10 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İnsan her Bir varmış bir yokmuş... Diye başlıyorum, çünkü bu bir masal- ür. Bütün masallar gibi ne olmuştur, ne Olacaktır. Fakat gene bütün iyi masallar Gibi okuyanların. dinliyenlerin ibret ala- Sakları kısımları vardır. Bir varmış bir yokmuş, bir köpek me- Taklısı varmış, Bu adam minimini köpek- İeri alır, onlara bakar, büyütürmüş. Kö- Pek meraklısında köpek büyüte büyüte köpeklerin bütün cinslerinden anlar ol- duğu hissi peydahlanmış, küçük bir kö- Pek gördüğü zaman derhal o köpek hak- kında #ierini söylermiş; — Bu küçük köpek bir sokak köpeğin- den başka Bir şey olamaz. Yahud: — Bu küçük köpek bir tazı yavrusu. dur. Büyürse tavşan avcılarının çok iş- yarar. Yahud da: — Bu küçük köpek bir çoban köpeği Yavrusudur. Zr &opek meraklısı tahminlerinde yanıl- mazmış. Sokak köpeği olacak, dediği kö- Pek, hakikaten büyüdüğü zaman sokak köpeği olur, tazı olacak, dediği köpek ha- kikaten büyüdüğü zaman tazı olur, ço- ban köpeği olacak dediği köpek hakika- ten büyüdüğü zaman çoban köpeği olur- Muş. Köpek meraklısı artık kendine çok gü- venir olmuş, köpek cinsleri üzerinde hiç aldanmıyacağına kanaat getirmiş. * Günün birinde köpek meraklısı sokak- m bir köpek yavrusu görmüş. Bak- — Nafile, diye düşünmüş, bu yavru “kak köpeğinden başka bir şey olamaz. Köpek mahzun mahzun ona bakıyor- Muş. Köpek meraklısı: — Boşuna bakma, demiş, seni almam. Bökuk köpeklerinden hiç hoşlanmam. Yürümlüş gitmiş, evinin kapısından i- Şeri girmiş, Bir de ne görsün, sokakla lüğü yavru köpek te onunla beraber L © Yen Bu resmi (gazete- kesin, uygun ge- lecok renklerle boya- Yın ve bize gönderin. En iyi boyayanlar- dan iki kişiye birer “sb projektörü, iki Kişiye elişi altı kişi- Ek peçetelik. Diğer ©'li kişiye de ayrı ay- r güzel ve kıymetli * hediyeler | vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müddeti on beş ğiniz zarfın üzerine «Bilmece> kelimesini yazınız. Hasis bir zerzevatçının bir eşeği ve eşeğini koştuğu bir arabası vardı. Hasis zerzevatçı bir gün arabaya lâ- bana doldurmuş, pazara götürüyor- du. Hiç te merhamelti değildi. Eşek yavaşladıkça vuruyordu. şeyi bilemez İekisdari içeri girmemiş mi, köpek me- | raklışır İ — Höşt, diye bağırmış, pis sokak kö- peği yavrusu, ben seni ne yapayım, be- nim evimde en İyi cins köpekler var, seni onların yanına koysam huylarını bozar- sır. Köpek yavrusu beni de al, bana acı demek ister gibi havlarmış, Köpek me- raklısı onun mahzun mahzun havlama- larına aldırmamış: — Haydi defol, hoşt pis köpek! Diyerek kapıyı açmış, ve elindeki büs- tonla köpeğe vurmuş, vurur vurmuz da köpekteki değişikliğin farkına Köpek biraz evvel sokakta görd pekten bir misli fazla büyükmüş, Köpek bastonla vurulunca acı acı hav- kıyarak köpek meraklısmın gözlerinin i- çine bakmış. Köpek meraklısı da dikkatle ona bakmış, ve o zaman &öpeğin dakika- £ . İdan dakikaya büyüdüğünü, gürbüzlediği- İni sezmiş. O zaman işi anla; İden çok ihtiyar, kendinden çok köpek meraklısı ona seneler evvel köpek cinsleri hakkında izahat verirken; bir cins köpek olduğunu ve bu cins köpe her nevi köpekten doğduğunu, fak — Aman köpek sen! bildim, sakın bir yere gitme sana İyi bakarım! Diyerek elini uzatmış, fakat biraz ev- vel bastonla vurulmuş köpek gerisin ge- riye sıçramış ve aralık kalmış kapıdan çıkmış, karanlıkta kaybolmuş ve köpek meraklısı ömrü oldukça bir daha o “a köpeğe raslamamış. * Masal burada bitti çocuklar, insanlar, bir şeyi her zamari tamamile öğrendim iddiasında bulunmamalıdırlar. İnsanlar İne kadar öğrenmiş olurlarsa olsunlar, ge- ine bilmedikleri çok şeyler vardır. gündür, ve bilmece cevabını bize gönderdi- bilmecenin gazetede çıktığı tarini Pazara giden yol üzerinde kahve de biraz dinlenmek hevesine komi mıştı. Arabayı kapıda bıraktı, kah- veye girdi. Eşek arabaya bağlı kapı» da kalmıştı. ş.|-8/A. hyar, gidiyoruz, düdüüti, SON POSTA ( Okuyucularımızın şiirleri |) Erzincan koşması Ersineanın dağlarında baykuşlar öttü! Afet esti, sular coştu, bütün yer çöktü, Yeşil bağlar, gül bahçeler sarardı soldu, Şehir viran, caddeler bep cesedle doldu. Ey Ersinean! Erzincan! Yurd verecek sana can. Dtamure slacaksın, Sandet dolacaksın, Erzincanın dağlarına yağıyer deli. Uzanıyor Kızılayın şefkatli kolu. Ağlama yayla dilberi en sıcak kucak; Sana, yurdun muhabbeti, aşkı olacak, Ey Errincan! Erzincan! Yurd verecek sana can. Mamure olacaksın, Saadet dolacaksın, Fethi Dedeoğlu Çorlu orta okulu Arkadaşlar -3/A- hdır özümüz, Geçmiyormuş artık burda sözümüz, Lüleburgaz yolarında gözümüz, 3/A. yiz, gidiyoruz, düdüğü, Ali Riza ber vermezse met hele, İşte artık biz de verdik elele; Bundan #aten sınıftaki zelzele... Müzislen, şülr, ressam hep biziz; Gürültücü derler, fakat sessiziz, Yalnız gelen yabancıya «zıi-ız2'» deriz. »3'A. layız, gidiyoruz, düğüüt!, İsmail Okan Arılar Yıl ven arılar Her çiçekten bağ arar, Ne güzel huyları var; Bu güzel şen arılar, Kovanlarda yaşarlar Sinek gibi kaçarlar, Yaz çalışır kışın yer; Bu güzel şen arılar, Cemal Arıcan. ç ocuk portreleri i » aa Ergin Aygöl Küçük okuyucularımız Küçük okuyucularımız, mekteblerinde sınıfta veya oyun esnasında çektirdikleri fotoğtafları bize gönderirlerse, bu fotoğ. rallar gasetemizm Çocuk sayfasında meşredilecektir. Yoloğrafları gönderdiğiniz zarfın bir kenarına «Çocuk sayfasıs okelimeerimi yazmalısınız, Eşek, fırsattan istifade etmek he- vesine kapıldı, Çünkü hasis sahibi o nu çök kere günlerce âç bırakırdı. Döndü, lâhanaları yemeye başladı, yedi yedi, bitirdi. Bay Bilger antika meraklısı idi, Her zaman bedestene gi- dör, antikaya aid ne Bay Bilger anti. kacının dükkânma girdi. Kısa bir pa- zürliktan sonra an- bulursa almak heves laşmıştılar. (Bay sine kapılırdı. Bilger paraları Antika eşyayı alır, saymış, (oantikacı evine götürürdü. Bir gün gene bedestene gitmişti. Eski devir. lerden kalma bir baş zırhı gördü. da baş zırhını bir kâğıda sarmış, Bay Bilgere vermişti. Karısı koştu, yakındaki sobacıyı Karısı odaya gek mişti. Bay Bilgeri o halde görünce evvelâ Bay Bilger evine (ogider gitmez, pija- masını giydi kahkahayla gülmeye Yeni aldığı antikayı Odi tarhı gayet ga püketten oçı- içimde idi. Ağız tas kardı; başına rafı ördek göğasına geçirdi. Fakat obenziyordu. Sonradan gh başından zırhm yüzden çıkma- çıkmıyordu. dığını öğrenince me raklandı. Bay Bilgerin çağırdı. Sobacı uğraştı, fakat zırh çok Oyırh Oo yüzünde — Belki komşuların sağlamdı, parçalanmıyo, kalmıştı: âklına bir çare gelir, — Şimdi ben Diyerek. ne yapayım? Bütün komşulara büş vurdu. Hepsi geldiler, Bay Bil ,geri gördüler. fakat hiç birisi onun derdine bir çare bulamadı, Nihayet gene Bilger işi halletti, Bay Boynuna bir ip bağ- ladı. 'Hasis kahveden çıktığı zaman &- rabada yenmemiş bir tek lâhana ka'- mamlştı. Hasis fena halde kızdı. Da- ha fenası eşek çok lâhana yemiş, yü- rüyemiyordu, Ne yapmak lâzımdı acaba? Kendisini balkondan a- şağı sahıverdi. Nihayet maske çıkmış, kurtulmuştu. Eşeği “bırakamazdı ya, arabaya koydu ve çekmeye başladı, Eşek dü- şünüyordu: — Ah diyordu. Bir de değneğim olsa şu adam arabayı çekerken ya- vaşladığı zaman vursam, ondan bü- tün intikamımı almış olurum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: