1 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

1 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa Hergün Finlândiye - Sovyet Muharebesi Yazan: Muhittin Birgen B 'u Satırları yazdığımız sırada Sov- yet ordusu Finlandiya hududla- rını geçmiş ve iki memleket orduları #- rasında ilk çarpışmalar vukua gelmiştir. Demek oluyor ki, Avrupanm şimal köşe- sinde, küçük mikyastı da olsa, yeni bir barb başlamış bulunuyor. Bu harb de, bundan evvelki gibi, klâsik harb ilânı merasiminden geçmiş değildir. Zaten, ar- tık ne klâsik diplomasi, ne klâsik sulh, ne de klâsik harb merasimi kaldı, Dünya, goktanberi bu gibi merasime veda etmiş- tir. Çoktanberi, her ağzını âçan devlet adamının, kendisinin o gün hoşuna git miyen başka bir devlet aleyhine böl bol küfrettiğini ve fakat, bundan dolayı me sele çıkmadığını çok gördük. Bünun gibi, |... her silâhını kapanın ölekine istediği da- kikadâ taarruz ettiği hallerini de pekâlâ hatırlıyoruz. Bunun için, iki gün içinde, nagihani bir surette şiddetli bir gergin- Mk peyda eden Firlandiya - Sovyetler münasebatından sonra, birdenbire Rus ordusu başkumandanlığının, orduya ileri hareket emrini vermiş bulunması bizi hiç te hayrete sevketmez. Bu gibi ahval, şira- zesinden çıkan bir dünya için artık tabii! ve adi işlerden olmuğtur! İ Firlandiyanın uğradığı bu taarruz, bir kaç bakımdan hazin olan enternasyonal! bir hâdisedir. Her şeyden evvel bu taarruzu yapa dünyada sulh fikr hereretli:mi- dafaasını yapmış devletlerin, ister büyük, İster küçük, bütün dövletle- ye karşi herhangi bir taarruz Ve tecavüz fikri beslememeleri lehinde pek çok şey- Jer söylemiş olan bir mem'eketin ordu- sudur. Bir zam caviz» in tarifi için j kili Dr. Arasla birlitke, tüketmiş olan dipiomat, gene ayni mem- leketin murahhası idi. Şimdi, âyni mem- İeketin, küçük ve zayıf Finl karşı, birdenbire böyle bir taarruz hare- ketine fbşebbüs etmesi elbet hâzindir. İkinci bir hazin iu yetlerin resmi ma ruscadaki güftesi ile, gunu söyler: , guru kaydedelim ki, a uzun müddet, n Enternasvonal, yirmi senedenberi Bu, bizim son ve kta'1 harhimiz olacak! İnsan 'ık enternasyonal ile ileri giderek! Son ve kat'i harb denilen şey, Rusya- nan burjuvalara karşı, dahilde yapmış ol- duğu ihtilâl harbi id. O yapılip bitmiş, fakat, he enternasyonal sayesinde dünya teri gitmiş, ne de büyük balığın küçük- Jeri yuttuğuna dair her dilde dolaşın es- ki zaman sözü kıymetini kaybetmiştir. İşin daha hazini de çodur ki, Sovyet kıt'alarının, dün hududları geçtiği sira- da, belki de bu iki mısra, gene bütün Sovyetler dahilinde, türlü türlü dillerle terenintim “edilip diyüyordu. Demek, bugünkü dünya, dünkü dün- yadan daha farklı değildir. Hatta, bugün- kü dünkünden daha riyakâr ve daha ya- Jancı olmuşsa, isterseniz, bu müşahedeyi dünkü dünya lehinde bir fark olarak kaydedebilirsiniz! * Finlandiyanın uğradığı bu taarruz, bi-! zim için bir başka bakımdan da hazin bir hâdisedir. Avrupanın en şimal köşesinde, dünyanın en İleri gitmiş bir medeniyet yuvasını kurmaya muvaffak olan millet, bizim kankardeşimiz olen bir millettir. Birkaç Turan kabilesinin kurduğu ve on- ların nesillerinin ileri götürdüğü bu yu- va, Turanlı çocukların he yüksek dere- cede bir medenivet kudreti ile mücehhez olduğunu gösteren canlı bir tarih vesika- dır. Turan çocuklarının, Orta Anndolu- nun çorak yaylasında olduğu kadar çi-! mal ikliminin buzlu ovalarında da müt.! hiş bir hayat ve mukavemet kabiliyetini gösterdiğini bir kere daha isbât eden bu vesika, bizim için bir şeref ve her zaman Mtihar duygularile mütalea edilmeğe 1â- yık bir eserdir. Bu yuvanm huzur ve sğ- künunu ihlâl edecek olan bu taarruz hö- disesi karşısında vüreklerimizin sızlama- ması İmkânaızdır. | Sade bizim değil, bütün aklı başında-| ki dünyaya hüzün verecek olan diğer bir müşahede de şudur: İnsanlık, bütin Di) vaffakiyetlerini, biltün yükse'is'erini ve| Terleyişlerin!, datma kendisini kuvveti hisseden bir milletin diğerini ezmek için fırsat aramasına botelu görün. devam (o ediyar. yok| Bu mekte Evlenmek içini taban Patlatan genç Bunlar, Londrada yeni evlenmiş bir çifttir, Delikanlı o gön askere alınmış, o gün nişanlanmış, 9 gün evlenmiştir. Yal- nız evlenme dairesine © kadar büyük bir heyecanla gitmiştir ki, yüzüğünü evinde unutmuş, evlenme muamölesi esnâsındu kendisinden yüzük istenince koşa koğr evine gitmiş, yüzüğü alıp gelmiş, bu su- retle bir hayli ter dökmüş, taban patlat mıştır. aaa a ma a a da yürümiyeceği hakkında en çok ümidler vermiş olar Sovyetler Rusyası- fmın da nihayet, insanlık tarihinin bu eğ- ki ruhundan uzaklaşamamış olması elbet hazindir. Fakat, bunun hezin bir hâdise olmasından ne çıkar? Hayat böyledir, böyle gelmiş ve böyle gidiyor, Onu oldu- ğu gibi kabul etmek ve bütün tecellileri» ne karşı müdafaaya hazır olmak yegâne vazifemizdir. * Öyle zannediyoruz ki Finlandiyalılar, kendi varlıklarını müdafaa için her ne mümkünse yapacaklardır, Bu küçük mil let, Lehistan kadar çok nüfuslu bir ca- mia değildir. Fakat, ona nisbetle çok yük- sek bir şuur ve medeniyet sahibidir. Hiç bir taraftan kendilerine yardım gelmiye- ceği muhakkak olmasına rağmen, Finle- rin, vatan uğuruhda hayatlarım feda « deceklerini bütün Turan çocukları gibi, istilâya karşı duracakları muhakkaktır, Onlara İyi talih ve mes'ud bır istikbal temenni edelim, Muhittin Bizgen İSTER Resimli Makale: Tembel her zaman için bir şey yapmak arzı a amcam SO> ARASINDA INAN, SON Fösra ındadır. İş mi göreceksin, Hargin bir fıkra Hasta olmadığı gün Adamın biri bir baytara müracaci etti: — Benim bir atım vardedi, atım bir gün hastalanıyor. Yere yatıp ba - ğirmaya başlıyor, ertesi gün bir şeyi kalmıyor, Fakat ertesi gün tekrar oy- ni hastalık baş gösteriyor. Velhas' bi? gün moral, bir gün hasta, şimdi — Kolay, dedi, hast olmadığı gün pazara götürüp satarstnız. ml Japon gemisinden Kurtulan kuş Bu kuş, geçenlerde bir mayne çarpa- rak batan Terikuu Maru Japon gemisin- İde bulunan bir yölcüya aiddir. Vapur ba- tarken kuş ta dehşete düşmüş ve uçup İ uzaklaşmış, saatlerce gökyüzünde dolağ- tıktan sonra nihayet vak'a yerine gelen bir geminin direklerine konmuştur. 'Tesa- düfe bakın ki o sırada sahibi de kurtar hp o gemiye alınmış, bu suretle birbirle- rihe kavuşmuşlardır. Aşka kaışı sigorta İngiliz sinema yıldızlarından Mis Fels kendisini aşka karşı sigorta ettirmiştir. Miş Fels çok güzel, çok şirin bir kız- dır, Bundan dolayı perestişkârlarındın bir türlü yakasını sıyıramamaktadır. Mühim bir lm kumpanyası ile on se- kiz aylik bir mukavelename imzalamıştır. Kumpanya, mukavelenameyi imzalama dan evvel yıldızın kendisini aşka kaşı sigorta ettirmesini taleb eylemiştir. Sigorta mukaveleramesine göre Mis Fels birisini sevecek ve âşık olacak oldu- ğu takdirde 1008 İngiliz liralık bir ceza EE Söz değil, fül lâzım... s ! ““—lA/man fayyarecilerinin 1 ni ne sie seki Birincikânus İy Sözün kısası Aşk ve dostluk 4 E Ekrem Talu ye G azeteci, onu şahsan bilmiyen, fakat ker gün , ve yazısı okuna okuna, zamanla en gl, nis bir arkadaş, bir dost, bir derd eriği” olan bir insandır. Her hangi bir gazetenin daimi li riri sık sık, okuyucularından mekt&b ır. Bu mektublarda, onları yazanları 4 yakınlarına açamıyacakları derdleri kerler; nasihat isterler; tanışmamak, yüze gelmemek ve yüz yüze belki de bir vekil gelinmiyeceğinden emin. derman arıyan meçhul kariin arttırır, Bi? ananın, bir babanın, bir veyahud ki bir zevcenin ilânihaye m hulü kalscak derdleri biz dinleriz. BU mad mesleğimizi mazhariyet ve gli fatlarından biridir. Aklınız erdiği, dZL miz döndüğü kadar bu müracaatlers gp” vab veririz. Bazıları hususi mahiyetteği. Cevablarımız da adres verilmiş ise #ğ8 yoldan gider, Umumi mahiyetteki deri lere gelince, bunları de gazetedeki Sİ |, )zumuzda tahlil ederiz. pe w li niyet etmek yetişmez, filliyata geçmelisin. dm okuyucumdan bir mektub aldım. de olmadık meziyetler tevehhüm edi diyor ki: yi — «Siz ki insan ruhunu tetkik et )E ve arllamış bir muharrirsiniz, Allah #İ kına beni teselli edin!. Beş vi vardığım kocamla aramızda düne (5 ciye kadar kuvvesli bir aşk hüküm ga Tüyordu. Simdi birdesbire o şiddet boldu. Birbirimizi hiç sevmiyor deki. Sevişiyoruz.. lâkin iki dost gibi, bu Yy ziyetin, böyle devam ederse felâket? “5 ticelenmesinden korkuyorum, ve bu K ku günlerimi zehirliyor.» i Böyle vaziyetler evlilik havetındt olmadığı için, cevabımı burada veri münasib görüyorum: Aşk #evri bir hâdisedir. Kâh miz ,sevkile, kâh bir zâf neticesi olrak iyi denbire doğar. Yüzde, horumuza bir, teb Bu cümleden olarak, geçen gün vi Öldürdükleri tavşan bir çizgi.. manalı bir bekis, İsüm. gönlümüzü derhal evlerdir İ kâfidir. Dostluk isa, vavaş yavas, any lanlaşa, düşüne €, Zaman'a teli İeder, Onun feindir ki dostluk, ass yakit müreccahtıt; zira dovanklıdır. Se Bir de aşkın kine inki etmesi a0 dır. İşte asıl günleri zehirliven, be tad ve mana hırakmıyan budur. Y temeli aşk olan bir dostluk kadar Köcanızla karı karsıya oturduğu anlar, mazinin tatlı heyecanlarını ba nün mütekabi! *timad ve save ÖZ gel müesses temiz e ve sükününa rak azamt haz duvabilirsiniz. Aslımız en muvafık, en mükemmel ilceye varmıs. Daha »» istiyorrumuğ” Elzem Cği Bundan bir müddet evvel Almanların bir tayyare #ilosu Şetland adaları üze- rinde bir hücum yapmışlar ve kendi id- dialarma göre birçok bamba atarak İn- giliz sahillerinde hirçok hasara ve zayia- a ni ta sebeb olmuşlardır. Halbuki neticede| > v bu haberlerin tamamile asılsız oldağu ar: Dün Oryant Frayn cemi yeti laşıbmıştır. İngiliz ejansler: da bir tw) o Türkiye mimess'i ge di şandan başka ölen olmadığını bildirmiş» oy Berlinde kurulmuş olan lerdir. gn” i i in Frayn cemiyetinin Türkiye pi İngilizler bu vak'a ile eğlenmekten de si Baron von Lermer, dün sl ö geri durmadılar, Şimdi gördüğünüz şe- kilde varyeteler tertib etmektedirler. İngilleredeki kadın semplon ekspresile şehrimize E* tir. Barorun be: berinde refikast vw z Mümessil, # . > ilunmaktadır. askerlerin saç tuvaletleri ia Almak kolonisi ve dostlari tgrt İngilterede kadınlar barb dolayısile|? ndan karşılanmıştır. ye bazı musvin askeri toşkilâtlara girmek)” Almanyanın şark memleketleri hakkını kazandılar. Bu teşkilâtlara dahil tısadi, içtimai ve kültürel müm olan İngiliz kadınlarmın sayısı pek faz): <<” © kk e arttırmak maksddile teşes”. 3 z erini ladır. Son haftalar içinde bu kadın ass). yen bu cemiyetin Türkiye mi8 kerler arasında ciddi bir galeyan başgös- sili, kendisini gören gazeteciler? i termiştir. Galeyanm sebebi şudur: Kadın ssker- lerin permanantları sık sık bozuluyormuş. ve asker oldukları için istedikleri zaman- da çıkıp istedikleri gibi permanant yaptı- ramıyorlarmış. ne yal Bu galeyandan haberdar edilen harbi- |“ 7 ye, bahriye ve hava nezaretleri kadınlar) BU maksadla Almanyada ri rın güzelliklerini korumak için her ted- miş olan a a ere” bire baş vurabileceklerini kabul eylemiş |liğine tayin edildiğim a ye 7” ve her bir bölüğe bir berber tayın eyle-| memnunum. Almanlar Türkiy n mişti; ni ticaret anlaşmasının biran keki pılmasını istiyorlar. İki memle! a cari işlerin! kolsylaştırmak içi? a lam söylemistir: # «— Almanya şark memleketleri. .ö hilhassı Türkiye ile içtimai, 7 pa d kültürel münasebetlerini arttırmii yat hemmiyetle karar vermiş bül! Mukavelenamesi de derhal feshedilebilecektir. İNANMA! Gazetelerde sevinç ifade eden cümlelerle yazılmış bir haber görüldü: — «Fransız rejisi mutad üzere memleketimizden her sene 4,5 milyon franklık tütün alırken bu yıl bu miktari çoğslt- mıştır, 100 mi'yon franklık tütün alacaktır, İngiliz rojisi de bu miktardan fazla mübayaada bulunacaktır», dediler. İstatiriğ? açarak baktık: 1938 yılında Almanya Avusturya Çekoslovakya Polonya 13396 707 1813 1265 INAN, , , » » İSTER LR ER yon liralık titün satır almışlardı, yekünu toplayınız, içinde yalnız bu memleketlere 17,246,000 Fralık sılış yapmış olduğumuzu görürsünüz. Bu miktara gene 1938 yılı :çmde Fransaya sattığımız tülünün bedeli olan 256,000 hrayı da ilâve edelim, yekün 17,502,000 Yirayı bulur, Fransanın bizden bu yıl satın alacağı tütünün bedeli o'an 100 milyon frank bizim paramızla takriben 3,000,000 1: eder. Bu miktarı 17502000 liradan çıkaralın, geriye 14 502.600 iira kalır. Demek oluyor ki, kârdan vazgeçtik, ziyan etmemek için İngiltereye bü miktarda tütün satmsk- liğımız lâzımdır. Aksi takdirde ortada sevinecek bir hü - dise olduğuna; INANMA! kavi ve arta edilerek bir sev oktur sai

Bu sayıdan diğer sayfalar: