1 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B G AU LA | a C a S KA 4 aa aarı e | devre 3-1 Muhtelitin mağlübiyetile bitti. “hı Küçük Fikret, sağiç yerine 1 İkincikânun SON FOSTA Sayfa 7 'Son Pos Macarlar dün ikinci İstanbul muhtelitini 3- | mağlüb ettiler Oyun F.T. Cnin hâkimiyetile devam etti. İstanbul muhteliti ikinci derece oyuncularla kurulmuştu Macar F. T. C. takımı dün ikinci ma- çını gene Taksim stadında ikinci bir İstan bul muhteliti ile yaptı. Bu seferki muh- telit ikinci derecede oyunculardan teşkil edilmişti. Macarlar dâ asıl kadrolarından bir kaçının yerine ihtiyat oyuncular ika- me etmişlerdi. Her iki takım birlikte sa: haya çıkarak halkı selâmladılar ve maça başlandı. Birinci devre eyunla Macar kalesini sıkıştırıyor. Bir iki pastan sonra müsaid vaziyette topu kapan İbrahim (Bş.) köşeye çektiği şütle 2 inci dakikada muhtelitin gölünü yapı- verdi. İlk dakikalarda 1-0 galib vaziyeti yakalıyan mühtelit büyük bir şevkle hü- tum üstüne hücum yaparak Macarları müşkül vaziyetlere sokuyor. Bilhassa müdafaa ve muavin hatlarının enerjik oyunu Macar forvetine fırsat vermiyor. Forvet hattının sağ tarafı, bilhassa sağ açık Filip (Pera) iyice aksadığından Ma- tarlar bütün topları kurtarmakta güçlük çekmiyorlar. Ortada Dr. Şaroşi hesablı Ve yerinde paslarla Macarların en iyi ta- rafı olan açıkları işlettiğinden kalemiz tehlike geçirmeğe başladı. Kısa paslarla Mmekik dokur gibi kalemize inen Ma - tarlar soliçin bir kafa vurüşile 18 inci dakikada beraberliği temin ettiler. Ayni Oyuncunun Mükemmel bir şütünü M. Ali kurtarmağa muvaffak oldu. Beraberlik vaziyetinden sonra muhtelitimizin ener- jisi söndü. 20 inci dakikada Saroşi 18 pas Üstünden sıkı bir şütle rahat, rahat gali- biyet sayılarını yaptı. Mukabi! hücumu- Muzda forvet beceriksizlikten — yarım Metreden topu kaleye sokamadılar. Macarların kısa paslı müselleslerle kalemize yüklenmesini bugün iyi bir o- Yun çıkaran müdafaamız her dakika kes- “meğe müvaffak oluyor. Meşhur Şaroşi durgun bir oyun oynamasına ve hiç keş- Mamasına rağmen mükemmel kafa ve a- Yak oyunlarile forveti yürütüyor.. Şaro- tinin attığı yavaş bir şüt boş ka'eye gir- Mek üzere iken sağ haf Hüseyin Yetişe- Tek körnere attı. Korneri kale yakırımda Yakalıyan Şaroşi bu sefer köşeye yaptığı Tahat vuruşla üçüncü goöllerini atmış vJ- du. Macarlar hâkim,,. Muhtelit devre so- hunda parlıyor. Fakat kazandığımız bir kaç körner de neticesiz kaldı ve birinci İkinci devre Muhtelitin kalesine Osman, sağ açığı- Tanaş (Kurtu'uş) ikame edildi. Macatlardan da Meşhur Şaroşi çıkmış, yerine küçük Şa- Muhtelitimiz ilk anlarda çok canlı bir | ğ e roşi girmişti. Birinci devrede yavaş ya- vaş başlıyan kar şiddetli bir hal aldı. Ma- carlar mütemadiyen pas veriyorlar. Bil- hassa sağ açıkları mükemmel oynuyor. Muhtelit te elinden geldiği kadar aidine- rek mukabele etmeğe çalışmaktadır. 25 inci dakikada büyük bir fırsat ka- çırdık. Oldukça bozuk oynıyan Cihad (İ, S.) şütü çekmekte tereddüd ediyor. Ge- riye firlıyan topu K. Fikret boş kaleye havale ettiyse de Macar müdafii topu kafasile kurtardı. Macar sol açığının mu- kabil akınını ve sıkı şütünü iyi yer tutan kaleci Osman muvaffakiyetle tuttu. Ma- carlar hâkim oyunlarını devam ettiriyor- lar. Fakat cidden güzel bir oyun oynıyan muhtelit müdafaası her tehlikeyi muvaf- fakiyetle savuşturuyor. Bir hücumumuz- da Cihad muhakkak bir gol fırsatı daha kaçırdı. Macar'ar yorulduklarından fa- vül yapmağa başladılar. Devre sonların- da tekrar parlıyan muhtelit forvedin be- ceriksizliğinden sayı yapamıyor. Bu şe- kilde devam eden oyun hakemin son d'i- düğile bitti ve Macarlar 3-1 kazandılar. Zayıf bir takımla sahaya çıkan İstan- bul muhteliti için dünkü netice normal nıyan kalecilerimiz ve bek'er tamamile muvaffak oldular. Muavin hattı birinci devrede iyi, ikinci devrede durgundu. Sağ haf Hüseyin takımın en iyi çalışan oyuncusu oldu. Forvet hattında İbrahim ve Dirandan gayrisi muvaffak olamadı- lar. Macar takımı isteksiz bir oyun oyna- masına rağmen topa her vaziyette hâki- miyetleri, mükemmel pasları ve, hesablı oyunlarile yüksek bir takım olduğunu sayılabilir. Bi hassa her iki devrede oy-| Macar F.T.C. oyuncuları bir arada belli etti. Başta meşhur Şaroşi olduğu halde her iki açık, santrhaf K. Şaroşi mü- kemmel fotbulcülerdir. İstanbul B. muhteliti şu şekilde çık- mıştır: M. Ali - Vlastardi, Hıristo - Hüseyin, Nobar, Celâl - Filip, Culafi, İbrahim, Ci- had, Diran. Hakem: Refik Osman. T. Özerengin Bugünkü maç _ Macar'ar bugün şehrimizdehi son maç- larını İstanbul muhtelitile gene Taksim stadında yapacaklardır. Bugünkü —maça İstanbul muhteliti en kuvvetli kadrosle çıkacağından oyunun çok sıkı — olacağı muhakkaktır. Macarlar da en kuvvetli kadrolarını cıkaracaklar ve ilk günkü mağ'übiyeti te'âfiye çalışıcaklardır. Dünkü maçlarında sahava da alıştık- larını gösteren F. T. C. oyuncularına kar- şı muhtelitin alacağı netice merakla bek- lenmektedir. Merkezi Avrupanın bu meş- hur takımına karşı muhtelitimizin temiz bir oyun çıkarmasını bekleriz. So'tak bayrak koşusu Dün Taksimden başlıyarak, Eminönü Halkevine kadar gidiş, geliş şeklindeki sokak bayrak koşusu Galatasaraydan İ- zak i'e Fenerbahçeden Rıza Maksudun teşkil ettiği takım — taralından kazanıl - mıştır. Bu takım mesafeyi 31.104 - dakikada koşmuştur. İkinciliği yerli antrenörler takımı,. ü- çüncü ve dördüncülüğü Kocaeli takım- ları kazanmıştır. W mükâfatları tArKĞA C EDEBİYAT —O Yeni yıla Yazan: Halid a Her muharrir gibi, ben ZÜIZBIB » de, yeni yılın bu ilk yazısına daha ilk satırından ne tatlı ha- tıralar ve ne neş'eli bir ruhla girmek is- terdim. Fakat o neş'e bugün hangimizde kaldı ki?.. Korkunç bir toprak sarsıntısı yurdun bir köşesini bir gece içinde en mamur köyleri, kasabalarile enkaz hali- ne getirdi. Ölenlerin, yaralıların ve sa- katların listesi insanın beynine durgun- luk veriyor. Bu milli felâket karşısında hangi kalem mürekkeb yerine kan akıt- maz? Hangi yürek parçalanmaz? Bir tek tesellimiz, Türkün facia'ar önünde ürpe- ren, fakat metanetini kaybetmiyen ruhu- duür. O ruh yaşadıkça, tabiatin bu zul- müne de biran katlanabilir ve bir taraf- tan felâketzede kardeşlerinin yardımına koşarken, diğer taraftan yeni bir hızla harabelerden yeni mamureler yaratmağa kuvvet bulur. Fakat bugün her vazifeden üstün bir tek vazifemiz, vaktile Tevfik Fikretin «Balıkesir musabini için, yazdı- ğı Verin zavallılara şiirindeki davete can atmaktır: Verin şu dul'ara, yoksul kalan şu eytaina Verin eninine gayet şu bir yığın beş'erin! VİİI'İ’!İer * Yılbaşı — hediyelerile * do'u vitrinlere bak- maktan hoşlanır mısınız? Hele oyuncak vitrinleri ne gözleri şaşırtıcı renk renk, boy boy, çeşid çeşid güzelliklerle doludur. Tabiatin taş, nebat, insan ve hayvan bü- tün örnekleri ufalmış, minyatürleşmiş, fantezileşmiştir. İnce bir san'atkâr eli minimini bir boz ayının pençelerine sarı boyalı tenekeden bir kitab cildi sıkıştır- miş, bir bebeğe kanadlar takmış, bir gü- lün göbeğine bir güneş pırıltısı kondur- müuştur. Üç santim boyundaki inekler tahtadan, gagalarında yakut dam'alar ta- şıyan kuşlar cam parıltılı bir madenden, ağaçlar ve çimenler mat yeşil renkte kâ- ğıddandır. Bunlara bakan, bunlara hay- ran kalan çocuk gözleri, ninelerinin ma- sallarındaki hayal âlemini bir camekâ- nın içinde canlanmış sanır'ar. Fakat böy- le bir hülyaya dalış, bazan büyükler için de bir ihtiyaç değil midir? Biran, böyle bir rüya ile, bütün bir yılın hayat didin- mesini yeni bir yılın meçhulât dolu ka- pısı önünde gözlerini kapayarak — unüt- mağa çalışmak yalnız san'atkârın hazzı mıdır? Ben işte yeni yılın eşiğinde küçük oyuncakların bize verebi'eceği — neş'eyi bunun için severim. İki büklüm, seksenlik ihtiyara da so- run, Çocukluğunu anarken muhakkak se- si titriyecek ve gözleri, fersiz ışıkları i- çinde bile bir lâhza parlak bir mazi haya- line dalıp gidecektir. Ona o anda bir o- yuncak gösterin gülümser, deve derisin- den yahud kâğıddan bir karagöz uzatın gülümser ve bir düdük öttürün gülüm- ser. Belki yılbaşı hatıraları o'masa bile, ruhunda Ramazan ve Bavram intıbaları tıpkı çocukluğundaki kadar canlıdır. Yılbaşı oyuncakları camekânı... Böyle bir camekân önünde birdenbire duruşu- muz bütün mazi hatıralarımızı, bütün cocukluk nes'elerimizi uyandırdığı — için daima zevklidir. Esyayı yeni bir görüsle görür. yeni fanteziler!le hayalimizi bes'e- riz. Kim bilir belki böyle bir fanteziye daldığım içindir ki, vaktile bir — yılbaşı şiirimi şu imajla bitirmiştim: Yılbaşı! Gökte şaşı Bir göz gibi bakan ay! Bilmem artık, o ay, hangi çocukluğu- mun masa'ında parlıyandır. Çünkü bütün masal geceleri, az çok, bir yı'başı gecesi kadar esrarlıdır. girerken Fahri Ozansoy Kulaktan edebi ropor- t d. « Avrupa gazetelerinde ve mecmu- i l * alarında görürsünüz: yeni yıla yaklaşılırken, tiyatro direktörleri röpor- itaj muharrirlerine verdikleri cevahlarda |yeni hazırlıklarından ve başlıyacak olan sezonda temsil edecekleri piyeslerden bahsederler; kitabcılar yeni eserlerin müelliflerini ve isimlerini müjdelerler; müellifler de yeni eserlerinden tecessüsü uyandıracak surette haber verirler. Bi- lzı'm matbuatımızda henüz böyle bir ha- |reket başlamadı. Fakat geçen gün iki e- 'dcbiyat meraklısının tesadüfen dinledi- ğim sözlerini edebi bir anket yahud xö- |portaj kadar meraklı buldum, Aklım da | kalan bazı sual ve cevabları aşağıya yezi- yorum: — İşittin mi? Yılbaşından itibaren ve- ni bir mecmua daha çıkacakmış? — Edebi mi? — Evet.. Kim çıkarıyor? Fütürist bir şair.. Demek acayib şiirler okuyacağız? — Orasını bilemem. Yalnız haber al- dığıma göre, mecmuanın biçimi görülme- miş bir şekilde olacakmış! — Ne gibi? — Yelpaze biçiminde., | Bir dakika sustular Sonra öteki sordu: — Necib Fazılın Senfoni'sini oltludun mu idi? — Tabii.. — Nasıl buldun? Beğendin mi? — Beğenen'ere sordum. — Ne dedi'er? Ham ervahlarım anlıyacağı şey de- ğil dediler, — Kızmadın mı? — Ne diye kızayım? Benim kafam o kadar derin felsefeye pek yatmaz! — O halde bekle. Yakında bir şiir ki- tabı daha neşredecekmiş. Belki onu an- larsın. — Bu kitabın adı ne? — Kakafoni. Yeniden sustular. Sonra gene evvelki- si elindeki gazeteyi arkadaşına uzatarak sordu: — Okudun mu? — Havadisleri mi? — Hayır. Nurullah - Atacın fıkrasını? — Doğrusu artık fırkalarını okumuyu- rum. Kitabını bekliyorum. — Yaa.. kitab mı neşredecekmiş? — Evet.. — Neye dair?.. — Mezar taş'arına dair.. — Tuhaf şey! — Neye şaştın?.. En güzel mısralar © taşlarda yazılı imiş. Önemli münekkid bu defa da bunu isbat edecek! bugünkü Bir şey daha konuştular amma, kendi- leri de pek inanmış görünmüyorlardı. Sözde Ankara caddesi kitabcıları yeni” yıldan itibaren hem muharrirleri bol pa- ra ile ihya edecekler, hem de kitab satış- larını otuz bine, elli bine, yüz bine çıkar- mağa muvaffak olacaklarmış! Onlar böyle konuşuyorlardı. Bana ge- lince, içimden garib bir tedai ile, Hüseyin Cahidin yakında tekrar basılacağın. işit- tiğim meşhur romanının ismini tekrarlı- yordum: Hayal içinde! Halid Fahri Ozansoy Beden Terbiyesi Umumi Müdürü miştir. Ankarada Demirspor şild şampiyonu oldu Ankara 31 — «19 Mayıs Stadısnın an- treman sahasında devam olunan bugünkü şild maçları sonunda Harbiyeyi mağlüb eden Demirspor bu seneki şild şampiyon- luğunu kazandı. Ömerin idaresinde başlıyan oyun, rüz- gârın aleyhlerine esmesine rağmen De- mirsporun hâkimiyeti altında cereyan et- meğe başladı. Harbiyelilerin tecrübesizliği ifade e - ver- hat manevra yapmasına yardım ediyor - du. Bu suretle Arif, ve Orhan sık sık gol pozisyonlarına giriyorlardı. 30 uncu dakikada Harbiye sol müdafi- inin kısa bir vuruşunu yakalıyan Arif, topu Orhana geçirdi. Orhan da bu çok müsaid vaziyette kendisine gelen topu vü- le bir şütle Harbiye ağlarına taktı. 8 dakika kadar sonra, küçük Orhan u- zaktan çektiği falsolu bir şütle takımına ikinci bir sayı daha kazandırmış bulunu- yordu. ğ İ Fakat, kısa bir zaman zarfında yedik « leri iki gölden sonra biraz daha açılan Harbiye mukabil inişlerle Demirspor ka- CB B hçüne bi » « eee MN DüLA e | N

Bu sayıdan diğer sayfalar: