30 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

30 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta» nm zabıta romanı: 7 > General Ket Gart Rüstem Bi? Hay hay hocam, enteresan bır şey < hay, SEM garib, hem de mühim. Anlatı” ka liz Memurunun delâletile binanın ar ta, Pb vahy, akika bu nokta yumuşak top Karı, , * Wlak zeminin üstünde birbi , bir takım otomobi! tekerleği iz Bp rlüyordu. Tini, izleri müteaddid elektrik fenerle - a, nesile tetkik eden Rıdvan Sadul- Kn lâstikleri? dedi. Bu bir İrg Küçay rinin darlığından anlıyorum ki Mama araba, ağlebi ihtimal bir spor Beriye li buraya gelmiş, manevra yapıp İN durmuş, sonra tekrer taz ,,* Stmiş. İşte yağ lekelerine bakı - ki ta halde bizim gördüğümüz otomo düş Şimdi yangının sureti vukuu azih olarak meydanı çıkıyor. Ka - İâçay, Sinobili buraya sakladılar. Sonra Ba biç benzine buladıkları bir paçav - Seren. moktadan, bodrum katının pen - an, Açarak içeri attılar. mektuba ge- © otomobile yerleştirilmesi esnasın- *din cebinden düşmüş olacak. Çün- da Li M hag, efendinin bize elşte zarf tem Doki, sda duruyordu. diye gösterdiği BE teke İse görüyorsunuz ki bu tam Marya, lek izinin üstüdür ve izleri takib Sağun, bunun geliş esnasında hâsıl ol - Bir yaş salarız. Şu halde zarfının çamurlu kir ği tarafından çiğnenmediği aşi- Teke, 2una göre mektub buradan ha - Rua, sinda düşmüştür. Ming, “4 Sadullah sustu. Bir dakika dü. #onra sordu: Büy, ir Bey bu mektub bizde kala- mi? Kaç bl hocam. Bap, a hâlâ devam ediyor ve itfaiye © şeş, SöTAşIp duruyordu. Cinayet masa» Yeşilköy. serkomiserine hâdise ct- iyiyi, talimat verdikten, bu meyanda Mis, » Sesedin etraftaki arazide m ettikten sonfa yaya ola İtin e ayrıldık. Polis memurlarına a taksi otomobili bulduk Yo tik. iel Rıdvan Sadullah mektubu aça- harfi harfine tercüme etti. Ma- et Va Yi ye My he dan oran- efendim. Nal iü m 10 gün evvel İstanbula ge- mühendisiyim. Adım Yani aç Gomadır. Bu 10 günü. sizleri, Vidi Be Pâşa ahfadını aramakla ge aim e tanımazsınız. Buna rağmen Paya #enelerdenberi, belki kendi. Kı ınız gündenberi beni bekii- ni orku ve endişe içinde bekli- Nin in bap ekim muhterem peder'niz ı Bl olan Rüstem Paşa da be Ve ânnemin annesini ayni Ve 3 Ş ika, “dişe içinde beklemişlerdi. İs » #Z de Süren, » ANİ sen, de bilirsiniz, göründüğü Biz değildir. Sadece 1484 aşlıyan bir hak yeme, bir hır- iz sadır. Kısaca tekrarğıyayım: te, | “sinde Osmanlı ve Fransız or. birlikte, iie Mira ka gilizler de Kırımda TE çarpışıyorlardı. Bu İngiliz <p m kumandanlarından olan Ge- ENİRLİ nde mevzuubahs mahalle git -, atıdır. Henüz yeni hâlde imişler, ! Paşaya bir mavi elmas verdi. neral Ket Gari b Teşrinisani günü vu- sesini duydum: ku bulan büyük muharebede ağu ya *| alandı ve birkaç saat sonra öldü. Ölü - münden evvel, Osmanlı ordüsunun çek ndan'arından Rüslem rtu. Kendisine üze . metli bir taşı bden sonra Lo, “in etmesin ini kapad tailesinin ta bir mavi siyet edi Bu elmas Ket mavi İmevcudiyeti ailenin tarik! lıyor ve babadân oğula İ ediyordu. İ Maddi k:ymeti pek büyüktü, fakat ma - nevi kiymeti ondan daha üstündü. Si uzatmıya.ım, Kırım harbi “bitti ve Rüs - Jtem Paşâ İstanbula döndü. Fi de durmadı. Mav Gi Gar o tarihte hei lunan ve hüla yüyen yetim dinde muhafazay vi hırsızlıktı. Fakat baş dan duyulmıy nin hırsızlıklkar bizi o kadar üzmezler, de- Hikâyemize (o devam Ket Gartın pek a sözün. Ket nda bu tında bü yerde nez- Bu bir ne. e veral iz iki ya sının NEZEreii olüuğunaz Jzü mi? İlim © Generat basının — ölümünden İman sonra he'a N gitti, Lizbon şehrine yerleşti, Orada bü - yüdü ve Portekizli bır gemici ileev.. lendi. Senesine de bir kızı oldu. İşte ben Iâna ismimi taşıyan bu kızın yegâne ço - cuğuyum ve General Ket Gartın gene ye- güne varisi bulunuyorum. Mav: elmasın hikâyesini annemden öğrendim. Kırım harbinde kaybolan bu elmasın akibetini u zun taharriyat ve tetkikat neticesinde meydana çıkârdır. Nihayet bugün Ket Gart ailesinde olduğu gibi Rüstem Paşa ailesinde de babadan evlâda intikal eden mavi e'masi istirdad etmek, sürüp gele: zere İsta iş bulunuy , Ms vi elması ele geçirmek en büyük emtlim- dir. Buna mubaveme? felâketle neticele- nir, Tehdid etmiyorum, sadece menfaati- niz icabı bilmeniz lâzım gelen bır haki. kati anlatıyorum, Yarm akşam saat seki? İde ziyaretinize ge'eceğim. Size düşümnek İiçin vakit bırakmak üzere daha evvel bu mektubu gönderiyorum. Hürmetler e - derim. kızı Obe- 5 senedir la g Vasko dö Göma şiye: Sakın polise haber vermeyiniz. İ Aramızdaki mesele polisin karışacağı bir dava değildir. Bu hareketimiz cedâdinizin işlemiş olduğu suşun aksülâmelini daha şiddetlendirir. Pişman olursunuz. Esasen bu hareketin pratik bir faydası da ola - İmaz. Beni bulamazlar!» Mektubun tercümesi bitince birbirimi- ze bakıştık, Derin derin düşünen serko - İmiser çenesini kaşıyarak söylendi: ı versin, amma da» lavereli iş hal Bir müddet'döhâ düşündü. Sonra Rıd - van Sadullaha $or: Mektubda tarih yok değil cam. — Hayır yok. İ — Portekiz delikanlısı Râif Beyi evin- İde ziyaret edeceğini söylediğine göre de - Jmek maktul bu mektubu aldığı zaman henüz hapishaneye girmemiş. — Öyle olacak. (arkası ver) erkek giriyor. Ve karıma taarruzda bu-| i meyi indirdim. Kapı kırıldı, içeri gir -| €de -| haksızlığı tamir etmek ü.| Yazan: İsmet Hulüsi Onu ilk defa sahnede görmüştüm. Bol; ışık altında dünya güzelinden güzel görü-| nüyordu. Çalıştığı tiyatronun gedikli se «| yircisi olmuştum. Bütün suvarelere, mâ-| tinelere gidiyordum. O bazan bir salon| hanımı rolünü aliyor, bâzen bir ev ha - nımı oluyor, bâzan bir hizmetçi, bazan) bir aşçı. bazan da -bir kokot, Kadın dediğin de esasen böyle olmalı değil mi? Mutfakta aşçı, evde ev hanı - mı, salonda salon hanımı,,, Kocasile yal- nız kaldığı zaman da kokot. Kararımı vermiştim. Ben onurla ev - lenecektim. Bir mektub yazdım. Mektu- ba muvafık cevab aldım ve nikâhımız, belediye dalresinde tiyatronun baş ko - miği ve perdecisinin şahidliğile kıyıldı. Artist karımın artist zevkine göre dö - şettiği evimize yerleştik. Evlendiğimizin ikinci günü idi, Akşam ve geldim. Zilt çaldım. İçeriden karımın buki karımın yüzünde böyle münasebet- İsiz şeyler yotu. — Neye sana bukıyarlar? Diye sormadım. Tanıdılar, dedi, artirt değil miyiz İşte bu aklıma gelmemişti. Beyoğlun- , yolda da herkes “| bakıyord Taksime yak - aman, Cİ, yasığımız zamau bir sokak başında bi - rikmiş gazete müvezzileri hep birden: Yaşa bravo! Diye a'kışlamasınlar mı, karım da on- Isra reverans yaptı Bu kadarı da faz - laydı amma, ne yaparsın, * nızın ertesi günü işimin başında evlendi gündenberi olan biteni dü; Karımla yaşıya- bilmemiz için, onun artistliği bırakmasın- den başka çare yoktu. Bunu kendisine bildirmek için işimden erken çıkt Dos- doğru eve gittim. Kapıyı a açtım. Salona baktı mseler yoktu. Yatak 0- dasının kapısı açıktı. Belki karım orada» dır, diye girdim. Yatakta yatıyordu, yor- ganı başına kudar çekmişti. Ya uyuyor- du, yahud da benim geldiğimi hissedince şaka olsun diye yorgan: başına çekmişti, Yorganın ucundan tuttum, hafifçe kal - dırdım. Bir de ne göreyim, yatakta, torba sakallı bir ihtiyar yatmıyor mu, üzerin - de de elbisesi var. — Kalk herif sen kimsin? Uykudan uyanır gibi hareketler yaptı. — Ne istiyorsun, neye rahatımı bozdun şimdi dalmışım. — Utanmadan neler de söylüyor, kalk — Alçak! Şaşırdım acaba kime bağırıyordu; ku- Ş lağımı kapıya yaklaştırdım: me girdin yuvamı kirli iım.. bırak be kollarım acıdı Bu ne rezaletti. Ben yokken evime bir bırak beni, lunuy Kan beynime sıçramıştı. Kapıya tek - dim: — Gelme vurur Karım elinde tabancayla duruyordu: Nerede o herif? Soruyorsuu ha,. b soruyorsun. , parınağım tetiğe do - dan çıkacak kurşun Sokağa çıktığ imiz Şu tabancaya ba kunduğu anda Ba ni delecektir. iman karıcığım sen çıldırdın mı, he nerede? > y un? O çoktan in yaşaman #- bestir. Onu öldürdüm. Şimdi sıra se — Öldürdün ha.. amma beni ney düreceksin, seni kurtarmak için kapıyı kırıp içeri girdim. — A sen misin? — Benim ya! O herifin ölüsü nerede? — Kimin ölüsü?. Sana taarruz eden ud. adını söy- ledin canım, Edmon Mu neydi? Bir kahkaha attı, Ben korktum. Karı adamı öldürdükten sonra çıldırmış ola - i cıktı. diyorum sana herif. — Canım taarruz eden, ö en yok. Hiddetten tir ttriyordum. Yatağı- — Peki amma, dışarıdan o duyduğum ma e'bisesile yatan torba sakallı herif bu- sesler, ben içeriye girince söylediklerin. İraya nereden girmişti. O anda boğazına Boynuma a ide: İsarılıp onu boğmadığıma hayret ediyo - > DE provasını yapıyordum. | ye. 4 diş Yakin Didi; yaka dini sından yakalayıp sarstım: Artist kadm almanın işte bu fcna ta- rafı da varmış. Bit marargoz çağırllım. Kapıyı tamir ettirdim, bu da böyle gecti, betim, Karın! tarimadin mı? Bir iki gün prova yâpmad.. Tiyatroya | Torba sakalına bakmadan, benim ka - gitmedi, rahat yaşadık. Sahnede iyi bir|rem olduğunu söylüyordu. — Şimdi tokadı yiyeceksin. Sana soruyorum, sen kimsin? — Çıldırdın mı canım, ne oluyorsun, ev hanımı, iyi bir aşçı olan karım, evde | ge bu işleri beceremiyordu. Nihayet ben w | Gözü aynaya ilişmiştir m için Dur söyliyeyim. evde canım #ıkal - nu aşçı, hizmelçi olarak alma de bu cihetlete fazkı İmiyordum. Yalmz hoşuma gitmiyen cihet misa -|dun ha, ne halt etmiye, hem buraya na - mmiyet ver -|mıştı. — Sonra buraya geldin, burada uyu - firlerle oturup konuşurken aldığı tavır -İsıl girdin, seni şimdi polise teslim eğleyim lardı. Bazan on dört yaşında bir mekteb) de gör. çocuğu gibi konuşuyordu. Bazan şımarık Seni karım mı içeri aldı, e nerede? İbir mahalle karısı tavrı takınıyordu, ba-| — Dur yahu anlatayım. Ben karınım, zan kibirli bir hanımefendi oluyordu. Ve | canım sıkılmıştı, yüzüme makyaj yaptım, aslında re olduğunu misafirler değil ya,|aakal taktım. Senin elbiselerini giydim, sonra uykum gelmişti, uzandım yattım. — Hay Allah müstahakını versin! Bir gece birlikte sokağa çıktık. Karı| Ters yüzü evden çıktım. Sokak sokak kocuyız. Birlikte gezmiyecek değiliz ya..| dolaştım. Tekrar eve dö Fakat ben birlikte gezmiye tövbe ede -|kapıy İcek kadar olmuştum. Tramvaya bindiği-| fetindeki karım. Beni görünce gülmiye İmiz zaman herkes ona bakmış, birbirle - | başladı: İrine göstermişler bir şeyler söylemişler. | — Sakallı gitti, dedi, ben kaldım. di. Ben de merâk edip bakmıştım. Kadın) — İyi oldu amma, bunlar benim ho - kısmı bu,. Sürmesi yüzüne akmış, dudak | şuma gitmiyor. sürülmüş olabilirdi. Hal -| — Seni eğlendirdim fena mı? üm x karım açtı. O idi Bir arlistin gulenmişii | Eğlendirmişti ha... Böyle eğlence ye « rinde kalsın. — Karnın aç değil mi? Hakikaten karbım acıkmıştı — Sana meze hazırladım, rekı da al - İ dım, içersin. Bu fena değildi. — Pekâlâ! — Yemek odasına giğelim. Yemek odasıma girdik.. mezeler haki katen mükemmeldi. Bu kadar mütenev vi meze konulmuş bir içki sofrası öm rümde ilk defa üyordum. Karım me Zer neler de biliyormuş. Hemen masanın başına oturdum, ka dehe rakıyı koydum, bir yudum aldım. en yakın tabakta turp vardı, Ağzıma bir tane attım. — Aman! Dişim kırılacak sanmıştım. Bu ne sert turptu. Karım güldü: — O turp değil! Ya nedir? — Aksesuvar! Bayır turbu, beyaz turp bilirdim am - ma, bu cinsini hiç duymamıştım; Her halde iyi bir cinsi değil, Çatalımı, yumurta tabağına uzattım. İÇatalım yumurtanın üzerine tak, diye vurdu: — Bu ne kadar katı! — Aksesuvar.. Aksesuvar da ne demekti? Muhakkak bir şey yemek istiyorsan, soğandan al! — O da öyle katıysa. — Hayır, bakkaldan aldım. Soğandan aldım. Meğer sofrada gör - düğüm mezelerin soğan müstesna diğer - leri tiyatroda, yemek diye sahneye koy- dukları şeylermiş, kuru soğanla rakıyı içtim; ve sofradaki takır tukur şeyler kaldırılınca karını karşıma aldım: — Bu olmıyacak, dedim. Ya sen tiyatro İ merakından vazgeçersin, yahud da ben senden vazgeçerim. Cevab verdi; — Yaşa koca beraber prova edelim. — Hang sahneyi. ığım, haydi bu sahneyi — Şimdi başladığın sahne? — Ne sahnesi? — Bilmemezlikten gelme canım, söyle- diğin cümle «Beyimin tiyatroya merek İpiyesinin dördüncü sahnesinin başı, Benim söz de; tiyatro olmuştu. — Sen, dedim, tiyatroda (karısından ayrılan bir erkeğe ald piyesi oynama « dın mı? — Oynadım. — Nasil? Erkek karısını kotundan yakalar, kapı İdışarı atar. Kapıyı kapar ve sonra ken- İdi kendine konuşmıya başlar: — İşte bu iyi! Kolundan yakâladım. Kapı dışarı at- um ve kapının anahtar deliğinden ses * Jendim. — Seni kâp:dan dışarıya atıncıya ka - dar; roldü. Bundan ötesi de hakikat. Ka“ pıyı açmıyacağım, boşuna bekleme! İsmet Hulüsi

Bu sayıdan diğer sayfalar: