1 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

1 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m e ame rm me sss am ş x 1939 harbine Harbden iki gü ingiliz sefiri ile mülâkatı Londra hükümeti Lehistana karşı taarruz vuku bulu-sa ingil'erenin de harbe giveceğini , A'mınyava na İngiltere hükümeti Avrupa harbinin nazil gösteren vesikaları bir araya , ve bir (Mav! kitab) halinde neşretti | ep nasl başladığını hepimiz biliyo- ve a doğrusu bildiğimiz ana hallardır. Bu ana hatlara «ll Öyst İeferrünt mevcud- diy yi yarın tarih yazanlara esas olacağı gi- “ dahi merakla okunabilirler bf 29 Ağus'or haberlerini muhtevi 0- lay, şp Ağnstos tarihli «Son Postas yı aça- ay, gu müsbasin Berlevhalarımdan anlıyo- yi Hitler Leh — Alman Sstlâfını haltef- nere İngiltere tarafından yapılan ta- Yaşgyt teşebbüslin> cevabu yollamıştır ve b müzakere kapılarını kapatmamak- gi i» ve masil verilmiştir? Hitler cevabını ne demiş, ne Mukabele görmüştür? için dünya efkârı mümiyesince Meçhul olan bu salhala: (Mavi kitab) ın 29 tarihine ali faslında mükemmelen yatmaktadır. Kitabı açalım ve oku- vi ie N. Henderson'dan Lord Halifaks'a Bartin, Ağustos 1989 saat 0.15 (Telgrafla) Hitler bu akşam saat 7,15 te Al- Man cevabını bana tevdi etti. Cevab Metnini tam tercümesi en kısa müd - det zarfında gönderilecektir. 2 İki İngiliz teklifine, yani Alman - Ya ile Lehistan arasında doğrudan doğ- ayüi müzakereler icrasına ve hâsıl o - laçak hal suretinin beynelmilel garan. & gina alınmasına müteallik teklif - heye cevaben bükümeti diyor /— Alman hükümeti, Lehlstanıla doğ- doğruya yapılacak müzakerelerin müsbet netice vereceğ'nde o mütereddid. olmakla beraber İngiltere hükümetile ebedi leyli geye be mü- Daf. eder, er Alman hükümeti herhangi bir a- Yazi teshihine Veyahud herkangi bir ga- gidiğimiz bu Kadardır. Bu cevab ne| a ad İİ n önce Hitlerin |ehistanı nasıl ist.lâ ettiler ? Dün Varşovadan geler yolcuların verdikteri naümat Dünkü Avrupa trsnile şehrimize Uk defa olarak Polonyadan yolcular gelmişlerdir. Bu yoleulardan biri Polonya harbi hakkın- da şu matümatı vermiştir. — Lehiler kendi cephelerinde muhare - benin bu kadar çabuk netleeleneceğini ümld etmiyorlardı. Lehiiler, «Harbi kaybedeceğiz, fakat gere- fimial kurtaracağım diyorlardı. Polonyadaxi umumi kanaat, ergeç harbi müttefiklerin ka- izanacağı ve büyük bir Lehlstann yeniden kurulacağı merkezi deydi. Lehistanda cereyaz eden muharebenin kü- Taktaristik cephesine gelince, bu bir piyade harbi değil, bir «Demir harbis olmasıdır. Bunun en bariz deli de her hangi bir sön- gü muharebesinde Almanların çarpışmayı Kabul etmeyip harb sahasını terk edip kaçma tarıdır. Bilhassa tayyareler her gün şafakla beraber, bütün Leh şehirlerinin üzerinde gö- rünüyor ve mütemadi bir dombardıman baş” geldiği takdirde bu mümessilin hüsnü Hyordn. Bu süretle bütün bir memleket Üze- kabul göreceğine ve müzakerelerin Şikiİ rinde umumi hayat felee uğruyordu. toraf için tam müsavst esasları dahi -| Bu harbde Umumi Herbdeki kiâsik harb linde cereyan edeceğine kani olabilirİmetodunun eseri yoktu Bombardımanlardan miyiz?» diye sordum. Hitler'in verdiği | şehirler birer harabe halini almıştı. muşta, Kızın babası da balıkçı idi Kız da veb «tabii» demek oldu Lahiatan halkı.'son günlere kadar kuvve! İhir baska balıkçıya, nisanlıydı. Yusuf kin sil bildirmişti ? gazeller | biyikları yeni, terlemeğe başlamış, dal vü- Cudi, koyu kı 1 saçlı, buğday benizli bir gençti, Elleri ve ayakları, bütün balıkçılar gibi, vöcudünün diğer azalarına nisbetle fazla büyümüş, nasırlaşmış, parmakları küt- leşmişti. Balıkçı güzeli Ahmedde, genç bir Herkfil vücndile bir Apollon başı birleşmişti. Derisi, güneş ve deniz suyu Üs yanmış, pul pal, yakamosdu bir deri idi , Bakışları ürkek- WU Sokakta kızların kendisine dikkatle bak- tıklarımı görünce, kulaklarını kadar kıza- rırdı. Balıkçılar onu, reisin oğlu olduğu için değil, kendi iyi huylarından ötürü, çok se- Yilmiş bir arkadaş olarak sayarlardı. Ab- med, yaz gecelerinin çoğunü, arkadaşlarile beraber, deniz üstüne kurulmuş kahvelerin geniş peykeleri üstünde geçirirdi. Hovarda- Tık Aleminde can bir çocuktu. İyi rakı içerdi. Sarhoş olduğu zaman, yüzünden o çocuk w- tangaçlıı gider, şen bir genç olurdu. Fakat hiçbir zaman kendisin! kaybetmezdi. Arka- daşları onun bu haline bayılırlardı. Hattâ, içkiden bahsedildi mi enman rakıyı Ahmeği gibi içmelis derlerdi Arkadas hatırı icin her! geyi göze alırdı. Ahmedin bir çocukluk er-| kadasi vardı. Yusuf ismindeki bu genç Ka-| İkratya köyünden bir Rum kızına âşık ol- Hitler ve Berlindeki son İngilie elçisi Henderson g i ii : : ıda Varşovayı terkettiğimizİ seye açmamıştı. Öleceği sırada Ahmede söy- hedesinin tadilinden ibaret olduğu bo.) Biz ayn altisn i yan edilmektedir. Yani Danzig'in o vej2eman, kimse ordunun borulduğunu bilmi - İlemişti ve sevgilisini bir kerecik görmek İs- dn» #emisti O zaman Ahmed, bir kış gecesi, Koridorun Almanyaya iadesi, Lehis -|7“” müthis bir kar fırlınasında ölümü göze #3- tandaki Alman ekalliyetinin hayat em. rak, skanm ezanımda altı cifte bir kayık le Yola cıkmıs, sabaha karsı da kırı alıp Kırm- kanıya getirmisti, Ynsuf, sevgilisinin yüzünü son bir defa görerek biraz sonra gözlerini yummustu. İki yıldanberi, Kurukapının en büyük me- yakı, kıvlar arasmda her an gelin tazelenen ded'todu: Bahket güzeli A'ımedin ne zaman ve kiminle evleneceği !di. Bütün gelinlik kış- Yar, göwlerini yumun ta bir kosa düsündük- 47 defa nişanlanan kadın İngilterede Walk Bridge köyünde ya Nota şöyle nihayetlenmektedir: Al - srış olan Elizabet Wi isminde man hükümeti kabili kabul teklifler|9* ia i mış, hiçbir defa da hazırlıyacağını ve bunları mümkün 0 pa işi. 100 lursa Leh mümessilinin Berline mü -İ yaşında ölmüştür. vasalatından evvel İngiliz hükümetine , bildireceğini anlatmakla nihayet bul -İler Hitler üzerinde hiçbir tesir husule Badan nn olamas etile irtişarede cevabi notası bilhassa tag. rih ediyor $İ Alman teklifleri Leh ha- atlerini haleldar etmek ça ir vakit S5 eniğtir. Nota. anlatılıyor ki salâhiyett, ay e Bere eta br eren hükümeti İngilterenin ta edecektir. > ya” Ka günü) > vagalatının beklendiği ilâve edilmek : İağir- 4; Notanm bu kısmı bir ültimatem İntiben vermektedir. Fakat baz, baza” ttli noktsi hazar teatilerinden sonra gerek Hitler ve gerek Ribbentrop be. hi ettiler ki bunun yegâne sebe. bi tamamen seferber edilmiş iki taraf ın karşıka bulundukları bu gırada ahvalin istilzam ettiği isti SE Bu tefsir seklini hükümetime der- bildireceğimi #öyledim' ve: «Berline böyle. bir Leh mümessili 6: Alman taleblerinin Versay mua - | maneviyesini bozmadı panik hiç olmadı. > verem o'mustu. Fakat derdini kim. maktadır. getirmedi. Teri zaman. balıkcı gözeli Ahmedi görürlerdi. * © 3: Lehistanla evvelce doğrudan doğ-| İf vlnnberi, Kumkanıda, Ahmed in ze İZ Grek ettiği |değikotmlar çıkmıstı Bir aralik onun Afro- $. N. Henderson'dan Lord ruya müzakere icrasını kabul Rs İm seyri sörlenmizti. Afro, Kumkapının en Halifak'a halde bu müzakerenin müsbet | MEtİCE| geye vir azı âdi Baban mevheneci JA Sa- veremiyeceği hakkımdaki kanaatini İZ) panavot derlerdi. Ahm»”'n arkadasla Berlin, 20 Ağustos 1939 sas' 1025 (Telgrafla) | hara devam etmesine mukabil bu mü-|rmdan bir de balıkcı Korn verdi. TAkabı Bu geceki görüşme fırtınalı bir ha-| yakerelerin muvaffakiyet veya ademi | Sülün idi Bir gön Süğm “ke güzeline: va içinde geçti ve Hitler dünkünden| muvaffakiyetinin kendisinin göstere -| — Ahmed demişti, açık söyle, sen Afraya daha az mantıki idi. ceği hüsnüniyete, yahud suiniyete bağ- YY Sy a rn e ara olduğunu ve Girme a — Güzel kız ANah için. arma ben alâkalı ürüldüğüne ve istanm seferberli-İ etmenin şahsına ulun, | deptitmi ğine müteallik haberlerin bu nl Sn vermis İdi. O. zaman beriki; mathuatta intişarı belli idi ki kendisi.) Maahaza Almanyanın, arzularını Le. m e derim istiyeceğimi dex ni tahrik etmişti. histana cebir yolile kabul ettirmeyel" hal inin Ban 2 Hitler dünyada en fazla istediği İkaysıştığı takdirde, bizi Karşısında bü-| genin, (<< 2 er ten ben de geleyim ve kıymet verdiği şeyin İngiliz dostlu- lacağını tereddüd ve iştibaha mahal) Demişti. #u olduğunu durmadan tekrarlıyordu. Fakat bu uğurda Almanyanın hayati menfaatlerini feda edemiyeceğini delpen bu vazifeyi ifa ettiğim kanaatinde. tlâve eyliyor. «Büyük Britanya hükü -İyim. meti tarafından Almanyanm hayatil 4. Mütareke hakkında konuşmak menfaatlerinin pazarlık mevzuu edil-| savdasız olacaktı. Çünkü böyle bir bhırakmıyacak şekilde tebarüz ettirmek bana terettüb eden bir vazife idi ve Atro ile Süğlünün düğünleri, valnız Kum- kapıda değil, bütün İstanbulda anlatılmıştı. Gelin Ne güveyiyi görmek için gelenleri, kilise değil, sokaklar almamıştı. Afrodan sonra, balıkçı güzelinin bir sulta- na Aşk olduğu siylendi. Onun da ash çik- madı. Fakat nihayet, yora yora, balıkçı gü- Yazan: Beşad Ekrem Balıkçı güzeli Ahmed için türküler, koşmalar, yazılmıştı. Hüsam Rels Ahmedin, padişah dördüncü Murad ile ayn! gecede doğduklarını söyler- di. Balıkçı güzeli, 1829 da yirmi yaşlarında olaşırlardı amma şehre giderken, rına ökçesi basık bir yemen! Çile Ahmed de, sırtında kaba bir balıkçı esya» bi, çıplak ayağında ökçesi basık yemeni, Gâ- lataya gitmişiki kürek ne olacak, omuzuna Yurmuş, Kumkapışa inerken, yolda, bir s0- kak ağzında, beş sitı kadın ile, henüz fera- ceve girmemiş, başı beyaz namaz bezi ile örtül müş bir kızcağız görmüştü. Kadınlar bu ba- likçı parçasına bs bile. Ahmed bir müddet o kızın hayalle yürümüş, fa- kat pek az sonra unutuvermişti, Aradan gün- ler geçmiş, gene o yoldan geçerken, o güzel kızı gördüğü köşe başında biraz durakla- muşta. Bir üçüncü sefer de, sirf o kısı göre mek için o yoldan geçmiş ve garib tesadüfe tür, ayni yerde, ayni kıza tekrar raslamıştı. Sonra © kız rüyasına da girmeğe başladı. Nihayet dayanamadı. Derdini en samimi sik e O e yoldan — Anana söyle, sana alıversinler o kızı... Balıkçı güzeli Ahmed korka korka sar - muştu. — Ne diyeceğim anama?. O zaman o arkadaşı, katıla katıla güle - Tek, bir delikanlının anasından sevdiği bir kızı gidip kendisi istemeleri için neler söy » mesi lâzım geleceğini öğretmişti. Paket balıkçı güzeli Ahmed, sevdiği kizın daha kimin kızı olduğunu bile bilmiyordu. Bir gün o arkadaşı ile beraber, gittiler, ba lıkçı güzelinin o kıza rastladığı köşe bat - nın biraz ötesindeki Iki üç kahveden biri « sine oturdular. Kahvecinin küçük çırağın - dan, bir yoluna getirip, kızın kıyafetini an- Jatarak kimin nesi olduğunu sordular; ve İstanbulun en zengir. #üecarlarından Misir - çarşılı Hacı Osmanın kızı Safinaz olduğunu öğrendiler. ei sefer balıkçı güzeli Ahmedi; bir korku — Ya kın bana vermezlerse? Arkadaşı omuz silktiz ana 6 Xiızı zorin alir... Bulıkçı gü- gelinin istediği kız olsun be. Vallah billâh hünkâr alamaz onu elimizden oanladın mı #mi Nihayet bir gün, balıkçı güzeli Ahmed, yö- zü utancından renkten renge girerek âna - sına meseleyi açtı ve Misirçarşılı Hacı Os « man efendinin kızımı sevdiğini, kendisi içim kakta gördüğü bir kızla evlenir di. Balıkçı balıkçının kizile Bize Musrçarşılının, hacının zeli Ahmed de bir gönül derdine düştü. Bir gün, Galatadaki kürekçilerden girgir- lardan birine bir çitt kürek ahascaktı. Hü- sam Reis oğlunu göndermişti, Balıkçılar, Kumkapıda ekseriya yalın ayak mek istenmesi kabulü gayrikabil bir|mütarekenin akdi ancak Bek'in veya harekettir» diyordu. Meselenin bu se-İğiğer bir Leh mümessilinin Berline kilde tefsirile düşülen hatay: tashih Jeelmesine bağlı fâ. ve tadil için gösterdiğim bütün gayret-İ O (Vesikaları neşre devam edeceğiz) di, Ahmed gibi bilir. Akşama gidip e hiç farkında olmadan, ne kadar büyük iş! Bu sene, geçen yaz gibi de apak bir vaziyetie sularla yü boğuşmuyor, deha ziyade taşların üzerinde oturarak hayalâta dalıyordum. Ne düşünüyordum? Bunu katl surette söyle me İmkân yoktu: fakat zihnimde binbir düşünce kaynaşıyor. KAR tatlı, kâh içi birçok hatıralarla Çırpınıyordum. Bazı dakikalar gözümün karsısında işıklı bir an- İon, birbirine sarılmış Ganseden çiftler ge- iyor, bazan bir efimlenin, bir tek kelimenin Katırasını kalbimin şiddetle çarpmazma se- beb olayor. kulağımda, ismimi tatit bir a- benkle n bir sesin aksini duyarak tit- m, Bütün büumlar ne acayip, ne kar- makarışık şeylerdi. Böyle zamanlarımda bi- ral gelip bana: — Ne düşünüyorsun Semiha? Diye soracak olsa ona kati bir cevab ve- ktm. Düşüncelerim bir perdenin arkasından seçilen gölgeler gibi gayri vazıh ve mtiphemdi. Barı günlerde kendimi, hiç stbebi yokken, bek zavalh addederek üzülüyordum. O za- men bü isimsiz derdimi birisine söylemek ihtiyacile kalbim doluycr ve vasimin yanım- da olmayışına keder ediyordum. O yanımda gın, acaba VU karmakarışık hislerimi ken- dinine söylemeğe cesrret, edebilir miydim? Bunun cevab da veremiyorum; fakat ba- DAĞLARIN EPRAOAR PAN Da öyle geliyor kl, o yanımda olduğu zaman | sâde ve samimi bir kizem... Bu hususta hiç her şey daha kolay e daha İsti bir şekide! değişmedin, bunun için seni geçen seneden cereyan ediyor ve ben bu garib hislerle pen-| çok seviyorum, geleşmiyorum. Mutlaka ona dayanmağa, ona! Bu tatlı sözlerin sonunda da onunla ku- güvenmeğe pek alıştım &a ondan... Hattâ ©| caklaşıp öpüşüyorur. seyahatte iken bile, bulunduğu yerlerden b3-| Nahide hanımla yalnız benden değü, daha pa bir kartpostal gönderdiği saman, Içim-İ ziyade onun sevgili oğlu Cahid berden de deki bu titizlik duruluyor, peş'em yerine! konuşuyoruz. İkimiz do bu mevzudan pek J sekiyor. memnun olduğumuz için dilimiz sık sık ona İ Kendi kendime geçen bu buhranlı dak!-İald şeyleri tekrarlamaktan hoşlanıyor, öyle kaların haricinde hayatım gayet sakin velki bügün artık vasimin çocukluğunda ve #ade,.. Öğleden sonra gene Nahide hanımla | mekteb hayatında benim için karanlık bir ERKAN? şırtmak istesem, kabil değil Cahid beyin 45- kerlikten sonraki hayatı hakkında (hiçbir malümat edinemiyorum. Zannedersiniz ki son beş alli seneyi o bu dünyanın haricinde yaşamış! Bir gün, bilmiyorum nereden ve nasil bul- duğum bir cesaretle ona sordum; — Cahid bey miri evlenmemiş? Hanımefendi o kadar şaşırdı ki elindeki örgü yere düştü ve kertemeğe başladı: — Evlenmemiş mi? Ha. bilmiyorum. ha- berim yok... Ve hemen kendisini toplıyarak sözü değig- J beraber birkaç saat yemek odasında dikiş | nokta kalmadı. Onunla beraber yaşamışım ve elşisi ile meşgul oluyoruz, akşama doğru | gibi, en ufak vak'nları kadar majümatım ya misafir geliyor, yü biz bir yere çıkıyoruz. var. Onun beş yaşında ıken kısamığa yaka- Nahide hanım bu sene beni pek değişmiş |landığını, yengesinin gece sabahlara kadar buldu. Bu değişiklik benim lehime... Sözle- | hastanım buşında beklediğini, on dört yaşın- İsim, harekâtım, giymem, tarırlarım tamjda bisikletten düşüp bacağını yardığını, Dir genç kıza yakışacak şekilde imiş; artık | Mersindeki fik mektebden başlıyarak üniver. geçen seneki gibi çocukça Hallerim yokmuş; | siteye kadar dalma sınıfında birinci alduğu- tahsilim çok İlerlemiş; tambur çalıp şarki | nu, askerliğini yaptığı esnada attan düşerek söylerken karşımdaki hayran oluyormuş. | kolunu incittiğini. iih. bep biliyorum, Fa- muş. muş. kat ne kadar ustalıkla hareket etsem, ne — Bütün bunlara rağınen çok iyi kalbii,İkadar anl sualler sorarak yaşlı hanımı şa-“ tirdi: 5 Bakalım oğlum Eylül sonunda gelecek mi Oğlu Eylül sonunda değil, hiç beklemeği- ölmiz halde Ağustos içinde geldi ve o gelir gelmez evin hayatı değişti. Ne kuvvetli, ne Kudretli adam yarabbi! Bulunduğu muhit derhal onun tesiri altında kalıyor, herkes onun etrafında, ondan gelen hava ile yaşıyor. Bana gezdiği yerlerden ne güzel şeylor Sli — Çok, pek çok... — Fakat kendin seçmiş olsan daha iyi 0-" Vurdu deği mi? — Kendim mi? Yani benim © yerleri ge" *ip görmemden mi bahsediyorsunuz? şısında kim bilir ne kadar mes'ud olacaktı — Siz bu smadeti hissetmediniz mi? — Benim için dünyada hiçbir yenilik ve a heyecan yok artık. — Niçin böyle in hergün başkalarının Eslbine heyecan akıt © tığı halde bunu kendinin duymamanım inikân ver mı? e Bu sözlerim onu şaşırtır gibi oldu: — Sen koskotaman bir hanım oldun Se-” miha.. artık aeninle konuşurken (sözlerimi tartmam lâzım... i Onun bir derdi var; fakat ne? Beraber çi- kıp geziyoruz, yürüyüşler, kolra eğlenceleri yapıyoruz; bana kürek çekmesini öğretiyor, benimle meşgul olmaktan hoşlandığını her fırsatta gösteriyor, fakar bunların haricin- de onu ezen bir şey oldufanu götüyorum ve bir yandan onun zümrüd bakışlarının tatl tesiri altında uyuşmuş gibi derin bir zevk İçinde yaşarken, diğer taraftan ondaki bu Bizi melâlin sebesini keşletmeğe uğraşiyo- (Arkası var) . — Tabii... Çöcuk ruhun o güzellikler kaps © a yi İ | İ i l j

Bu sayıdan diğer sayfalar: