13 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A — Şi Föyaş eee eee di eli — eÜ gaa G gi —i — ll el — AŞT LA G aet | D” Üt —a — —— -— < —— gekİği ç D Ş vükdek d İ İ 2 Sayfa SON POSTA - Hergün İktısadi fikirlerde İstihale Yazan: Muhittin Birgen evlet siyasi bir müessesedir; her ne yapılırsa yapılsın, onun ka - rakteri değişemez, devlet kudretini siya - ilk kanunu dönmek, ilk muvaffakiyet şar- tı da dönmesini bilmektir. Dönmesini bil. miyen siyaset, şapa oturmıya mahküm bir gemi demektir! Buna mukabil, iktısadi hayatın, ken « disine mahsus kanunları vardır. Bu ka « nunlar içinde, tıpkı siyasette olduğu gibi, dönmek ve zamanında dönmesini bil - mek te mevcud olmakla beraber, iktısa - diyatın karakteri, yalnız dönmek kanu - nile hülâsa edilemez. O, siyasetten büs. bütün ayrı, kendi kanunlarile idare edi . lir, başka bir âlemdir. Siyaset döner, iktısad yürür: Bunların birincisi sebat ve istikrarı ne kadar sever. se sevsin, dönmek onun karakterini teşkil eder, İktısad ise, icabında dönmiye ne ka- dar mecbür olursa olsüun, onun karakteri dönmek değil, yürümektir, sebat ve istik. rardır. Bunun için siyaset daima sübjektif bir harekettir; iktısad ise, buna mukabil, aslen objektif olan bir hayat hamlesidir. Siyaset söyler, iktısad yapar; siyaset, «insan» dır; iktısad, eşey> dir; siyaset «insanın hisli hareketlerinden:» ibaret ol. duğu halde iktısad «şeyin hissiz faaliyet . Ienndem mürekkebdir. Bunun için siya « set oîduğu yerde kolay döner, iktısad ise, dönmek için evvelâ kendi yatağında ak - mıiya mecburdur. * Bir zamandanberi dikkat ediyorum: Memleketin siyasetle meşgul —münevver muhitleri içinde, iktısadi fikirler bakımın. dan büyük bir istihale hareketi vukua ge. liyor. Bugünkü siyaset kadrosu içinde bu. lunan iki dostumdan biri bana şöyle söy. ledi: «— Evet, hakkın var, bende büyük bir fikir değişmesi vukua geldi. Vakıâ, bir zamanlar, en azami devletçilik fikirlerine taraftar olan bir insan için, bugün bunu itiraf etmek güç olur amma, ben bugün âdeta iktisadi liberalizme doğru giden bir fikir hareketi içindeyim!» Senelerce fikir arkadaşlığı etmiş oldu. . z ğumuz diğer bir dostum da üzun bir has. bihal esnasında şunu dedi: «— Doğrusunu söyliyeyim, ben, vaktile senin bilâvasıta devletçilik aleyhindeki fikinlerinde mübalâğa olduğunu zanne - derdim. Bugün görüyorum ki sen çok haklı imişsin!» Bilüvasjta devletçilik fikrine — âdeta taassubla taraftarlık ve hattâ, benim bundan 10-15 sene evvel müdafaa etmiş olduğum bazı fikirlere hücum etmiş o- lan üçüncü bir dostum da geçenlerde ba.- na söylüyordu: «— Galiba, sen haklı imişsin: Hayattâ şart olan nazariyenin muvaffak olması değil, insanların refahıdır!» Bütün bu sözler, son zamanlarda iktı. Badi fikirlerin derin bir istihale geçirmek. te olduğunu gösteren bir takım alâmetle. ri teyid eder şeylerdir. Bu istihale, mem. leketin iktısadi muhitlerinde olduğu ka . dar siyasi muhitlerinde de, kuvvetli bir koku halinde kendisini hissettiriyor. O ka. dar ki, eğer bu hareket böyle bir müd.. det devam edecek olursa, fikirler, bir ta. kım inhiraflar yapmıya doğru gidebilir. Söylemeğe lüzum yoktur ki, bu hare . ket, bir «fikir hareketi» dir; fikirlerin ar. kalarında yumurta küfeleri olmadığına göre bunlar için «dönmek» ten kolay bir şey olamaz. Fakat. iktısad bir. emadde hareketi» olduğu için kolay kolay döne. mez. Bunun için, dün siyaset iktısada ta: hakküm etmişti; bugün de iktısad, siya - sete hâkim olacak ve fikirlerdeki istiha . lenin derecesi ne olursa olsun, iktısad, dönmek isterse bile mutlaka, kendi ya - tağında bir müddet aktıktan sonra, ken. disine dönemeç sahaları - iktısadi viraj - lar! . arıyacaktır. * Dünün en müfrit devletçilik fikirlerini Mmüdafaa etmiş olan nazariyecisi, bugün sekiz kelimelik bir cümle ile, kolayca li. beralizme kadar giden bir rie'at yapabi - lir; bu bizden, yalnız, biraz «yüz cesareti» ister; fakat, memleketin son on beş sene içinde almış olduğu iktısadi bünyeyi sekiz milyon kelimelik cümlelerle dahi yerin. den kıl kadar oynatmıya imkân yoktur. Bunun için devletçiyiz ve devletçi kala . cağız. Zaten, Türkiye, devletçi almıya Resirmii Makale: l & İki reçete., — Bir suçlu mahkemede bir yaralama vak'asının hesabmı veriyordu, şöyle söyledi: «— Kabahatimi itiraf ederim. sabahtanberi yekdiğerini ta. kib eden birçok aksilikler neticesinde fazla sinirlendim, ar- kadaşıma fazla sert bir sesle hitab ettim. O da bana ayni şe. kilde mukabele edince aramızda kavga çıktı. Kendime hâkim olamıyarak bıçağıma sarıldım.» yunur İnsanım başına gelen felâketlerin çoğu ya çabuk sinirlen. mekten, yahud da sinirlenmiş bir adam karşısında yapılacak muameleyi bilmemekten doğar. Dikkat ederseniz her iki ku. surun da önüne geçebilirsiniz: Sinirleniyor musunuz? Sinirlenen adamın mücadeleyi kaybetmeye mahküm olduğunu düşününüz, Muhatabınız mı sinirlendi, tatlrr dile, güler yüze müracaat ederek onu teskin edebileceğinizi hatırlayınız. f A Ş Babasını Dava eden aktris 24 yaşlarında Mari Gilespi adlı bir İn. giliz sahne yıldızı, babasının otomobilin. den düşmesi neticesinde, unutkanlık, baş dönmeleri illetine ve devamlı başağrıla. rına tutulduğunu iddta ederek mahkeme. ye müracaat etmiş ve kendisinden davacı olduğunu söylemiştir. Babası da, otomo. bili sürerken bir dönemeçten bir tablakâ. rm arabası ile karşı karşıya geldiğinden üzerine bindirmemek için fren yaptığını, vaki olan sarsıntıdan kızının yere düş. tüğünü söylemiştir. ve devletçi kalmıya mecburdur. Bakınız, niçin: Devletçilik, insanlığın tarihinde yeni çıkmış bir şey değildir; hemen her devirde muhtelif tarzlarda devletçilik rejiminin tezahürleri görül - müştür, Meselâ, Mısır, Çerkesler Sülâlesi devrinde mutlakiyetçi bir devletçilik re . jimi geçirmişti. Gene meselâ, Fransada Mereantilisme devri, devletçi bir devir .- dir. Bugünkü Rusya devletçidir; bugün. kü Almanya ve İtalya devletçidirler; hem de en modern, en sosyalist, en <«ağır» bir devletçilikle devletçi! Cemiyet ve iktısad hâdiselerinin tariht seyirleri dikkatle ta - kib edilirse görülür ki, devletçilik, ya iç- timaf veya iktisadi müvazeneleri bozul - muş, yani «içtimaf ve siyasi sıhhatleri (Devami 4 üncü sayfada) Faydalı bilgi Çok bilen, az bilene öğretiyordu: — Bir insan bir milyon altın Hrayı cebinde on beş sene taşısa on beşinci senenin sonunda birbirine sürünmek yüzünden altınların yüzde yarımı kaybolur ki., bu yüzde yarım da beş bin altın lira tutar. Az bilen sevindi: — Bunu öğrendiğime çok memnun oldum. İnsan böyle bir şeyi bilmese bir milyon altını taşıyacak, hiç yok. tan beş binini kaybedecek! ç - Batan denizaltıyı Çıkaramıyan Çelik halatlar Liverpul açıklarında batan Thetis tah. telbahirini suyun yüzüne çıkarmak için kullanılan üç katlı çelik halatlar dayan. mamakta 've çürük sicimler gibi kopuver. mektedir. Bundan ötürü de tahlis ame. liyesi pek ağır olarak devam etmektedir. Hanri Gara 5 bin İngiliz lirası tazminat aldı Bir kumarhanede, suratına fırlatılan bir kutu yüzünden sağ gözünün sakat - landığını ve dolayısile görmemeğe baş - ladığını iddia ederek 5 bin İngiliz lirası |İtazminat istiyen film artistlerinden Hanri Dr. Şaht'a Hindlstanda Verilen ziyafet Hindistanda seyahat ederken, Madrasa da uğrıyan eski Rayşbank direktörü Dr. Şahta, oranın en büyük tüccarlarından biri mükellef bir çay ziyafeti çekmiştir. Ziyafette 300 kişi bulunmuş. Dr. Şaht baş- misafir olduğu için. resimde gördüğünüz gibi kendisine bir çelenk hediye edilmiş- tir. Şahtın yanındaki zat ta ziyafeti veren tüccardır. Küçük yaşında evlenmeği düşünen kız Londrada bir bisiklet kazasına uğrıyan sekiz yaşlarında bir kız çocuğuna, mah . keme suçlunun 20 İngiliz lirası ödemesine karar vermiş, fakat bu paranın ancak 21 yaşına bastığı zaman kendisine verilece - ğini bildirmesi üzerine, davacı kız: «— Ne âlâ. O zaman ben de büyüm'üş olur, evlenirim, bu para ile bir yuva ku - rarım!» demiştir. Gara davasını kazanmış, ve parayı al. mıştır. F İSTER lamıştır, diyorlar. yoruz ki, güzel olacaktır. yor, bu nokta üzerinde durabiliriz. bir çiçek bahçesidir. İSTER L « İNAN, — Sümerbank milli tip köylü kadın elbisesi yapmaya baş- Nümunesini henüz görmedik, mahiyetini bilmiyoruz, fakat üzerinde çok itina gösterildiğini işittiğimize göre tahmin edi. Fakat yapılan elbise tek tip midir, üç beş tipi mi ihtiva edi. Memleketimiz kıyafetçe. mahalli kostümce Yyekdiğerinden tamamen farklı birçok mıntakalara ayrılır. Aydın köylüsü. nün giydiği elbise Konyalıninkine, Erzurumlununkine, Trab. zonlununkine hiç benzemez, her birinde bir hususiyet, ayrı bir güzellik vardır, beş in tanesi bir yere gelince gözü okşar, İNAN, İSTER (I5 T ER İngiltere, Fransa, İsviçre, hattâ Amerika gibi medeniyet yoluünun en ileri noktasına varmış milletlere bakınız, köylü elbiselerini muhtelif mıntakalara göre muhtelif çeşidlerde mühafaza etmişlerdir. Hattâ şu avuç içi kadar İsviçrenin bile beş on tip köylü elbisesi vardır, köyün günlük hayatında kul. lanıldıktan başka şenlik, bayram günlerinde küçük kasaba- lının bile dolabından çıkarılır, zevkle giyilir. Bize öyle geliyor ki vazifemiz, tek tip değil, her mıntakaya göre ayrı bir tip köylü elbisesi yapmak, fakat mümkünse da- ha güzelleştirerek, daha asrileştirerek, yalnız esas karakte. rini daima muhafaza ederek yapmaktır; bu tarzda hareketin yeni elbiselerin taammümünü kolaylaştıracağı da muhakkak. tır. Kendi hesabımıza biz bunun mümkün olacağına inanı. yoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMA! İNANMA! Serseri Yahudiler E. Talü “'_ ransızcayı yeni öğrenwop rihlerde meşhur muharTif Sü'nün «Serseri Yahudi» adlı w büyük bir merak ve alâka ile bir yutar gibi, okumuştum. Uğradığı lânetle, hiç bir y,,,ae tturamıyarak, ilânihaye yıı!*!' küm Ahasverus, © vakitki yufka mi parçalarcasına beni mütees$if eti çı,. aylarca rüyama girip uyıkularm” mıştı. Aradan uzun sen&ler geçtikt€P "liç ra, geçenlerde ajansta takib ey% Kkaç haber silsilesi, çoktandır M ©o sızıyı gönlümde btrdenbıre tai di, Yahudi doğmuş olmaktan başkâ f:: sun'u taksiri olmıyan yüzlerce , ubwı ana yurdlarından hakaretle kovul M ve koparılarak atıldıkları yem“yo gibi, ufacık bir vapurun ıçındeı gd. yanusunun azgın dalgalarına BOW gere, kendilerine kucak açacak bi günlerce, beyhude aradılar. beşdi' İçlerinde, yaşlı, genç, kadınlar.. onull yetle temasa geldikleri gi'mdeııbetî » zulmünden başka bir şey görmiy! facık gönüllerini kin ve nefretten bütün duygulara kapıyan çOC“knr vardı. Hiç bir yer kendilerini kabul ewe& Vahşetin ve bedeviliğin beşiği ve hâıâ gün de kaynağı diye bilinen üîkeıeti'suı medenf insanları merhametsizce İ etti. Dünya, bin dokuz yüz yıl evvelki ı:d;: bir hâdisenin bugün öcünü almak içiR 4 sat bulmuştu. Di Kovuldukları yere iade edilecek "”;,, larsa, hep bir arada ölmeğe nh”d'”h, canlarından bıkmış yüzlerce MM yasen, Fransız romancısının — kahraâ” Ahasverus makamı cennet olan bir Iük gibi kalır. M İsanın ölümünden iki bin sene çök cedlerinin hesabını ödemeğe mecbur har len bu Yahudilerin serencamını bâzi? | zin düşünürken şu Yeniçeri fıktasiP? tırladım: ’aı—, Kulluk ağası, bulut gibi sarhOğr p Yasef bezirgâna rastgelmiş.. HemeP” lasını çektiği gibi üzerine salmış. — — Ulan Yahudi! Seni şimdi keseyif? gör! — Neden? Ne yaptım, sultln'm — Daha ne yapacaksın? Yahudileri p7 bir olup bizim Hazreti İsaya işkendt | mişsiniz, be! — Aman paşa hazretl Bin şu kadar sene yiçti üzerindeN--" — Bana ne? Ben daha bu aldım! Şimdi bu da onun gibi. Lâkin medeniyet asrının insanlarında Yeniçeri zihniyetinin elân devam görmek ne de olsa acı ve yeis E. Ckzim CŞ a eri! O iski M a TAKVİM » - HAZİRAN z 1568 13 953 ız;ıı Rosmi Hone ı'ş S1 1939 SALI orgl NS | Rebiülâhir F | , 3 28 25 p |.. 8 | 47 Tas Öğle | İkindi : K D SD 4& Di (a |16 (aa -D 4 |3s) e (ss SonPostan İ";, ; TARIH MUSABıîJKA

Bu sayıdan diğer sayfalar: