16 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

16 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta, nın Hikâyesi Çay dönüşü Bayan Şemse sabırsızlıkla yeni tuva - letini getirecek olan terzisini bekliyordu. Her kadın gibi Bayan Şemsa da yeni 1s- birkaç gecedir rüyasını görüyordu. Ren- © gini, kumaşını, garnitürünü özene beze- ne seçtiğini ve modelini başkasına ver - memsi İçin terzisine yüzlerce yemin et - irdiğini, bu örneksiz robun kendisine dayanılmaz bir zarafet ve güzellik veres Ceğine emindi. Ah bu terzilerde de hiç te merhamet de 'nilen şeyden eser yoktu ya! Bir kadının yeni elbisesini ne tahammül edilmez bir heyecan ve tecessüsle beklediğini sanki bilmezlerdi. Halbuki bu yüzden başları - ha nice kıyametler, gürültüler ve patır- tılar gelmiştir. Fakat beklerken sinirleri gerilerek dehşetli kavgaya hazırlanan müşterilerin, yüzlerini, hele ellerindeki cici paketi görünce nasıl gerilen sinirleri gevşeyip çatkın suratları hemen gülüm. siyerek kendilerini karşıladıklarını bil « dikleri için kuru patırtıya pek te kulak Aasmazlar, Şemsanın terzisi de bu yeni.robu sani! ikide getireceğini vâdettiği halde henüz daha görünmemişti. Halbuki Obayancık Bant beşe çaya davetliydi. Hazırlanıp yola çıkması için elde ancak bir saat vardı Ya robun bir kusuru varsa! Ne olacaktı? Hay Allah sabırlar versin Yarabbi!... Bir daha bu kadına elbise değil ya, bir men- dil kenarı bile bastırmamağa içinden yüz tane yemin ederken yanaklarında be - ekler, küçücük çukur gözlerinde hiddet parıltıları yanıp sönerek pencereden ba- kan Bayan Şemsa birdenbire cıyak cıyak bağırdı: — Çok şükür geliyor hele... Aman kapıyı açın! Terzi henüz apartımanın merdivenle * rine ayak basmadan Şemsa, hizmetçisin- den önce davranarak kapıyı açmıştı. Civelek, çetrefil terzi matmazel ken - disini bekliyen serzenşten kurtülmanın yolunu pek iyi bildiği için içeri girer girmez kimseye ağiz açtırmadan: — Ah öyleğ üzel oldu, size de öyle ya- kışacak ki, görenler hep size bakacaklar? Bu tatlı teminata can mı dayanır! Bü - tün sıkıntılarını unutan Şemsa sevincin- «Son Posta» nın edebi romanı: 17 Herkese karşı büyük bir azamet ve gnddarlıkia muamele eden bu mağrur kadın, oğlunun birçok noktalarda ken- & disinden ayrıldığını anladığı halde ona Karşı bir tek söz söylemiye, onun hare- Kâtını tenkid edebilecek bir kelime sarfetmiye cesaret edemiyor, oğlunun & boyun eğmek mecburiyetin- yordu. ftekilerin kendisine bu derece net ve ayet göste Mütte Feridun bev tün artması tabit id Hakikati itiraf etm z genç adamın annesinin tesirinden büş- n k muş olması Nerimeye, müracaatinin hüsnü suretle kabul edi- Jebilereği ümidini vermiye başlamıştı. Övle ya, Feridun bey için, vâsilik et. tiği bir akraba kızmın İzmirdeki şirket veya bankalardan birinde çalışmasının ne #hemmiyeti olabilirdi? Kendi akra- basından olan Reşad beyin kızlarınm kendi bulunduğt bir şehirde hususi Mwüsiki hocalığı ederek ekmek parala - yin: çıkarmalarına müsaade etmiyor muydu? Bir defa Feridun beyden izin çıkar- dıktan sonra, Süheylâ hanımın kendi- # sini başka bir hizmette kullanmak ve- yahwd el işleri işletmek vesalre gibi niyetleri kendi kendine suya düşecek- ti. Ancek, bu müracaatin çok ehemmi- # yetli bir tarafı vardı; Nerime Feridun beyle annesinin yanında konuşamazdı, ondan bir randevu alması lâzımdı ve İşte venç k:/i korkutan ve kararın günden güne geriye attıran da bu idi. Yazan : den terzinin boynuna mı, yoksa elindeki pakete mi şarılacağını kestiremiyordu. Göğsünde kocaman bir çiçek demeti, hizmetçisinin yardımile aynanın karşısın- | ladı, Tangoda, fokstrotta, valste, limbet-| Keşif evrakile şartnamesi 80 kuruş mukabilinde alınabilir. Nezihe Muhittm Şemsa yaklaşınca yanına gitiler. Ve bay nişanlı yanmdaki güzel kızı; - Ku - zenim diye Şemsaya takdim etti ve O İstanbul Belediy Vilâyet Hıfnssıhha Iâboratuarına lüzumu olan ve hepsine 1138 Ira 68 kurul bedel tahmin edilen 144 kalem eczayf tıbbiye açık eksiltmeye konulmuştur. U# tesile Şirtnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir, İstekliler 2490 sayılı ks“ Bunda yazılı vesika ve 85 Hra 40 kuruşluk ilk teminat, makbuz veya beraber 23/5/939 Salı günü saat 14.30 da Daimi Encümende bulunmalıdırlar. d Ge) ——— Keşif bedeli 15083 lira olan şehir yolları içinde mevcud parke taşları e ya” marladığı son modaya uygun elbisesinin | belinden aşağı sarkan acı yeşil kuşağile| esnada başlıyan bir tangoyu dayanaru -İ| pılacak kaldırım ve diğer muhtelif işler kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştü” siklâimen rengindeki robu terzinin ve| yarak kuzenine sarılıp oynamağa baş - Eksiltme 25/5/939 Perşembe günü saat 15 de Daimi Encümende yapılacakuf İstekliler 2490 sayi da giyinerek Hitif kametini seyretmeğe| vokta kuzenle kuzin birbirinden ayrıla -İ kanunda yazılı vesikadan başka yollar şubesinden alacakları ehliyet veşikasii başladı. Son moda kısa ve çok kloş eteğin | mradılar. Şemsa efallamıştı. Bu da ne Şey| yen İşleri Müdürlüğüne tasdik ettirdikten sonra 1199 lira 48 kuruşluk Mk demir nat, makbuz veya mektubile beraber teklif mektublarını havi kapalı zarflarını Yö” tutarak: tı, dediler. Bayan Şemsa ortasında gene siklâ - te benziyen şapkasını tepesine oturttu, üzerine allı yeşilli beneklerle süslü sal- lam #açam vuvalini sardıktan sonra çu- kura kaçmış zayıf yanaklarına biraz daha allık Hâve edince tuvaletini ikmal etti. Elli beşle altmış arasında, yani Holi. İvut tazelerine göre üçüncü gençlik! dev. iresinin son basamaklarını iniyordu. Ama zengindi, gamsız ve kasavetsiz ömrünün bu son gençliğinden adamakıllı kâm al - Imağa karar vermişti. e inin sallana kırıta kendilerine doğru gel diğini gören kalkık omuzlu, hafif favo. rili fki genç erkekle, şirin ve sevimli bir genç kız konuşuyorlardı: — İşte seninki geliyor.. Haydi koş kar - şıla, — Eyvah, ben bu cadalozla şimdi, ne yapacağım? — Mademki nişanlmdır, kompliman yapmağa mecbursun. Öyle değil mi ba- yan Süheylâ? Genç ve güzel kız şen bir gülüşle bay nişanlıya baktı — Aman birader ben cici Süheşlâm - dan sonra bu kakavanla nasıl dansede - rim? Acıyın bana yahu! — Cici Süheylânı hoşnud etmek içim yüreğine taş basar katlanırsın. Sen kaka- vanla nişanlık devresini uzatmağa bak. “ Yazan: GÜZİN DALMEN Bir iki saniye için dizlerine bıraktığı İşini tekrar eline alarak, kendi kendine ve adetâ yüksek sesle düşündü: — Ne korkak bir kızım! Süheylâ ha- mmın, alelâcele bitirmek için verdiği bu işi sona erdirmek için gece gündüz göz nuru dökmiye rszi oluyorum da kendi hakkım olan bir şeyi istemiye ce- saret edemiyorum. Mutlak yarın yaz hanesine gidip kendisile konuşacağım. | Yaktile zavallı küçük Ahmedi âffet - ek için ona giderken dediğim gibi «Feridun bey be: İY y Genç kız bu d celer içinde çırpı- nıp dururken bir zil sesi çınladı. Sü - heylâ hanım kendisini çağırıyordu. — Gene bir angarya vaki İçini çekerek aşağı indi. Kapalı pançurların kısmen serin tut- tuğu salonda SüheylA hanım bir şeyler yazıyor, Nesrin de ince bir sabahlıkla bir könapeye uzanmiş oturüyordu. Nerimeye hitab eden o oldu: — Çabuk şapkanı giy ve terziden el- bisemi almıya git Nerime. — Ru sıcakta İzmire gitmek çok zor olacak. İsterseniz ve elbiseyi hemen giymiyecekseniz bir #ki saat sonra gi - derim. — Ne münasebet! Eisemi hemen İs- tiyorum, Hem sıcaktan ne olurmuş? Senin gibi günün birinde hayatını ka- zanmak için herhangi bir iş yapacak olam bir kız için falan veya filan saat- te sokağü çıkmdir İstemiyorum demek ne demektir? Haydi çabuk git de geli Bu cümleyi, hain ve fena bir bakış #k- mal etti. Nerime cevab vermeden oda- sına çıktı ve eski siyah hasır şapkasını Çay salonunda, kapıdan giren Şemsa -| altından çıkan iğri ve incecik bacaklarını |di böyle, bir ileri bir geri atark yeni elbiseyi vü *| Geç vakit evinin önünde otomobilden! karda yarılı günde saat 14 ds kadar Daimi Encümene vermelidirler. Bu cüduna sindirmeğe çalışıyordu. Bir tab-| inerken başındaki şapka büsbütün eğril- Joyu tetkik eden mütehassıs tavrile çu «| miş, acı yeşil kuşağı çözülmüş, siklâmen kur gözünün birini kırpıp birini açarak robla beraber sıska vücudü de buruşuk aynada kendisini seyrettiğini görenler bir mendil haline gelmişti Sıkıntıdan birer kahkaha atmamak için kendilerin! büsbütün uzıyan çökük yanaklarındaki allık akarak ona kirli bir al dudak olmuş — A vallahi de yakıştı. billâhi de yakış- | tu. Sevgili nişanlısının kuzinile arasın daki sıkı fıkı dostluğu halletmek için yal- nız düşünmeğe ihtiyaç hissederek evinin menlerle doldurulmuş küçücük bir sepe-| kapısından girdiği zaman kalabalık bir hav ile karşılaştı. Taşradaki oğlu apan - sızın allesile beraber çıkıp gelmişti. İki öperlerken, daha yüzünü şimdi gördüğü Üçüncü torunu gelin hanımın kucağında vıyaklıyordu. Şemsa bu umulmadık ziyaret karşı « sında zaten mahud kuzinin meselesile pek karışmış olan beyni büsbütün «llak bullak olmuştu. Bugünkü çayda nişanlı - sının lütfen kendisile yaptığı #ki dansın yorgunluğundan büsbütün çukura bat - miş küçük göz bebeklerinin önünde san-| ki derin bir uçurum açılmıştı. Cırnına - rak kendini bir koltuğa attı. Gözlerinin| önündeki hakikat karşısında kuzin mese. les'nin hakikatin! keşfetmiş oluyordu. Yarınki nitehamızdar Arkadaşımın karısı Yazan: Muazzez Tahsin Berkand Şehzadebaşı TURAN tyutrosunda Bu gere heryer 20 parsdi 10 Hocalar 100 TÜRKÜM NE MUTLU BANA Milit piyes MAYIS SÜLÜĞÜ vo vil Macar veryetesi ok buyso Aysel alarfk dişarısımn cekennemine kendi-| sini attı. Nesrinin terzisi İzmirin istasyondan ruzak bir mahallesinde oturuyordu. Sa- bahleyin bir defa yorulmuş olan Neri-! me oraya kadar çok güçlükle vardı. Sı- cak tahammül edilmiyecek (derecede şiddetli idi. Birkaç dakika kadar ter - zinin evinde İstirdhat ettikten sonra paketi alarak çıktı. Başı ateşler içinde yandığı için ağır adımlarla ve nefesi tıkanarak yürüyor- du. Demir kadar kızgın bir güneş s0 - kakları cayır cayır kavuruyor, bir tek ağaç yolları gölgelemiyordu. Ceb; on kuruş olsa, hiç olmazsa tramva i yerde beş on da k sü kti; fakat ne ancak tren mişler ve bü a gitmesini münasib hain için uzun görmüşlerdi Genç kız kollarında her saniye ağır- laşan. paketile, ayaklarını osürüyerek ilerliyordu. Bu saatte sokaklar pek tenha idi. Arada sırada bir araba veya otomobil, tozu dumana katarak vçup gidiyordu. Birdenbire yaya kaldırı - mının ta kenarında mükellef bir oto - mobil durdu ve mütahakkim bir ses, hayretle sordu: — Bu kizgin güneş altında, günün bu saatinde senin buralarda işin ne Ne- sonra verilecek zarflar kabul olunmaz. (8) (3249) Beoyazıtta Koska mahallesinin Cümhuriyet caddesinde 18-20 N. 75,00 Veznecilerde » » , tramvay geliriik torunu haminnelerinin ellerini Gedikpaşa Tiyatro caddesi sokağında 10-24 N. ev Kadıköy Halinde 51 N, dükkân » » 5-25 , » Caferağa mahallesinde Muvakkıthana caddesinde ev ve dükkân » 22 dükkân 192,00 wt » ev cad. sokağında 9-84 N. dükkân Bana ezik gir B-5 N. bahçeli dükkân » Halinde 8-21 N. dükkân » . 23 » » » » öd » , Şehzadehuşında Fevziye caddesi , artırmaya konulmuştur. Şartnameleri ve büyük bir zaliyetle başını arkaya dayamış olan genç kıza baktı. — Bu havada sokağa çıkmak nereden aklına geldi? Güneş çarpmasından veya bayılmaktan korkmuyor musun? Bgk- sana, sokakta ler yok gibi... — Biliyorum... Fakat gelmiye mec - burdum. — Niçin, Bu acele işin ne idi? Bunu daha sonra yapamaz mıydın? — Nesrin hanım terzisindeki esvabı- Ri yor? Sana emir mi ediyor? Nerimenin al yanakları büsbütün kı- dı ve kırık bir sesle: Evet efendim... dedi. — Bunu annem biliyor mu? Buna öylemeden başile ı. Bu cevab üzerine barun köşesine yaslanmış, gözlerini ayırmıvordu. Bir saniye ine tekrar başladi: — Senin üstüne başına annem mi bakıyor? — Evet efendim. — Vidk tefek masrafsarın için ve harelık olarak sana muayyen bir para İ vermiyor mu? — Hayır, bir şey vermiyor... Esasen buna lüzum da yok. Genç kızın mağrur göz bebeklerinde rime? Çabuk buraya gel bakayım. dun beyin arabanın kapısını açmakta olduğunu gördü ve birdenbire sokağa mıhlanmış gibi kıpırdayamadan dur - du. — Haydi gel; çabuk ol... Gayri şuuru bir harekefle İki adım değil,,. Esasen bütün bunları daha mu-| bey kendi arzusile ona, bünes atarek otomobile bindi ve araba derhal hareket etti. Feridun Nerimenin elin - deki paketi alarak şoförün yanma koy- duktan sonra yanakları sıcaktan ai al| gelen bir gevşeklikle başmı arkaya da-| lemişti. olmuş, gözleri stegler içinde bir ışık yandı, söndü. Onun bu isyan fifce tebessüm etti ve bu belirsiz seme, her zaman ağır ve ciddi olan yü- zünü, bir saniye için garib bir sürette değiştirerek onu birdenbire gençleş - tirdi, yüzüne sevimli bir mina verdi. — Lüzum olup olmaması mevzuubahs İsseml hir şekilde konuşmamız icab edi- ir, Nerime, uzun yorgunluktan sonra gözlerini yarı kapamışlı. Bütün Beşiktaş Sinanpaşa mahallesinde Hasfırın sokağında N. 11 dükkân Tepeb:şında Meşrutiyet caddesi sokağında N. 6 dükkân » Mmercanda Yavaşca Şubin mahallesinde Uzunçarşı 60i Süleymaniyede Dökmecilerde 1 N. dükkân Gedikpaşa Tiyatro caddesi sokağında 10-24 N. Ev Eminönünd: Şeyh Mehmed Geylâni muhallesinin Balıkpazarı sokağında 96-142 N. dükkân Şeyh Mehmed Geylâni mahallesinin Arpacılar sokağında 1-3 ve 39-41 N. dükkân Ortaköyde Masllim Nuci esddesi sokağında 1 N. dükkân Sirkecide Hocapaşada Tramvay caddesi » Galatada Fermeneciler sokağında 15-165 N. düxkân Yukanda semti, senelik muhsmmen kiraları yazılı olan mahaller tesi # tarihinden itibüren birer sone müddetle kiraya verilmek üzere ayrı aynı Eri 6 » 7 öne denk » 8 » 15 ev ında 242 numaralı dükkân sila 2 dul silindi A “ tek 400,00 Levazım Müdürlüğünde gi sini İstekliler hizal'rında gösterilen ilk teminat makbuz veya mektubile beraböf 18-5-939 Perşembe günü saat 14 buçukta Daimi Encümende bulunmalıdır. : ) 6041 günün üzüntülerinden sonra gelen rahatlık vücudünü gevgetiyor, ona di” lenmek ve uyumak ihtiyacını veriyo” du. Bu dakikada hiç bir şey miyor, hattâ, Feridun beyin ken& otomobiline almasına, kendisile alâ” dar olarak sualler sormasına bile BA ret edecek kuvveti kendinde bulan! yordu. Sersemleşmiş gibi idi. Gö yarı kapalı olduğu halde, yanındaki demin kendisini dikkat ve alâka He düğünü hissediyor, bundan garib rahatsızlık duyuyordu. Otomobil konağın önünde vakit şoförün korne sesile kapı de” açıldı ve Feridun yere atlıyarak ME menin inmesine yardım etti... Genç anında duran elbise p h için giderken de Feridun bif hareketile buna mâni oldu. — Ali, şu paketi Nesrin hanrma der. Beraber içeriye girdikleri zamani rime #eşekkür etmek için kendisin& kıncn; Feridun gene elile onu : — Dinlendikten sonra, saat beşe “ Tu yazıhaneme gelir misin? Seninl€ nuşmak istiyorum Nerime. — Tabil gelirim efendim. Esase” de sizinle görüşmek istiyordum. — Âlâ; o halde biraz sonra gö rüz. O vakte kadar biraz dinle... Şapkasını çıkararak genç km » Jadıktan sonra usağa bazı emirler di ve ağır adımlarla yürüyerek 5 Genç kız gözlerini kaldırınca Feri- | ve Kururu karşısında Feridum bey ha-| nesine doğru gitti. Ancak elini yüzünü - yıkayıp rabatlandıktan ve serinledikten Nerimenin aklı başına gelerek W olduğunu ve bu acib yak'anın bir olmadığını anlıyabildi. Evet, dır istediği halde ağzını açıp si cek cesareti bulamadığı bir şeyi etmiş, onunla görüşmek istediğini (Arkas: Li az a avm» İk Tad O m a Gi b e

Bu sayıdan diğer sayfalar: