29 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

29 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Yazan: Muhittin Birgen / Gekova, büyük Rusluğun bu en eski kültür merkezi, bir aydanberi, ber tarafta kendismöm bahsettiriyar. İk! yüz seneden fazla bir zamandanberi, yalnız coğ- rafya kitablarında ve barltalarda gizli bir hayat yaşamış ve enternasyonal âlem tara- fından uzun samau unutulmuş olan bu şe- hir, dünyaya kendisini bir kere de o zaman- ar tanıttırmıştı, Büyük Petro, Moskovadan çıktı, Rusyadaki büyük inkılâbı bu şehir do- gurdu. Merkezi Avrupa Almanlımım Rusya. da yaptığı kültür tesirlerinin mahsulü olan Rusluk inkılâbı, Moekovada oturmak isteme- di. Orası koyu bir Rusluğu temsil ediyordu. Halbuki inkılâb, Alman nüfuzunun, Alman demokrasisinin Uham ve hattâ idare ettiği bir hareketti, ını o Yaman Için Rus- yaya yabancı olan demokratik, Mberal ve durjuva bir cereyandan alan inklâb, kendi- sine daha emniyetin ve kendi muhiti içinde çalışma imkânlarım verebilecek bir merkeg yaratmak istedi. Bu maksadla, deniz kena- rında Petersbourg şehri kuruldu. İsmi Alman olan bu şehrin ilk hâkimleri, ekseriyetle, büyük Petranun oirafında toplanmış alan Almanlardı. Bununla beraber, büyük Petro- nun inkılâb muhiti, enternasyonal olmaya mütemayildi. Bütün enternasyonal şehirler, deniz kenarlarına kurulurlar, Petersbourg da deniz kenarına yakın kuruldu. Büyük Petronün inkılâbı üstünden iki a- sir geçti. Rusyanm büyük halk kütleleri, ai- tesi içinde rusça konuşmıyan, memleketi ya- bancı asıllara mensub ve İnklâb tarlasm- dan mantar gibi bitmiş arlefokratlar ve s0- ray hokkabazlarile idare eden Çarlardan mefnnun değillerdi. Bunun için Peterabourg, 914 de ismini değiştirmeğe mecbur oldu: Al- mah İsmini misşaya tercüme ederek Petrog- rağ şekline girdi. Fekat, Rus halk kütleleri- nin tazyiki, yalnız bir ismin değişmesile ya- pılarak İnilâbim ik'ifa etmediler. Bütün re- jimin değişmesini istediler ve günün birinde, askerler silâhlarını Çarlığa çevirerek Onu yıktılar. Aslı, yabanmı memleketlerden gel- miş «ne idüğü belirsiz. aristokratlara daya- nam ve Rus halkısın fbtiyaçlarile alâkadar olmıyan bir rejim, iki asırda Rusyaya birçok yeni, iyi ve medeni şeyler vermiş olduğu hal- de, halkı ve kütleyi memnun edemediği için yıkılıp gidiverdi. Çarlık, mili değildi; pan- #lavistler - bizim esz! türketiler gibi - Rusluk ve hattâ Slavlık ole değil, Slavcılık siyaseti yapmışlardı. Çarlık gayri milli, enternasyo- Del, daha doğru tâbirile közmepelit, Ruluğa yabancı bir müessese idi, Halk, onu bundan dolayı alaşağı etmişil * MM! iddialar perdesi altında yalnız ken- &isinin ve taraftarlarının bezini dokuyan, rasça konuşmaya bile tenezrül etmiyen Çar- hık yıkıldığı yaman bunun yerin$, biebir mii- H Mdia taşımıyan, hattâ bütün mill iddla- larının aleyhinde bulunan ve emiili, keli- mesini bile işitmeğe tahammül edemiyen en- ternasyonal komünistler. Patrozradda otur. madılar. Hem orada kendilerini emniyette hissetmiyorlardı, hem de, halk için çalışmak dnvasını müdafaa ettikleri için. halk kütle- lerinin en kesif merkesine yerlermeği, kenâi ideallerinin tahakkuku bakımından faydah görüyorlardı. Burada dikkate deler tezadlar (vardır: Çartık, din, miiyet, Rusluk namına kâreket ettipi halde, günün birinde pek sıkışırsa, he- men bir gemiye atisyın denize açılmak arzu- Füşile, merkezini denir kenerma götürmüş- Hi. Bolsevikler iss, enternasyonalist iddia - Yarla mücehhez oldukları icin Rusluğun en kesif kütlesinin merkes'na s#okw'dwlar ve pidip, tanrim tarr it'barile birar da Viya- mayı andıran Mosievada yerleştiler. Bu, bi- rinei tezad. İkinel bir tezad noktası da şu Mi; Çartık, riyakiir ve yalancı bir mil hil. Ja davası güderdi. Millet der, fakat halka yaklaşmazdı. Bölsevikler de beynelmilel bir hülya pesinde sürüklendiler; fakat, isleri halkla olduğu için halkın içine girdiler. Bo)- seviklerin çoğu ve hattâ pek nadir müetes - nasile, pek çoğu rusçadan baska bir di bil - meslerdi. Bunun için, Ruslarla konuştular, rusça söylediler, rusça anladılar! Bon terad: Çartık, yalnız Rusluğa ehem - miyet verdiğini iddia ettiği halde iki büyük umur içinde kommopolit doğdu. Rusluğun harleinde, kozmapolit yaşadı, kozmopolit öl- dü. Bolsevikler iee Rustuğun kesif kütlesi içi- ne daldıkları için, yirmi sene de rmssn ya- şadılar, ruslara konustular ve nihayet in - kılı Ruslufa melettiler; yahud da, etmek Üzere bulunuyorlar" İşte, Möskovanın Rus tarihindeki rolünü, birçokları arasında, bir de bu tarzda izah edebiliriz. * Bügün bütün dünyeda yeniden kendisin- den bahsettiren ve «mehafli diplümasiye» denilen silindir şapka dedikoducular öle - mini sank! hayret edilecek bir şey olüyor- muş gibi! - Bayretten hayrete düşüren Moskova, artık Üçüncü (entemasyonalın merkeri değildir. Orası Sovyetler «Rusya - sının» kararzâhıdır. Petersbourg, Pelrograd, sonradan olma prenslerin, Serserilerİn, mad- rabayların şehri idi Moskova Sövyetlerin, yani halkın şehri oldu ve, Rus kütelerinin hayrı namına bunlar iki yüz küsur sne ey- vel başlanmış olan hurekete, bugün tekrar devam teşebbüs ediyor. Hiç bir sey deği, #ki yüz senelik bir yol değişimi, bir millet tarihinde çok büyük bir şey sayılamaz. BU- vardir. İ Holanda Kraliçesi Otururken Nutuk söylüyor! Yaptığın hatayı itiraf etmek cesaretini gösterebiliyor mu- sun, korkma. Sende hatayı tamir edebilmek kudretide Resimli Makale: e jopon sözü mamaktır. 'ş Şiirimi nasıl buldun? Hükümdarlardan biri ber şiir yaz- muşb. Siri, zamanın meşhur bir şa irine okudu; ve filerini sordu: — Şiirimi nesi buldun? size yakışacak bir tarzda şiir yazmiş- İ sız, Çünkü şairlerin koymuş olduk- ları vezin ve kafiye gibi kaidelere ayet etseydiniz, hükümdarlık şanı . İ Hergün birfıkra | | Yapıyor Bir insan için mühim olan nokta hata yapmamak deği, | yaptığı hatayı görmemek, itiraf etmemek, tashihine çalış | İngilterede papazlar Posta müvezziliği nuz idin bir nakise Harb havam, a- piri derecede itidal siyaseti © taraftarı olan İngiliz Baş - vekili Çemberlaym bile sarmış bulu - hüyor. En meşga - leli günlerinde de, mutad gezintileri - vi ihmal etmiyen Çembezlaya resim de gördüğünü gi- bi, bu gezintilerin- den birinde şemsi- yesini silâh gibi 0 muzlıyarak dolaş - mıştır. © Hitler sahsi Holanda Kraliçesi Vilhelmina, Lâhey- de Holanda parlâmentosunun açılış gü- nünde, Holandanın bitaraflığını ilân e -| İden beyannamesini, tahtından bu şekil- ide okudu. Kraliçe açılış merasimi müna- sebetile, an'anevi kadife hil'atini giy - miştir. ———————— hassa bu (ki yüz sene tamamen boş geşme- miş oluras, Moskova, Avrupadan yirmi sene hakaret gördükten sonra, bugün tekrar, kendi varlı. Bını göstermek Üzere onun karşısma Çiki - yor. Lehistan yen'den taksim edilecektir. Rusya, tekrar Avrupada söz söyliyecektir. Halbuki, Avrupa, onu düğünlere, ancak su veya odun lâzım olduğu zaman çağırmak 1ş- tiyorda! Artık üçüncü enternasyonal söylemiyor; o sustu. Şimdi konuşan Rusyadır. Şimdi, orsa en faal bir politika mevkesi oldu Ve sade fnal değil, esrarın dolu bir merkez. Çok kuvvetle; tahmin ediyorun ki kısa günler içinde, Mos- kova kendisinden gene bahsettirecek. Miletler hayatı, siyaset hayatı böyledir. Her şey döner. Muhittin Bizgen vetinden senede 1500 giliz lirasıdır. Kitabi rayı mektedir. İ : i İ Şair cevab verdi: | — Çok güzel hükümdar. Ve tam i : İ j Çemberlayn şemsiye Omuzunda dolaşıyor?! servetinden 1500 İngiliz lirası kaybetti kle aldğı Başlatın ölkkin > Sandey Dispeç gazetesine göre, Hit ler Polonyayı istilâ etmekle, şahsi sor -| hasıl hayat birdenbire durmuştur. bedecektir. Zira, Alman devlet reisinin denbire susmuştur. «Mein Kampf sx Mücadelem» isimli e - serinin, Londradaki telif hakkı 1500 İn- Hitler'e göndermiyecek, ve Kızıl haç cemiyetine tevdi edecekti Mein Kamp! kitabından 40 binden fazla nüsha satıldığı söylen -| yaptığı, düdüğün de bu addedilirdi, İngilterede ekser posta müvezeflerinin askere alınmasından dolayı, şimdi bu va- zileyi nahiye (papazları görmektedir. :)Dini elbiseli papazlar, boyunlarına tak- tıkları torbalarla, İngiliz vatandaşları - nın mektublarını dağıtmaktadırlar. Bir şehri ayaklandıran bir kırkayak İngilterede Lancaştermhire ( şehrinde küçük bir kınkayak halkı dehşet ve he - yecana vermiştir. Vak'ayı anlatalım! Bundan on gün ka- dar evvel Lancestershire adındaki İngi- Miz şehrinde bulunan İşaret düdüğü acı acı ölmeğe başlamıştır. Halk tayyare hücumuna zahib olarak İlar, fabrikalar alelâcela kapanmış, vel - İngiliz liram kây -| Kisa bir famıladan sonra düdük bir - Şehrin valisi, kumandanı möseleyi tetkike koyulmuşlar, dödüğün ötürü! - mesi için bir emrin verilmediğini ânla- mışlardır. Nihayet tahkikat yapılmış, €- lektrikle müteharrik bulunan düdüğün içine bir kırkayağın girdiği ve kontakt suretle işlediği basan tabi, bu pa- ir. İngilterede! anlaşılmıştır. ISTER İNAN, 'Bir arkadaş anlattı: — Büyük Muharebenin lik aylarında beni birkaç dil bil- diğim için sansür müfettişliğinin emrine vermişlerdi. Belki 20 metre uzunluğunda büyük bir salon, orta yerde geniş bir masa, sonra paket paket, demet demet mektub. Bizim vazifemiz, bu mektubları birer birer, verilen talima- ia göre mahzurlu telâkki edilebilecek bir cümle bulursak o- nu silmek, sonra her birinin üzerinde şahsımıza mahsus hu- susi bir numara taşıyan damgelarla damgalamaktı. Bu, çok sıkıntılı bir işti, tahmin edemiyeceğiniz kadar özüntülü bir işti, Fakat bir gün salonun bir köşesine büyücek bir masa koy» dular, üzerine de yığın yığın Avrupa gazetesi doldurdular. Derken tek gözlükMi bir harlelye memuru gelip masanın ar- kasına geçti. Gazeteleri birer birer açıp okumaya koyuldu. Bazılarını kırmızı kalemle çiziyor, çizdiklerini bir kenara ayırıyordu. Ben bu manzarayı görünce büyük bir mide kapıldım, As- ker olmadan evvel gazeteci idim, Hergün Avrupa gazetesi İSTER İNAN, İSTER INANMA! okumaya alışmıştım. Fakat muharebenin #lânile birlikte ki- tabcılarda Avrupa gazetesi satılmaz, matbaaya da gelmez ol- muştu. Merakta idim, acaba ne yazıyorlar diye düşünüyor - dum, Şimdi bizim sanslir odasına yığın yığın getirilince ar - tık görebilirim, sanıyordum. Bu zehabla bir gün gazete ma- sasına yanaştım. Tek gözlüklü diplomattan müsaade istiye- rek bir tanesine bakmak istedim. Adam şöyle bir baktı, son- ra: — Mazur görünüz. yasaktır, dedi. Ne kadar srkıldığımı el'an hatırlıyorum, Şimdi bir aydanberi Avrupa harb içindedir. Fakat bu defa Allaha şükür Avrupa gazetesinin memlekete gelmesini me- netmeyi hatırına bile getiren yok. Serbest serbest okuyoruz. Fakat ne öğren!yorur? Almanları bir kenara bırakalım. En serbest bildiğimiz İngiliz ve Franszlarınkinde dahi okunma- ya değer, serbestçe yazılmış tek satır yoktur. Bügün bu vazi- yeti gördükten sonra 25 sene evvel Avrupa gazetesi okuya - madığım için üzüldüğüme yanmaya başladım.» Avrupa gazeteleri elimizde olduğu için bu arkadaşımızın verdiği hükme biz İnanıyoruz, fakst ey okuyucu gen: iSTER Sözün kısası Pasif korunma E. Ekram Talu Amp duruyoruz: Pasif korunma ” Halk da bunun ne demek © oldul 'avaş yavaş anlayacak. Canavar düdüğü linca sığınak diye gösterilen yere gidiyor, Si maskesini de kullanmayı şöyle böyle Sn İlle pasif korunma tabirinin manasını, mefe bumunu bilmiyor. Herkese, kendi anlıyacaği gibi bunu anlatmak gerek. Çosük sordu: — Baba! Pasif koranma ne demek? — Mektebde sönden büyük bir çocuk yünü ruklarile senin üzerine saldırdığı zaman »& yaparsın? — Kollarımla, dirseklerimle yüzümü si yüzl siper — AJâI İşte pasif korunma budur! Geçen sabah bakkala uğradım. — Aridersinğ öeğım! dedi!. Halardan gağe mıyasınğ, birey danışacağım. — Söyle, Eodos usta! — Şu pas? görunmayı bağa biyol ağnat, — Piyasa darahmea ne idersin? — Veresiyi keserim. aksatayı peşin yapde rım.. — 'Pamam? İşte pasif korunma! Uçan kuşa borcu olup ömrünü rahatsız gör giren eski bir âşina beni yolda yakaladı, biz kenara çekti, Kuzum! Sana birşey soracağım. dedi. Emret! — Pasif korunma diyo hergün gazetelerde bir tabir okuyorum. Şunun ne demek olda « Bunu iisfen bana izah ediver, — Senden alacaklı biri de karşı (karşıya gelince ne yaparsın? . — Yan sokaklardan birine saptveririm. — İste bir pasif korunma hareketi — Anladım. eyvallahı Meşhur kılıbıklardan biri, bana ayni sual tevcih etki: — Pasif korunma nedir? — Bazan. kırk yılda bir. eve geç gittiği olur, değil mi? Biraz tereddüdden sonra cevab verdi: — Bazan. > — Nasıl karşılanırsın? — Canım, öralarını sorma, — Yok. Borayım ki, vereceğim izah ona bağlı. Pena karşılanırım, tabii! — Ey, hiçbir tedbir almaz mun? — Alırım, Meselâ, kunduralarımı aşağıdı çıkarır, yerlere usul usul basarım, Sonrü, gü yed geç gelmeyi önceden (tasarlamış isem, duvardaki çalar saati, #vden çıkmadan evvel geri alırım. — İyt işte! Bunların hepel de pazif korum- ma tedbirleri! Cimrinin birine de şöyle anlattım: — Pasif korummanmı e bir misali de, birl vallah bilâh kesesi olmak fizere İki tene ko- se taşmmaktır. Hepsi de bu suretle pasif korunmanın n4 demek olduğunu anladılar. Zaten bütün marifet de herkesin i?'anma, Mirakine göre konusmak değil midir? . rem Üç sınıflı köy okulları beş sınıfa çıkarılacak Ankarada toplanan maarif şürasnda &ğ anıfı köy mekteblerinin beş sınıfa çıkarı ması hakkında verilen kararın tatbikine be yıldan itibaren başlanacaktır, Üç sınıflı köğ okulları bu derz yılında evvelâ dört sınıfa, gelecek ders yılında da bej sınıfa çıkarıla « İ caklardır. İstanbul maarif müdürlüğü, vi âyet mıntakası dahilindeki &ç sınıfı köy okullarının vaziyetlerini tesbit ettirmekte - dir. Köy okulları müfettişleri toplantılar yan İparak her mektebde kaç dershane bulundu gunu ve muallim adedini kontrol nd dirler. İstanbul mıntakası dahilinde ha köylerdeki okulların $ınıflarının arttırnla « cağı hakkında bugünlerde karar vertlecektir. Bir kulübeyi taşa tutan adam tevkif edildi Nadir isminde blel evvelki goce Sultanah « medde oturan Dervişin kulübesini taşa tube muş, pencereden içeri düşen taşlarin, Der « vişsin karım Ayşe fe çocukları Ali ve Nuran uşlardır. olu

Bu sayıdan diğer sayfalar: