10 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Harb olmasaydı Hitlerin halefi olarak österilecekti Göriny değil Hass 9 Nari liderlerile olan münasebetleri düzelimek. arayı bulmak hususunda | jim tamaimile şahsi gayretleri” min ilki. 1937 Mayısında verilen bir riyafette irad ettiğim bir dostluk ni kile olmuştu. İkincisi ise, Eylülde yapılan Nürem- berg parti kengrelerinde o bulunuşum ie vukua geldi. Nüremberg kongresinde Bir fırka günü olmak hasebile, tatma mile siyasi bir içtima sayılmıyacağın- dan o zamana kader, İngiliz. Fransız veya Amerikan sefirlerinden hiç kim- se Nüremberg'e gitmiş değildi, Ve ilk defa olarak da, 1937 şenesinde Fran - mz meslektaşım Mösyö François Pon- cet, Amerika sefareti maslahatşüzar Mister Gilbert ve ben kongrede hazır bulunmak üzere hükümeti metbuala- rumızın erarini aldık. ş Nürembergde. bir hafta süren toplan tılarda yapılan türlü türlü nümayişleri görmemiş ve buradaki havaya uyma- mış olan herhangi bir kimseye Alman! yadaki Nazi cereyanma tamamile Vâ -| kıftır, denemez. Ben, o zamanlar ferkenm 2 milyonu| aşan azsmnı temeil eden 140 bin parti hderinin geçid resminde bulundum. Ben içinde 5 bin tane kız bulunan 48 bin güçlü kuvvetli gençlerden mü- teşekkil Hitler gençliğinin bir toplan- tısında, ve Her Hitlerin 25 bin kişilik 8. 8. siyahgömlekliler kampında bir akşam yemeğinde bulundum. Hitlerin hendisi, Newrath, Göring, Göbbels ve bir tekım daha az ehem Parti W- kasaba ve köy parti teşkilâtları şetle- rinin) nümayişi, #ksam, saat 8 de stad yomde veya Zeppelinfeld'de yapıldı. Bu kahve rengi gömlekler giymiş 0- lan 140 bin kisi aralarında fasılalı #e- gdler bulunmak üzere 6 büyük sütun halinde sıralanmıslardı. i Hitler plâtformdan 400 yarde kadar uzakta olan stadyomun en dip kanısın- dan içeri girdi, muakkiblerinden yüz- lercesinin refakatinde ve yaya olarak orta geçid mahallindeki önceden ha- hemmiyetli bir ders değildi. Nümeyiş- te, hayraklar, musiki ve şarkı rolün bü yük bir kısmını teşkil ediyordu. Genç-| liğin ateşi, harareti ve heyecanı faz - lasile ayan idi. Bu münasebetle Hit -! ler, Hess ve Hitler gençliği şefi Bal -! dur von Sehirach nutuklar verdiler, Hess ve Hitler Rudolf Hess Führerin mümessili i- di. Bir bkıma, Hess bana, Hitlerin bir) evlâdlıği gibi ü- Bu harbin baş-! lans'cında, Alman milletinin liderliği- ne Göringden sonra gelecek olan ikinci! isim olarak ilân edildi. İ Hess daha az buhranlı, dağdeğelı zamanlarda ihtimal ki, ilk namzed 6- :i . senma, harb çıkarsa askerlerle Nazi partisi arasın-| in etmek husü - zü, gür ve sar. NESİ sevimli tavırlarile Hess (o badta selen Nazilerin belki de en cazibelisi idi. Pek konuşkan görünmez. ve bir rmi| havere esnasında bü bir kabiliyet! sahibi olduğu hissini vermezdi. | Ben onu şu kelimelerle kısaca sav-| sif edebilirim; Müthiş bir taassubu olan, daima w-| zakta duran ve kendi içine çekilmiş bir edem, ve Hitler ve din Gençlik toplantısında von Sehirah'ın sırlanmış yerine geldi, Hitlerin gelisi #tadvomun © etrafın! çencevre çevreliven öç vüz vevahud Anha farla wild“klann ant bir surette havavı öevrilmesile ve tiyatrolara Ye-| kışacak bir sekilde haber verildi Bu ıwld#kların saçtıklar, mavi gi - yalar hevada binlerce kadem yüksek - | kte dört köse bir tavan vücüde " rerek birlesti, ve o esnada beslukta ta kılı duren tesedüf bir bulüt manza - raya bir realizm kattı. Güzel ve ayni zamanda muhtese olan bu manzara. ina bir buzdan kftise içinde hulunüyermuş hissini ve. riyordu. Verilen kumanda üzerine bayrak taşıyıcılar. tâ uzakta, dinte sözün pir. miyeceği bir yerden Ierlediler, ana hat ta kadar oradan daha Terideki Sıralara, oradan da dört yan yola kadar geldi . ler. Ben Büyük Harbden evvel, Rus ba. Jelerinin en İyi zamanlarında Sen Pe. tersburmda 6 sene kaldım. fakat mu. arsam püzellik b#kımından. bu tarif ettiğim "e mukayese kabul edecek bir alete raslamadım. Fevkalâde tekemmül etmiş bir sü. rü instvakma malik olan Alman, bir finiforme giydiği, koro halinde şarkı #övlediki ve geçld resmi adımile vü - rüdüğü znman tamemile mestuddür, behtiyarder ve Nazi #hHlAM bu hislere ne suretle bitah ve tesir edeceğini mu- hekikek &i bilmiştir. Bu nümevis, topu gile, kuvveti göstermek itibarile mer'um; güzellikle tevetim kitle teririlâtnm zaferi ba - kimden İse tevknlide idi. Hiler şeneliğinin neeni geçidi bir müşahld moktal nararnca da az ©- nutku. içinde insanı yoracak kadar Führer'e karşı müdaheneli telmihler bulunmasına rağmen beni en çok alâ- kadar eden nutuk oldu. Bu nutkun bir yerinde: Şireh «Sizler protestan mısi- nız, katolik misiniz bilmiyorum, fakat sizlerin Tanrıya inandığınız biliyo - rums dediği zaman şaştım kaldım. Ben. Hitler gençliği arasında dine dair telmihlere yer verilmediğini. bu gibi düşüncelerin teşçi edilmediği in « tibaım: ---kta bulunuyordum. Ma: vehudilerin mukaddes kitablarına karşı yarılan kıyama reğ- İ geliyor. İstanbul ve Ankarada kuvvetli mize gelişi bizi sevindirecek bir |da, Fransız tiyatrosu isimli salaşta mı?.. men Hitler sençliği için din nazari o- larak serbestti fakat bu akidevi kul - lanmak imkânı bulununca da filivet ta teşçi edilmiyor, türlü türlü müessir| #sullerle #nlentyondu. Hohenzoller'in tanrısı Almanyayı 1918 de mağlüb ol mak'an kurtaramamıstı; ve her ne ka-! dar Tanrıya daha hâlâ tapmak MW - am idise de, bu Tanrı; tamemile ve halis Alman ve Hitlerin ayırd edilmi- vecek derecede yakım bulunduğu bir tanrı olmalıydı. Hitlerle yaptm mülâkatlardan bi- rinde, din mevzuuna temas ettik. O, “© sırslarda Pastör Nicmoller hâdisesini tuttukları için bazı İnsiliz piskoposları va közmıe bulunuyordu. Artık, İnetliz kilise adamlarının Al- manvanın din işlerine o karışmalarına tahammill edemiyeceğini o bağırarak söyledi, ve: e İste onlarm bu müdahaleleridir ki, isvan sücile rmihakeme edilip be - rset kazandıktan ve hapisten çıktık - tan sonra Niemoller'in bir temerkü? kampına gönderilmesine emir verme- me sebeb oldu, dedi. (Devamı 11 inei sayfada) ( MESELELER | Komedi Fransezi nerede oynatacağız Niçin tiyatro olarak da kullanılmıya elverişli yeni sinema binalarından birini seçmiyelim ? Komedi Fransez yakında Türkiyeye bir kadro ve oldukça yüklü bir reper- tuarla temsiller verecek. Komedi Fran- sezi, kapımıza kadar gelmiş görüp te, bu ziyaretten memnun olmıyacak kim bu- hunabilir. Komedi Fransszin momleketi- san'at hâdisesi olduğu Okadar düşündürecek, hem de üzülerek düşündürecek, hattâ daha ileri giderek söyliyelim, utandıra- cak bir meseledir de... Dost Fransanın yüksek san'atkârları- Bin müşterisiz kalacaklarından (endişe etmiyoruz. Fakat düşünüyor musunuz, bu Avrupanın birine sınıf tiyatrosunu nerede oynatacağız? Tepebaşı barakasın- Fransız dostlarımız belki (Fransız tiyat- rosu) İsimli bir tiyatroda oynamakta hu- sasi bir zevk bulacaklardır. amma, E- minönü meydanından farksız olan sah- nesi için herhalde bize hayır dua etmi. yeceklerdir. Hatırlıyalım: Komedi Fransez, yanl. mıyorsak, yedi sekiz sene evvel memle- ketimizi son defa ziyaret etmişti. Onlara (Fransız tiyatrosunu) o gösterdik. Sekiz sene sonra daha ziyade çökmüş, külüs. türleşmiş (Fransız tiyatrosu) na tekrar buyurun demek, benim bir İstanbul hem- | şerisi olarak izzetinefsimi rencide edi- yor. Bu adamlar, içlerinden: — Türkler daha bir tiyatro binası ya- pamamışlar! Demezler mi . Bunda hsksz sayıhr- lar mı?. Onlar bizim senelere asırlık işieri sığ- dırdığımızı biliyorlar. Fakat bir san'at. kâr olarak, bu fhmalimizi affedeceklerini hiç zanne ı. Bunu ben de biliyorum. İs- tanbul yıllardanberi derli top'u bir ti- yatronun hasretini çekmektedir. Hattâ geçen gün, matbuat mümessillerile bir korusma yapan Vali ve Belediye Reisi Dr. Kırdar, Komedi Fransezın geleceği. ni resmen haber aldığını söyledikten son- ra, bizim bugün bu sütunlara göktüğü- müz ıztıraba iştirak etmi — Nerede oynatacağız. İki binamız da maalesef elverişli değil! demişti. Biz şu fikirdeyiz. Komedi Fransezi, a oynatmakta ik yapmamız icab eder. Birçok muazzam sinema bina- ları yapıldı, İşittiğimize göre, bunlar Balkanlarda, hattâ Avrupada benzeri az olan bir müökemmeliyette imiş. RBeyoğ- lunda da, İstanbul tarafında da bunlar- göre, hepsi de cabında tiyatro olarak kullanılmak üzere yapılmış. Bunlarda sürat'e, Komedi Fransez temeillerini tatmin edecek tadi- Jât yapılabilir. Dekor meselesine gelince, Komedi Franser dekorlarını, mobiivala. rını bizzat kendi getirecekmiz. Herhalde bunlar Şehir tivatrosu sahnelerinde »&- receği hizmeti buralarda da yapabilir. Getirmezse bile, Sehir tiyatrosunun de. korlarını nakletmek ve bu sahnelere uy- durmak pek giç bir iş değildir. Yer kirasından tasarruf etmek (gibi hâsis bir düşüncede ısrar ederek Köme. di Fransezi (Franmz tiyatrosu) nda oy- natmamalıyız. Bu sav'atkârler bir pro- paganda turnesine çıkmışlardır. Bizde sempati uyardırmağa o çalısacaklardır. Fakat onlar bu faaliyetleri arasında bize antipati duymasınlar. Kimler geliyor, neler oynıyacaklar? Komedi Fransez heyeti şehrimizde 29, 30,31 Mart günleri üç suare ve bu arada 2 matine verecektir. 29 Martta: Temsil edilecek piyes Racine'in An- dromague'ı ile Proper Merime'nin bir perde'ik Carrosse du Saint Sacrement'i. 30 Martta matine ölerek «Şiir günü: yapılacak, akşam On ne badine pas avec amour ve Le voyageur de L'amour tem- sil edilecektir. 31 Martta: Matine olan Misanthrcpe ve il favt 'gu'une porte solt averte ou fermöe, ak- #Ayşe Leman yazıhaneden izin alp İzmire gitmişti; değil mi? Hemen ora- ya ve patronu Pikri beyin imzasile bir telgraf çekiyorlar: «Aöele iş var. gel» /tabif kız şaşırıyor. amma ilaat ediyor. Vapura biniyor. Vapurda karşısına ken disi gibi genç, sevimli. güzel bir genç kız çıkıyor; ahbab oluyorlar. Bu kızda Saredir. Komiser Sedad. bir lâhza durup si- garasmın dumanını savurarak: — Bunları sana anlatan Ayşe Le - man oldu; tabil,.. Genç kız vapurda u- yuyup uyandığı zaman dehşetli bir kâ- bus geçirdiğini zannetmiş. Onun an - lattıklarından vakıanın aralarındaki boş lukları ben kendim tamamlıyorum. Çünkü bunlar az kaldı benim de ba - sımdan geçecekti. li Osman kemali merakla sordu: — Ayşe Leman da uyumuş, mi? — Öyle yu; trende benim de tecrübe etmekten güç kurtulduğum uyutucu i- lâcla uyutulmuş. Tahkikat yaptım ve şunları öğrendim: Vapur İstanbula var- dığı zaman rıhtımda bir genç kadın bizzet şube müdürüne müracsat ede - rek kvz kardeşinin İzmirden gelirken hastalandığını, şimdi baygın bir halde yattığını kendisinin bir otomobile nak- line yardım edilmesini istemiş. Böyle bir taleh karşımda kim şüphelenir? Belki baygınlık geçiren, biçare bir has- ta,, Hemen yardım edilir, hasta bir o- tomobile yerleştirilir. Genç kadının ş0 före Maçkada büyük bir apartıman ad- resi verdiği işitilmez. O sırada bu iki genç kız kardeşin muhterem ailesi de görünür. Bunlardan biri hiç şüphesiz «Usta» idi. Usta, otomobilde küçük kı- zının halini görünce onu bu hâlde Ka- dıköyüne götürmenin daha (muvafık olacağını söyler ve otomabil Karaköy- de durur. Bir motör tutarlar. Kız mo- töre bindirilir. Bu motörün doğru Pen diğe gittiğini anlarsın. değil mi Osman bey? — Evet; fakat ne vetaca tertibat!. — Bu İshak böyle tertibatta ne de- rece mahir olduğunu bize bir kaç ke re gösterdi. İste bu suretle Ayse Le - man Pendikteki köşkün çile çeken e - siresi olur — Evet. amma maksed? Bu hapis ve tazvikten ve kızı bizim gördüğümüz hale koymaktan ne istifadeleri oldu? — Şimdi anlatacağım. Sen bu «Us- ta» nın iprolizme kuvveti o olduğunu da belki bilmezsin. Şeytani bir kuv - vet!. Herif, bu kuvvetini bir kere de zavallı Leman üzerinde tecrübe etmiş Çünkü Leman bunu (oda haysi meyal a m m aa şamı On ne badire pas avec amour ve La voyageu? de İamour piyesleri temsil edilecektir. Trupu teşkil eden san'r'kârlar arasın- da erkek olarak bilhassa: Chambreuil, Jean Janne! isimleri göze çarpmaktadır. Kadınlar arasında Cathe- rine Fonlenay ve Jeanne Sully isimleri. ni görüyoruz, İstanbulun tanıdığı Marle Beli de vardır. değil hatırlıyor. Bu suretle kendisi üzerin « de yapılan tecrübeden ne istifadeleri olduğunu bilmiyor. Fakat biz bu cihe- ti de istimzec edebiliriz. Komiser Sedad, yumruğunu masa « sına vurarak: ğ — Bu ipnotizmeden, yani kizin bu suretle uyutulmasından maksad ondan Fikri tcarethanesinin kasasının ,anah» tarlarmı ve bu andhtarların şifresini öğrenmekti,,, Bunu ben kendim böyle zannediyorum ve kasanın kolayca a « çılmış olmasına. dosyanin ellerile kon- muş gibi bulunup çekilmesine göre ip- notizmeye başka sebeb bulamıyorum!, — Üstadım. ben senin hakikate var dığına tamamile kaniim. — İşte bu suretle saçını, başını, kw İağını kıyafetini Lemanınkine benzeten Sare en münesib bir vakitte mağaza- İya düşüyor. Öyle bir te ki o zaman memurlardan henüz kimse gelmemiş- tir. yabud iki kişi gelmiştir. Atıf tarafından temin edilen mslü - mata istinad ederek müdürün odasına nerelen gidileceğini, hangi saatin mi nasib olacağını, hülâsa mağazanın da - hilti teşkilâtını öğrenmişti. Hademenin nazarı dikkatini celbetmeden Fikri be- yin odasına çıktı. O sırada Sareyi ma » ğazanın muhasebecisi Ali Riza gördü. Fakst arkasından görmüs olduğu için bunun Leman olduğuna hiç şüphe et - medi. Fakat kız hem muhasebeci ile, hem bu civarda başka birisile karşı « laşmamak. tanımmamak için merdi - venden aşağıya, bodruma indi ve mer- divende karşısma Âtıf çıktı. Ali Osman burada Sedadın keserok* — Hepsi iyi. hoş amma eğer Âhf bunların şeriki idise neden merdivende Lem'ana rastgeldiğini ve onunla ko- nuştuğunu söylesin? Hiç bir şey söyle- memek daha kolay ve daha ihtiyatkâr olmaz mı idi? y — Evet, fakat eğer hakikaten karş- Taşmışlarsa onların bu tesadüflerini bir başkası da olabilir; haber verebilir... İşte hem bunun önünü almak , hem de bir ker» muhasebeci tarafından görüle- rek hakikaten Lem'an sanılan kımın kendisi tarafından da görüldüğürü söyliyerek bütün şüphelerden * kurtul. mak ., Filhakika ondan sonra diğer memurlar da gelmişlerdi. Sonra bir de telefon meselesi var. Bu memur, diğer arkadaşı Ali İHikmetle beraber iken tam kahveden çıkacakları sırada bir te- lefon yüzünden bir iki dakika geç kah mış ve Ali Hikmet bu sırada mağazanın deposunda bir tecavüze maruz kalmış» tir; değil mi? Ha. .. İşte bu telefon doğ- rudur. Fakat her zaman vaktinde de poya inen Âtıfı bir iki dakika geç bırs- kıp Al! Hikmete karşı tecavüzü kolay. laştırmak, şahidsiz bırakmak Jâzımdı. Telefon hikâyesi de bunun için uydu rulmuştur. Yalnız Âtıfm bodrumun merdiveninde Letmsana rast geldiğini bize ve herkese söylemekte acele ett jin! zennederim. — Ne gibi” sözünü (ârsom var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: