7 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

7 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yı tükuğ üst du şeklind ırdım. ba bu $ ? Hareli sallarmağ bir kısi . Bir dağ 1 memr$ n değiş je yeniğ tada bir boy fari sinde bu dim. Çü ı müddğ imü eziğ Imasa, ğ lirdi., .ncak bil tı. Sürağ teskere ptten öt tün mek seketsiz ı bakıldı yecek ş$& © vaziyeti leceği ani ışıma Ppağ r külçe * ıtmakta € k. ve bizi grek, ona mi birkaç ktan son 'dasına kii dürünü duğumu Ş hazır biri disinin bi tiyacımdi müdürü mek lüt mid etti Tam hapishağ tikten sf leri söyl — çe gider ve tavsiye çocuk. olmadığ na hali kaçışın medeni zanneğ dar sü yapılağ haleğımi hapisij —< Diy ve kal gardiğ bana | Mej dızlari pırıldi nidenj şey hi mu Hergün Hükümet ve matöuat 2 Mysan MN t...... Yazan Muhittin Birgen Op) ç gün evvel Ankarada hükü - metle matbust mümeşsilleri a- yasında bir içtitna yapıldı ve gerek dahili, gerek harici meseleler üzerinde uzun u - zadıya konuşuldu. Bu esnada şu görüldü ki Türkiyenin dahili meselesi yoktur. Yahud da, memleketi yükseltecek bir fânliyete ald binbir mesele mevcud ol - makla beraber, siyasi mahiyette ve me-| sele denilebilecek her hangi bir ehem - miyeti haiz hiç bir şey göze çarpmıyor. Bu arada, Türkiyenin en mü si, harici dünyanın gidişini"dikkatle ta- emek zarurelinden ibarel oldu ğuna ve bu bakımdan da Türkiye diğer memleketlere nisbetle en müseld mev - lunduğuna kanaat get netle matbuat arasındaki mü- en de bahsedildi. İki saat süren bu hasbihal arasında, dikkat ediyordum, Başvekil, Dahiliye Vekil, Hariciye Vekili. hepsi dönüp do - laşıp ayni şeyi söylüyorlardı: «Biz, di - yorlardı, Türkiyede matbuatın kendisini tam manasile hür hissetmesini istiyoruz. Bunun için, siz de her şeyi yazabilirsi - niz. Doğru olarak bildiğiniz her hangi| bir şeyi yazarken tereddüd &tmenize biş bir sebeb yoktur.» Hükümet erkânı bunları söylerken y nız, birkaç mühim noktaya dikkat edi mesini tavsiye ediyorlardı. Meselâ, Ha - riciye Vekili, istiyor ki matbuat, her hangi bir dünya hâdisesini, olduğu gibi, kabil olduğu derecede sıhhatie Türk ef.| kârına tanıtmıya çalışm ve bu esnada, isterse bu hâdiseleri tenkid etsin, Fakat, bu tenkidi yaparken iş! n veya fi- lân zümrenin görüşüne nazaran mütalea etmek yerine, onları Türk gözile görmek ve Türk kanile ölçmek yölündan gitsin. Okuyucularımız hatırlarlar ki, biz de bu #iltunlarda bilhassa bir senedenberi daj- ma bu fikri müdafaa ettik; şu halde Ha- rieiye Vekilimizin Türk matbnatının hür riyetini tahdid için ileri sürdüğü yegi hudud, bu makul ve tabli şarttan ba bir şey değildir. Hattâ, onu da bir şart olarak değil, slelâde her vatandaşın ileri şürebileceği bir fikir veya bir tavsiye o larak ortava atıyor. Dahiliye Vekiline gelince, o da her da- hiM hâdisenin tetkik ve tefsirinde mat - buatın tam bir hürriyet sahibi olmasını istiyor. Onun tasavvur ettiği yegâne şart, doğruluktan başka bir şey değildir. Ha. kikat namına, doğru vâkıklara istinad e- derek söylenilecek her sözü hükümet dik- katle dinliyecek ve tenkidlerden de bil hassa memnun olacak. Tenkidin tenkid! hududunu geçmemesi ve hakikaten ten -| kid olması lâzım geldiğini söyliyen Da - hiliye Vekilinin matbuattan istediği baş- ka bir şey yoktur. Başvekile gelince, o, matbunt hürri - yetine tam manasile samimi bir bağlılık- la bağlıdır. Onun ağzında son günlerde bir kelimenin sık sık tekrar edildiğini gördüm: Şeffaf kelimesi. Meselâ, «mem leketin, diyorlar; çok şükür, şeffaf bir si- yasi vaziyeti var»; yahud «hükümet milli meselelere şeffaf bir varlık vermek is - tiyor; öyle bir şeffafhk ki her kim ba - karsa işlerin tam içini görebilsin...» vel Uh. memleketin siyasi hayatında bir şef-| faflık, yahud. başka bir ifade ile, şeffaf bir temizlik devri açmak istiyen hükü metin elsi, hükümette olduğu kadar matbustta da samimilikten ve doğruluk- tan başka bir şey istemiyor. Refik Saydamı, matbuat dan bir gün evvel, mühim rafında gergin sinirlerle müns heyecanlı bir içtima esnasında görmüş- tüm. Dikkat ettim: Hükümet reisimiz bü yük bir hatib değildir; fakat, buna mu. kabil nezih ruhlu, hürriyet âşıkı, fikre bürmetkâr, tam manssile demokrat, bir cümhuriyet adamıdır. En özlü bir mese. leyi nazik kelimelere sararek teşrih et- ti; yüksek bir tesamüh, tolerans rohu gösterdi, kusurları affetmenin siyaset kılavuzları için esaslı bir mı oldu. ğumu, müdafaa ettiği tezle zımnan pek mükemmel bir surette isbat etti, İ Demek oluyor ki, 'çinde rahat rahat! teneffüs ettiğimiz yeni devir, geniş bir hürriyet ve tesamüh havasma sarılmış -| tır; Türk mafbuatı, milletin hayrına ol- mak üzere, bu havadan bol bol istifade etmesini bilirse siyasi hayatımızda büyük bir inşirah vukua geleceği muhakkak » l toplantısın » r mevzu et- İnsan kapalı bir kutuya benzer, içinde gizli olan cevherin mahiyetini anlamak çin kapağının açılmasına lizum vardır, kutuda kapak neyse, insanda dil odur SOZ ARASINDA Her nefes alışta daha Çok zenginleşen kız si Bu gözlüklü, kasketli genç Kız ner ne. fes alışında bir kat daha zenginleşmekte ve serveti onar lira daha kabarmâktadır. Dünyanın en zengin kadını olan Ameri- kah madam Kromveli babasının tütün- den kazındığı 46 milyon İngiliz Jiralık #ervetinin büyük bir kısmına tevarüs et miş bulunmaktadır. tr. * Sözlerimi gene Başvekilin bir fikrini takib ederek mühim bir mesle üzerinde bir lâhze durmakla bitireceğim: Hasta bir muhayyilenin son gün - lerde memleket efkârını heyecana ve - ren talihsiz bir müdahalesindeki hatayı örtmeğe çalışan Refik Saydam, kendisi- ne sualler soran gazetecilere cevab ver- diği sırada «Bizler, yani bugünkü milet hayatile meşgul olan bütün vatandaşlar için en manasız şey geçmişle uğraşmak - tır. Bizim vazifemiz geçmiş Üzerinde de- dikodu yapmak değil, Türk milletinin iş tikbalini yaratmaletır. Onu değü, bunu düşünelim!, tarzında mukabele etti. Ha. kikat te bımdan Pbarettir. Geçmişin «sen» ve «ben» davalarile uğraşmaktan ne çikar? Bugün memlekette matbaa var, kâğd var, hürriyet var, tessmüh var, her şey var. Her kimin, bu memle - ketin hayrına söyliyecek özlü bir fikri, doğru bir tenkidi varsa bunu ortaya tabilir. Samimiyetle, nefsaniyetten ve ih- tirastan uzak olarak, bu vazifeyi ne ka - dar güzel yapabilirsek bu memleketin si. yasi hayatında mes'ud bir inkişaf yarat. mak istiyen bu devirden o kadar Iyi isti. İade etmiş oluruz. Mesuliyet denilen şey, yalnız devlet a- damlarının ve alelitlâk memurların baş larının üstünde asılı durması lâzım gelen bir kılıç değildir; hattâ, o hiç te bir kılıç değil bir duygudur. Öyle bir duygu ki, tekâmül etmiş bir cemiyet içinde, en baş- ta matbuat mensubu olmak Üzere her va- tandaş onun kendi vicdanında her daki. ka çarptığını hissetmelidir. Muhittin Birgen İSTER yaptırimıya karar vermişti, Yer arı bahçesi üzerinde durdu, sonra Şehzadebaşını daha münasib gördü, daha sonra Taksim ile Harbiye arasını daha serbest, a münasib buldu. Şimdi işitiyoruz ki, gene ilk fikre dö- İSTER İNAN, İstanbul belediyesi tam'5 yıl evvel bir belediye tiyatrosu fsydadır. ER vaz MEY Hergün bir fıkra İki tane idi Kadının huzuruna iki kişi çıkmış lardı, Biri ötekinin mendilini çaldığı- m iddia ediyordu. Kadı sordu: — Mendilini çaldığım nereden bili. ; i : : ! i yorsun? ; i i i i : : i i — Elinde mendil de bul Kadı mendile baktı, elini sokt. Kendi mendilini çıkardı: — Bu bir şey isbat etmez ki benim mendilim de o mendilin ayni, görmedim. Aldım, işte cebine çalınan mendilim bir tane değil, iki $ tane idi, Biri de sizin elinizdekidir. hi Hakikatten uzak vi Londrada Natlonal Portsait Galleryde 29 senedenberi güzel bir genç kızı tasvir eden bir levha teşhir edilmektedir. Bu Augustus Leopold Egg tarafından yapıl mıştır ve hastabakıcı kızların en meşhu- ru sayılan Florence Nightingale'in res- yakın akrabaları resmin, Floransa asls İbenzemediğini, ressama modellik edenin başka bir kadın olacağını iddia etmekte. dirler, Bu iddiaya göre, resimdeki genç kızın saçları kıvırcıktır. Kulağında küpe vardır. Florence Nightingalin saçları dümdüz idi. Hastabakıcı kadın ömründe küpe takmamış, hattâ kulağını bile del dirmemiştir. İSTER merek Tepebaşının |, evvelâ Tepebaşı Koca bir şehir için İNAN, İSTER İçinde cevher varsa kutunun kapağını açmak mentaatinin iktizasındandır, Aksi takdirde kapağı sıkı tut, içini görme- miş olanların içinde bir şey bulunduğunu sanmaları da tablo 1816 dan 1863 e kadar yaşamış olan | midir. Fakat Kırım harbi kahramanının | 100 erkek talebe İçinde bir kız taleb SR z 9 yaşlarında olan bu kız çocuğu bulun- duğu İngiliz kasabasındaki mektebin bi-| ricik kız talebesidir, 100 oğlan arkadaşile birlikte hergün ders okumaktadır. İht! saslarını soran gazetecilere: — Vallahi, erkek arkadaşarımdan çok memnunum. Bana iyi muamelede bulu- nuyor, beni koruyorlar. Bu suretle kı: olmanın faydalarını ve meziyetlerini bir |kat daha anlıyor, takdir ediyorum, de- miştir, İnsanla maymun arasındaki alâka Cenubi Afrikada Sterkfontaim havali. sinde fen adamlarının yıllardır aradıkla- rı, İnsanla maymun arasındaki ilişiği pek kat'i surette isbat edecek olan ve 50 ilâ 100 bin senelik bulunduğu tahmin edilen İbir diş müstehase halinde meydana çıka- İrilmıştır. Meşhur #limlerden biri bu hususta şöyle demiştir: «Elimize geçen bu diş hiç bozulmamış bir şekildedir. Bir insan veyahud İnsena | benziyen bir maymuna ald olduğunu gös. teren bütün evsafı haizdir.» Uykusunda evini terkeden çocuk İngilterede Nantada 13 yaşlarında bir kız çocuğu bir gece esrarengiz bir suret. te evinden kaybolmuş, ailesi merak ede. rek aramışlar, taramışlar, ve onu nihe. iyet ertesi günü, evinden 40 kilometre 5. tede bir ormanlıkta bulmuşlardır. Kızcağızın uykusunda yatağından kal- kıp, sokak kapısını açarak, yola düzüldü. ğü ve hiç farkında olmadan kırk kilo. metre katederek bu ormanlığı geldiği İvik ve inkişaf ettirmektir. anlaşılmıştır. Papa Frankoyu takdis etti! Papa 12 inet Pi General Frarkoya bir telgraf göndererek İspanyanın katolik zaferinden dolayı teşekkürlerini bildir. miş ve generali takdis etmiştir. INANMA! hepsinden uygun olup olmıyacağını dü- şünmektedir. Ortada henüz hayalden başka bir şey yoktur. nihayet basit bir iş olan bir tiyatro bi - nasmı yapmak şöyle dursun, beş sene işinde yerini bile kat'iyetle tesbit edememiş olmanıza: INANMA! Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Cümhurreisimizin dost iran Veliahdine düğün hediyeleri (Baştarağı 1 inci sayfada) Düğünde bulunacak olan diğer devlew ler heyetlerinden bazıları şimdiden yola çıkmışlardır. Fransa namına General Veygandın riyasetinde bir heyet te dis ünde bulunmak üzere 'Tahrana gidecek tir. Tahranda düğün şenlikleri hazırlıkla, rına faaliyetle devam edilmektedir. Şen» Hikler günlerce devam edecektir. ile aramızda Hatay için mühim müzakereler oluyormuş ! (Baştarafı 1 inci sayfada) miş bulunuyor, Türküye ile Fransa ara # sında Suriye meselelerine dair mevcud olan ihtilâflı meselelerin tetkiki maksa, âile Fransanın Ankara sefiri Berula gk dip tekrar Ankaraya döndükten sonra Şam mehafilinde, Hatayın Türkiyeye ik hakı hakkında iki taraf arasında bir ans aşma tahakkuk etmiş olduğu söylenildi, Bu tarzda zuhur eden şayiaların etrafta ehemmiyetle söylenilmesine ve gazeteler tarafından da kaydedilmesine röğmen Fransızlar tarafından hiç tekzib edilme miş olması, bu gibi ahvalde Fransızların takib eyledikleri usullere göre, bilhassa dikkati celbediyordu. Bu şayialar, hiç tekzib edilmeksizin bu tarzda dolaşıp dürurken son (günlerde miralay Collet -Kole- nin de Ankaraya gitmesi, Şam muhitinde bu meselenin yda İniden canlanmasına sebeb oldu. Şimdi, Şamın her tarafında Hatay meselesi ko- nuşulmakta ve Türkiye ile Fransa ara « sında bu hususa dair kat'i anlaşmanın ge cikmiyeceği söylenilmektedir. Fakat, şunu da derhal ilâve edeyim Mi Hatayın Türkiyeye ilhakı fikri Suriyeli ler arasında da artık eski tesiri yapmıyor. Bizzat Suriye o kadar sıkışık bir hele gel miştir ki Hatayı veyahud her hangi bir meseleyi düşünmeğe kimsenin vakti yoktur. Hattâ «sade Hatayı deği), keşki Türkiye, bütün Suriyeyi iİhak etse's di- yenler bile vardır. Şam muhiti, bu gibi ahvalde her yer. den evvel koku alır. Bunun için bu defa dolaşın şaytaların büsbütün boş olma « dığını ve işlerin alelâde dedikodu olmak» tan çıkarak çok flerlemiş ciddi bir mü « zakere mevzuu teşkil eylemekte bulun « duğunu tahmin ediyorum. Son Posta — Bu haberler kısmen geçen | Pazartesi günü Havas ajansı tarafından da verilmiş ve Anadolu ajana: «Bunlari tekzibe mezünüz. demişti, Hukuk İlmini Yayma Kurumu bir müssbaka zçtı Hukak İlmin! Yayma Kurumu Üniversite talebeleri arasında bir müsabaka açmıştı, Müsabakadan maksad hukuki çalışmayı teg» Verilen mühleğ zarfında talebeler oevablarını hazırlıyarağ Kuruma verecektir. Cevabiar arasında en iyi derece alara müküfat verilecektir. Mezuniyet almıyan inhisar memurlarına İkramiye verilecek İnhisarlar İdaresi, senelik mezuniyetlerini İstimal etmemiş olan memurlarına yard maaş nisbetinde ikramiye verilmesini karam» laştırmıştar, Karar, Hazirandan evre) tatbiii mevkiine konarak ikramiyeler verilecektir, saanssnammoanumı eassssmesesaserenansamassanasanana

Bu sayıdan diğer sayfalar: