14 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

14 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n İN 2 Sayfa SON POSTA Eylül 14 1914 de değiliz Yazan: Muhittin Birgen aşvekli Dr. Saydamın Büyük Milet Meclisinde irad ettiği nutuktan ali- nan umumi intiba üstünde dün biraz dur- muştuk. Bugün bu intıba üzerinde biraz da- ha durmak ve okuyucularımızla birlikte memleketin bugünkü vaziyeti ve işleri üze- rinde biraz daha düşünmek İsteriz. Hakikaten, bu nutku dinlirikten ve şöyle © etrafımıza göz m sonra Şu me- ticeye varıyoruz ki Türkiye, bu defaki büyük Avrupa muharebesi karşısında, 914 deki Tür- kiye değildir. Bunun pek çok misalini ve de- İlini görmek için şöyle, son haftaların ve hattâ son günlerin hâdiselerine bir göz ata- bim: . Evvelâ, 914 de Türkiye, tarihi bir vazite- nin ifası için Cihan Harb'ne iştirak edecekti. Ancak bu iştiraki kâfi dereorde şuurla yap- miş olmadığı, zamanını ve şeklini kendisi intihab etmediği gibi harbin devamı müdde- nee onun idaresini da blarat yapmış değii- dir. Farara, Ol4 den bupüne kadar yirmi bep sene geçtiği halde harbe nasl ve kimin em- rile girmiş olduğumuz henüz kati sureti? taayyün etmiş bulunmuyor. Halbuki, buzün öyle değildir. Biler, Avrupada cereyan elmek- te olan harb genişler, ve Türkiyenin de işti- takini icab ederse, buna şimdiden kafi su- retie emin olmal Türkiyenin katl ve mücbir bayat menfest- lerinin icabı neticesinde vaki olacak ve bu harbe niçin girdiğimizi, nasıl gireceğimizi ve onun hangi ruh ve bedeflari. idere edilece- Bini milet bilecektir. Bu fikir silsilesi arasında not edelim: 914 de bizim içimizde kahramanlık, romantizm hemen hemen münhasıran hâkim duygular- dı. Bugün bunların yanında, bütün Avrupa miiletlerinde olduğu gibi, hesab ve mülâbaza da hâkimdir. Bu hesab ve mülühaza, bize da- ha ziyade sulh ielnda vasamavı telkin ediyor ve biz de bunu yapabilmez için son imkân haddine kadar sebat edeceğiz Eğer harbe gireceksek, bu, şu veya bu tarzda ecnebi bir menfaat hesabına deği), yılız kendi hesa- bumıza, ancak Türk vatanının yüksek men- İnatleri namına gireceğir. Tarihi selişimiz #ibarlle, 914 de biz harbi sulhten ziyade #e- Terdik; #imdi ise sulhü harbden çoc vÜzsek tutuyoruz. İki tarih arasındaki bn farkın ne kadar büyük olduğunu 'zaha hacet yoktur. * Hatb karşısında Türkiyenin vaziyeti böy- le olduğu gibi, dahili ahvalimiz bakımından da öyledir. 914 de Avrupada harb iin edilir edilmez halk bankalıra koşmus, bankalar gişelerini kapamışlar, büküme; te derhal moratoryom ilân etmişti. O zoman Türkiye. de bir tane bile milli banka yokin ve halkın bütün mevduatı ecnebi bankalarında Bugün, Türkiyenin en büyük bankaları mill olanlardır ve halk mevdnatının yüzde dok sanı da bunlardadır. Avrupada harb ilân e- bir edilmez, bu defa da halk bankalara Koş tu. Fakat, bankalar bu defa giyslerini kapa- madılar. Kim parasını çekmek İstedise öde- diler; bugün de ödüyorlar” eğr halk islerse, yarın da öder. Halbuki 914 de maratoryom İlân edildikten sonra İstanbulda ne kadar Türk olmıyan mevduatei varsa bankalaıdan, tedrici surette paralarını çekmenin imkân- larını bulmuşlar, Türkler ancak hükümüâtin tâyin ettiği had dahilindeki haklarını kulla- habilmişlerdi. Başvekliimizin beyanatındar. an halk 914 le 939 arasındaki farkı & Artık bankaların önlerinden kalaba bolmuş, ekseriyete huzur ve emniyet F olmuştur. Bu da memleketin İlkir ve ruhça 014 de bulunmadığını gösteren çok mes'u4 bir müşahededir. Diğer taraftan, memleketin ikisi vari- yeti üzerine de bir lâbra bakalım: 14 de “Türkiye, yiyecek ekmeğini harieten ithal 8- derdi. Halâ hariçten getirdiği şey buğday bile olsa ihtiyacı bulmla edemesdi: Musl, un olmak Jâzımdı. Marsilya değirmenleri #e İstanbul arasındaki muvasıin durduğu tek- dirde İstanbul, elindeki buğdayın un haline getirmeğe bile muvaffak olamazdı. Bugün “Türkiye, un değil, buğday bile ithaline mua- taç olmadan ekmeğini tedarike kadirdir. Çünkü, memleket, yiyecek maddeleri bakı- mından, istihsalini hem çeşldlendirmis, hem de genişletmiştir. Türkiye, önümüzdeki mu- kaddernt haftalarında, hattâ ay ve senele- rinde, yiyecek bakımından müşkülât çekecek değildir. Çünkü, evvelâ devletin elinde »hti- yat atokları vardır; saniyen, memleketin mühtelif mıntakalarına kadar demiryolları uzamıştır. DM de bir tarafta bolluk varken öbür tarafta kıtlık olurdu. Şimdi, Türkiye, ber mıntakada kendi kendisine kiyafet ede- cek gıda maddesi ve nakliye kuvvetlerine sa- bibâtr. Bir müşahede daha yapalım: 514 de Tür- tadarikte en çok müşkülât çektiği maddeler şekerle çamaşırı taallik eden maddelerdi. Bugün pancarımız da, fabrika- larımız da mevcuddur. Pamuk biy'm ovala- rımızda yetişiyor ve biz bunları kendi ken- dimize dokuyup dokunmuş madd2 . beline getirebiliyoruz. Demek oluyor ki bu bakım- dan da çok yeni bir vaziyet karşısındayız. 20 senelik bir himmetin mahsulü olan bu neticeler, bize huzur ve emniyet vermeğe KAfI ölmakla beraber, herkeste emniye: ve itimad duygularını bir daha o kuvvetlendir- mek Için şunu da (âve edelim: 919 daki hü- kümet, 914 deki değildir. Bilgisi daha yük- sek, şuuru daha çok kuvveti, mülete çak da- ha yakın ve en temiz ve samimi duygularla mücehhez bir hükümete sahibiz. Daha son- ra, başımızda AMİ bir Şef var ki 914 ün bü- *#ün tecrübelerini görmü; ve o zamandanberi bugüne kadar milletin İşleri üzerinde müs- temirren uğraşıp dünyayı da, memleketi de, her nevi iş sahasını da son vukuf haddine kadar tammıştır. Şu halde, bâdiselerin gi- dişin! tam bir emniyet, huzur ve itimad için- de takib edebiliriz. Muhittin Bizgen 2 ki, bu iştirak anesk; 401.) “ inamırda bir adama satılmıştı Halkı lüzumsuz Heyecana Düşüren adam Londrada suların karardığı bir sırada, İngilizin biri wlıkla köpeğini oçağıraca| olmuş. Birçok aileler, yeni bir hava hü. cumuna sanarak, sığınak İlara gitmek üzere evlerinden uğramış - lar, Halkı lüzumsuz heyecana sevket - mek suçile mahkemeye verilen İngil (10 İngiliz rası para cezasına mahküm edilmiştir. Amerika- Avrupa arasında İ “7numa-alı,, hava bileti | Amerika ile Avrupa Kiıt'aları arasında hava' yolculuğunun bu sene harbden ev. vel bilfiil başladığını biliyorsunuz. Amerikada Port Washington . Marsil- a içim kesilmiş olan «1 numarâlı bilet Port American Airways» o kumpanyası İtarafından Veşingtonlu Mr. W. Y. Eci İşin hususiyeti; bu 1 numaralı biletin 1931 senesinde ayni adam tarafından ta leb edilmesidir. 1931 senesinde ise 1 nu İmaralı bilet meşhur sinema © san'atkâr; Wil Rogers tarafından #ngaje edilmiş ti. San'atkârın bir tayyare kazası neti -! cesinde fevatı Üzerine serbest o kalan 1 numaralı bilet nihayet (Mr. Y. Soek'e nasib olmuştur. Bu tarihi biletin ücreti 675 dolardır. Paramız'a takriben 850 lira tutmaktadır. Tek isimli adam Birleşik (oOAmerikada bir «e doktor ylemektedir. lerde vefat etmiştir. Şöhretini mucib olan nokta yalnız tek isimli olması idi. dünyada ondan başka tek isimli adam yok idi Şimdi doktor Galenwood'un neden tek isimli olduğunu izah edelim: Doğduğu sırada annesi ona Wilbur i#- i vermek İstemiş. Halbuki babası Wilbur ismini beğen. memiş Pbileas ismini münasib görmüş. Gerek adam gerekse karısı münasib gördükleri (isimlerin (& muhafazasında musır bulunduklarından ve bu mesele yüzünden arılarını açmağı münasib gör. Tnediklerinden nüfus kütüğüne çocuk - larını Gelenwood olarak tek isim üzeri, ne kaydettirmişlerdir. Bilâhare doktor olen deliknlı ismine başke bir ismin ilâvesini Tüzumsuz gör. müş ve tek İsimle kalmıştır. İSTER doğrudur. Bir doktorun elinde gördük. linin son hafta zarfında söyledikleri nutukların metinle . ri vardı, Anlaşılan Almanlar propaganda bahsinde henüz kemale ermiş değildiler: Nutuklar almanca idi, doktor da almen ca bilmiyordu, yırtıp attı, Yalnız propaganda sadece zari içinde nutuk metnimi göndermekten #baret değil, Alman ajansının hergün verdiği telgraflara bakınız, her biri pro - pagandâ nezaretinde yazılır, her memlekete göre ayrı ayrı tanzim edilir. Hergün gazeteleri dolduran, Fransız, İngiliz, İSTER Harbe giren devletlerin ilk işleri birer propaganda vekâ- leti tesiş etmek oldu. Dinlediğiniz radyo, okuduğunuz ajans telgrafı, gördüğünüz gazete hep bu vekâletlerin süzgeçle » Tinden geçer, ilk hedef maddi yardımı olsun veya olmasın mümkün olduğu kadar çok taraftar kazanmaktır. Galenwood: meselesi vardır. Bu mesele| Amerikahları az çok yakından alâkadar Doktor Galenwooğ Şikagoda geçen -| poe tuvalet derhal kendisini cezbetmiş, ve dakikalarca ayni işlerinde kullanılmaktadır. Ayni zaman - zamandı zevkle ve içi titrtyerek bu tu-jda binicilik mektehleri, işsizlik yüzün İNAN, Bir güzete Almanların İstanbulda tanınmış zevata zari içinde propaganda mektubları gönderdiklerini yazıyor. İNAN, Hergün bir fıkra Keçiler ondan kaçmışlar İki arkadaş yağmurda kalmışlar, bir ahırın yanındaki ufak bir kubi beye sığınmışlardı. Ahırda keçiler vardı. Pis bir koku geliyordu. İki ar- kadaş bu ahırda kaç dakika oturula- bileceği hakkında bahse girişmişler » di. Biri girmiş, beş dakika kalmış: — Artık bayılacağım! Diye çıkmıştı. Öteki: : — Hele bir de ben gireyim! i Deyip girmişti. On beş dakika son. i ; ; i : ra arkadaşı merak esmiş, ahırın ka - — 20 inci asrın silâhı — Herhangi bir davada esas #ibatile hakh olabilinsiniz. fs. kat haklı olmak hakkı almayı temine yelişmez. Ayni za - manda haklı da görünmek mecburiyetindesiniz. Haksız gö- rünen haklınm hsklı görünen haksızdan dalma zayıf ol - duğunu unutmayınız. Eğlencesinden Vazgeçmiyor! Harbin patlamasına rağmen halkın eğlencesinden vazgeçmediği anla. şiliyor. Bulvarlarda açık hava gazino - İları eskisi gibi tıklım, tıklım O doludur. Yalnız bu gazinolarda artık eskisi gibi İhavaiyattan bahsedilmiyor. Daha ziyade ji günün onevzuları, harb tebliğleri büyük ibir merakla okunuyor. ik “ Kaplan ,, lâkebı taşıyan Başkumandan İngiliz orduları başkumandanlığına se- gilen Vikont Gort orduda «Kaplan» 14. Sözün kısası Okuyucularımız ve biz E. Ekrem Talu u arbin Uk seyylesini biz çektik; gaz” telerin, kâğıd vesair tabı malzemesi İni tedarik hususunda uğradıkları <w9k yü- zünden hepimiz hacimierimizi da...unağa, ayağımızı yorganımıza göre uzatmağa mec« bur olduk. Pakat bundan, okuyucu zarar görmedi, Bizim Son Postayı misal olarak ele alırsak, ufak puntolarla dizilmiş sekiz sayfanın içe-, Tİsinde, vaktile 12 sayfayı dolduran madde- lerin ve çeşid yazıların hemen çoğunu #ığ- dırılmış görürüz. Bu, gazetecilik tekniğinin başarmış olduğu bir marifettir. Okuyucuyu fen yeni havadislen mahrum etmemek, onun Alıştığı mündericat fenevvöünü birdenbire kısmamak, kesmemek en birinci gayemizdir. Bizimle âyni derde giriftar olan diğer arkâ» daşlarımızla bir arada düşündük, taşındık ve kâğıd kıtlığının epey uzun süreceğini tah» min eltiğimizden, bir zaman sonra, hüdisee lerin en elvciyli anında Türk efkârı umum miyesini karanlıkta bırakmamak endişesiiğg bu polu ihtiyar ettik. Ben, şimdi bu izahatı, kıymetli okuyucu larımıza kemal! saffetle, zu sebebden dolayi veriyorum: Bizzat şahid oldum: Bir, iki kişi, yolda, çevirdikleri müvezsiden aldıkları ça“ zeteyi şöylece ellerinde tartarak, inceliğini ve hafiniğini gördükten sonra dudak bük- müş ve ona verecekleri parayı çoğunsamığa lardır. Bu hareket, kendilerinin içinde, Kemmi- yet itibarile aldanmakta olduklarına dair bir şöphe uyandığım İşrab eylem Halbuki makul ve munsif düşünen herha, bir okuyucu. senclerdemberi kendisini tatmlğ için hiçbir fedakârlıktan çekinmiyen gaze besiiin, gene kendisini ileride havadissiz. bi” rakmamak ka; haemini küçültmesin. hoş görmeli ve kemmiyete bakmayıp keyfim yete itibar etmelidir. ğ Kaldı ki, yukarıda da arsettiğim gibi, ga“ zetelerimiz hacimlerile beraber puntoların$! da küçültmüşler, sayfa terlibatında yer kü» zandıran bari değişiklikler yapmışlardır. "Aİ İlki bu saretle. mündericallan azalan kuma eri; asgari hadde inmiş olsun. Bundan başka, patronların tevazularınai münafi olduğunu bile bile şuru da ilâve ede“ yim ki, bu küğ'd tasarrnfana rağmen, gazöe telerin hepsi öe maddi bakımdan eskisine nisbetle daha büyük külfetler altına girmiş- ler ve buna mukabil, gazeteye menfaat t€- min eden Ilânlardan bir kısmını metne feda etmişlerdir. Gazete ile okuyucuları arasındaki otabiğ pısmı açmıştı. Ahırın kapısı açılır a- $ kabı ile anılır. Pilvaki yüzünün çizgile,| münasebeti en iyi şekilde devam ettirmeğe çılmaz keçiler kapıdan dışarı fırladı- lar. Arkadaşı ahırın bir tarafında o - turuyordu: -— Yahu, bayildin diye seni merak ettim, -— Hiç bir şey olmadım. Ayakka - Balarımı çıkarıp olurdum. Keçiler he- en alnım bir tarafma çekti Ve sen kopun açar açmaz da gi gin gibi hepsi birden dağılın ler, Kadın Gene kadınaır! İngilizlerin ka Ira ordusunda çalı, şan bu gönüllü İn. güliz kın, üzerin - deki askerlik elbik sesine, omuzunda ki, gaz maskesile, miğlerine rağmen kadınlık insiyakı nı kaybetmiş de, - ğüldir. Vazifesi ba $ma giderken, bir dükkünm camekâ nında, gördüğü çık valeti seyretmiştir. İSTER İçinde Alman rica- dar fazla taraftar rin mana ie birlikte samimiyet ve cena yakınlığın da izlerini görürsünüz. e azim, irade, kuvvet ifade eden de- Kara kedi ve yeni İngiliz | sefiri İngiltere hükümeti Markı Lothianı A. merika elçiliğine tayin etti, Marki Ruz. velte itimadnamesini verdikten &onrâ beyaz saraydan çıkarken, İbir siyah kediye raslemış, ve İkara kediyi uğur telâkki ettiklerinden, İo da, vazifesine başlarken böyle bir u- Şurla karşılaştığına sevinerek hayvanı omuzuna alıp otömebiline binmiştir. Yumurta kabuklarından Eyfel kulesi Pariste meraklı bir Fransız yumurta kabuklarından çök yüksek bir Eyfel ku- İlesi yapmağa muvaffak olmuştur. «Eyfel; &ulesinin ellinci yılını kutla- lamak için yapılmış olan merasimde teş- hir edilen bu yumurtadan kule pek bü - yük bir alâka uyandırmıştır. Thetis yüzdürüliyor! İ Geçen Haziranda bir dalma neticesin- de, 99 tayfasile birlikte Obatan İngiliz Thetis denizaltı gemisinin su sathına ya- kim bir şekilde o yüzdürüldüğünü İngiliz gazetelerinden okuyoruz. Tahlâsiye a -i meleleri, tayfalardan ikisinin (o cesedini daha meydana çıkarmışlardır. Gemi ya. kında büsbütün yüzdürülecektir. Londrada at kalmadı! Londrada dört ayaklı #ayvanlara, bil- hassa atlara hiç mi hiç rastlanmadığı söyl İlenmektedir. Atların birçoğu köylerde - ki tarlalara gönderilmiş. ve orada hasad İngilizler den kapılarını kapamışlardır. INANMA! Rus, yahud başka ajansların telgrafları da öyledir ve ka - bul edelim ki; öyle olması bu ajansların vazifeleri icabın- dandır. Her biri bitaraf halk arasında mümkün olduğu Ka- bulmak, müzahir temin etmek vazifesile mükelleftir. Yaptıkları budur. Buna karşı bizim yepıca - ISTER Bımız da müteyakkız olmak, her bir telgrafın içindekini okumadan evvel nereden geldiğine bakmak. okuduktan sonra da niçin yazılmış olabileceğin! düşünmek ve nihayet her şeye sadece Türk gözlüğü ile bakmaktır. Bizim için tek nokta bundan fbarettir, sadece bundan ibarettir. Fakat bu. nu mutlak surette doğru olarak yapmanın her zaman kolay ve mümkün olabileceğine: iNANMA! çalışan muhartir, mürettib, makinist, res» sam, fotozrafçı. hepimiz. efkâri umumiyeyi tatmin için seferber haldeyir. Her birimirs. isabet eden fafla çalışmayı hoş görüyor v8 her şeye rağmen gazetemizi saati saatine mümkün olduğu kadar zengin ve sahih mün- dericat Ile yetiştirmeşi en muazaez bir gaye, biliyoruz. Her hal ve kârda, uhlesine dişen vazifeyi azim ile ve kusursuz ifa etmeğe çalışan Türk matbuatının böyle samamda halktan bekler diği, hakikati biraz görüş ve anlayıştır. Gi Elem Talu Bir İngiliz şilebi daha torpillendii Nevyork 13 (A.A.) — «Clairlogics ise mindeki İngiliz şilebi Irlanda © sahilleri açığında forpillenerek batırılmıştır. Şi « lebin mürettebatı «American - Shippers' ismindeki Amerikan vapuru ts kurtarılmıştır. Vapur, şilebin mürettebatını kurtar “ mak için geri dönerek 150 mil uzunlu * ğunda bir mesafe katetmek mecburiye * tinde şar, Bir tramvay 12 yaşında bir çocuğa çarptı Taksim - Fatih hattında öşliyen vatman Tevtikin idaresindeki tenmvay AL end desinden geçerken anl olarak önüne çiksi 12 yaşlarında Şükriye adında bir çarparak vücudünün muhtelif yerlerinden yaralanmasına sebeb olmuştu. Yaralı ha#“ taneye kaldırılmış, kaza etrafında tahkikat8 başlanmıştır. Alacak yüzünden iki kişi birbirini yaraladılar Küçükpazarda oturan Hüseyin adında b” rl arkadaşı Çavldle bir alacak meselesinde” kavga etmişler ve neticede her ikisi de bi” birlerini yaraladıklarından haklarında taki” bata başlanmıştır. enerasmesunassansasana saa saanen vermese saman yapa

Bu sayıdan diğer sayfalar: