23 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. baş ucuna geldi: /— Senin için öbür dünyanın kapıları w çaktı. reşim sıra yürü! Dedi. Gazeteci şaşırdı. Ecel döktü: — Bana acı, birak burada kalayım. İ — Olmaz, senin geçmen için açtığım ahiret kapısını kapayamam. Gazetecinin gözleri yâşardı: — Daha dünyama doymadım. Azrail fazla Jâf dinlemek istemiyordu: — Şunu bunu bilmem; fazla beklemek te işime gelinez, haydi öbür dünyaya, * Gazeteci, kurtuluş çaresi kalmadığını anladı: — Hiç olmazsa birkaç dakika müsaade e — Birkaç dakikada ne yapacaksın? — Ailemle, iş arkadaşlarımia vedala. şayım, haklarını helâl ettireyim. — İş arkadaşların da kimler? — İş hayatında beraber o çalıştığım kimseler, — Sen ne iş görürsün? terleri | Cunlarn biiyormu , Yor yüzünde ne katar afyon var? Cenevrede neşredilen resmi bir is- tatistiğe göre bütün dünyada afyon #stihsalâtı 1936 senesinde 3470 ton ol- muştur. 1935 de ise bu miktar ancak 2550 tonu bulmuştu. Milletler Cemi - yeti afyon istihsalınin tahdidi tedbir- lerini tedkik etmek üzere hususi bir komisyon teşkil etmişti. Bu komisyon 1925 senesindenberi çalıştığı halde bugüne kadar mesaisinin neticesini ilân etmemiştir. * Dünyanın en seri nayvanı Dünyanın en &€- ri hayvânı sefe- nomya adında , bir böcektir. £ Saatte 1200 kilometreden fazla yol katede- bilmektedir. Bu böcek, ayni zamanda çok mü- 'kavimdir. Renkleri çok hoştur. Senede dört defa yavrulamaktadır. Her bir yav- — Doğru söyle, sen gazeteci misin? — Doğru söylüyorum, İnanmazsan, şu gardrobu aç, oradaki ceketimin cebinde resimli hüviyet varakam var, Azrail bağırdı: eN — Peki fakat. — Fakat filân bilmem, öbür dünyanın Kapılarını şimdi kapıyorum. İçeri gire mezsin. — Öbür dünyanın kapılarını mı kapı- yorsun, ben içeri giremiyecek miyim? — Tabit giremiyeceksin, polisin stadla- ra sokmadığı, hiçbir yere almadığı gaze- teciyi ben de ahirete almam. İsmet Hulüsi idiniz ? | Bir göz kırpması ne kadar sürer?,. Yapılan o birçok tecrübeler netice- sinde göz kırpma. nın ancak saniye- nin 75iiâ91 mil yemi sürdüğü fen- nen ve kat'iyet ile tesbir edi miştir. yenin 16 santiyemi kapalı kelmakta- dır. Bu hesablara nazaran bir göz kırpması saniyenin 8 santiyemi ile 4 dizyemi arâ- sında tehslüf eylemektedir. * Timsah kızartması Amerikada İllinois lokantacıları cemi. yetinin senelik ziyaletinde baş yemek olarak timsah kızartması verilmiştir. Mi- safirler, yemeği pek lezzetli bulmuşlar ve ikişer, üçer porsiyon yemişlerdir. m rulayışta 100-200 arasında yövru çıkar. tadır. Bir genç kızın Şikâyelti.. «Teyzeciğim, o Ben bugün saatlerce ağladıktan son- ra size bu mektubumu yazmak iste- dim, bir teselli bulurum ümidile Bili. yor musunuz, bir arkadaşım söyledi, benim için bir mecliste: «Dile gelmiş kızdır, denilmiş. Doğru mu acaba?” Eğer doğru ise bunun se - bebi nişanlımla üç beş dela sekakta kendisi için şeref sayar. Fakat ayni şe- Yi bir genç kız tek bir defa yaparsa di- le gelir, isyan ediyorum bu haksızlık karşısında, eğer doğruysa ben ne ya» parım, ne olurum?» * Bayan «F.» nin bana bu satırları ya- zarken sandığı kadar perişan bir vazi- yete düşmemiş olduğunu görüyorum. Telâş ve endişe içinde olmasına'rağ - men «doğruyu eğriden ayırd etme ka » biliyetini. kaybetmemiştir, bunun baş- hea delili mektubunda: — «Eğer doğruysa: kadını ikı defa kullanmış olmasıdır. Evet.. doğruysa, diyor. Fakat doğru değidir, aziz okuyucum, Sana bu ha - beri nz'kleden arkadaşmın sana ne ka- dar dost "olduğunu bilmiyürum. fakat pek Tazan oynadığını görüyorum, aksi takdirde o mecliste seni müdafaa et- mekle iktifa edecek, hâdiseyi sana nakletmekten çekinecekti. Vazife sa - dece seni teyakkuza davet etmekten ibarettir, İnsanlar iki kısma ayrılırlar. Birinci kısrm teşkil edenler muhitlerini mes'ud etmekle mes'ud olurler, dalma iyiik yapmıya, neş'e saçmıya, neş'e görmiye çalışırlar. İkinci kısmı teşkil edenler #se bunun tamamen aksini yaparlar. İnsanları hakikatte olduklarından da- ha fena görmek istemem, fakat fena haber getirenden, fevkalâde samimi dost olmadıkça şüphelenmekte ken - dimi haklı görürüm. Haber doğru değildir, diyorum. Fa- kat senin düşünceni takib ederek bir saniye için doğruluğunu kabul ettiğim takdirde dehi ortada telâş edilecek bir sebeb görmüyorum. Nişanı birkaç haftadan fazla idame etmekle hata ettiğin muhakkaktır, ni. şanlmia şurada burada gezmekle ha- tayı arttırmış olduğun da muhakkak - tır, fakat bu hata nihayet bir defaya inhisar edince insanı lekelemez. Bun « dan sonra kısa bir müddet inzivaya çekilmekle, sonra ihtiyatkâr bulunmak la bu hatayı tamir edebilirsin. Fakat çok serbest olan İngiliz sosyetesinde bile genç kızların yanlarında başka bir kadın olmadıkça nişanları e gezip tozmülarını müsaade edilmediğini u. Butma, TEYZE SON POSTA Pratik güzellik bilgileri Kaşlarnızla KirpiMemizi fazla açık renk buluyorsanız; koyulaştırmak eli-! nizdedir. Gayet koyu bir çay suyuna batıracağınız irice bir pamuk parçasile onları sık sık ıslatınız. Tedricen koyu- laştıklarımı göreceksiniz. * "Boyun son derete nazik bir yerdir. Çabuk kırışır, yüzünüze masaj yaptığı-| niz, krem veya kuvvetlendirici ve s1- kıştırıcı sular sürdüğünüz vakit ayni itinayı ona da göstermeyi unutmayınız. Aksi takdirde bu ihmalinizi size acı acı ödetir. Her kadın bilmelidir Vaztfesini ihmal, sulistimal ve hilâfı hakikat beyan ididiasile asliye 1 mei ce zada tahtı muhakemeye alınan sabık belediye makine şubesi müdürü Nusre- tin muhakemesine dün devam edil - miştir. Geçen celsede verilen karar mu - cibince dün şahid sıfatile mahkemeye celbedilen €ski vali Muhiddin Üstün- dağ, şehadeti sırasında şunları söyle - miştir: i — Suçlımun vazifesini ihmal ve sui - istimal ettiğine ve hilâf hakikat be - yanda bulunduğuna dair bir kanaatim yoktur. Kendisini n#muslu ve vazile - sine devamlı bir memur bilirim. Nus - Belediye makine şubesi eski müdürünü muhakemesine dün devam edildi Şahid sıfatile dinlenilen eski vali Üstündağ suçlu” vazifesini ihmal, suiistimal ve yalan beyan bulunduğundan malümattar olmadığını söyledi Etki Vali mahkemede şehadet ederken Çorabın iyiliği nereden anlaşflır: İyiİret, belediyede makine ve sanayi şu - çorap —ister pek ince olsun, ister ka -İbesi müdürü idi Bilâhare temizlik iş - İmea— elâstikidir. Açıp bırakınca eskileri müdürlüğü inhifâi edince, bu işi de halini alır. Denemek için elinizi sokup) vekâleten ona verdik. Vazifesi çok - açmız. İstediğiniz kadar gerilir, sonr evvelki şekline dönerse iyiliğine hük- mediniz. Çorabın bir iyiliği de sıklığındadır. Sakın ince diye seyrek çorap almayı - mz. İyi çorabın inceliği o ve şeffaflığı seyrekliğinden değil o sıklığından ileri gelir. Seyrek çorap hiç dayanmaz. * Tuzun marifetleri: ce biraz tuzl: oğarsanız eskisinden daha güzel kay - ağa başlar. * Farkında olmadan üşüdünüz, boğa - zımz mı ağrıyor, hemen çok tuzlu bir su ile gargara yapınız. Bir şeyciğiniz kalmaz — * Yalmz tuzlu ve ekşi yemeklere de - gil tatlılara da bir çimdik tuz atınız. Daha nefis bir tad alırlar. * Herhangi bir örtüye, bir kumaşa şa- rap döküldü diye camnız sıkılmasın. Üstüne derhal bir avuç (tuz serpiniz. Yıkamaya lüzum kalmadan lekesi çı - tu. Mutlâka bir nakil vasıtası fle dolaş- masi lâzım gelivordu. Bunun için de, kanuni harcırahın; veriyorduk. Ken - disi, bu işin mutlaka taksi ile yapılma- yıp da. herhangi bir müesseseye aid bir nakil vastasından istifade edilse, İ harcırah verilip verilmiyeceğini sor - dü. Ben de bir müessesenin nakil va - İ sıtasından dahi istifade etsen, harcı - İrdh verilir, dedim. Fakat, Nusretin a - i İş b İmizlik kamyonları meselesinde usul - süz hareketten de muhakeme olunmak taydı. İddiaya göre, bunlar şirket tara- fından kanun! müddet zarfında teslim edilmemiş, buna karşı mukaveleye göre musmele yapılması icab ederken bu yapılmıyarak, şirketten para ceza - sı alınmıştı. Halbuki gerek para ceza - sı alınması keyfiyeti, gerekse mukave- lenin feshi, ancak beledive encümeni- nin kararile mümkün oldbilirdi. Bu husus da iddiz makamının talebi Te, eski validen sorulmuş, Muhiddin Üstündağ cevaben: — Hatırlamıyorum. Fakat, dahili en- cümenin kararı olmadıkça, belediyede ne bir memurun, ne de levazım daire - sinin teslim ve tesellüm yapmağa salâ. t belediyece satın alınan te - | taleasını se > karar verilip, verilmediğini yeri rum, demiştir. m. Muhiddin Üstündağı takiben; si keme İtfaiye Müdürü İhsabi ş8 Jarak dinlemiştir. Şahid, suçlu Nusrefle araların 5 sumet bulunduğunu ve davalı Si larını bildirdikten sonra, ei Hiyeceğine dâir yemin ei ve — Suçlunun vazifesini ihmdf Lal timal ettiği ve yalan beyanda duğu hakkında, bir almann İİ tur, demiştir. Bunu mütenkib belediye veki vekili mahkemeye bir istida v ea Bilâhare, belediye müfettişleri ki zım ve Kâmil dinlenilerek, leri fezlekenin muhtevası rl mahkemeyi tenvir edici izahat Terdir. e Suçlu Nusret, mahkemeye teri ği bir istida ile dava İle al “ hetlerin belediyeden soru kö bazı zevatın müdafaa şahidi Ol lenilmelerini taleh zimiştir. Bu şahidler a ad Kara: 7 RES ES EZ 1s dava edilmesini istemiş, bu ti kemece kabul olunmuştur. e — SESE ın A müdafaa şahidi ii celbine, müdafaaya tantlâki mından iştirak etmiş, bir kısmi” lenilmelerinde ise kanuni bir mediğini söylemiştir. Bu! di birçok hususatın belediyedeP kah makamlardan tahkikile; kında hususi otomobiline bir üdürü maya niak için eski 6 ncı şube mi vurarak muvaffak ola! imzalı bir istida ile yeniden ettiğine dair (vâki iddisler” mma bek & Pek pi nün dinlenilmesini, imza Var Yivukufz havalesini, taleb w ri Mahkeme, vaktin mek üzere muhakemeyi ayı» WE EĞİ ES ELELE sile bu cihet üzerinde bir m a. e

Bu sayıdan diğer sayfalar: