20 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Türk - İngiliz anlaşması Ve Alman matbuatı Yazan: Muhittin Birgen ürk - İngiliz anlaşması münase- betile Alman matbüstında bir takım neşriyat görüyoruz. Alman meslek» taşlarımızın mühim bir kısmının, bu ne riystı yaparken günlük bir takım duygu- ların tesiri altında kaldıklarını esefle 65Y- lemek mecburiyetindeyiz. İki memleket arasındaki tarihi dostlukları ve bu dost- Tuğu kuvvetli esaslara istinad ettirmesi icab eden sebeblere inanmakta devam et- fiğümiz için, bu meşriyatı doğrudan doğ- ruya mevzu yaparak fki tarafı da incite- bilir bir polemik açılmasını. istemiyoruz. Bununla beraber, hu bahis mi olarak birkaç süz söylemeği faydasız bulmadık. Alman meslektaşlarımız, her nedense, dünyayı müfrit bi lâ, dünyada Almanyanın hoşuna gitmi- yen her şeyde bir Yauhdi tesiri bulundu. ğuna hükmetmeğe çok meyyaldirler. Bu, bir nevi Monist bir felsele mahiyetini al- mış denecek derecede kuvvetli ve her hâdisede kendisini gösteren sabit bir fik'r- dir. Dünyayı bu kadar Monis: bir felsefe çerçevesi içinden görmek ve her hâdise- yi sabit bir fikirle ölçmek iyi midir, fena mıdır, bunu bilmeyiz. Fakat, şunu söyle- mek isteriz ki son hâdiseyi böyle bir mi- yar ie tahlil etmek ve böyle bir görüşle hüküm vermek doğru değildir. * Misal olarak, muhtelif Alman gazetele- rine yazı yazan Dr. Caucig'i slaım, Bu zata göre Türk matbuati Almany binde neşfiyat yapmakla meşguldür. Ni. çin? Çünkü Türk matbuatı Yahudi tesiri altındadır ve Yahudiler, Türk matbuatını mütemadiyen Almanya aleyhinde tahrik İle meşguldürler. Şu halde eğer Türki. yede matbuat Alman aleyhtarlığı yap yorma, eğer Türkiye Alman aleyhtarı bir politikaya giriyorsa bunun sebebi Yahü. dilerdir. ; Meslektaş Caucig'in bu tarzda neşri yatını son günlerde muhtelif zamanlar. da, muhtelif Alman gazetel düm. Bu zalın hata ve gafi Tunduğunu Izaha bilmem hacet var mı? Bununla beraber, kendisi bu satırları gö- rebilecek bir vaziyette bulunduğu için ha- tasını tashih etmeği faydasız görmüyo- rum. Hwvelâ, Türkiyede Alman aleyhtarlı- İı yapan bir «matbuat» yoktur. İdeolojik sebeblerden dolayı faşizme karşı her ve- sile ile antipati göstermekten hâli kalmı. yan tek bir gazete ile arada bir ayni tarz- da hissiyata kapılan ve memlekette hiç temsil etmiyen iki muharrir istisma edilirse Türkiyede Almanya gl hine hiçbir neşriyat yapılmamışlır. Bi kis, Türk gazeteleri, Almanyayı, haklı ol. duğu davalarda, daima hak'ı olarak gös- fermekten hâli kılmamışlardır. Yahudi tesirine gelince, Türkiyede kö- çük bir Yahudi ekalliyeti vardır; ancak bu küçük kütlenin bütün faaliyeti küçük ve orta neviden ticaret işlerine münha- #ırdır. Ne siyasette, ne kültürde, ne mat- buatta Yahudilerin hiçbir ciddi tesirleri olmadığını Türkiyeyi bilen herkes pek gü- zel anlar. Şu halde neden dolayı, son Türk - İngiliz anlaşmasını izah icin böyle mevcud olmıyan sebebler ve âmiller izad etmeli? — * Bu Yahudi tesiri meselesini bir misalİ polemik k ka gekinmeğe | 9 bir pul meraklısı olan kadın da tek- aley-| se Kin gençliğin * kalbine bir tohum hi man çok çabuk inkişaf eder. Fakat kin olduğu gibi arkadaşlı ni süratle inkişafa mü: İngiliz Kral ve Kraliçesi Kanada yolunda Kanadaya vaki olan seyahatlerinde İn- gillere hükümdarlarının sise ve müthiş fırtınalara tutulduğunu ajanslar bildir - di. Resmimiz, fırtınalı bir günde kralı Empressof Australia transatlântiğinin kaptan köprüsünden dalgaların sinema - sını alırken gösteriyor, yanında kendisini seyreden de kraliçedir. lerine daha çok hizmet etmiş olurlardı. Bütün bunları dostça ve sükünetle söy- Yiyoruz. Çünkü, biz Türk - İngiliz anlaş- masını Almanya ile düşmanlık yapmak için aktetmedik. Bilâkis. bununla diğer dostluklarımızı kuvvetlendireceğimizi ü- mil ettik. Eğer, bu hâdise vesilesile, Al- manya, bir de kendisini bizim yerimize; koyarak düşünecek olursa, bize hak ver-| mekte tereddüd etmiyecektir. Buna da kuvvetle kaniiz, Hülâsa edelim: Alman matbua iki memleket arasında dostluğa muhalif bir © A va dalinde ekildiği za- sa Münbit bir toprak. olam Çocuğumuzu insan, muhitimizi kuvvetli bir cemiyet haline getirmek istediğimiz takdirde vazifemiz gençliğin | gereemmeseneremenen renas sararan Hergün bir fıkra Ayaklarının sesini duyuyorum İki mübalâğacı bir gün yangın ku bayruk direğine bakıyorlar. übalâğacılardan biri — Gördün mü, demis, direğin tam İ tepesinde bir karga yürüyor. Öteki dikkatli dikkatli bakmış” — Göremiyorum, demiş, Jakat «- ! yaklarının sesini duyuyorum. : 4 i i i i i Yaylı ökçeler Bir Cenevreli kunduracı keşfettiği yay- lı ökçeler sayesinde, kunduralarını giyen- lerin ömürlerinin uzıyacağını, zira bu ök“ çelerin vücude vaki olan sademeleri mas sedeceğini iddia etmektedir. İngiliz Üniversitesinin ilk kadın profesörü Kambriç Üniversitesine ilk defa olarak tayin edilen kadın profesör Doroti Gar- rod, otomobilini iki saa: kadar yolda bı- raktığı için 4 lira para cezasına çarplarıl- mıştır. Profesör poliste verdiği ifadede, İ Üniversitede ders takrir ettiği e mobilini sokakta bıraktığın duğunu söylemiştir. Pul yüzünden evlenen çift Bundan altı sene evvel Belçikanm bir şehrinde bir pul satın almak üzere mağı- zasına gelen bir kadın müşlerisine anide gönül bağlıyan bir pulcu, derhal kendi. sine evlenme teklifinde bulünmüş, müt- olarak aldım. Alman matbuafı, son gün.|dikkat ederlerse, Türkiye ile Almanya, lifi derhal kabul etmiştir. Geçenlerde bü- lerdeki neşriyatında daha ileri gidiyor ve| bundan böyle de pekâlâ dost olabilirler tün dünya Pol kolleksiyoncularınin işti- © gerek Türk milletini, gerek Türk hükü.| ve belki de bu dostluğu daha sağlam e-) rak ettiği bir açık satış sergisinde, bu pul. metini Türkiyenin menfaatlerine muha- Yif bir siyasete şunırsuzca atılmakla itha- ma kadar varıyor. Alman meslektaşımız, bilir ki her memleket ve her millet, kendi siyasi isi#kametlerini tayin ederken ken- di ölçülerine göre bir şuur ile hareket et- meğe ehemmiyet verir. Bilhassı Türkiye Bibi, dünya içinde esk badire görmüs bir $ memleket, rasgele, şanreuzca hareket et- £ mez, Şu halde, Türk - İngiiz anlaşması münssebetile, ciddi bir Alman gaze! i, her şeyden evvel «acaba, Tür İe bir siyasete sevkaien ami! bebler nelerdir? Acaba bu amil bizim hatalarımız var mıdir?, diye dü- günmeği ihmal etmemekle mükelleftir. Eğer Alman meslektaşlarımız, bizi şuur- #uzlukla itham edecek yerde bizi bu isti- kâmete gilmeğe sevkeden sebebleri ara. saslara oturlmanın çarelerini bulurlar. Muhittin Birgen ISTER — Şehrimizde açılmış olan Almah kapatılmasında da âmil olduğunu söylüyordu. İddiası doğrudur. İki sene kadar oluyor. Bir gün İstanbul gazetecileri Ya- lovada bir toplantı yapmışlardı. Yemeğin sonuna doğru! memleketimizde yapılan ecnebi propagandasına temas e- dildi. Herkes fikrini söylüyordu. Derken bu bahsi geçen gazetenin. başmuharriri ayağa kalktı. < İSTER “İ İNAN, Bir meslektaş geçen gün meslek hayatında başardığı iddiasında bulunduğu eserleri sayıp dökerken: cu, karısının da yardımı ile bir milyon beş yüz bin pul satmıştır. İSTER okuma salonunun tohumu değil, ai- m muhitini ve bütün milletini ” Peçeteye yapılan ii #esim binlerce lira sam Pikasso'nun bir eseridir. Birlikte yemek yediği bir Fransız madamının portresidir. Eserin hususiyeti, ressamın ant ilhamla, tamam yemek sırasınds! i- cab eden malzemeyi bulamayıp da res- mi, peçefesine kurşun kalemle yapışı, ve madamın dudak boyası ve kahve telvesile de “boyayışıdır. Picasso'nun poçetleri 500, 600 İngiliz Hrasına ka - dar satılmakta, kübiklik devrine &id yi resimleri de 1500 İngiliz Tiran et - mektedir. Bu resmin değeri de binler- ce liradır. Şarlo ve Duglas Feirbanksın hisseleri satın alındı Meşhur M. G. M. sinema kumpanyü- sı sahiblerinden M Gölâwyn, Şarlo, Meri Pikford, Duğlas Feirbanksın kumpanyada bulunan bir milyon iki yüz bin İngiliz Ji- ralık hisselerini satın almıştır. 77 bilye yutan çocuk Tondralı bir çocuk, büyük çocukların bücum ederek kendisini elindeki bilyele- ri yutmaya zorladıklarını ve bu yüzden 17 bilye yutmak mecburiyetinde kaldığı- nı söylemiş, hastaneye (kaldırılmıştır. Suçlu çocuklar ise aksini iddia etmekte, bilyeleri yutan çocuğun bahse girlşerek kendi erzusile bu 17 bilyeyi yuttuğunu ileri sürmektedirler, İNANMA! ve pardesüsünün cebinden iki üç tane fotoğraf çıkararak getirdi, zamanın Dahiliye Vekiline verdi. — İşte bu okuma odasının ve kirip çıkan müdavim! rinin resimleri, dedi. n Bu başmuharririn Dahiliye Vekiline Alman okuma Vestiyere koşuştu. NAN, İSTER odasında bahsettiği, fotoğraflarım, verdiği gün kendi ga zetesinde en kalın harflerie üç sütun üzerine tertib edi!- miş kocaman bir ilân basılmıştı. Bu ilânda: — Bolşevizm nazariyelerini en iyi şekilde anlatan muh- telif kitabların nerede satıldıkları haber veriliyordu. INANMA! Sözün kısası Eda hanım ve emsali amam 1 Pi > u zamanda en büyük filozof” çoklarının indinde, bizle şırcı Eda Hanım.. yanında harb sekli sinden, Avrupanın karmakarışık dur mundan bahsolundu mu: z — ÖF! Aran! Bıktım usandım gağf lâflardan! Ne olacaksa olsun!, İŞ Onun bu sözlerini medeni cesareli dini tevekkülüne, seciye kuvvetine # denler var, Ben, hükmümü o kadaf buk ve körü körüne vermedim. UİS# ufaktan, bizim Eda Hanı deştim-& Tettim. v kaç yaşında, Eda Hanın ad tan Mur gi el i » a — Senin, çalışman sizi geçindirir. ye — Bizim geçimimizden ne olacak? İ izin bir tarafım da Kiraya veri : Rızkımız çıkıyor. — Ev, demek ki, kendi malınız. — Allah bağışlarsa, evet, Geçen BÜYÜ Muharebede o Bındırmaya, Kanli im, geldim, bulgur, buluma da söktüm Onun parasile: alive evi. N — Ya? Muharebede sen de ticaret YA tun öyle mi? p — Neye yapmıyacakmışım? Cümle lem yaptı, Ayib mı ettim ki? * — Yooek! Neden ayıb olsun? Şimdi EİN ne muharebe olursa.. Gene ayni işi Yİ İpar mısın? | — Helbet!!, Hem sinci daha da ene Kaç çocuğun var? — Berim mi? Hiç yok. Censbihak medi, — Bir iş görmez. Ben çalışırım. bisi oldum. Hang” dim. | — Amına, bu seferki muharebe DEĞİ detekine benzemiyecekmiş.. Daha. YAMMSIĞĞI daha korkunç olacakmış. — Gidecekler düşünsün. Değil mi İğ | beycağzım? ğe Eda Hanımın medeni cesaretini. tevekkülünü, seciye kuvvetini bu Te vere kâfi derecede izah elti bana yok bu mertebe kuru olanlar için messi? İı Varsm harb patlasın. Bütün şiddeti olacağıma varır”. ül en, gil Ve hükikat şu ki, harbi körü ” hine aşkınla, mikyasta birer Evlâdlarınm harcanacağından erdi etmiyenlerin, geçen harbdeki kazani mnin tadını damaklarında taşıyanların oloğlunun başına gelecek ten ; fant umanların uğuruna ai kaç milyon insanın kurda kuşa yen il bileceğini dü kçe Eda Hanım şi emsaline lânet etmemek elimden gl k yor, E, Tali, e e | İhtiyar bir kadın 3 alimi © Havakurumuna terkelti Acıpayam (Hususi) Acıpa! Yakubiye köyünden Bn. Fatma His döşeğinde kızını yanma çağırarak rinde bulunan üç altının ölümünü teakib Hava Kurumuna siyet eylemiştir. Kadın, vasiyetind©” dakika sonra ölmüş ve 3 altıpın olan 22 lira cemiyet veznesine tesliM miştir. ii Hammdır. üze TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: