28 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

28 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 ncı asırda Istanbula geler Bon3myalı Baron Wratislaw Türkçere çeviren: Sü Çadırdan Padişahın, mabeyinetlerin vesair saray er-; Miaunin, hünküra mahsus at ve arabaların, e kumanda heyetini teşkil eğen paşa- Sim ve maiyetlerinin çadırları; karargâhın| Merkezinde kurulmaktadır. Bütün bu kurulan çadırlar o kadar çok ve bi <r ki, büyük bir şehirde olduğu gi- de, san bu ordugüh içinde yolunu kaybe. i * Çadırların mumlanmış kalın keten be. nden kapıları vardır. karargâhı, saray muhafızları ta. ii Öyle sıkı bir surette çevrelenmiştir zi kimsenin izinsiz hünkâr çadırına gitme- 08 imkân yoktur. a Ydunun Zöçeceği yolların temini zımnın.! yukarıda kaydettiğim veçhile, gece yarı bir saat evvel harekete geçen Meh-| Med Paşanın elli bin kişilik kolordusu bul canada hiçbir gürülrü yapmaz, davi Sadece asker, gideceği islikameti ta. YEN ödebilmek için, küçük trampetler çalmır.' U Piştar kolordu, bir günlük yürüyüşten Sa, İtirahate geçmek için çadır kurar. > #rtesi sabah yürüyüşe başlamak üzere yak yıkar ve bunlari develere ve kalırlara 'rken hiçbir gürültü veya patırtı duyul. öyiş ye, PU kadar kalabalık insan vazifelerini la bir sükünetle yaparlar ki insanın bu İn- 5 MMA görüp te, doğrusu, hâyran olmaması mkln değildir. Su hakikati itiraf etmek Jâzımdır ki, bizim De böyle çadır kuran veya yıkan elli as. nı yaptığı şamatayı, sebebiyet verdiği in- imsızlığı, düşmanın elli bin Kişilik bir or. Wi Fapmamaktadır!... med Paşanın piştar kolordusundan! Sonra bizzat hünkâr ve ordu kısmı küllisi ha-| nn geçmektedir. Padişah yürüyüşe başlı. me Ordu kısmı küllisinin merkezinde ve a kulus denilen yeniçeri ve sipahilerin| da atı olarak gitmekte ve kendisini! YeniŞOri, sipahi vesair askerin kumandanları| Ve Sayıları bir hayli yekün tutan paşa- taki) etmektedirler. Ordunun «sağ cahibdar» kolu Mi Ye mızraklar ucunda 5 Si Sa İki bin sipahi, «sol can nod ta gene o miki 2 Müezarı hu Mal Ai katarlar gitmekledir am hünkürm önünden on iki bin yeni- 5 Yaya yürümekte, ondan sönra padişah! e Ye Padişahı da paşalar, paşaları a sar ülkesinin her bucağından gelen san- leri baklb etmektedirler, Yeller mine Aâraziden geçerken büyük da- > eril üsler) fasılasız olarak çalınmakta- dus olarak süva- zmn JU ege kirin ardında iştirak ”, Saray erkânı ve hepsinin gerisinde de ananlığı kabul etmiş sabık hıristiyan- fani edönmes lerle Cağala Paşa vesair “er Çelmektedi ik Paşanın kumandası altında on b bi i a beş nek bir kuvvet bulunmaktadır. y dn tizafında, ok ve yaylarla müsel, ) Ve (kapıcı) denilen ve padişilun e #absl muhafızları yürümekte oldu-| Yak bulun? Mabeyincileri de hünkârdan u- gün m m bütün, sefere .. Hu «makta ve yürüyüş kolunun düz- | nl temin eylemek, yürüyüş esna- Gabilecek hataları düzeltmek ye) 0 Askeri Barekât sirasında padişahı, başla ek için ienb eden tedbirleri almak > Yezifelerinden bulunmaktadır. tüay İçinde beni sevmesi kâfi de - Sİ zamanda kıskanmalıdır da... O- Minda vaki "ın hahraları: NE gaz Baden itibaren #ik ark sizden bahseltim. mia İCE İmealayıp vermiş olduğunuz — Pm güzel cildlerile külüphanemin en 8 yerinde duruyor. Sizn nasıl hayat insan olduğunuzu ve bazan ro- saya anındaki iplerin bizim aramızda ya- ge selerden daha kuvvetli ve daha, Mey, Ban ona söyledim, eserlerinizin| imi anlattım... Başka bir gün An. a erinin san'at heveslileri ve tak- ME tarafından sık sık eiyare: edil. Binden bahsettim. Sesi buruklaşarak: Korkarım, sen de bu hararetli ziyaretçi lerden birisinin dedi. «— Evet, diye ceva verdim, herkesin tanıyıp sevdiği, eserlerinde —— bulup hülyalarına istikamet verdiği Suu, ha Yaz gezmelerinden, deniz eafalarından Af Mçilmıştı; sizinle İstanbulda o meşhur kotra nasl tanıştığımısı ve benimle nasıl Meşgul olduğunuzu anlattım ve şimdi Anka. olduğunuzu söyledim. Kocam gülerek: nkaray git amma sakın senin şu meş- wE muharririni görmel; dedi. Kocam beni kufikanıyor; halbuki bizim aramızda Daralan ca doğruya son cümleye cevab ver- Mlyerek: 5 Güzel arkadaşım, bana büyük bir fena- v #tmişsiniz; dedim, kocanızın zihnine böy. burgu sokmanız benim lehime değildir. Demek ki günün birinde biz ayni gehirde Geçermde Türkiyeye gelmek Üzere zeya- Aş b 82 teyya Dilmen bir şehir TOrdu içinde, spora müteallik ber türlü hü- nerleri, şayanı hayret bir meharetle yapan birçok pehlivan, atlet, binici vesaire gibi «cündiler) vardır. Bunlar padişahın önünde güreşerek, atlıyarak, at koşlurarak mebı.| retlerini Yoraz ederler ve bu veçhile, bu usun yürüyüş esnasında padişahın iç sıkıntısı ön. lemiş olurlar. Bu cündilerin, atlı olanlarının, icra ettik - leri binicilik bünerlerine hayran olmamak «lde değildir: Bu delikanlılar, atları dörtüsi koşurken eğer üzerinde ve ayak üstünde dimdik duruyorlar, atın altından, şimşek gi. bir bir devir yapıyorlar, gene at bütün hizi? koşarken bir arı çevikliğile eğerden yere vö yerden eğere atlayıp sıçrıyorlar!... * Hünkârın; ordu kısmı külllsile İstanbuldan hareketinden sonra, Rumeli beylerbeyi (), kumandası altindaki seksen bin kişilik kolor- dusunun karargâhını ayni yerde, yani şehir dışında, otağı hümayunun tesis edildiği sah- rada kurmuş ve burada iki gün kalmıştı. Biz de, İngiliz elçisinin Galatadaki kona- Bında iki gün misafir edildikten sonra ü- çüncü gürü bu seksen bin kişilik kolorde ile birlikte ve büyük bir intizam içinde yürüyü. şe geçmiştik. Geceleri konakladığımız yerler, bir gün evvel bünkârın ve ordu kısmı külli- sinin konakladığı yerler oluyordu. İşte bu suretle, Rumeli beylerbeyinin kolordusu beraberinde ve merhale merhale yol alarak Rum Belgradına muvasalat etti. gimiz zaman, denildiğine göre, ordu mevcu- du 500,000 kişiye baliğ olmuştat. Pakat, ha. kikat balde bu kadar mevcud yoktu. Olsa oi- 8a, her sınıf muharib askerle beraber, deveci, katırcı, eşekçi vesair değersiz bâzı gruplar da dahti bulunduğu halde, seferi ku mevcudu 300000 1 ancak bulurdu. Belgrad suhrasında bütün ordunun çadır- lan kurulduğu zaman bu karargâh çok geniş bir sahayı kaplamıştı ve bu çadırlı şeh; nereden başlayıp nerede bittiğini İnsan remegdi, Eelgrada muvasalat edilmiş olmakla bera. ber, hünkür, şehirde kalmığor, ordu içinde, kendi otağında konsklıyordu. Burada, orduya, Kırımdan gelen binlerce Tatar süvarisi de Ulihak etmişti. Bu Tatar- Yar, Osmanlı imparatorluğu hududları içinde bulunan ve Osmanlı himayesi altında yaşa- makta olan Turistiyan köyle hık edip onları yakmakta ve köylerin koyun, keçi, sığır ve at sürülerini önlerine katıp ka. rargâha getirmekle idiler. Karargâha getiri- len bu gibi hayvanlar çok ucuz flatla askere satılıyordu. O kadar ki bir çift ineği 20-30 Akçeye, bir çift Macar ölürünü bir Macar eküsüne almak mümkün oluyordu. Biz de, bu yağma edilmiş mallardan körp bir danayı sekiz akçeye alarak bol bol et ye- miştik. "Türkler bir sığırı kestikten sonra on.| den uzur uzun parçalar çıkarıyorlar ve bun-| ları bolca #urlayıp bir çadırdan öbür çadıra geriler bir ipe dizerek güneşle kuruluyorlar. Bu Talar süverileri yalnız hayvan sürüleri değli, bazan da yakaladıkları esirleri hergün kafile kafe votağı hümayım» a getiriyor. lardı. (Arkası var) (1) Sokullu oğlu Hasan Paşa, (Mütercim «Son Posta» nın yeni edebi romanı: ırmak için kendisine evlendiğimiz| bulunsak benim sizi ziyaret etmem, ailenizin içine girip çıkmam adamcağızı rahatsız ede- de sarkınti. |“ G. Saray, Fenerle karşılaşıyor Galatasaray, Fenerbahçe klöbleri Cümhu. riyet bayramı münasebelile 30 Birineiteşrin Pazartesi günü Taksim stadında hususi bir apacaklardır. Müsabaka sant 15 te Ya- pılarık ve kazanan ortaya konulmuş bulu. ban «Cilmhuriyet bayramı: kupasını ala - caktır. Bu mühim maçtan evvel saat 18 te meşhur matbusi takımı da, Galatasaray - Fener tekaüdler muhtelitile karşılaşacak - tr. | M.tbuat takımı Ankaraya davet edildi Matbuat takımı, Ankara matbust mün - tesiblsrinin teşkil edeceği bir takımla maç yanmak üzere Ankaraya dave: edilmiştir. Şeker bayramında yapılcak olan bu maçın hayli enteresin olâcağı muhakkaktır. Mekteb maçları baş'ıyor Mektebier arasında yapılacak futbol maç- ları oki grup üzerinden icra edilecektir. Kuv- vetii ve zayıf takımlar iki grupa ayrılacak ve bir devre olarak lig maçı usulile karşıla. işacaklardır. Kültür işleri: Üniversite neşriyat sergisi Salı günü açılıyor Üniversitenin 999-940 ders yılı başlan- gicı vesilesile müzede bir Üniversite neş- riyat sergisi hazırlanmıştır. Sergi 31 Teşrinievvel Salı günü saat 12 de açılacaktır. Poliste: ir amele inşaatta çalışırken yaralandı Dün Unkapanında Gazi köprüsü inşa at yerinde bir amelenin tehlikeli surette yaralanmasile neticelenen bir kaza ol - muştu Köprü inşaatında çalışan ve Beşiktaş- da Abbasağa mahallesinde #mda 1 numarada oturan Hasan, potrelleri yerine takarken bunlardan bi - ri üzerine düşerek tehlikeli surette yara- lanmıştır, Yaralı amele baygın bir halde Cerrah- aşa hastanesine kaldırılmışır. Tramvay bir #meleye çarptı önünden Bebeğe #itmekte olan bir tramvay Fındıklıda levazım ambar - ları arasında Ahmed adinda birine çars- mıstır. Ahmed basımdan ve müteaddid yerlerinden ağır sürelte yaralanmıştır. aralı baygın bir halde Gümüşs tanesine kaldırıl! Halk opereti içi temsilleri Senelerdenberi operet İhtiyacına bir ce - vab vermeğe çalışan Halk Opereti bu mev- #im de murnifakiyetii temsiller vermeğe baş. Tamıştır. Hevet kadrosunu iyiden İyiye takviye et - tiği gibi mükemmel bir orkestra o ve Macar balesile de zenginleştirmitir. Halk Opereti üç dört gündenberi kıymetli romancılarımızdan Mahmud Yesarinin (Ka- dırlar beğendiği) isminde çok ince ve ne «Son Postan nın tarihi tefrikas: 37 Pembe yaş Dedi. ve ilâve etti: Kamer hatun carlyonla, Hacı ağa haz- retleri yarınki gece fakirhaneyi teşrif elsin. ler... Bnlim taşra gider dediler... Kürkçüler kâhyası kulaklarını İnanamı. yordu. Bir yıl kadar evvel çarşı içindeki dük- künuna, arkasında iki cariye ve bir zenci da- İdi de genç ve güzel bir kadın gelmişti. Bül İbül damağı feraceye pembe yaşımak tutun. uş olan bu dilber kadın bir tahta samur İ beğenip gitmişti. Hacı Ataullahın da o gün aklını, fikrini perişan etmişti. Aradan aylar kadını ikinci defa dükküninda görünce, ken. dinden geçivermişti, Elleri titriyerek, dili do- laşarak. ona, görülmemiş mallarını çıkar. mıştı, Pembe yaşmaklı, genç ve güzel, ayni zamanla mağrur ve vakur bir kadındı Her iki gelişinde de, Hacı Atanllah ile konuşma- amaşlı, Arzusunu zenci dadısının kulağına c- gilip söylüyor, o da, yüksek sesle kürkçüye anlatıyordu. O gün de bir sansar postu be. denmişti. Bir aralık, senci dadının; — Ağaya serhadlik diz kürkü yapacağız... Demesinden istifade eden Hacı Ataullah saflığa vurup: — Bizin ağa kimdir dadı hatun?! Diye sormuştu. Zenci dadı: — Receb Paşanın ulakbaşisı Kara Mehmed ğadır. Demişti; ve, pembe yaşmaklı genç kadına işitülrmeden ihtiyar zenci Kürkçüler kâhya- sına kısaca derd yanmışlı; — Hatunun koca yüzünü gördüğü yok. ayda ya bir gece kalır, ya İki gece evinde... İnsanın kel olsun, kör olsun da ehli her gece yanında olsun... Hacı Ataullahın yirmi yaşında vardı. Pembe yaşmaklı, onun gelini, kızı ye- rinde İdi. Fakat gönül ferman dinlemez; Kürkçüler kâhyası ulakbaşmın karısına aba. yı adamakıllı yakmıştı. Öyle ki, hergün dük- kâna giderken, içinde küçücük bir ümid beli- riyordu: «Balki bugün gene gelirr.» diye. Akşama kadar, Kürkçüler içinden geçen ber kadın kafilesinin arasında gözleri pembe bir mak arıyordu ve her pembe yaşmak görü #ünde, yüreği ağzına geliyor, fakat bir çift ürkek ceylân yavrusuna bshziyen o şühane kara gözleri bulamıyordu. Pembe yaşmaklı en son Senede birkaç gece kora bir genç ve güzel kadının izl yakit anlamıyacak olan Hacı Ataullahın ba- sirgân kafası, şu kat'i hesabları yapmıştı: Receb Paşa gibi devrin en zengin ve kud. retli bir vezirinin ulakbaşısı, ne kadar hali vakti yerinde olsa, nihayet bir uşaktı ve ka. rsına, Haci Ataullahın yapebileceği feda- kârlıkların hiç birisini yavamazdı. Hası A. saullah, pembe yaşmaklı için kesesini düşün. meden açabilirdi Şark seferi münasebetile ulakbaşımın paşasile beraber Anadoluda lunması, Kürkçüler kâhyasının İşini fevkalâ. de kolaylaştırabilirdi. Bunuz işin sadece, pişirip kotaracak bir meyâneci bulmak zandı. Nihayet o da bir gün kendi ayağtle kagelmişti. Pembe yaşmakkının «dad. ha. tun» v yalmz başına Kürkçüler içinden ge. Ah bir opereti oynamağa başlamıştır. Bu 0. peret bastan aşağıya kadar nükte dolu bir eserdir. Bilhassa bale ve müzik, sahnenin eee nazari dikkati celmekiledir. Bundan İceğ vâdleri bize Halk Öpereti heyetinin is İtikbali hakkında büyük timidler veriyor. a ann sonraki eserlerin de bu şekilde temsil edile -| çerken Hacı Atanllahın dükkünin uğramıştı. Şiş bacaklı ihtiyar bir zenci İçeriye İ — Kürkçübaşı şuracıkta biraz oturup din- İleneyir.. gene kazık kesildi bunlar... Diye bacağnı döverek gitmişti. Sonra da kendisini takdim etmişti; - Beni tanıdın mu?. Hani geçevlerde bir — geçmiş, Kürkçüler kâhyası pembe yaşmaklı| oğulları | Sayfa 9 maklı kadın we diz kürkü için sansar postu almış. m... Bu, Hacı Ataullah için tam fırsattı! — Nasıl tanımam. hani şu pembe yaş” maklı tane ile beraber gelmiştin dadı hatun... | Dedi. Dadı hatun, İeleğin çemberinden erene, ununu eleyip eleğini duvara asmış | kadındı. Hacının genç kadına abayı yakmış olduğunu daha ikinci gelişlerinde anlamıştı; gülümsiyerek : — Şu hacılar, hocalar he de bililer bal alı. |bacak çiçeği... |, Deyivermişti. Hacı Ataullah kulaklarına ya Küçücük gözlerini kırpıştıra. | —Bre ne dedin dadı hatun?! Bre ne dedin İdadı hatun?! | Diye kekelemişti, Sonra, dört in > işti, a, kaşlı çırağına — Bre Murad sen var gez biraz, hava al. Demişti. Delikanlı, Hacının haline bıyık al. tından gülerek dışarı çıkmıştı. Hacı Ataullah nerede ise hüngür hüngür ağlamağa başlı- yacaktı; — dadı hatun, ayağına düştüm... Tiz bir haber ver pembe yaşmaklıdan... Zenci dadı etrafına bakınmış: — Halvet midir? Diye sormuştu, — Halvettir. — Bre Hacı sana haberim var amma $u parmağıma bir gül yüzük ister... Hacı Ataullah, kendi parmağındaki bir gül yüzüğü derhal çıkarıp dadı halının kara parmağına geçirivermişti. Zenci dadı eline muhteli? hareketler vere. İsek yüzüğü iyice seyretlikten sonra: Kamerimin pamuk ellerine kim bilir ne de yaraşır. Hacı sana bu hafla içinde haber salsam gerektir, artma cerağir bileziği bera. ber getirmeği unutma. Demişti. Hacı Ataullah: — Bre medet dadı kadın... Pembe yaşmak- İma cevahir bileziği unutmam... — Ben cevahir bileziği unutmaz isen ben de pembe yaşmaklıyı pembe duraklı gelin yaparım sana, — Bre dadı kadın ayağın toprağı olayim... | — Estağfurullah. — Bre dad: hatun kulun, kölen olayımı, — Estağfurullah. — Bre dadı hutun kabul eyle çöreğe böre- Ke ceb harçlığıdır... — Cafer Bermeki akçesi niyetine eyvallah, Hacı babanın kesesine bereket... Dadı hatun gül yüzükten başka Hacının bir kese do ükçesini aldıktan sonra çıkıp git. miş, üç gün sonra da Bahariyodeki yalısına senci bir ağa ile pembe yaşmaklıdan haber İgelmişti, «Kamer hatun cariyeniz gönder İdir. diye eline verilen atlas keseyi /b orlâmırken, adam «Hücı ağa hâzrei yarınki gece fakirhaneyi teşrif etsinler de. diler» derince, Kürkçüler kâhyan (şaşırdı, içinde pem aklının. msi olan ke seyi koynuna alarak; — Bre inanmam... Diye bağırdı; ve söylenmeğe başladı: — Bre inanmam... Bre bu ceni ilde, sidir... Bre ağa die benden ne diler isen... İ acı Ataullah el çırparak ilüve etti; — Bro Mıstık, Mistık!., Bre oğlan nerede. sin!. Çabuk ağaya kahve ve şerbet ve şurup e reçel ve çörek ve börek ve yağlı halka ve işekerli Gulata halkası ve tavuk... | (Arkası var) 8 ! yıflsmağa başladığımı söylüyorlar; Yazan: Refik Ahıned Sevengil cek ve ben sizi her zaman görmeğe muhtaç İhararetim de otuz yediden yuksrıya çıkıyor: | maları tabii sizin bilmemeniz lâzım... olduğum halde bu ziyaretlerden çeklnece- Bim... Beğendiniz mi şimdi yaptığınız işi? geceleri dolaşmaktan, ar uyumaktan, yoru)-| maktan filân olacuk... Fakat vaktimi gayetizaman mı?. Bu fırsatı kazanmağı hakika.| Leylâyı şefkat ve merhametle Muharrirtn dostları arasında bulunmak| O çene ayni Sinirli, küçük, kesik kahküha.İeğlenceli geçiriyorum Min biz zevktir.» Kocam somurtup (larla gülüyordu: | Yazık, dedim, Ankaraya gelip bir ay — Sizi Atinada evinizde xyaret ettiğin İten isterdim; fakat biletim İskenderiye için. İDoğru Mısıra gidiyorum; hekimler bir za. — Kotam şaka yapıyor, dedi, beni heki- |kalmışsınız da sizinle şöyle oturup başbaşa man sicak İklimlerde dolaşmamı sözlediler. çıkacağım günlerde gene İatanbuldan,' katen kıskandığını zannetmiyorum. Gayet (bir yemek yiyemedik, iki kadeh içki işeme. — Ne diyorsunuz?. Halbuki ben sizi Yu- serbest bırakıyor, onun İş saxilerinde beni 13. |dik, kim bilir mami meş'elenir, bir kaş daha | ninletana geliyorsunuz zannetmişiim... tediğim gibi geziyorum, onunla birlikte zit. |sevimli ve casib bir hal alırsınız... Heyhat! | kini yok, mutlaka Atinaya uğraral, birkaç tiğimiz toplantılarda, eğlenme yerlerinde fi- — Ankarada sizin bana ayıracak vaktiniz bafla kalmalısınız... Bizim misafirimiz olur. lân arkadaşlarile danaadiyorum. Ben size bir| yur mı idi, bilmiyorum; epey buhranlı ve sunuz! şey dahn söyliyeyim mi?.. İçkiye ve kumara da aliştm! Hem de bira filân deği, yüksek dereceli içkiler... Uzo içiyorum ve keyif du. yuyorum. — İnssnı kendinden uzaklaştıran, kendi kendisile başbaşa kalma imkânlarını elinden aslan, bülâsa bizi benliğimizin sıkı çembe. rinden çkaran ve hareketlerimize hürriyet veren her gey güzeldir. Tabii bunun reaksi- yonları, tahribatı, zararı da gözününde tu. tulmahdır. hastalıklı günler geçirmişsiniz; fakat böyle! olmasa da gene sizinle buluşup buluşmamak İlçin tereddüi ederdim, kocam Ankaraya git- tiğim zaman sizi görmememi söylemişti ye. İ Gilliyordu. Yarı şakacı, yarı öfkeli başımı İsalladım: |, — Ah bu sisin yaramazlıklarınız... Koca nızı kim Oilir nasl çileden çıkarıp şüphelere düşlirmüşsünüzdür! Hem ona, her büna fe. nahk ettiniz. — Bizi Atinada evimizde ziyaret ettiğiniz — Lütfunuza çok teşekkfir ederim; ber ne kadar kocanız sizinle ayni fikirde değilse de gene sizin davetliniz olmak benim için bahtiyarlık teşkil eder, Fakat başka hiçbir sebeb olmasa bilhassa bu anlattığınız şeyler. den sonra Atinaya ve evinize gelip te sizin rahatmızı boşnak İstemem; bunu pekâlâ bilirainiz. Dargın bir çehre ile sustu, Çayın: yadum yadum içerken gözlerinde kirgni bir zuhun| akizleri seziliyordu: — Siz sadece nazik bir erkeksiniz, dedi bazı hissi tezahürleriniz var Ki insan samimi zannediyor; fakat sonra anlaşılıyor ki âlâka sanılan şey bir nezaket mübalâğasından bag- ka bir şey değildir. Ayşenl, evlenme. mesine sebeb bunu anlamış olmasıdır! - Liza Petrovna, beni paylarken mes'ud ediyorsunuz; sözlerinizle bana cesaret ver. diğinizin farkında mısınız? Bu genç madam benden hoşlandığını işte açıkça söylemiş oluyordu ve pısırıklığımdan dolayı da bana kızıyordu. Ben eskiden böyle mi idim, Ayşe beni ne hale getirmiş? | Alinaya uğrayıp uğramamak meselesi ayrı, — Olabilir... Nitekim son zamanlarda za. (zaman göreceksiniz ki hepsi şakadan iba-|fakat hiç olmazsa bu vapur yolculuğunu çok bazan İret... Hem kocamis aramda geçen bu konuş.'daha zevkli bir şekilde geçirmek ve unutul. İmaz bir hatıra ile süslemek münkün görüs İ hüyordu. hatirlıyoz. rum, Ayşe mucerası ise beni berbad ve peri. İşman edip biraktı; bilmem hangi kitabda oku- muştum, muhartir «kadın yüzünden felâke- te uğrayan erkeğin başka kadın gibi bir de. vasi yardır» diyordu; doğru! Ayşenin kırıp döktüğü maneviyetimi işte birkça saat içinde Liza sarıp tamir etmişti, Ayşenin ruhumda uyandırdığı fırtına ile, beni bir yıl meşgul eden. saran, sarsan, izi. rab veren ve birpalayan humma ile Lizann elimde canlandırdığı istek bir mi? z | Oskar Vayld'in dediği gibi ruh ve vücud, İbunlar ne esrarengiz şeyler... Ruhta hayra. niyet vardır ve vğeud bazan ruhanlyet kesbe- | der, Hayvan! arzuların nerede biteceğini, ru. | hani isteklerin nerede başlıyacağını kim söy. Hyebilir? Ruh, günah evinde oturan bir gölge midir, yoksa vücnd hakikatte ruhun içinde midir? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: