8 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

8 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 N mn | LEE a iğ Türkiyenin Balkan ve Doğu Akdeniz politikasına bir bakış Pp e ee YAZAN —— Emekli General H. Emir Erkilet “Son Posta ,,nın askeri muharriri ürkiyenin Akdeniz ve Balkan pwl 1 539 va bakımından mütalea olunmak O » Alelitlak: baktı KW ımdan Türk po- da e Doğu Akdenizde de, Balkanlarda ve 2 bizzat kendisinin ve Balkanlarla Akdeniz milletlerinin refah ve in- ının sulh ve istikr, bu- Tan, — ara bağlı aya dona bütün ruh ve samimiyetile ka- ey kiyenin prensip itibarile, hududla- ğ vela yah fazasma verdiği ehemmiyet ev- > udud meselelerinin, her tarafın ri- © kanastlerine uygun bir hak ve adil - eş le kökünden hal'olunabilinecek- iyi İnanmasından; ikincisi bir harb Ya tazyik neticesi bu hududlar yeni ula, ayyün ve tesbit olunsalar bile gene Si Ve ihtilâf mevzuu olmak üzere de- di #dbceklerine kani bulunmasından- lar; ve; en Balkan hudud meseleleri, sınır- IN biraz ileri veya biraz geri alınma Dye ibaret ve basit değ''dirler. Pek i if ve en eski zamunlardanberi Bal- Ür e gelmiş, ekserisi Asyalı milletleri e biribirlerine e kadar karıştırmış ve lek 0 kadar kaynatmıştır ki bugün, iğ Bulgar, Yunan, Sırb, Rumen veya “hay ei adile anılar şimdiki milletler iğ telarının etno-jeografik hududların:, 4z olunamaz bir surette taayyün ve gp €tmek kabil olamıyor. Bunun ıçin- via eski ve yeni bütün zaman ve de- erde muhsrebeler neticesi vücu? bul- MUŞ hududler alâkadar taraflarca hiçbir Ge makbul ve haklı görülemiyerek Gr yeniden değişmeleri için yeni- ie kan dökülmüş ve bu yüzden Balkan- çe tarihin kendini bimeğe başladığı ilk ğ beri rahat ve saadet denilen #eyin Yüzünü görmemiştir. vi halde Balkanırada girift ve müzmin hastehik halinde olan hudud ihtilâfla- vi yeniden çizilmelerile değil, Me ancak mevcud hududları büsbü - kaldırmakla hallolunabilirler, Zaten, Ikan konferansları dahil ve haricinde, evver ve idealist Balkanlılar her ne Vâkit Balkanların selâmeti miselelerini larında gillüzişsiz konuşmak fırsatı - , Balkanları bir dünya ka etine çevirecek olan ebedi bir Bal- Sulhünün ve ebedi bir Balkan kar - tiğinin mütevakkıf bulunduğu tek ça- df İn bünden ibaret olduğunda dalma it- ak etmişlerdir. kat bu güzel ve yüksek hayalin ha- «Sat olabileceği günler herüz pek w - ize r. Onun için ve mademki Balkan - 'dâ hududların en mantıki, ve en haklı « Olanların tayin kabil olamıyor, olsa da er bunları alâkadar tarafları, e- e e des sınırlar olarak, tanıtmak müyes- Sx olamıyor. O halde Balkanların ve Bal- kan milletlerinin; selâmeti için halen le cud hududları haklı sddederek bun- : m aynile mruhafazalarını esas edin - ten daha insanca ve bizzat Balkanla- Ür selâmetine daha uygun ve pratik bir Bivaset olabilir mi? İşte statükonun mu- arasının, 'Nirkiyenin alelitlak Belkan in başında gelen bir esâz olma- Mun sebebleri bu kadar açık bir mantık- neşet ederler. Türkiye bu siyasetine daima sadık ka- va, Yumanistanla olan kara ve deniz dudlarının kat'i mahiyetleri hakkın - da uzlaştıktarı sora bunların mühafa - Me ve her hangi bir tecavüze karşı likte korunmaları için de bir ittifak Mahadesi akdetmişti. Türkiye Bulga - Hittenla da bir dostluk ve ademi tocaciz Paktı akdinden geri durmadığı gibi Irak Ye İren ile kendi arasında hiz bir hudud Baş, bırakmadı, Ayni zamanda İran ve de isten hudud #htilAfnın tesviyesine 4 Jarlım ederek neticede Sâdâbad pak- Vicude getirildi. Mtkaları biri aelitiak ve diğeri, Bolkunların haritamn Türkiyenin bugün cenub komuşsu Su- riyeden de hiç bir arazi (steği yoktur. Türk olan Hatayın anavatana avdeti hiç bir zaman Türkiyenin komşu topraklarda gözü olduğuna delâlet etmiyeceği gibi fır- aat gözeticilik te sayılamaz. Çünkü, burası zaten onun milli misaka giren kendi öz toprağıydı. Velhasıl Türkiye genişlemek değil, barış içinde terakki ve taali etmek arzusundadır. Bu sebeble onun Balkan ve doğu Akdeniz politikası, sırf bir müda - faa ve bir emhiyet politikasıdır. Onun için, küçük veya büyük hiç bir deviet Türkiyenin Balkan ve Akdeniz siyaset- lerinden her hangi bir zarar gelmesi ih- timali yoktur. Buna rağmen Türkiye Balkan ve Ak- deniz siyasetlerini, yıllardanberi ne Al manya ve ne de İtalyaya beğendireme - miştir, Çünkü bu iki devlet Balkanların dalma kendi siyasst ve tıcaretlerine kayıd ve şartsız olarak açık olmasını istemiş - lerdir. Halbuki eğer Balkan devletleri hududların değişmemesini esas kabul e- derek kendi aralarında uzlaşıp birleşir - erse Balkanlarla doğu Akdenizde 79 milyon nüfuslu müttehid bir kütle, bü- yük bir devletler birliği vücude gelmiş o- lurdu. Cemib doğu Avrupada böyle bir devletler kütlesi ise, buralarda her türlü siyasi ve İktisadi yabanc: tahakkümle - re sed çekecekti. İşte onların hiç işlerine gelmiyen budur. Onun için Türkiye bir taraftan Balkanları ve diğer cihetten Ya- kınşark milletlerini birliğe davet ve teş- vik ederken diğer cihetlen onlar, hük - metmek İçin Balkan ve Yakındoğu mil - letlerini daima ayırmağa gayret ediyor- lardı. Almanya ile İtalyanın Suriye, Filistin ve Mısır ile arabca konuşan diğer iç Müslüman memleketlerinde, birkaç yıl - dsnberi yaptıkları ve yapmakta olduk - ları türlü propağandalarla teressüm et - mekte olan siyasetleri Arabları ve Mı - gırlıları Türkler, Franmzler ve İngilizler sleyhine çevirmek ve bir gür. buralarda hükmetmek için şimdiden bu topraklara femd tohumu ekmek şeklinde tezahür etmektedir. Almanya ile İtalyanın Balkanlarla Ya- kınşarkta ve doğu Aküdenizdeki hedef ve menfaatleri her vakit tamamile ayni ve birbirlerine uygun değildir. Çünkü Al - manya Balkanlarla Yakınşorka evvelâ iktisadi bir hayat sahasi ve sonra Bazlad ile Hindin bir yolu gözile bakar ve onun için buralara bir gün hökümetimin yolunu arar, İtalya ise Arnavudluğu Adiryati - Hin şarkındı bir ser köprü olarak ettikten sonra Balkanları kendine bir ki zu kadar muti bir bayat sahası yap emelini takib eder. Bu sayede o h risini. kem de yanını korumak istediği için İtalyan Balkan siyaseti iktisadi ve si- yasi olmakla beraber, ayni zamanda sev- külceyşidir. büyük bir deniz devleti rolâ oynamak is- temesinin sebebi ikidir ve bu her iki se beb de sevkülceyşidir. Birinci sebeb şi- 'malden ve Boğazlar üzerinden girebilecek her hangi bir deniz taarruzuna mukabil tedbirler almak ihtiyacından doğar. Onun 12 adaları alıp elinde tutması bundan - dır, İkinci sebeb de Libya müstemlekesi- ni doğrudan doğruya korumak ve Habe - şistanın yolu olan Süveyşe hâkim o - maktır, Görülüyor ki Alman ve İtalyan siyâ- #etleri Balkanlarda ve doğu Akdenizde Almanyanın orta ve doğu Avrupada meş- gul bulunduğu müddetçe İtalya ile ce - nub doğu Avrupada fMhtülâflara gir - memesi ve buralarda karışık ve ayrık zeminin İtalya tarafından muhafaza ve idamesile iktifa etmesi pek tabiidi, Türkiyenin 1939 harbi bakımından Bal İkan ve Akdeniz siyasezi de buralarda sulh İve istikrarın muhafaza ve idamesindeni başka ne olabilir? Harbin Balkanlları tam müttehld bir kütle halinde bulama” ması, Balkanlıların selâmet ve kiyaset- İleri bakımından tarihin ancak esefle kay- dedebileceği bir muvaffakiyetsizlikt'r ve burun mesuliyeti şüphesiz komşumuz Bulgaristana racldir. O Bulgaristan ki maalesef kendini körce ihtiraslardan ve dolayısile vabancı nüfuz ve tesirlerden bir türlü korumak yolunu bulamamış ve bu yüzden Belkan antanına girmek iste- miyerek Balkan Birliğini dalma çürük - Tüğe mahküm etmiştir. Herbin Balkanlara sirayet etmemesini istiyen Dürkiyo bu hususta hiç bir ted - biri geri bırakamaz. Fakat onun şimdi mahza bu maksadla batı Avrupa büyük demokrasilerile akdettiği tedafül: mua - (Devamı 9 uncu sayfada) İtalyanın doğu Akdenizde en kia! birçok 'hoktalarda çatışmaktadır. — Fakat | Bayram hazırlığı Kadın, eve gelen kocasina: — Bu gece tiyatroya gitsek! Dedi, erkek yüzünü buruşturdu: — İmkânı yok. — Niye? çiât ipek çorap alırım, geriye kalanile de şeker slır, dönerim, * Erkek tramvaya bindi. Arka sahan - bkta durdu. Biletçi ön sıralarda otu » — İmkânı yok, dedim. Bugün anne .jJrânlardan birile münakaşa ediyordu: min öldüğü günün senei devriyesi. — Hanım bu birinci arabadır. Üç on böyle bir günde ben tiyatroya gidebilir | para değil beş buçuk kuruş. miyim? — Doğru mu söylüyorson? — Tabii doğru söylüyorum. — A nasıl olur, üç on para. — Beş buçuk hanım, inersin. — Hiç bile inmem. — Peki kocacığım ne yapalım, git .| Tramvay mevkifine gelmişti. Arka meyiz. sahanlıktaki erkek yedi buçuk kuruş Kadın arkasını döndü, yürüdü. Er .|€linde indi. keğin yüzü güldü: — Bekçinin bayram bahşişinin yari. — Bayramlık iskarpin parasını çı -|9n' kurtardık. kardık! * Ayakkabı mağazasınm sahibi mağa- * Kadır kocasının o bulunduğu odaya) zaya girdi. Çıraklara baktı: girdi: — Kocacığım? — Gere ne var? — Ne yapıyorsunuz, işler nasıl? — Satış fazla bay! — Peki öyle ise altı liralık iskarpin- — Senin evvelki sene (o yaptırdığın|leri yedi liraya, yedi liralıkları sekize, pardes... — Ha şu eski pardesü. velhasıl hepsini birer lira fazlasına sa. tacaksınız. k — Onu birine versek, artık giyilecek | OAyakkabıcı kasaya girdi: yeri kalmamış. — Bir bakayım. — Karımın bayramlık kürk manto su, kızımın manfosu İskarpin!, benim — Ne diye bakacaksın, giyip sokağa |paltom kostümüm çıktı. Oğlumun kum çıkarsan herkes ayıblar. — Sen bilirsin. barasma da elli lira atarım. Geriye ka. Tanı da kurban bayramı için bankaya Odadan çıkarken kadının yüzü gülü-| koyarım. yordu" — Yarın eskiciye satarım, Bayram - Ik ondülâsyon parası çıktı demektir. ih Evin erkeği hizmetçiyi çağırdı: — Al şu beş lirayı! Hizmetçi beş Hrayı aldı. * Hesabını bilen adam düşündü: — Karımın dayısının getirdiği şeke. ri, oğlumun nişanlısına yollarım. Hem. şiremin oğluna vereceğim mendili, oğ- lumdan alır karıma veririm. O da kı * zımın nişanlısına verir. Amcam gelir « | — Balık pazarma kadar git, fki kilo|ken eli boş gelmez, muhakkak bir ku - yağ al, üç kilo pirinç al geriye kalani. le de şeker alır gelirsin. etei mentorunu vin de idi: — Bir buçuk kilo yağ alınm- İki kilo az s#lırım, kendime bavram'ık bir tu şeker getirecektir. Kutuyu açma « den bizim kömürcüye göndersem, aca. giyerken $e «İha bayramda yakacağım kadar kömü - rü bana veresiye verir mi? “ ) emet İlini (LL Fonları, biliyor mu idiniz?” | eve ne kacar Su içer? Deve, hayvan - lar içinde en fazla içenidir. Bir de venin tabii hulde içtiği miklar suyu bir beygir içecek a muhakkak ö - r. Yeveş hrk.li mir Sinsmalarda ek geriyetle görürüz: Meselâ bir boks maçı normal şe - kilde güslerildik- ten sonra bir kere de gayet yavaş © Bir kadın nümunesi Fakat şimdi anlıyorum ki bundaki kera Annemle berâber kalan 13 yaşındaki er kek kardeşim memleketimiz olan taşra — 8 senelik eşimle sevişerek evlendik. Bu sevgi ber karı kocaya nasib olmıyan bir nimet oldu. Gün geçtikçe fazlalaştı. mek etrafımızdakilerden ayrı yaşamamız. da İniş: Son senelerde babam ölmüştü. nın bir kasabasında bu sene ilk okulu bi- ürdi. Şimdiye kadar kazancından bu ç0- cuğa ayda beş lirayı geçmemek Üzere yar. dımda bulunabülyordum. OAnnem ve bu küçük kardeşim bu sözü geçen kasbada Anmadımızla bir arada (Miller. Küçüğün tahsiline devam edebilmesi için annem na bir vasife olmuştu. bana müracaatta bulundu. Orada orta 0- kul olmadığı için bunu düşünmek de ba- Bunun İstanbula gelişi belki (oevimde huzuru bozabilir dedim, 94 çocuğu leyl o. kullara vermek üzere bir iki mektebe mü. racantta bulurdum. Birinci okula boyu - nun kısa olmasından, 3 nel okula da mü- sabaka imtihanını kazanamadığından gi- remedi. Bu vaziyet karşısında nendimde kalması ve nabari bir orta okulu devam etmesi mecburiyeti çıktı, Fakat buna ka. rar verildiği dakikada o da evimde isyan Altın taçlı dansözler Bütün dünyada ki dansözlerin, be yunlarında, par maklarında, kolla rında taşlar oldı" Zu görülür, B Bunların taktıkları taşıarın, matt ai - Mi tanların çoğu sahtedir. Yalnız Japon darsözleri müstesna... Onlar hakiki pır - 1: ta ile işlenmiş altın taçlar takıp dans A, Jalındığını merek ettiniz mi? Pilmler nor- malden çok seri alınır ve diğer filmler tarzında gösterilir, bu suretle yavaşlık larak gösterilir. Bu tarz filmlerin nasıl | temin edilmiş olur. GÖNÜLİSLERİZ2 başgösterdi, aklıma gelmiyen başıma gel- di ve karımın ilk ve son sözleri: (Ben kardeşine bakmak meoburiyetin - de değilim, ya o gider ya ben) dedi. kıp gitti. Ne yapabilirim? Ne yapmalı « yım? Fikrinizi almağa koştum.» Okuyucum bükmünde yanılıyor: 6 88 - nedemberi huzur içinde yaşıış olmasının sbebi çevresindekilerden (uzakta vakit geçirmiş olması değildir. Bu müddet zar. fmda kadının hakiki ruhunu (Odolamak için ortuya vesile çıkmamışta, huzur için. de devam ediyordu. Sebeb çıkınca fırtı na başladı, şimdi şiddetli zamanıdır. Bü- kün elbette avdet edecektir. Okuyucumun eşinin karakteri ve ruhu hakkında fikir yürütmeye lüzum görmü, yorum, bu doğrudan doğruya alâkadarı. na ajddir. Fakat okuyucumun 8 seneden beri birlikte yaşadığı kadının ruhunu da- ha #yi anlamış olması Jâzımdı. Bu tak disde kararını vermeden önce zemini hü. rırinyaraktı Fakat madem ki olan ol muştur, şimdi kararında israr etmesi i - cab eder, Bir taraftan da eşine hattı ha- teketinin yanlışığını anlıtmıya çalışma. ti. sonra çocuğu leyli bir mektebe kaydet, tirmağe bakmalıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: