3 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

3 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AĞZIN Ben Şevirevayı çoktandır tanıyordum, © Biz onunla beraber, ayni gazetede çalış- “ mmıştık. O zamanlar Şevireva, erkek el- bisesi giyer, erkek gibi saçlarını kısa ke- per. şunun bunun sigaralarını içer, gaze “enin bilmem hangi şubesinde çalışırdı. | du. © Şevirevanın gazete idarehanesinde ne p” gördüğünü kati olarak size söyliye- “mem. Şevireva bütün gün, koca idareha- © nede dolaşır durur, merdivenlerden inip | çıkar. her odaya burnunu sokarak her. & şu ayni cümleyi tekrarlardi: — E. bugün işler nasıl bakalım?, Gene “dalga geçiyorsun galiba!. Çok konuştuk ver bakalım bir sigara! Çok geçmeden Şevireva ortadan kay- boldu. fakat onun kayboluşunu kimse fark bile etmedi. anlaşılan daha uygun b iş bulmuş, çikip gitmişti, © Bir gün şehrin kenarında, mıntaka kü» tübhanelerinden birine işim düşmüştü. Çalışma saati olduğu için kütübhane bom. K - sadece genç bir delikanlı göze gö- rünüyor, ve kütübhane memurluğu ya “pan kadınla stışıp duruyordu. Kadın, © merdivene çıkmış, kütübhanenin altüst lem bir kitab arıyor, ve kalkan toz- rdan, habire eksırıyor, bu aksırığın te- - sirile, ayakları altındaki merdiven titri- yor ve tehlikeli bir şekilde gicırdıyordu. © Kadın bir taraftan kitab ararken diğer “taraftan da söyleniyordu: — Darveni bir türlü bulamıyorum; - hapçihhh... Alın size b'r başka kitab ve- Teyim, hapçihh bu da tereümedir. İster. “ seniz, hapçihh «Robenson Kruze» yi ve. reyim?. Veyahud, Daniel, hapçihh.. De- 4 ister misiniz?. Ben Darven diye bir şey bulamıyorum. — Nasi olur da sizde Darven bulun- mazmış?. Galiba s:z Darvenizmin babası “olan Darveni bilmiyorsunuz”. — Hapçih ben nereden bileceğim?, Bak y e kadar kitab var. Halbuki ben Ni Delikanlı, aradığı kitabı bulamıyarak ç gittikten sonra Şevireva (kâtübha- ci'kadın o idi) ben! gördü. Alâkasız bir la benimle selâmlaştıktan sona: — Görüyorsun ya, dedi, berbad bir iş. ra ak$ıra canım çikti. — Bu iş hoşuna giti mu Şevireva?. © — Tabil hoşuma gitmiyor. okuyucu- , umumiyetle pek sinirli insanlar. ol. cak, veyahud çok zor kitab İster- hem, umumiyetle, bu sıkıcı bir İş. başka ve daha canlı bir vazife ver- ig erini rica edeceğim.. Bu konuşmamızdın takriben dört ay idi. Gazete idarehanesina acele ye- mek mecburiyetinde olduğum için l o“ Son Posta,,nın Edebi Romanı: 36 ır ağır içeriye doğru yürüdü. Ce- onu takib etmeden uzun zaman ada kalmış, sinirli adımlarla beş beş yukarı dolaşarak sigarasının yanları arasında düşüncelere dal - ist. - İçeriye girince Muallâ eline bir dikiş fakat bu akşam iğnesi de ken- düşünceleri gibi ağır ve ittiradsız üyordu. Nihayet dayanamadı, sinirli hareketle yerinden fırlıyarak biraz irihat etmek için odasına çekilmeğe r verdi. — Odanıza*mı. çıkıyorsunuz? Cevad içeriye girmiş, kayıdsız ve 40” bir sesele bu suali soruyordu. © — Evet, biraz yorgunum, yemek ye” hemen yatacağim. Bonsuvar ad... Bir dakika müsaade edin Muallâ; bir şey söyliyeceğim. Ben çok ya- öbürüsü gün gidiyorum. Bir kaç İstanbulda kaldıktan sonra Avru: bir seyahat yapcağım. Genç kad'n birdenbire şaşırmış; fa- at helecanını gizlemek için aklına ilk, rn Hikâyesi | AÇIYORMUŞI. mp, Çeviren H. Alaz tramvaya atlamıştım, Tramvayda Şevi-| miyor. Çocukların hepsi - bır acaıb.. en reva ile burun buruna geldim, Şevireva| ufacık şeyler için ağlıyorlar. Anneleri ay- kondoktör kılığında idi, Önünde, omuz-|rı bir derd. Buradan da ayrılmak istiyo- dan geçme bir kayışla tutturulmuş kos-|rum, Daha sessiz, daha sakin bir iş azi- kocaman bir tramvaysı çantası sarkıyor. | yorum. Aradan bir müddst geçtikten sonra bir Şevireva, avucile göğsümden iterek: o | gün küçük klüplerden birindeki bir kon- — Aakadaş, tramvay ağzını kadar do-| sere gitmiştim. Konser programına nara- İlu. yer yok.. hemen ininiz!, diye bağır-|ran birinci numara: «Kollektif şen şar- mağa başladı, Fakat göz göze gel'p te be-| kılar» dı. ni tanıyınca yumuşadı: İ Otuza yakın kadın - erkek şarkıcı #ah- — Ya, siz mi idiniz?. dedi. Girin öyle|neye çıktı. Şarkıcıların hepsi de, kadın, . . . Nafıa Vekâletinden: Eksiltmeye konulan iş: 1 — Büyük Menderes sol sahil sulama kanallarından Pirlibey kanalı ve sınaf kmalâtı, keşif bedeli «645,086» lira «17» kuruştur 2 — Eksiltme 12/4/939 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 15 de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır. 3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, fenni şartname ve projeleri «32, lira «26. kuruş mukabilinde Su- lar Umum Müdürlüğünden alabilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin «29,553. lira «45> kuruşluk mu « yakkat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün ev. vel ellerinde bulunan bütün vesikalarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır. Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler. 5 — İsteklilerin teklif mektublarını ikinci maddere yazılı saatten bir saat ev- veline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (o«8l8» (o «155» isel.. Kendimi tutamadım, sordum: — Ne o, kütübhaneden çıkıp buraya. mı girdiniz? Sevireva, adeta gücenmiş bir insan €- dasile: — Canım, dedi, hiç te benim hayatım. la alâkadar değilmişsiniz!. Kütübhane- den ayrılınca evvelâ, bir çorap fabrikası- na girdim. Fakat orası ben! sarmadı: a- caib dedikoducu insanlar.. sonra beni, ta- mdıklardan bir delikanlı, ihtisasımı yük- seltmek üzere mektebe ye-leştirdi. — Çorapçılık sahasındak, ihtisasını yükseltmek üzere mi? sahasında.. mekteb fena değildi.. yemek içmek bedava. üstelik te aylık veriyor. lardı, Haydi vatandaşlar, istasyona gel- dik. İnmek istiyen var mı?. — Peki Şevireva, mektebi bitirdin mi?. — Yayır bitirmedim. Hocaları hoşuma gitmedi. Bilhassa kimya hocası pek aksi lidi. Boyuna derse kaldırıyordu, Tabii bu vaziyet karşısında ben de mektebi terk ettim. — Peki Şevireva, bu iş hoşuna gid'yor mu?. Şevireva çantasının kayışını düzeltti. derin derin içini çekerek: — Hayır, dedi, burası da hoşuma gitmi- yor. Yolcularla hır gür etmek işini, eh şöyle böyle beceriyoruz.. fakat ufak para meşelesi aynasız. berkes büyük parasını Jtramvayda bozdurmağa kalkıyor. Sonra, — Ne münasebst canım? Konservecilik | erkek, ayni biçim, ayr! renk mavi elbi. seler giymişlerdi. Hattâ kadınların saç tuvaletleri bile ayni idi. Bu vaziyet kar. şısında hepsi de birbirine pek benziyor. lardı. «Şen şarkılar, sövliyesok olan bu şar- kıcılara, kel kafalı, asık suratlı, nerede ise şimdi ağlıyacak hissini veren bir şef. örkesir riyasst ediyordu, Sarkıcıların ön sırasında, seyire'lere a. zametle bakmakta olan Şev'reva gözüme Mişti, Programın b'rinei numarası bitin ce, kolis arasına girerek bu acaib kadını aradım ve buldum: — Sevireva, dedim, nasıl oldu da bu- raya düştün? — Kocaya varilım. Nah şu dazlak ka: İalı şef-orkestrayia evlendim. — Tebrik ederim Şewreva!, Fakat doğ. Tusumu istersen ben senin iyi sesin oldu. Zunu, şarkı sövliyebileceğinı ummuyor. dum. Şevireva, geniş bir tebessümle gülüm- gedi, Kurnaz kurnaz gözlerin: kırparak kulağıma eğildi; — Ben şarkı söylemiyorum ki, deği, Söylüyormuşum gi: yaparık sadece ağ- zımı açıp kapıyorum. Fakat bunu k'mse- ye söyleme!, Kosum ben: bu işe yerleştir. di. İyi para alıyorum. Bundan ölesi zaten beni alâkadar etmez!, Kims3 de ağzını a- çıp söyliyemiyor.. söylese, kocam canına okuyacak! — Peki Şevireva bari bü işinden mem- nun musun?. istasyonları, durak yerlerini hatırlamak ta bir mesele. buradan da çıkmak isti.) yorum. Aradan iki ay daha geçti. Bir gün işim çocuk kreşlerinden birine düşmüştü, Üs. tü başı kir ve yağ içinde Şevireva ie bu- run buruna geldiğim zaman hiç te hayret! etmedim. — Bonjur Şevireva, dedim, nasıl yeni işinden memnun musun?, Şevireva suratını ekşiterek: — Hayır, dedi, burası da hoşuma git- bu nakleden £ Muazzez Tahsin > gelen lüzumsuz sözleri — O halde, Feridi de götürecek mi- siniz? Onu gelecek sene üçüncü sınıfa yazdırmak için çalışıyordum. Şimdi tekrar çocuğun tahsili yarıda kalacak. Cevadın dudakları Mn bir te- bessümle açıldı: — Sahi, sizi düşündüren yal şey Feridin okumasıdır. Tabii onu beraber götüreceğim. Ben yokken onun çiftiik- te kaldığını istemiyorum, Belki de İs- tanbulda bırakırım. Filhakika tahsili yarıda kalacak amma ne yapalım?. Belki de yazın Japonyaya seyahatim tahakkuk ederse onu tekrar buraya yollarım. Genç kadınm gözleri hayretle açıldı: — Japonyaya mı? Siz Japonyaya mı gideceksiniz? — Niçin gitmiyeyim? Orada bazı ted- kiklerde bulunmak istiyorum. Bunda muvaffak olursam, sonra da daha uzak- lara, belki de devriâlem seyahatine çı karım. — Korkmuyor musunuz? Şevireva, birincisinden daha geniş bir tebessümle gülümsiyerek, insanı hayret. te birakan bir samimiyet ve saffetle; — Bak işte br is hoşuma gidiyor, de. di.. hem pek hoşuma gidiyor! e —— Yarınki niishamızda: Kırmızı evin kızı Yazan: Muazzez Tahsin Berkand Olsa olsa bir kazaya kurban giderim. Bu takdirde de dünyada büyük bir ek” siklik olmaz deği! mi? Muallânın başını öteye çevirdiğini ve elile mübhem bir işaret yaptığını görünce müstehzi ve acı bir gülüş bo- ğazımı yırttı. — Rica ederim, aksini söylemek için kendinizi mecbur bilmeyin. Sizin her zamanki gibi hislerinizi samimi olarak göstermenizi tercih ederim. Bana gelince, böyle bir seyahat es - masında, dünyadan ve herkesten uza ta ölürsem hiç gam çekmiyeceğim. İs- tanbulun tanınmış muhitlerinde bir kaç Zaman için benden bahsedilecek : «Zavallı Cevad; yazık oldu ona. öyle yakışıklı, öyle meşhur, öyle zengin bir adam! Kendisini böyle bir maceraya atıp tehlikeler ortasında can vermiş ne çılgınlık'ı diyecekler, sonra da her şey unutulduğu gibi ben de unutulacağım... İşte bukadar. Bu'mdünya böyle geldi, böyle ,gider. Bonsüvar Muallâ, Allah rahatlık versin... Karısının uzattığı eli tuttu, fakat her vakitki gibi onu dudaklarına götürme” di ve acele adımlarla dışarıya çıktı. Muallâ bir iki dakika hareketsiz kal” B — Kaydi kabul muamelesi Mart/939 edecektir. 2 — Giriş şartları berveçhi &tidir: Harb Okulu Komutanlığından 1 — Bu sene aşağıda yazılı şartları haiz olanlar harb okuluna alınacaklardır, A — Ankarada bulunanlar doğrudan doğruya Harb okuluna, Ankara haricin. de bulunanlar bulundukları yerlerin askerlik şubelerine müracaat edeceklerdir. dan (15/Temmuz/939) a kadar devam A — Sivil: Liseden mezun olacak ve olgunluk imtihanını vermiş bulunacaktır. B — Tam teşekküllü askeri heyeti sıhhiyelerden (Harb okuluna girer) ka » rarlı sıhhat raporu almış olacaktır. C — Diğer şartlar askerlik şubelerinde mevcuddur. D — Ankarada olanlar (C) maddesindeki şartları Harb okuluna müracaatla öğrenebilirler. o (2177) Baş, Diz, Nevral'*, kırıklık ve bütün Neze, Grip, Romatizma, ağrılarınızı de “al keser. MEEENEN İcalın'a günde 3 kaşe alınabilir. GAME) ( HENNN meye konulmuştur, makine tesisatının bedeli 3. — Muvakkat teminat 1422 lira 26 4. — Bu işe a'd olan proje hülâsası Cevada gelince, karısının yanından ayrıldıktan sonra biddetli adımlarla 0- dasına çıkmışlı. Dudaklarında biraz ev velki müstehzi tebessüm daha derin - leşmiş, daha muztaib bir kıvrım atmış” tı. — Onu düşündüren yalnız Feridinli , sade o, başka hiç bir şey yok... XIV Haziranın sıcak bir günüydü. Mual- â, refakatinde doktor Macid beyin ha- remi Fazila hanım olduğu halde ko - rudan dönüyordu. Son aylar zarfında Muallâ ile Fazıla hanim arasında ciddi bir dostluk pey” da olmağa başlamıştı. İkisi de hilkaten pek merhametli ve iyiliği sever kadınlar oldukları için çok defa, el uzattıkları fakirlerin evinde birbirine rastlamışlar| ve nihayet bir hayır müessesesi teşki- line karar vermişlerdi. İlk zamanlar dört beş kişiden mürekkeb olan bu ce- miyet yavaş yavaş teşkilâtını genişlet” miş, elli altmış kişiyi aza kaydetmeğe muvaffak olmuştu. Cemiyet her hafta toplanıyor, Bey- kozda ve civarında ne kadar fakir ve muhtac aile varsa bunlara yardım et - dı, Kaşları çatılmış, yüzünün çizgileri | mek için bin bir çareye başvuruyordu. buruşmuştu.. İ Bu meyanda bir kaç defa müsamereler Sonra ağır adımlarla odasına çıktı. tertib etmiş, bir iki çay vermiş, bir de- Bu gece de uyku uyuyamıyacağınt, bu gece de bin bir türlü kararsızlık ve şüp- he içinde kıvranarak sabaha kadar göz- lerini karanlıklara dikip duracağını, bu gece de ne İçin ve neden olduğunu bilmeden, şafak atıncaya kadar bir has- ta, bir biçare gibi yatağında bir yandan biliyordu. fa da bir vapur gezintisi yapmıştı. Bü- tün bu fanliyet esnasında Muallâ ve Fazla hanım el ele vererek en çok ça- lışmışlar ve kendi gayretlerile te - essüs edip bugün dal budak salan ve bunca düşkünlerin acılarını dindiren bu cemiyetin muvaffakiyetlerinden en çok onlar memnun olmuşlardı. 1. — Nafıa Vekâletinden musaddak projesi mucibince keşfi 18963 lira 49 kuruştur. 2. — Eksiltme 17/4/0393 tarihine müsadif Pazartesi günü saat 15 de Şuhut Bele- diyesinde toplanın encümen tarafından yapılacaktır. Şuhut Belediyesinden : Münakasaya konulduğu evvelce ilân edilen kasabamız elektrik tesisatı şart- ramesinde yapılır. değişiklik üzerine Lu defa yeniden kapalı zarf usulile eksilt- yaptırılacak elektrik ve kuruştur. keşif malzeme montaj şartnameleri he- sabat ve münnkasa şartnamesi mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şart- namesi bir lira mukabilinde Şuhut Belediyesinden alınacaktır. 8. — İsteklilörin Nafıa Vekâletinden alınmış ensteletorluk vesikası ve buna mümasil tesisat yaptığına dair alınmış bonservislerile münakusadan bir saat ev- vel Belediye Encümenine müracaat etmesi lüzumu ilân olunur. 42190» Muallâ herkesi en çok kendisini ce miyete vakfetmişli. Öteki hanımların bin bir türlü gaileleri vardı. Kimisi ev islerile, kimis çocuklarile pek meşgul oluyorlar ve kurum işlerile uğraşacak vakit bulamıyori: #1. Halbuki Muallâ in vaziyet böyle değildi. Onun haya- tında hiç bir meşgale yoktu. Evin ida” vesi, onun için, sabahleyin yarım saat kadar bizmeleilere nezarert etmekten ibaretti. Zeynebe gelince, onunla da ancak bir iki saat meşgul oluyor, ders- lerini çalışmasına, mürebbiyesinden.ve hocalarımdan hakkile istifade etmesine nezaret ediyordu. Ondan sonra zamanı tamamile boştu ve ne Almanca ve pi yano dersleri, ne el işleri, ne de ufak tefek ziyaretler onun gününü doldura” mıyordu, Kocasının kendisini tamamile bir kö- sede bırekıp gitmesi genç kadının izzeti nefsini o derece rencide etmişti ki, baş” kalarının manalı sözlerine, manak bakış larına muhatab olmamak için fazla fazla halk yüzüne çıkmıyordu. Hattâ in tertib etliği müsamerelerde ile, vazifesi bitince durmayıp evine önmeği tercih ediyordu. Gitgide kendisine büyük bir bıkkın- ik, bir gevşeklik gelmişti. Hiç bir şey- den memnun olmuyor, hattâ evlendiği zaman kalbini dolduran ve onu teselli eden evuzife> hissi bile vakit vakit on- da isyana benziyen duygular yaratma” ğa sebeb oluyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: