müzahir ha Hnde kalmasını ister ve bu büyük kuv - vetin faydasını takdir eder. Evvelemir-| de, tolgrafların mütekabilen ve serbest! keşidesini ve ibkaen ve müceddeden ta- yin olunacak vali ve kumandanların he- men hareket edebilmesini, bilhassa ka « bul edilen yeni intihabı mebusan kanu- ve ilân edilebilmesini pek faydalı görür. $ — İradej milliyeye mugayir narekât. tan Levakki olunacağını taahhüd eder - sem, teferrüatının şekil ve zamanı ka « lur, ki pek kolay olacağına itimadım var- dır, İstihlâsi vatana matuf gayenin hu - sülüne, elbirliği İle hemen çalışabilmek için, teferrilat üzerinde ısrar olunmama- sını, mMmuaveneti — devletlerini — bekler (EM HSN Y) pek rica eyler ve bü -| tün rüfakayı kirama da arzı hürme! levım. Harbiye Nazımnı Cemal Bu telgrafa derakab, müsbet ve sami. Gazeteciliğin kulisi arasında Canlı rady o makinesi Ingiliz gazetecileri başlarından geçen maceraları anlatıyorlar Gazetemizin radyo — mütehassısıyım,. Mühtelif radyo stüdyolarını idare ede- akşama kadar radyo işlerinden bunalmış bir halde evime döndüm. Kapıyı kapar- ken: — Teayfa kılıklı birisi sizi aradı. Til. bury'den yaya olarak buraya kadar gel miş, muhakkak görüşmek istıyormuş. Akşama tekrar uğrıyacağını söyledi. de- Giler.. Tayfalardan tanıdığım kimse — yoktu. 'Tâ Tilbury'den kalkarak, bizim senite yaya gelmek her babayiğitin kârı değil li hani... Neyse çok beklemedim. Kapıya indi. rilen müthiş yumruklardan beni herhal- da görmek istiyen meçhul misafirimin geldiğini anladım. Kapıyı bizzat kendim O|açltım. Elli yaşlarında kadar görünen kı- se boylu, gemici gömlekli, yün fanmılü pantalon giymiş tıknaz birisile karşılaş- tım, Adam, ismimi sordu. Öğrenince hay- mf olan şu cevabımızı verdik 'Ye Sivas 7-10-35 Kabine ile anlaşma: (Kabine nezdinde (Kuvayi Milliye . nin murahhası) vazifesini deruhte etti - olacaktır. Yoksa, hâlâ Refik Halid | ğini söyliyen Harbiye Nazırı Mersirut Ce mal Paşanın uzün — müuhaberelerinden sonra, bir hayli müşkülât — ile anlaşma mümkün olüyor. Büyük Şefimiz, kabi . İneye müzaheret vüdediyor. Fakat, kabineden bir beyanname neş - £ taleb ediyor. Ve bu beyannamenin de Teşrinlevvel, mahrem olarak (Hey -[ eti Temsiliye) ye gönderilerek oir kere görülmesini istiyar. $ maddelik uzun bir telgrafı ihtiva e - den Büyük Halâskârın bu beyanatı üze. | Tine kabine gene samimiyetten uzakla « | $iyor. Büyük Şef, bu hakikati de şüylece | izah ediyor.! Cemal Paşa, bu telgrafımıza o gece ce- vab verdi, Bunda, «beyannamenin tesril neşrine zaruret hasıl olduğu ve fakat no- katı lâziımeye dikkat olunduğunu bildi « riyordu.» ü Biz de ayni gecede, nezaket icabı ola- mak üzere, cevab verdik. Fakat, hükümet beyannamesini kab - lelneşir bize göstermek istemediği anla- şılınca, biz de millete olan beyanname - mizi, bilistişare neşrettik ve padişaha ©- lan telgrafı da ayni suretle çektik. 7 Teşrinlevvel 335 tarihli olan beyanna- Memiz, milleti, takib olunan yolda isa - bet ve muvaffakiyet olduğu ve muhafa « zal vahdetle, bugüne kadar olduğu gibi, devam edilmesi hususunda, bilvesile ten- vir ve irşada ve kuvvei maneviyeyi tak- Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Şimdiye kadar olan muhaberatın hü - lâsası: viyeye medar olmak maksadlarını ihtiva etmekte idi. Padişaha yazılan telgraf ta, mıllet na- mina teşekkürü tazammun ediyordu. (Arkan var) ret, şaşkınlık eseri gösterir gibi oldu An- laşılan, mübarek beni daha yaşlı sanıyor- duü. Hâdisenin bundan beş sene evvel geç- tiğini, hatırınızdan çıkarmayınız. Kasketinin içinden gayet yağlı, kirli ve bir Amerikan mecmuasından kesilıdli. Bi belli olan bir kâğıd parçası çıkardı. «Okul.» demek istermiş gibi tâ burnu- ma, hayır gözlerimin içine soktu. Oku- dum! Yazıda o tarihten bir sene evvel, yapmış olduğum bir televizyon terrübe- sinden bahsediliyor, İsmim ve adresim de ilâve ediliyordu. Esrarın birinci müddesi hallolunmuştu. Adamın beni ne suretle tanıdığını anla. | dım. Babam yaşlarında olan adama: — Oğlum, dedim, gel lâboratuvarıma çıkalım, Orada daba rahatça görüşürüz.. Doğrusunu isterseniz, bu tıknaz doniz- cide eszar Golu bir hal vardı; ve kerdi- ginden şimdiye kadar duymadığım şoy- ler işiteceğimi seziyordum, Aradan daka birkaç saniye geçmeden bu kanaatimıd2 yanılmadığımı gördüm. Zira tayfa, daha merdivenlerin yarısına gelmemişti ki, birden sağ dizini iki elile yakaladı, müt- biş bir inilti kopardı, sanki bir yeri yan- nuş gibi homurdanarak kapaklandı. Telâşla: — Ne oldun.. ayağın mı burkuldu?.. di. ye sordum. Adam, kayıdsız bir sesle cevab verdi: — Yok yok bir şey değil. Alışkınım bunlara.. gene mahud, melün «telsiz» i aldım, Mevce geldi. Tuhafıma gitti. Zira herifin, o dapda- racık, vücudüne yapışık olan gemici gömleğinin altına kocaman bir radyo makinesi değil, küçücük bir anahtarını bile saklamasının imkânı yoktu., Herif bayağı bayağı: Canlı radyo makinesi olduğunu iddia ediyordu. Hayır hayir yanlış işitmediniz, adam- cağız «etelsiz aldım» sözile, kendisinin tıpkı tıpkısına, etten, kemikten yapılma bir radyo makinesi olduğunu anlatmak istiyordu.. Tayfa belki de kaçığın birisi kii, Fakat, rim. O gün. matbaamdan ve buromdan | beşerin benim gibi bir insanın, radyo ; inesi olmadan, tıpkı bir radyo gibi tün dünya radyolarını dinlemesi, mubt telif tulü mevcler üzerinden haberlef * Üması, ne müheyyiç bir hâdise ıdi? mal ki abes bir düşünce ile “""',Ş dum, fakat karşıma birisi çıkar da K yo mesajlarını duyduğunu söyleri garibi, uzak meszafelerden gelen rin yücudünde bir takım tesirler YâtiRi tığını gözlerimle de görürsem, F":' için enteresan bir mevzu bulduğuma "” namamazlık edemezdim artık... * ai Ortalıkta bu canlı radyo rivayetlT” delaşmakta olduğunu biliyordum. Bugüt bile Amerikada, kendilerinde (Mıdl',') makinesi kabiliyeti olduğunu iddia da birçok k'mseler, telsiz lâboratuvarları? müşahede altında bulunmaktadırlar: Sözü uzatmıyayım. Yukarıya eılğ,’ odama çıktık. Tavandan yere kadât, yehe yo makineleri, metrolar, prizler "ı:!““ dike» işaretleri ile kaplanmış Jâbora- ah mın dışarıya çit bile aksettirmiyen # remiyetinde dünyanın en garib hikte sini dinledim. Tayfa, aklındakileri derleyip W": mak istiyormuş gibi, gözlerini bir ”’ det boşluğa diktikten sonra, söze BAŞİİ — Şimali ve Cenubt Amerika arastfül mekik dokuyan bir gemide !01197"5 Zanaatım marangozluktu. Günün de, efendi kaptanın kamarasından BİF | kım eşva çalındı. Bütün şüphelerf nim üstümde toplandı. Halbuki dum, Kanıma dokundu. Canımi takarak, çalıştım ve nihayet iki kişi "i ve gemide ateşçilik yapan hıruıll':', kaladım. Çalınan eşyayı da, kamarâ Üa |da buldum. Herifleri zincirlediler VE nimle yüzleştirdiler. Masum — ol6U? meydana çıkti. Fakat, lâf msınd:,,'ı Minlar: «Sana öyle bir oyun oynıyâ” ki hayatında bir lürlü unutamı; ';y nerede clursan ol, seni «telsiz> İ€ yacağızı diye bir tehdid savurdült” | 'Tıknaz adam, adeta pul pul ul"':'ı rinleşmiş yüzünü burnuma kadasr rak, şimdi biraz ferini kaybetmiş B rile gözlerimi aradı ve konuşmi vam etti: N — Ne dersiniz gazeteci. bay, hspisten çıkar çıkmaz Cenubi nın bilemediğim, bulamadığım bif sinde gayet kuvvetli bir radyo kurmuşlar ve o gün bugündür hatsız ediyorlar.. a Şaşırarak sordum: — Sen! rahatsız mı ediyorlar?- — Evet, diye cevab verdi. le çağırıyorlar... Bak... Melünlar, kör olasıcalar gene geldiler... Adam canı yanmış gibi: — Vay enam!.. diye haı-nuıd"“'",ı' sanki elektrik çarpmış gibi olduğu 9’. dövünmeğe. kıvranmağa başladı. soluğa da anlattı: N—:j seli AU Vucık * — Bak, bak neler diyorlar... |darbe, hoşuna gidiyor mu?.. İşt€ de.bir tane daha yolluyoruz. BU boynuna gelecek, dikkat!.. diyorİST, ief Filhakika ihtiyar tayfa bunlari (Devamı 11 inci

Bu sayıdan diğer sayfalar: