19 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa ?—“'—T—’—-wvı ÇOT T TE'N 19 Mart SON POSTA Sayfa 7 n;ttzın Yazan: Şeytandan kadına ilk mektub: clŞalçıktın yaratılan Âdem boyun eğ- vaedı:ı;.m ©o Âdemin kaburga kemiğinden yaratılan sana hiç boyun iyeceğimi bümiş ol.» eğfn 4 eğ Kadının şeytana ilk cevabı: «Balçıktan yaratılan Âdemin vücudün- â en ıağiım olan taraf kaburga kemiği i. Ben işte o kemikten yaratıldım. Âde- min _sgğ%amlığı ka'madı. Âdemin kaburga kemiğinden yaratılmış olan ben çok sağ- lJamım.» Şeytandan kadına ikinci mektub: «Kadın, sen kendine fazla güveni İ a güveniyor- ;Iım__, l_îrdem_ın_cmîım"ien olan erkekle boy ç;ç;il Müsün, ölçüşemez misin orasını pe Mem amma benim gibi biri karşı- sında. yaya kalırsın, ben renkten renge giren, şekilden şekle bürün B z lükumdur.> T Kadın şeytanın ikinci mektubuna çok kısa bir cevab verdi: a «Kah kah kah kah kah.., Güleyim ba- Ti Şeytan, kadına üçüncü mektubu yazdı: «Ben şeytanım, çocukların rüyalarına girdiğim zamandaki çirkin, korkunç şek- | limi istersem değiştirir, genç ve güzel PU , ç g n Kadiın, şeytanın üÜçüncü mektubuna da cevab verdi: ..Semn.bu saçma guüruruna — güleyim K hfıkıkî şeklin korkunçmuş, .olabilîr. İstediğin zaman genç ve güzel görünü - yvrnmqsuıı Bu o kadar mühim mi? Sen :em bir gün uyandığım, yataktan kalk- mîmwmmcum mngörsen, seni rüyasında gö- NG G înden korktuklarından a çok orkarsın. Çünkü benim hakiki yüzüm o kadar çirkin ve korkunç- tur. Oldukça da ihtiyarım. Vü ü ğ hantaldır. Fakat ea hil' keı'e de ; a çıkmak için hazırlandığım zayçı z ni isterim. Yirmi iki yaşında güîel bir genç kız tasavvur et. yle olurum. Yüzümde bir L kalmaz. Vücudüm Afrodit yücüareriz daha mütenasib olur, beni kim görse; R h;;&mın ne kadar gğzel, .ne fevkalâde Demekten kendilerini âlamazlar.; Şeytan, kadına dördüncü TMektubu yazdı: “«Beni mat edemezsin, her halde ben senden çok üstünümdür. İstediğim za - man renkten renge girerim, bir gün ev- vel beni görenler bile tanıyamazlar.. Kadın, şeytanın dördüncü Mmektubuna da cevab verdi: *Saçlarım aslında kumraldı sanırım. Sanırım diyorum, çünkü © kadar renk - ten renge giriyor ki, hakiki rengini ben bile kat'i olarak tesbit edemiyorum. Bir gün siyah oluyor, ertesi gün sarı oluyor, daha ertesi gün kızıl. Ne buyurursun, bu işte de senden geri kalmış değilim.» dışey!ın, kadına beşinci mektubu yaz. - fevkalâde İşte ben «Ben istediğim zaman yer, istediğim :nan içerim. Yemeden, içmeden gün - h ı;e î:'ş"hğ'm vâkidir. Böyle olduğu n:edie ; i? kimse benim yemediğimin, iç - - ğım_ı_n farkına varamaz, gülerim, söy » görenler: — Ne Tahat değil derler,» Kadım, şeytanın besinci Gövab verdi: .beçınm mektubuna da * ıiSanki bir şey mi yapryorsun.. Ben, hîı“ "îğ“da da kocam günlerce aç ka- Z, yahud da kuru ekmekten başka bir #ey yemeyiz. Çünkü buna mecburuzdur. Yaşıyor, bir şeyi eksik HUNN NK A KA KA S KA SEER AM MİN S Eplanın 12 mektubu İsmet Hulüsi Benim tuvaletimin, elbiselerimin para - sından yiyecek almıya para artmaz ki, böyle olduğu halde bir toplantıya gitti - Bimiz, eş dost arasında bulunduğumuz zaman neş'eli kahkahalarla bulunduğum yeri çın çın öttürürüm. Söylerim, anlatı- rım, yüksekten atarım: — Ne mes'ud, ne rahat yaşıyor, bir şe- yi eksik değil! derler.» Şeytan kadına altıncı mektubu yazdı: «Beşinci mektubunu da okudum. Fa- kat gene sen benim gibi olamazsın, ben istediğim zaman insana pabucu ters giy- diririm.» Kadın şeytanın altıncı mektubuna da cevab verdi: «Üç gün evveldi. Kocam işine gitmek üzere evden çıkacaktı. Beyoğlunda bir mağazada gördüğüm yirmi liralık şapka- yı hatırlamıştım. Hemen kocama söyle- dim: — Param yok! Dedi. — Param yok falan bilmem, dedim, bu akşam muhakkak alıp getirmelisin. Kocam ayakkabılarını giydi, sokağa çıktı. Arkasından baktım bir tuhaf yü - ,jrüyordu. Ayaklarına dikkat ettim, ayak- İkabılarını ters giymiş, sokağa çıkmıştı. |Sağı sola, solu sağa giydiğinin farkında |bile değildi.> Şeytan kadına yedinci mektubu yazdı: «Ben insanın bir kere kafasına gir - miyeyim, Artık onun için dünyada rahat ! kalmamıştır. Ben nereye sevketsem, ora-î ya gider, ben ne emretsem onu yapar, öl desem ölür.» Kadın şeytanın yedinci mektubuna daı cevab verdi: «Sen bir insanın kafasına girmekle o insanı iraden altına alıyorsun ha, ola- bilir, fakat senin bir insan kafasına gir- men biraz güç olduğunu da biliyorum. |Bunun için çok yorulursun. Halbuki ben “senin yaptığını, hiç yorulmadan üzüntü çekmeden yaparım, Ben kafaya ve gönüle kolayca girmenin yolunu bilirim. Ha - fifçe göz süzmem, gülümsemem, bunun için kâfidir. Adamın aklına, gönlüne gir- mişimdir. O artık benim bir esirimdir. Benim sözümden dışarı çıkamaz, ne desem onu yapar, gündüz!eri bilrl ser;- semden farkı yoktur, geceleri rahat uy - ku uyuyamaz. Eskiden sakin bir adamsa sinirli olmuştur. Eskiden çalışkansa ten- bel olmuştur. Eskiden içki içmiyorsa, iç- kiden başını kaldırmaz hale gelmiştir. Ona: a K Desem öldürür. |- — Kendini denize at desem, hiç tered- düd etmez denize atılır.» Şeytan, kadına sekizinci mektubu yaz- di: «Ben istediğim zaman en küçük bir insanı en yüksek mevkie çıkarırım. Ge- ' ne istersem en yüksek mevkideki insanı mevkiinden ederim.» Kadın, şeytanın sekizinci mektubuna da cevab verdi: «Şeytan diyor'ar amma, sen pek şey- tanca düşünmeyi bilmiyorsun. Mektub- larından bu anlaşılıyor. Biraz düşün he- le, benim yüzümden yüksek — mevki'ere | sahib olmuş, insanlar yok mudur? Bin - lerce, yüz binlerce. Gene düşün hele be- . nim yüzümden iflâs etmiş :'nilyonerleı-ı'nl sayısı saçlarımın telleri kadar değil. mi- dir? Düşünemiyorsan, hatırlıyamıyorsan (Devamı 11 inci sayfada) ! İKTISADİ TETKİKLER — ugünkü_ harb Karşısında İspanya Avrupada İspanyadan artık niçin hiç bahsedilmez oldu? Yazan: Hasan Âli Ediz Bir zamanlar bütün dünyanın dikkati- ni kendi üzerine çekmiş olan İspanya, şimdi kendisinden hiç bahsedilmiyen bir memleket haline gelmiştir. Vatandaş harbine takaddüm eden gün- lerde ve vatandaş harbi esnasında Avru- panın bütün büyük devletlerini yakından alâkadar eden İspanya, bugün neden u - nutulmuş bir haldedir? Vatandaş harbine takaddüm eden gün- lerdeki İspanya, gerek stratejik vaziyeti- le, gerekse ekonomik kudretile. Akdeniz- de hakimiyet kurmak istiyen bir devlet için kendisinden istifade olunabilir bir kuvvetti.. Vatandaş harbi neticesinde İs- panyada iktidar makamını eline alacak zümrenin mahiyetine göre İspanyanın Akdenizde oynıyacağı rol de değişecekti. İşte bunun içindir ki Avrupanın büyük devletleri, İspanyada istedikleri züm - reyi kazandırmak için hummalı bir faa- liyetle çalıştılar. kazanmasını arzu et - tikleri tarafı muvaffak kılmak için, açık veya kapalı, her türlü yardımlarda bulun- dular... Fakat hiç beklenilmedik şartlar altın- da başlıyan Avrupa harbi, İspanyanın Akdeniz müvazenesindeki rolünü azalt - tığı gibi, İspanyanın bugün, içinde yu - varlandığı acınacak vaziyet de onun ge- rek ekonomik, gerek askeri kudretini sı- fıra indirdi... Vatandaş harbinden bitkin ve perişan bir sürette çıkan İspanya, kendisinden en ehemmiyetsiz bir tarzda bile istifade edilemiyecek bir haldedir, İspanyanın bugün Avrupada cereyan etmekte olan harbde hiç bir kıymet ifade etmediğini anlıyabilmemiz için, bugünkü İspanyanın vaziyeti üzerinde biraz duralım. Bugün İspanya tamamen harab bir haldedir. Vatandaş harbinin cereyan sa- hasını teşkil eden mıntakalardaki şehir, kasaba ve köyler bir harabeden farksız- dır. Memleket derin bir sefalet ve açlık 'jçindedir. Normal şeraitte İspanya, gıda ihtiyacını kendi membalarından temin ettiğinden başka, birçok gıda maddesi ih- rac bi'e edebiliyordu. Halbuki şimdi köy- leri ve arazisi harab olan İspanyol köy - lüleri akın akın büyük şehirlere göç et- mekte bu suretle şehirlerde esasen mev- cud olan işsiz ordusunu arttırmaktadır- lar. Bugün İspanyada mevcud olan işsizle- rin sayısı 1,750,000 kişidir. İspanyanın diş ticareti 96 20 ye kadar düşmüştür. İspan- ya endüstrisi 9650 nisbetinde daralmış - tır. Yani eskideti memlekette çalışan fab- rikaların sayısı 500 idise, buğün bunlar 250 ye inmiştir. , İspanyanın en mühim sanayi branş'a- rından birisi, mensucat sanayii idi. Pa- Mmuksuzluk yüzünden mensucat sanayii hemen hemen felce uğramıs gibidir. İs - panyadaki gıda buhranı İspanya ekono - misinin esasen en zayıf bir noktası olan nakil vasıtalarının vatandas harbi dola - yısile büsbütün azalmasından ötürü bir kaç misli artmıştır. İspanvada mevcud olan 3 bin lokomo- tiften lgugün ancak bin lokomotif kalmıs- tır. Vatandaş harbi esnasında 20 bine ya- kın vagon tahrib edilmis, bir o kadarı da tamire muhtaç bir halde kalmıştır. | Bugünkü İspanyanın içinde çırpındığı Te içind |feci hali daha iyi anlıyabilmemiz için, İs- | yan etm panyadaki Franko hükümetinin şimdiki dahiliye nazırı Serano Sunyer'in şu bir kaç sözünü hep beraber gözden geçire'im: l <İspanyanın çok ağır ve çok tehlikeli günler yasadığını saklamak manasızdıF. Bugünkü İspanya ekonomisi berbad bir haldedir. İspanyadaki ekim sahası Yo ınisbetinde daralmıştır.» Resmi bir ağzın bundan fazla bir şey tarihçilere sor. Benim yüzümden kaç kral | göyjemesine imkân yoktur. Fakat İtalyan İmatbuatının yazdığına bakılırsa, bugün ö ei 3 İspanyadaki ekim sahası 9p 12 değil, 9o 40 nisbetinde daralmıştır. Ispanya zi - raat nezaretinin neşrettiği resmi istatis- tiklere nazaran, İspanyanın bu seneki hububat m: # âtı 30 milyon kental tut- muştur. Bu rakam, memleket ihtiyacını kapatmak için gereken hububat miktarın- dan 96 30 nisbetinde daha azdır. Burgosda intişar etmekte olan «<Diya- riyo de Burgos» gazetesinin yazdığına nazaran İspanyadaki süt ihtiyacı ancak 9e 25 nisbetinde tatmin edilebilmektedir. rak 300 bin ton olduğu halde, memleket dahilinde istihsal edilen şeker miktarı ancak 220 bin tondur. İspanya endüstrisi bilhassa — iptidaf madde, kömür, makine yokluğundan, ve sermaye kıtlığından ötürü atıl bir halde- dir. Memleketteki şeker ihtiyacı senelik ola-| Bugün İspanya her bakımdan gayet | İspanyanın birçok yer leri bugün bu haldedir |mayülleri ayrı olan bu partiler, vatandaş 'harbinin bitmesile beraber derhal ken- di aralarında mücadeleye giriştiler.. «İs- 'panya Cephesi» ni teşkil eden her parti, galibiyetten sonra İspanyanın tutması lâ- zım gelen yol etrafında kendi fikrini mü- dafaaya başladı.. Bütün bunların içinde en mühim olan nokta, İspanyanın nasıl bir devlet şekli kuracağı meselesi idi. Tabil bu arada her partinin hükümete olan iştirak hissesi de münakaşa edilme- ğe başlandı. Bütün bu gruplar ve partiler içinde en, kuvvetli olanı, general Frankonun tem- sil ettiği «Falanjist» lerdi. Falanjistler, totaliter bir rejime taraftar oldukları hal- [de. kra'lığa aleyhtardırlar. Harici siya « |setleı-inde bilhassa İtalyan dostluğuna ; kıymet vermektedirler. İspanyadaki bü - yük arazi sahiblerini ve asılzadeleri tem- sil eden «İspanya rönesans», krallık me- geniş mikyasta ithalât yapmak mecburi- |selesinden ötürü Falanjistler aleyhine yetindedir. Fakat İspanyanın elinde ec - şiddetli mücadeleye girişti. Geniş mik - nebi dövizi ve altın stoku bulunmadığı yasta dini imtiyazlar istiyen <«Aksiyon için bü iş de bir türlü realize edilememek- Popular» partisi de, isteklerinin tervic e- tedir. İspanya hükümeti buna bir çare dilmemesinden ötürü muhalefete geçti. bulmak için, bütün küvvetile memleke- | Bu arada, evvelce Falanjistlerle beraber tinin ihracat kudretini arttırmağa, buna!haı-eket eden ve fakat harbin neticesinde karşılık ithalâtı azaltmağa çalışmaktadır. kâfi derece tatmin edilmiyen birçok ge- Nitekim İspanya, dünya ekonomik buh-lneraller de krallık taraftarlarına iltihak ranının en had bir senesi olan 1932 yılın- ettiler. Bütün bunlardan maada, şu ve- da 889 bin ton ecnebi kömürü ithal et - ya bu şeki'de İspanyadaki İngiliz ve Fran tiği halde, bugün meml'ekete ithaline mü- sız sermayesile ilişiği olan bazı mali saade edilen kömür miktarı ancak 35 bin gruplar, Jan Març gibi bazı milyonerler tondur. de Falânjistlere muhalif bir cephe aldı » İspanya hükümetinin bütün gayreti- lar.. eli - ne rağmen, memleketteki sanayi ve zi -| Bu muhalefet ve bu hoşnudsuzlukların raatin baştan başa harab bir halde bu:-'bir heticesi olarak, vatandaş. harbiünde is- lunmasından ötürü, İspanyanın — ihracat ikudreti bir türlü arttırılamamaktadır. * İspanyadaki dahili mücadele de henüz bitmemiş bir haldedir. Bizzat Franko hü- kümetinin yaptığı tahminlere nazaran bugün İspanya dağlarında 50 bine yakın silâhlı insan bulunmaktadır. İspanyada şakavet, hergün tekerrür eden vak'alar- dandır. - ÜB İ Bir taraftan sefalet, diğer taraftan muarız'arını ezmek için Frankonun kul- landığı şiddet siyaseti, İspanyadaki hos- nudsuzların sayısını gittikçe arttırmak- ta, memlekette yeni yeni hareketlere ze- min hazırlamaktadır. Bütün bunlardan başka bugün İspıîn yada iktidar makamını elinde ğutan züm- e de şiddetli bir mücadele cere - ektedir. İspanyada bütün sivasi kapatılmış, bunların en sağları, tahdaş harbi sırasında general ile beraber hareket edenleri, «İs - Cephesi» namı altında bir. koa- <İspanya Cep- lerikal ıpartiler yani va Franko panya lisyon teşkil etmişlerdi. 'hesi> ne dahil olan partiler: Rönesans» ve «Karlist» lerin dahil bulun- duğu partidir. Vatandaş harbi devam ettiği müddetçe muvakkaten anlaşmış olan cinsleri ve te- Mi sık sık duyulan ve <Râdyocü Gene -. qi-nl» tdiye şöhret bulân Keypo de Liyanın; ,idaresi altında «askeri bir komplo» mey- /dana çıkarıldı. Bu grup, ileri sürdüğü “metalib listesinde: «Sonradan türeme bü- tün sivillerin iş başından uzaklaştırılma- larını, vatandaş harbinde fiilen iş gören askerlerin iş başına getirilmesini: istedi. - General Franko bu askeri komploya, İbirçok general tevkif etmekle cevah ver- 'di. Bu arada Falanjistler arasında ve hü- kümet makinesinde bazı değişiklikler yapmasını da ihmal etmedi: Ordunun bü- tün idareci kadrosu Falânj teşkilâtına kaydedildi. Hükümete — reorganize edi- lerek krallığa açıkça taraftarlık eden ba- :zı nazırlar iş başından uzaklaştırıldı. Hü- 'kümetteki 16 nazırdan hepsi de, Falan- jist'erden seçildi. e | Hükümetin reorganize edilmesi, dev- let cihazında büyük bir santralizasyonu intaç etti. General Franko hem devlet, 'hem hükümet reisi oldu. Falânj teşkilâ - - tının başında da, gene Franko kaldı.. İspanyadaki büuhran da muvakkat bir | 12 «Aksiyon Popular»; kraliyetçi «İspanvya zaman için bu suretle halledildi. İşte İspanya bugün böyle perişan ve her bakımdan zayıf bir halde olduğu için, kendisinden' hiç bahsedilmemektedir. erml l -Hasan Âli Ediz

Bu sayıdan diğer sayfalar: