9 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Enam” “Son Posta,, ni Masallarda Çeviren : Hasa 1 ( #Ş” ri | HH ğ i İş li H ; emirleri ya; mecbursun! Mı pmıya Muhasebeci traatkâr bir eda ile: Yapay a klsiniz, dedi. Evet, ben emirlerinisi, > Ya mecburum, Fakat kasada para yok ça Msebeelmin inadını kıramıyacağını sn- Mei Grektör, muavinini O çağırmalarını daa, Sare aramıya başladılar. Gözünü Yıl. betipX İÇİN mühmsebeciyi tekrar huzurlarına Ye gili. dlreklür mubmseberiye çıkışmıya <p Masayı yumruklamıya başladı: la fabrikanın bütün plinlarını altüst e, dedi, «şi, VİN Masaya bir yumruk indirerek Hâve az, Yarın fabet mecburiye. Re alacağız. kayı kapatmak kap Aiörle muasinl, zaralı muhasebecinin) #işinceye kadar in, AT. Muhasebeci, kurtulup yolu © Börünce, elinde bulunup da serletm Kargş SENİ hale olmadığı paraları vermiye| İryay yi Ve «Şurüdan kırpar, buradan “ve ay, #sabları nasıl olsa dent getiririm...» oy ilindü, Ve yüksek sesle: Davaları «filan» şey için istediğine digi, baba bir küğnd yaz. O zaman sana bite, Paraları veririm, dedi. —EMör böyle bir kğıd vermek İstemedi: e yazmıya vaktim yok, dedi öne de, tabil, parayı vermedi...» | büyük bir dikkat ve alâka İle) Ölemekiz olan Halife Şehrâzhda sordu” Ma ye girektör bu Asi kulunu me diye 2 İ2.» Mİ cevab verdi: eke, YA Bmirülmümünin, evvelâ: Bu msm. Biçay Ul yok. Seniyen: Şimdi Lnssniar Wp» kanun yolu ile cezalandırırlar.r Secedenberi Tik dela olarak cldat bir ina,” Kapılan Halife, büyük bir şepkınlık asa, öyle mi?, dedi> râzld hikâyesine devam etti: İha İrektörün. hiddeti her geçen gün biraz Ürek yordu Nihayet iş o hale geldi ki, Maki Bu “nader wuhasebeciden kurtul. iza İTaş olmamıya ve hiç bir eğlertiye Direk >eralye karar verdi. arz EN aklh ve kurnaz bir adamdı İleri İYİ güzebilirdi, Muhasebeci ise, he, yayar Bömülerek kasası başında otu. v ada bulunan herkes onn 5 4“ «kasayı muhafaza eden eli #7AN ZED telâkki ederdi. — tiz. çi galiba dağa kadar geymiyece- — Apız Yemekle bulunacağız. Yanma rk bu kadar münasebetsizlik sam estirım, Yükiç çe #Yrildığımız gündenberi nasl mi, yarınki plânmin de içti köz YON ko Wi beklerim Bük 4. 9T ki bu görleri ezelden tanırmç & bütün Yabancılığırızı bir anda unu” bi yyak bir ümde sun'ilikten bu ke- iş iie insan görmedim. Vahid £i- Mütatar ve des yürü halin ür , Arasıra insanın » Muavin geldi, Direktörle basbasa| Uzun uzun sordu. Ne carden,; le sicak bir yakınlık. iii n Hikâyesi çiğ olduğu yibi.. 8 n Âli Ediz çi tı dn muhasebesi zayi rabe Ml kmieizin e çalış, tağımı dikkate alarak bir gün ona a — Ben hiç yorulmuyor musun?. İstirahat mizin? ri oan muhasebeci, kö soluğu direktörün yanında aldı yi kanunları #AJAJ ediyor, diye — Muhasebeci sordu: şiküyet etti. alika Se Bayri 1 Nasi? Ne şekilde? — Çubuk izahst ver unları?. j Pm sigorta PATAxIDA mahsuben müs, tshâemlerden ellişer kapik fazla almiş... Dedrahti. Sen bunu biliyordun da ne diye şimdiye kağar sesini vi gm Bari hursım iş ümerinde yakalıyalım!. Paor'kanın içine girerek bütün abelyeleri 'dolaşmuya ve müstabdemlerle içilerden ie. ker ioker sormıya başladılar! - Ben tamam olarak bütün paralarım &. in 1? — Eengi paraları?. — Göndeliklerini canım! Yasak? — Muhasebeci sayyal sigorta sidatını fazla sim Tie diyorsun? Belki benden de Yazla ai.) miştir. İ — Belki benden de... İ -- Belki benden de... İ iri bu meseleyi henüz iki Üç Kisiye sormıya vakit bulmadan Bütün (sb. rika ayaklandı. İşte bu esmmân, fabrikanın pis ve karanlık çöplüklerinde uyuklamakta clan «İfiira» da ainsi sins! baş kaldırdı. Kimse farkina varmadan fabrikanın umami gürül. türüne, motör sedlerine o da karıştı. Wrterl gün «İsi koruma» ithamnamesini &i, rektöre götürdü. Direktör muhasebesiyi ko. Iundan tuttuğu gibi kapı dışarı elti rahat bir nefes aldı Direktör, ay. i kesmeğiği sakalını kesti. Eğlen. tiye gitti. | Fakat ista bu andan Jlibüren de kaza has. talandı Muhessbeelye acıdığından ötürü mü,| yoksa bir başka sebebden dolay; m), pek belli deği, kasanın avurdları gittikçe çökmiye başindı. Kasayı tedav! için en bazik döktorlar ça. gırdı. Fakat doktorlar bir teşhis koyuncuya radar kasa son nefesini verirken sari ağe'mi açhı. O zaman herkes kasanın midesinin bombos oldufunu görgü; demek ki kasa aç, hktan #lmüstü. Birçokları bu halden müte.| *r oldular. kaya çöken bu ölü aessizliği içinde birdenbire, kanunun ayak sesleri duyuldu. Kanın kası ölüsüne bakınca her şeyl anladı. D'eektör korkusundan odasına Zapandı. ek, mürekkeb hokkalarından meded| du: — Ersa neden öldü? — Bea, bu... bilmiyorum... Kanun, gök gürüitüsünü andıran bir sesle, Ee öyle mi? Bilmiyorsun dermek?. Peki. gen bilmiyorsan ben biliyorum, dedi; ve &i. rektörü peşine takıp götürdü.» Nakleden: Neyyir Kemal mi. tâ derinlerinde gene o gereki siziyı İ day mayını. Vahid, çok garib ta-. biatlidir. Ben kendi besabıma gelmerliği-, ne sevindim doğrusu... Ne yapayım hod- binim. Sevincimi paylaşmaya kelemem. dırdığım yok. Erkeklere güveni- çocukluğumdanberi; . üldü: — eklen sonra yanımıza gelmeme len do misiniz? Evin oğlu sizi hep' İkendine alıkoymak istiyor amıma... Ahmed mi? Oo09!... Aramız pek sıra gezmeye HAötürüyor. tler veriyor. Kerdi kar- f işlidir. Beni arı: zan da sasihs * , sözlerinin gizli gizli İN Yüzen 4 > Ba r verin yenir. | Rinizle inanabilir, güvene ine bensemeli imişim. Burarla kal Neler e vüreğinizle seve... deşlerine pm İlana yalın Maşiy Sabah, all topla- gidersem belki hir silâmaşk; eden olur- ! Devir me? Elem çocuk SEBİL yemek tenden korkuyor. Kerk- herhalde başına £eeC: de, iz? ii e ii , sizi göreceğim. e al İkimize de kızmıştı. Siz Kİ eğ tabi slmek babes dye e Yaralı hayvan gibi bir ver-| ön emi Hemen İstanbu'a yollan-İsile ile yaşa- geleceğini sövlemişti.! rr (dığı 2 İğde kimseve söyl” ,eldi. Hepsini söy tuğu İse, İstenbu'a gel ilmi Bir anda kanımın da dolaştığını. en manasi sened dare. i söylemediğim bin tatlı sev a edim. Daldan dala st- neden, İçi Macar takımı istanbul muhteliti ile bir maç yapacak Macarlarm F. 'T. C, takımı dün An- karadan şehrimize gelmiştir. Macar nİtakımı hasıla felâketzedelere bırakıl- imak üzere son bir maç yapmağı teklif * İetmişti. İstanbul mıntakası Macarlarad karşı "Gainlasarayın oynamasını arzu etmiş ise de, son maçta sakatlanmış olan Sa- lim, Enver, Buduriden maada, Cemil ve Sarafim de sakat olduğundan Ga - İlatasaray tek başına bu maçı yapamı- yacağını bildirmiştir. Bugün Galatasaray - Fenerbahçe ve Beşiktaş murshhasları bir toplantı ya- parak muhtelit bir takım çıkarmak &- zere bir karar vereceklerdir. Tesbit edilecek mubtelit takım, Çar- samba günü F. 'T. C. ile 'Taksim stadın- da son maçı yapacaktır. Lig maçları Pazar günü başlıyor Bir hafta tehir edilmiş olan İstanbul Ng maçları bu Pazardan itibaren baş- hyacaktır. Geçen hafta oynanmamış olan maç- ların hepsi ikinci devre nihayetine kal rştir. Geçen haftanm en mühim maçi olan Fenerbahçe - Beşiktaş maç: da bu su - retle en sona bırakılmış olmaktadır. Kız mektebleri vo'eybol maçları Sömestr tatili dolayısile bir hafta tehir edilen kır mektebleri voleybol maçları yarın kız Muallim mektebi sa-|* Tonunda yapılacaktır. X Fransanın yapacağı milli maçlar Fransız futbol federasyonu Kânu - nusani ile Şubat ayı içinde iki beynel- milel maç kabul etmiştir. i maç Fransa ile Portekiz ara- sında 28 Kânunusanide Park dö Prens 86; ikincisi gene ayni sahekla İngiliz ordusile, Fransız ordusu arasında İl Şubatta yapılacaktır. Dr. Galip Hakkının &i yıldönümü Topkapı Pukaraperver Hayır müessesesi. nl kuran Sinop Saylavı rahmetli Doktor Ga. Mp Hakkı Üstürün Çümartesi günü vefatı nın üçüncü yildönümüdür. Bu acı yüdönü . mü ber sene Galib Hakkının müessesesine ümünün kayı takirlerden her birine yekünu on ki.” loyu geçen muhtelif cins erzak vermek mare. tile hatırlamakta ve doktora cabmet okun.İ ,. . Sik tef Build makinadır Bu sene de 250 fakir aileye on ka. Jeme yakın yiyecek dağıtılarak ve aynl gün (Cumartesi günü) Windi namazından sonra mevhamun tazizi ruhu için Topkapı camiin. de merlüt okunacaktır. Mursdlıda bir yangın Muradlı (Hususi) — Muradlıda Meh- med oğlu Süleymanın evinde kazaen çıkan bir yangın neticesinde bir oda kâmilen yandıktan sonra etraftan yeti- şilerek söndürülmüştür. kyan bir kuş gibi sözden söze, kahkaha- dan kahkahaya atlıyordum. Ne neş'eliydik! O da durmadan konuşuyor, anlatıyor, anlatıyordu. Sözleri insanın içine birer ilk damla gibi düşüyor. Duru bir su gibi tâ derinleri secilen mavi gözleri sözle rinden de sıcak... Yere baktıkça uçları kıvrık kirpiklerini seyrediyorum, Onlar baslı başına bir güzellik. Renkleri koyu... Fakat ne Vahidinkiler, ne de benimkiler gibi simsivah... Koyu kumral, ipek gibi yumuşacık ve parlak... Baktıkça insana parmaklarının uçlarile dokunmak heve- si veriyor, İtirsf ediyorum, bayat bana bu kadar, güzel bir gün göslermemişti, Yazık ki nes'enin ömrü uzun sürmüyor. Ke cabuk yemek vakti gelmis, Mediha hanımefendi beni bir yana çekti. Kulağı- ma dünkü mahwd sözünü tekrarladı: -— Kalabalıktan sıkılırsan odanda kal. Halik usağıda dururken odama mı ka- panmak? Allah esirgesin. Kendisine beni düsimdüğü için teşekkür ettim. Yalnız- hiktan hoşlanmadığını söyledim. Sofra- da Halkla Leylâ hemmefendi yanyana idiler, Ben şenç bir dokterla Avni beyci- ğin veğeninin arasmda kaldım. Biri dur- eden iâctan, sağ'ıktan bahsediyor, Ö- bürü ağzındaki lokmayı vutmadan soğuk soğur nükieler yapıyordu. Ahmed tam karsıma düşmüştü. Saskın çaşkın bakı- yordu. Sa doktorum yerinde © olsa hiç ok ma?sa bu kadar sıkılmazdım. Ne yapar- ise Hunları uygun görmüs olacak Yemekten sonra Leylâ hanımefendi Sultanm tutar eli, gören gözüydü. Sara- yın harem dairesinde, emir ve idare onun elinde idi. Henüz yirmisinde dilber bir Gürcü kızı olan Sahbâ kalfa, fidan boy- lu, güzel bir kızdı. Derisi, zeytuniye ça- Jan gayet koyu bir fildişi rengi idi, Ayakları, delikanlı ayağı gibi, etsiz ve ince uzün parmaklı, bilekleri ince, ba cakları ve kalçaları balık elinde, göğsü toplu ve tıkızdı. Yüzü, Praksitelisin kıza Jbenziyen küçük Apollonlarını andırırdı, biraz ileriye doğru sarkık alt ağdalı bir bal cilâsı vardı. Sahbâ kalfanın saçları, döktüğü zaman topuklarına iner- di, rengi ve kokusu amber gibiydi. Saç- larını incecik incecik yüz yirmi, yüz otuz örgü halinde ördürürdü; her atkısma da, bir saç altını bağlatır, örgü uçlarına da birer inci püskül taktırırdı. Saçımn bir kenarına da bir demet mücevher çiçek, en sevdiği süslerdendi: İncilerden göncâ- lar, yakuttan bir gül, elmastan bir yase- min, sarı taşlardan Üç fülvea,., Sahbf kal fanın gözleri, devrim devrim kirpiklerle oyalarmış, fettan ve baygın, bakışlı idi, «ağaçtaki baykuşa baksa, ayağıma indi- rirs idi, Gevherli Esma hanım sultan, ©- nu küçücük iken almış, bizzat kendisi ba- kıp büyütmüş, ve henüz on beş yaşların- da iken sarayının bütün anshtarlarını Sahbânm eline teslim etmişti. Habeş Beşir, Hristonun verdiği çiçeği getirdiği zaman, Sahbâ kalfa, Fazlıpaşa sarayının en güzel odalarından biri olan datresinde, odanın tâ ortasında bağdaş urup oturmuş, önünde bir gümüş tepsi, İtepsinin içinde, birbirini tutmıyan binbir v, gözleri bu şeylere saplanmış, ordu. Karşısında on altı ile on beş arasında, esmer bir erkek çocuk var- dı. Bacaklarım uzatmış, incecik gövdesi- ni sağ kolunun üstüne yaslamış, sol eli, I kusağındaki kücük bir hamcer ile aynu- vordu: Basında kırmızı kecekülâh. kölâ- hmda oyalı bir cember, sırtında sarı Üs- töne kırmızı çubuk'u bir mintan, belinde kırmızı bir yün kuşak, ay: beyaz cuh dı, bacakları ve ayakları çıplaktı, Ayakları temizdi, fakat tabanları naserlı iâi. urun zaman yalına- vak gezdiği belliydi. Gümüs tepsinin ci, kücücük bir hırdavstcı dükkânını andı- rıvordu: Kumas parçaları, tel parçaları, düğmeler, kâğıd parçaları, tahta parça- Jarı, civi, boncuk, kuru yanrak, tarrın, karanfi!, kerahiber bir anda akla ve hi- vale gelmez binbir şey vardı. Sahbi kafanın #özleri, bir srulik, kar- i parıl vanan gözlerine $ — Söyle be oğlancık, sen akıllı çocuk- sundur, nasil düzeyim nameyi... Esmer çocuk, güzel idi; amma, güze'li- bilhessa harikulâde cülimsediği zamanlar vüzü olurdu. çocuk gülümsedi: — Ne söyliyeyim gürel ablacığım?! Diye sordu. Sahbi kalfamn muhteşem gözleri, ço- cuğun esmer yürüne (< sap'amıvermisti. İBu «yavru» nun yüzünün bu kadar tatlı (o'duğunu Tik defa farkediyordu. Gürcü kızı, biran, gözlerini yumdu ve yumulan gözlerinde, #smer çocuk, büvüvüverdi, ince kare bıyıklı bir delikanlı oldu. Sah- bö ka'fanın yözüne bir ateş baslı, sesi boğukca: beni denha bir kanapeve çağırdı: — Zavallı İneigül Sofrada hep sana baktım. Adamakıllı sıkıldın. Avni beyin bütün #ilesi böyle antikadır. Melihaya takılırım da kızar. E tabii değil ml, ko- cası... Bakalım sen ne vakit onun gibi ev bark swhibi olacaksın? Gözlerini elavlı alaylı kırpıştırırken bakıştık, gülüştük, — Benim evlenmeye rivetim yok. Mu- cera kırı olacağım? — Ne Ga Ne olacaksın? kız baska ne olabilir? ds bıma pek müseidmis diyorlar, Mena v9 Bir köşe de pineklevip ihtiyar kız olacağıma ma- cora arkasında dünvayı gerer tozar, ha- yatı görür anlarım, Gülmekten katıldı: — Seni kücük maskara senil... İste simdi anladım ki birbirimizle tam arka- daş olnbilecağiz. Yalnız bir şartla: Ha'ü- var? Benim gibi parasız pulsuz bir genç Tipim | Sahbâ kalfanın da kısa biri Yazmı: Reşad Ekrem . namesi — Uzat kafanı!... Dedi, çocuk başını uzattı. Sakbâ. — Yum gö: 1 Dedi. Çocuk gözlerini yumdu. Sahbâ, çocuğun yumuk gözlerinden öptü. Esmer çocuk ta, «güzel abla, gözlerinin östün- öperken titremişti, Sahbü kalfa gü- tepsinin içinden küçücük bir inci 2i- ve yere, halının üzerine ayırıp koydu. derhal: İnci, Sensin güzellerin genci, Diye mırıldandı. Sahbâ bir kahkaha attı: — Vay kâfir oğlan vay, sen neler bili- yorsun!. Dedi. Esmer çocuk evveli kızardı ve sonra, gülmeğe başladı. Sahbi kalfa, tep- siden bir çivi karanfil aldı ve incinin ya- nina koyarak: — Haydi bakayım. bunun da manasını Böyle de göreyim seni dedi.. Çocuk, şakrak sesi ile: — Karanfilsin kararın yok, Gence gülsün timarın vok, Ben seni çoktan severim... Senin benden heberin yok... Dedi. Sahbâ gözlerini açtc 1 i | : — Bre oğlan sen ne imişsi yim seni... Dedi, Esmer çocuk, idi, gözlerini yumanak zattı. Fakat, Sahbânın kapakları beklerken, dudaklarının östün- de hissetti, Sahbâ, çocuğun külâkim cekip attı, çocuğun seniş alnma, lüle Kile kara saç lar döküldü. Sahbâ tepsiden bir gümüş pul aldı: Pul... derman bul! Dien Pâve etti: Bayılırım saat saat. Dive ilâve etti, Sahhâ tensiden bir armud kurusu aldı — Armed. — Ver bema bir umnd' Ve böyle Sahbü kaf; den bir sabun marçası, yibfber alarak incinin vanma koydu. Her birisini alırken de, esmer çocuk, onun manasını söyledi, Bu suretle, beraber biz esi tertib ettiler; i — Sensin güllerin geze. Karanfil — Karanfilsin kararın vok Gonce gülsün timarın yek Ben seni çoktan severim, Senin benden haberin yok. Pul — Derdime dermen bul, Kâfit — Bayılırım saat anat. Armud — Wer bana bir umu! Sahen — Derdinle oldum zabun. Kömür — Ben öleyim size ömür. Gül — Ben ağlayım, sen gül Hasır — Olayım sana esir. Çuha — Üstüne bulunmaz baha. (Arkası var) dokunmak hevesi veren kirşiklere bak muıyacağım, bakamıyacağım. Bilmem neden gözüme uyku girmiyor Bilmem neden saçma. çok saçma bir şey yapmak... Ağlamak istivorum. Halbuki daha yazacıklarım var: Leylâ hanımla o tenha kösde konu- şürken Helök yerımıza peldi, Kalktım. Ahmede bir şey söyliyeceğimi bahane e dip ayrı'drm. Gözüm - asıl oldu bik mem »- Halükun gözlerine ilişti. Bu deru mavi su simdi yarı hüzün, yarı infiale bollanmıştı. Leylâ hammefendi yatımcaya kadar 0- Ahmed mütemadiyen bir şevler söylü- yordu. Ben ne olduğunu anlamadan «e e evet» diyordum. Bir ara pek telâş — Unetmayınız, #öz verdiniz. Yarm ba sözde durmanızı istiyeceğim. Yüzüme öyle hayran havran, öyle ta <2 tatsız bakıyordu ki rahetsızlık duy- ke isme de kiminle İstersen tams, Ha.|dum. İsin fena, ne vüdettiğtmi de bil Tik benimdir. Ben seviyerum. Söz veri. |miyorum. Eğer ona Ümid verecek bir “ex. yor must? Ondan uzak kalacak mısın?|ise bövle saçma bir vâdden tereddüdsüz İnsan bur damdan düsen teklif karşı. |döerim. sında bocalıvor. Zaten kafamın ici o ka- * Asr bulanik ki değil varını, öbür günü,| Yok olsum, Ah e *ettâ bir dahilen nzağı bile göremiyorum. | Havata ölmek he Talan zn Se Karsımdaki güzel kadına «Halüktan benİkolav değilmis. Macera #mrünüm daha #n hoslanıyorum: “demek gururumdanlilk adımında vorulmuş gibiyim, bir seWer kavbetmek gibi geliver,. Bir-| Acaba simdi Halik,. ilmin neyna ömrüm-İsın? Mediha hammefendi bana oğlundan | Jenbire: «Peki; diyorum ve pazarlık bi-|Jiğinden gaiba? Sac saplanıyorum - ışığı söndürcceğim, tiyor. * Artık; insana parmaklarının üçlarile (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: